Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/131 E. 2018/696 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/131
KARAR NO : 2018/696
DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2016
KARAR TARİHİ : 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından davacı ve davacının daha önce ortağı bulunduğu …Şti.ile diğer ortaklar …, … aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasından 10/11/2014 tanzim, 01/12/2014 vade tarihli ve 135.000 TL bedelli senet ile ilgili icra takibine geçildiğini, takip borçlularına örnek 10 kambiyo senetlerine mahsus ilamsız takiplere müstenit ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını, dosya borcunun bir kısmının diğer borçlular tarafından ödendiğini, dosya borcunun toplam ferileriyle birlikte 89.750 TL.lik kısmının ise davacı tarafından haciz baskısı altında icra dosyasına ödendiğini, ödemede bulunulurken istirdat davası açma haklarının taleple saklı tutulduğunu, çünkü davacının davalı tarafa icra takibine konu senetten doğan borcu bulunmadığını, zira senedin altındaki imzanın davacıya ait olmadığını, bununla ilgili olarak İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda davacının imza örnekleri alınarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, raporda imzanın davacıya ait olduğunun ortaya çıktığını, imza incelemesi için dosyanın ATK.ya gönderilmesini talep ettiklerini, çünkü senedin altındaki imza ile davacının gerçek imzası arasında açıkça fark olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz kaldığını, ayrıca mahkemede borca yönelik itirazlarının da değerlendirilmediğini, buna rağmen mahkeme tarafından tüm talepleriyle birlikte rapora dayanılarak davanın reddedildiğini, kararı temyiz ettiklerini, davacının dava dışı takip borçlusu …Şti.nden 08/08/2012 tarihinde ortaklıktan çıktığını, senedin tanzim tarihinin ise 10/11/2014 olduğunu, davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirket ve diğer ortaklarla hiçbir bağı kalmadığını, böyle bir senedi imzalamasının mümkün olmadığını, davacının daha önce ortağı olduğu… firmasının kullanmış olduğu 06/08/2012 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, davalı bankanın kredi sözleşmesi imzalattırırken aynı işlem esnasında hileli bir şekilde boş senet de vücuda getirdiğini, senedin imza kısmı dahil tüm unsurlarının sonradan doldurulduğunu, genel kredi sözleşmesinin tanzim tarihinden çok sonra düzenlendiğini, her ne kadar senet TTK uyarınca soyut borç ilişkisini ihtiva etse de davalı banka gibi kurumsal bir firmanın davacıya ödediğini iddia ettiği ve senede konu edilen meblağın kayıt altında olması gerektiğini, borcu kabul etmemekle birlikte davacının kefil olduğu kredinin ödendiğini, dolayısı ile senedin bedelsiz kaldığını, bu nedenlerle haciz baskısı altında ödenen toplam 89.750 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, asıl alacağın %20.sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının ortaklıktan çıkıp çıkmamasının davacının takip konusu senedi imzalamadığına veya senet borcu olmadığına etki etmediğini, davacının tacir olup, TTK madde 18 hükmü gereğince basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiğini, takip konusu senedi imzalarken senetten dolayı doğabilecek tüm hak ve borçların farkında olduğunu, basiretli bir tacirin Genel Kredi Sözleşmesi ile senedi ayırabilecek nitelikte olması gerektiğini, İKK.madde 72.de belirtildiği üzere “borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” denildiğini, davacının takip öncesinde veya takip sırasında böyle bir girişimi olmadığını, takip konusu senet üzerindeki imza ile davacının kefil olduğunu kabul ettiği genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunun çıplak gözle yapılacak bir inceleme ile bile anlaşılabildiğini, senet üzerinde belirtilen isim ve adreste, genel kredi sözleşmesinde belirtilen isim ve adresinde davacı tarafından el yazısı ile yazıldığını, ayrıca senet borçluları hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından çıkılan hacizde 11/10/2014 tarihinde düzenlenen haciz tutanağında da davacının imzasının mevcut olduğunu, bu konuyla ilgili pek çok Yargıtay kararı bulunduğunu, takibe konu senedin tamamen tarafların iradeleriyle doldurulmuş ise de kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından alınmış boş bir senet olması durumunda da TTK.nun 680.maddesinin açığa senet düzenlenmesine cevaz verdiğini, tarafların aralarındaki anlaşmaya uygun olarak doldurulmadığını iddia ediyorlar ise bu durumun aksini ispatın ancak yazılı delille mümkün olduğunu, senedin boş olduğunu iddia eden davacının ispat yükü kendisine ait olup, bu durumu yazılı delille ispatlaması gerektiğini, fakat davacı tarafça herhangi bir yazılı delil sunulmadığını, Yargıtayın bu yönde bir çok kararı bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesinin… esas, … karar sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, davacının …, davalının …bank A.Ş., davanın 17/12/2014 tarihinde açılan icra takibine itiraz(borca itiraz), imzaya itiraz davası olduğu, 21/01/2016 tarihinde davacı yanın imza itirazının reddine takibin devamına, %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı, 02/05/2017 tarihli ilamı ile kararın hüküm bölümünün birinci paragrafında yazılı “%20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesine” sözcüklerinin karar metninden çıkartılarak kararın düzeltilmiş şekliyle onanmasına karar verildiği, hükmün 01/07/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, alacaklının … Bank A.Ş., borçluların …, …, … ve…Şti.olduğu, 01/12/2014 vade tarihli, 10/11/2014 keşide tarihli 128.000 TL bedelli senet yönünden toplam 129.081,69 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz huzurunda davacının imza örnekleri alınmıştır.
Dosya grafoloji ve sahtecilik konularında uzman bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 09/04/2018 tarihli raporda; davaya konu senedin ön yüz, sağ alt bölümünde borçlu … adına atılı bulunan münker imzanın, mevcut mukayese esas imzalarına kıyasla yapılan incelemede; imzaların genel şekli ve yapısı yönünden aralarında görülen uygunluk ve benzerliğin yanı sıra, imzaların başlangıç, gövde ve son bölümlerinde görülen ve şahsa has karakteristik yapım özelliği arz eden “Y” harf benzeri şekillerin imzadaki yeri, yapısı ve tersim tarzı ile bu şekillerin birbirleriyle olan münasebet ve konumları, imzaların genelini oluşturan hatların izlediği yol, bu hatların oluşturulması sırasında yapılan ve yine şahsa has karakteristik yapıl özeliği arz eden harf, çizgi, şekil ve gramaların yapısı, örgüleniş, çekiliş ve istifleniş tarzı, kalem kaldırma ve yeniden başlama yerleri ile kendisinden önce ve sonra gelen hatlarla bağlanış ve bilhassa birbirleriyle irtibatlandırılış usulleri, imzaların atılı bulundukları belgelere göre genel istikamet ve meyil durumları ile imza işleklik dereceleri ve ayrıca, şahsa has itiyadi unsur olarak kabul edilen ve imzanın muhtelif yerlerinde görülen noktalama işaretlerine benzer şekillerin imzadaki yeri ve yapısı, şahsa özgü itiyadi hususiyetler ile diğer kaligrafik ve grafolojik özellikler gibi unsurlar yönlerinden de aralarında uygunluk ve benzerlikler bulunduğu müşahede ve tespit olunarak … isimli şahsın eli mahsulü olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İş bu dava takibe konu senetteki imza inkarına dayalı menfi tespit ve haciz baskısı altında ödenen pararının istirdadına ilişkindir.
İstirdat davasında; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (İİK.m.72/VII).
İstirdat davası, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır.İstirdat davası,normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır.İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakten, gerekse malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. (İİK.m.72/VII) Burada BK.m.62’dekinin (TBK’nun 77) aksine, davacı (borçlu) yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
İstirdat davasının borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen göz önüne alınır.İcra İflas Kanununun 72.maddesinde öngörülen ve yukarıda özellikleri açıklanan istirdat davası, BK.m.61 (TBK’nun 77) ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.
Bu genel açıklamaların ışığında tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça davaya konu 10/11/2014 tanzim tarihli 01/12/2014 vade tarihli 135.000 TL meblağlı senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı, kendisi hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas dosyasına haciz tehdidi altında ödeme yaptığından bahisle ödemiş oldukları miktarın istirdatına karar verilmesini talep etmiş ise de, gerek Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda gerekse İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı, 21/01/2016 karar tarihli, Yargıtayca onanan ve 01/07/2017 tarihinde kesinleşen dosyasından alınan bilirkişi raporunda davaya ve takibe konu senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 1.496,81 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 9.930,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı..
Katip
Hakim
¸