Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1217 E. 2018/689 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/1217
KARAR NO : 2018/689
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2016
KARAR TARİHİ : 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine 04/12/2015 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya numarası ile icra takibine geçildiğini, davalının bu takibe 23/12/2015 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı şirketin takibe borcu bulunmadığı gerekçesiyle borca, faize, yetkiye, masraf ve vekalet ücretine itiraz ettiğini, davalı ile davacı şirket arasında 1 adet Sentezlive 6.0 İş Çözümleri ürününün alış-verişi olduğunu ve bunun karşılığında 16/11/2015 tarihli 40.000 TL bedelli irsaliyeli fatura kesildiğini, söz konusu faturanın davalı şirkete tebliğ edilmiş olup davalı şirketin böyle bir borçları bulunmadığı iddiası ile davacıya Çerkezköy …Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarname gönderdiğini, davalının 24/10/2014 tarihli Son Kullanıcı Lisans ve Satış Sözleşmesi ile davacı şirketten ürünleri satın aldığını fakat daha sonra ödeme yapmadığını, söz konusu sözleşmenin 6.3 maddesine göre ihtilaf durumunda yetkili mahkeme İstanbul Mahkemeleri kabul edildiğinden davanın İstanbul Mahkemelerinde açıldığını, ilgili borç ve faturanın şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, takip miktarının %20.sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı firma arasında imzalanmış son kullanıcı lisans ve satış sözleşmesi bulunmadığını, dosyaya sunulan 24/10/2014 tarihli sözleşmede kullanıcı olarak … A.Ş. kaşesi altındaki imzanın şirket çalışanı …’a ait olup …’ın şirket adına imza yetkisi olmadığını, davacı şirket yetkililerinin …’deki işyerlerine gelerek yazılımı kurmak istediklerini, kendilerine adı geçenin imza yetkisinin bulunmadığı ve sözleşmenin geçersiz olduğunun bildirildiğini, sözleşmenin geçersizliğini öğrenen davacı şirket yetkililerinin işveren temsilcisi ile görüşerek yazılımın kurulması, çalıştırılması ve memnun kalınması halinde yazılı sözleşme yapılacağı hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, davacı şirketin yazılımı kurmasına rağmen çalıştırmadığını, beklenilen desteğin sağlanamayacağı anlaşıldığından davacıya yaptığı masraf ve iş karşılığı 13.000 TL ödeme yapılarak yazılı sözleşme imzalanmayacağının bildirildiğini, davalı şirketin davacıya ait yazılımı hiçbir şekilde kullanmadığını ve başka bir firmadan ürün ve hizmet satın aldığını, kaldı ki sözleşmede 40.000 TL ücretin peşin alınacağının hüküm altına alındığını, davacı şirketten bir yıl boyunca herhangi bir fatura gönderilmediğini, sözleşme süresi sonunda ise kendilerine 40.000 TL bedelli fatura gönderildiğini, davacı şirket ile aralarında herhangi bir sözleşme bulunmadığından ve böyle bir hizmet alınmadığından faturanın Çerkezköy Noterliğinin 28/12/2015 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarı ile iade edildiğini, taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığından yetkili icra daireleri ve yetkili mahkemenin Çerkezköy icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu, geçerli bir sözleşme bulunmuş olsa idi sözleşme süresi boyunca alacak için yasal yollara başvurulması gerektiğini, başvurulmamasının hayatın olağan akışına ters olup davacının kötü niyetini gösterdiğini, bu nedenlerle davanın reddine, davacının %20.den aşağı olmamak üzere kötü niyet ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşme ile görevinin yazılımın satışı, kurulması ve eğitiminin verilmesi ile bittiğini, bu aşamadan sonra davalının programı kullanıp kullanmamasının davacıyı ilgilendirmediğini, davalının 13.000 TL .lik bir kısmi ödemenin davacının yaptığı masraf ve işe karşılık ödendiğini kabul ettiğini, bu durumda davalının sözleşmeyi kabul ettiğini, bahse konu sözleşmeye yapılan satış ve verilen hizmet karşılığında davacının 40.000 TL bedelli fatura kestiğini ve bu faturanın davalıya 23/11/2015 tarihinde teslim edildiğini, ancak davalının bahse konu faturaya 1 aydan daha uzun bir süre sonra gönderdiği ihtarname ile itiraz ettiğini, öncelikle faturaya itirazın süresinde olmadığını, bilindiği gibi süresinde itiraza uğramayan faturaların münderecatının kabul edilmiş sayılacağını, faturaya süresinde itiraz edilmediği için münderecatının kesinleştiğini, ticaret sicil gazetesinde … isimli şahsın şirket ortağı olarak gözüktüğünü, kaldı ki davacı tarafından da şirket ortağı olarak bilindiğini, sürekli hareket halinde olan ticaret hayatında ortak olan bir kişinin imza yetkisinin ne kadar araştırılabileceğini, davalı şirketin sözleşme uyarınca programı satın alarak bilgisayarlarına kurdurarak sonrasında bu programla ilgili eğitimleri alarak da sözleşmeyi kabul ettiğini fazlasıyla gösterdiğini, bu durumda davacının hala imzayı atan ortağın imza yetkisi olup olmadığını araştırmasının beklenemeyeceğini, sözleşme geçerli bir sözleşme olduğundan sözleşme ile belirlenen İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan etmiş, 03/07/2017 havale tarihli dilekçesi ile; davalı ile akdedilen sözleşmenin davacının tüm satışlarında kullandığı matbu sözleşme olduğunu, davalı ile aralarındaki güven ilişkisi sebebiyle 6.2 maddede ek olarak belirtilen imza sirkülerinin davalıdan alınmadığını, bunun yanı sıra davalının programı kullanmadığı ve başka bir program aldığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, zira davalının programı neden kullanmadığının belli olmadığını, herhangi bir ayıp olması halinde ancak ve ancak iade durumunun gündeme gelebileceğini, ancak bu yönde herhangi bir iddia olmadığını, bu nedenle davalı savunmalarına itibar edilemeyeceğini beyan etmiştir.
Çerkezköy Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren şirket ortakları ve temsile yetkili kişilere ait isim ve adresleri gönderilmiş, 24/10/2014 tarihi itibarı ile …’ın 3 yıl için münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce Çerkezköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak bir bilişim uzmanı eşliğinde keşif yapılmak suretiyle davalının bilgisayar kayıtları üzerinde incelene yapılması, incelemede özellikle bahse konu sistemin ne kadarlık kısmının kurulduğu, tamamlanan kısım itibarı ile fayda sağlayıp sağlamayacağı, belirlenen ücretin ne kadarlık kısmının yerine getirildiği, hali hazırda kurulan sistemin tüm iş oranının ne olduğu, yapılan işi itibarı ile davacının ücreti hak kazanıp kazanmadığı hususlarında taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak rapor tanzim edilmesine karar verilmiş, davacı vekili 27/02/2018 tarihli celsede; bilirkişi incelemesine yönelik ara kararından vazgeçilmesini talep ettiklerini, çünkü davacı şirket tarafından kurulan sistemin davalının bilgisayarlarından büyük bir ihtimalle silindiğini, davalının aşamalardaki beyanlarında da başka bir programın yüklendiğinin anlaşıldığını, dolayısı ile yapılacak olan incelemenin esasa etkili olmayacağını beyan etmiş, mahkememizce davacı vekilinin beyanları da dikkate alınarak bilirkişi incelemesine yönelik ara karardan vazgeçilmesine karar verilmiş, davacı vekili 22/05/2018 tarihli celsede servis formundan da anlaşılacağı üzere gerekli yazılımın davalı uhdesinde kurulmuş olup bu durumun davalının da kabulünde olduğunu, dosyaya sunacakları başkaca bir delilleri olmadığını, yemin deliline dayanmadıklarını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) “hükümüne amirdir.
İstanbul 30.İcra Müdürlüğünün 2015/35752 takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından davalı ile 24/10/2014 tarihli Son Kullanıcı Lisans ve Satış Sözleşmesinin yapıldığı ancak sözleşme kapsamında düzenlenen faturanın ödenmediğinden bahisle alacağın tahsili için icra takibi yapılmış ve davalı tarafından süresi içerinde itiraz edilmesi üzerine yine süresi içerinde iş bu dava açılmış ise de dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının sözleşmeyi imzaladığı kişinin davalı şirketi temsile yetkili olmadığı, şu hale göre imzalanan sözleşme hükümlerinin davalı açısından bağlayıcı olmadığı, bu kapsamda sözleşme kapsamındaki yetki düzenlemesi geçerli değil ise de davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davacı ile olan ticari ilişkiyi kabul ettiği dikkate alındığında davalının icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, tarafların kabulünde olduğu üzere davacıya ait ürünlerinin kurulumu ve işler hale getirilmesi hususunda tarafların sözleşme imzalamaksızın anlaştıkları, davalının bu anlaşma kapsamında yapılan işler karşılığı 13.000 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin yerinde olup olmadığı yapılan işin ne olduğunun tespiti yönünden verilen bilirkişi incelemesine yönelik ara karardan davacının talebi üzerine vazgeçildiği, faturaya konu hizmetin sunulup sunulmadığının ispatının davacıda olduğu, davacı tarafça edimin yerine getirildiği ve takibe konu faturadaki ücrete hak kazanıldığının ispatına yarayacak herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, yemin deliline dayanılmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 290,20 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.240 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸