Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/161 E. 2018/904 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/161
KARAR NO : 2018/904
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 29/02/2012 tarihli elektrik satış sözleşmesi akdedildiğini, bu kapsamda söz konusu sözleşmenin feshedildiği 30/06/2015 tarihine kadar davalı şirket tarafından davacı şirkete fatura karşılığında elektrik enerjisi tedarik edildiğini, ancak sözleşme süresi boyunca davalı yanca tanzim edilen faturalara davalı şirket tarafından tedarik edilen elektrik enerjisi tüketim bedeli dışında hukuka aykırı şekilde kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedelleri de yansıtıldığını, pastacılık işe ile iştigal eden davacı şirketin elektriği kesileceeğinden tanzim edilen tüm faturaların zorunlu olarak düzenli şekilde ödendiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 esas, 2014/679 karar sayılı, 21/05/2014 tarihli ilamı ile kayıp kaçak bedellerinin abonelere iadesine karar verildiğini, işbu ilam aleyhine yapılan karar düzeltme isteminin ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/7-1884 esas, 2014/1045 karar sayılı, 17/12/2014 tarihli ilamı ile reddedildiğini, böylece kayıp kaçak bedellerinin abonelerden tahsil edilemeyeceği ve tahsil edilenlerin de iade edilmesi gerektiği hususunun kesinleştiğini, bu içtihattan sonra Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin de yerinde bir karar ile bu görüşü benimseyerek lisans sahibi dağıtım şirketleri tarafından haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerinin sanayi, ticari, mesken ayrımı yapmaksızın tüm abonelere iadesine karar vermeye başladığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı tarafından davacı şirketten haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerine karşılık olarak fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL.nin fiili ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin belirsiz alacak davası yoluyla talep edilmesinin usule aykırı olduğunu, dava dilekçesinin HMK.119.maddesine uygun olmadığını, davacının her bir kalemden ne miktarda talepte bulunduğunu açıkça belirtmesi gerektiğini, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisi EPDK.da olup EPDK.nun kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, dağıtım şirketinin kendilerine, kendilerinin de aboneye fatura düzenlemek suretiyle bu bedeli tahsil ettiklerini, davalı aracı konumunda olup dava konusu bedellerden bir kazancı bulunmadığını, tarafların iptal edilmedikçe EPDK kararlarına uymakla yükümlü olduğundan, davalının kayıp kaçak bedelinin tahsilinden abonelerinde ödenmesinden sorumlu olduklarını, kayıp kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerinde yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini, dava konusu bedeller EPDK.nun kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden olduğundan davalının söz konusu bedeli abonelerin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğunu, aksi halde davalıya karşı idari yaptırımlar uygulanacağını, davacı tarafın dayanak gösterdiği Yargıtay kararlarının bağlayıcılığı bulunmadığını, EPDK kararlarının yanı sıra, dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceğinin davalı şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edilip imza altına alınmış olup bu sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olduğunu, dolayısı ile davacının elektriği nereden tedarik edeceğini seçme hakkı bulunmayan serbest olmayan tüketici gibi değerlendirilmesinin mümkün olmayıp sözleşme serbestisi kapsamında kablu ettiği bu yükümlülükle bağlı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, dava koınusu bedellerin iadesi talebinin reddine dair yol gösterici niteliği haiz birçok yüksek mahkeme kararı bulunduğunu, davacının iddiasının davalının sebepsiz zenginleştiğine dayandığını, sebepsiz zenginleşme şartları oluşmamakla birlikte her halde, davalının kayıp kaçak bedellerini iade yükümlülüğü bulunmadığını, TBK.nun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 78.ve 79.maddeleri kapsamında somut dava incelendiğinde, davacının dava konusu bedelleri ödemeyi özel hukuk hükümlerine tabi olan taraflar arasındaki sözleşme ile yüklendiğinin görüldüğü, aynı zamanda söz konusu bedellerin tedarik şirketleri tarafından dağıtım şirketlerine aktarıldığını, bunun yasal bir zorunluluk olduğunu, bu nedenle davalının davacı gibi tüm abonelerinden aldığı bedelleri dağıtım şirketine aktardığını, aktardıkları bu bedellere ilişkin olarak dağıtım şirketiyle beraber müşteselsil ve müşterek bir sorumluluklarının bulunmadığını, ortada sebepsiz zenginleşme olduğu bir an için kabul edilse dahi, sebepsiz zenginleşen tarafın davalı olmadığından söz konusu bedelleri iade etmekle yükümlü de olmayacağını, davacının var ise 15/02/2014’ten önceki talepleri zamanaşımına uğramış olup bu tarihten önce düzenlenen faturalara dayanarak alacak iddiasında bulunamayacağını, davacının dava konusu faturalara TTK.nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacının alacak iddiasının kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin temerrüde düşürülmemiş olup davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketten taraflar arasında imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin kayıtlarında bulunamadığı bildirilerek davacının abonelik süresini kapsayan tüm tüketim faturalarının dökümü CD içinde sunulmuştur.
Dosya elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 17/07/2017 tarihli raporda; özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kayıp kaçak bedellerinin geri ödenmesinin nedenini açıklayan ve herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek hususların hiçbir şekilde EPDK kararlarında belirtilmediğinden davacı tarafın ödediği kayıp kaçak bedeli 565.303,62 TL ve kayıp kaçağın (5.653 TL Enerji Fonu, 10.680,47 TL TRT payı, 27.302,86 TL BTV, 104.158,72 TL KDV) etkisinin toplamının 718.548,89 TL.si olduğu ve davacının bu bedeli davalıdan geri istemekte Elektrik Piyasası Kanununun muhtelif maddelerinde değişiklik yapılmadan önce haklı olduğu, iade edilecek kayıp kaçak bedellerinin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili hususundaki davacı talebinin mahkemenin taktirlerinde olduğu, ancak 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu kanuna eklemeler getiren 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmeş olup, 6719 Sayılı Kanunun 21.maddesiyle 6446 sayılı kanunun 17.maddesine 10.fıkra olarak; “(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”26.maddesiyle de 6446 sayılı kanuna geçici madde olarak; “Geçici Madde 20-(1) kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükümlerinin eklendiği, Kanunun 21.maddesinin 17/06/2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20.maddeyi öngören 26.maddesinin de 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından davacı tarafın ödediği kayıp kaçak bedellerini geri isteyemeyeceği görüş ve kanaatine varıldığı, yani yasal düzenlemeler, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulamanın devam edeceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuş olmakla dosya itirazlar değerlendirilmek suretiyle ek rapor hazırlanması için bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 29/01/2018 tarihli ek raporda; davalı tarafından tahakkuk ettirilerek davacıdan tahsil edilen faturalar incelendiğinde, aboneliklere ait tüketim faturalarının verildiği CD üzerinde yapılan incelemede, bazı aylar bazı aboneliklere ait fatura dökümlerine rastlanmdığı, yani kimi aylara ait bazı aboneliklere ait fatura bilgilerinin olmadığının tespit edildiği, davalı kurumun 22/03/2016 tarihli yazısında, şirket kayıtlarında yapılan incelemede davacı ile davalı şirket arasında imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin kayıtlarında bulanamadığının tespit edildiği, anobeliklere ait sözleşmeler dosyaya sunulmadığından sözleşme ile elde edilen indirim oranları belirlenemediğinden mükerrer kayıp kaçak bedeli hesaplanamadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7 TD 2454 ve 2014/679 sayılı ilamında faturalara yazılan kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye iade edilmesine karar verildiği ve Yargtay 3.Hukuk Dairesinin 28/05/2015 tarih ve 2014/14360 esas, 2015/9707 karar sayılı ve 30/06/2015 tarih 2015/1945 esas, 2015/12047 karar sayılı ilamlarında faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelleri ile birlikte psh, sayaç okuma, iletim ve dağıtım bedellerinin tüketicilere iadesine karar verildiğinden Yargıtay’ın bu ilamlarına göre hesap yapıldığında, davacının davalıdan talep edebileceği alacak bedelleri toplamının iletim bedeli 108536,33 TL, dağıtım bedeli 393938,79 TL, sayaç okuma bedeli 470,38 TL, kayıp bedeli 565303,62 TL olmak üzere asıl alacak toplamının 994742,10 TL olacağı, dava EPDK.da değişiklik yapılmadan önce açıldığından kök raporda teknik gerekçelere dayandırılarak açıklaması yapılan kayıp kaçak bedelleri dışında kalan bedellerin davacıdan alınmasının 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde EPDK.nun yasal mevzuatına uygun olduğu, bu mevzuat çerçevesinde kayıp kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceği belirtilerek kök rapordaki beyanlar tekrar edilmiştir.
Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiş, AYM’ce mahkeme denetiminin sınırlanmasının Anayasa aykırı bulunmuş ise de diğer yönlerden yapılan aykırılık iddiasına ilişkin başvuruların reddolunduğu dikkate alındığında bu durumun esasa etkili bir sonuç doğurmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumun Anayasaya aykırılığı iddiasıyla yapılan başvuru AYM ce reddolunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar, 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli 35,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 134,88 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde sahibi davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan harç, tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 839,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
4-Davacı yargılamada kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T maddesine göre tespit olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸