Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1206 E. 2018/358 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/1167
KARAR NO : 2018/286
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bayan giyim üzerine tekstil ürünlerinin üretimini ve toptan satışını yaptığını, davalı şirketin davacı şirkete müracaat ederek ürün satın alma talebinde bulunduğunu, bedelini 3 gün içinde ödeyeceğini söylediğini, davacının davalı firmanın uluslararası faaliyette bulunan bir firma olmasına da güvenerek davalı şirkete istediği ürünleri irsaliyeli faturalar ile teslim ettiğini, faturalara konu mallar davalı firmaya teslim edilirkende malların eksiksiz teslim edildiğine dair de irsaliyeli faturaların davalı şirket tarafından imzalandığını, davalının faturalara konu malları teslim alarak hiçbir itiraz ileri sürmeden kabul edip sistemine kayıt ettiğini, 23/09/2016 ve 25/10/2016 tarihinde de davacı tarafından 2016 Ağustos ve Eylül ayları hesaplarına dair mal ve hizmet alımlarına ilişkin mutabakat mektubu gönderildiğini, gönderilen mektubada davalı şirket tarafından mutabık olduklarına ilişkin imzalı kaşeli cevap gönderildiğini, davalı tarafından davacı şirkete ödeme yapılmaması nedeniyle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 59.128,82 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalının aradaki anlaşmada belirlenen süre ve kalitede ürün gönderilmediği, süresinde malların teslim edilmediği ve ayrıca defolu olduklarını ileri sürerek takibe itiraz ettiğini, taraflar arasında mevcut yazılı bir sözleşme bulunmadığını, dolayısı ile kararlaştırlan bir sürede bulunmadığını, yine üzerinde mutabık kalınan ve mutabakata aykırı üretilen bir üründen de söz edilemeyeceğini, davalının itirazı var ise ürünlerin kendisine teslim edildiği tarihte bu itirazlarını derhal ileri sürmesi gerektiğini, davalının takip dayanağı faturaları teslim aldığı halde yasal 8 gün içinde içeriğine itiraz etmediğini, ürünlerin defolu olduğuna dair davacıya ne yazılı ne de sözlü bir ihtar ve ihbar gelmediğini, davalıya teslim edilen ürünlerin davalı tarafından uzun süredir kendi satış mağazasında müşterilerine satıldığını, bu hususta bir delil sunulmadığını, haricen öğrendikleri bilgiye göre davalı şirketin Dubai vatandaşı olan tek ortağı ve yönetim kurulu başkanının mağazasını kapatma hazırlığı içine girdiği ve Türkiye’deki faaliyetine son vereceğini öğrendiklerini, böyle bir durumda davacının alacağını tahsil etme imkanının ortadan kalkacağını, bu nedenlerle öncelikle teminatsız, olmadığı taktirde uygun bir teminat karşılığında takip tutarı alacakları olan 29.128,82 TL
karşılığında davalının taşınır ve taşınmaz mallarıyla, araçlarına, banka mevduat hesaplarına ve üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20.si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine dayanak faturaların kendilerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, söz konusu fatura usulüne uygun kendilerine tebliğ edilmedikçe borç muaccel olmayacağından icra takibi yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma gereği yazlık ürün olarak sipriş verilen malların zamanında gönderilmeyip sezon bittikten sonra Eylül ayında teslim edilmek istendiğini, gönderilen ürünlerin önemli bir kısmının ise istenilen mallar olmayıp defolu olduklarını, alacaklı firmanın yükümlülüklerini layıkıyla yerine getiremediğini, bu hizmetlerin yerine getirilememiş olması nedeniyle organizasyonda büyük aksamalar olduğunu, firmanın zarara uğradığını, davacı firma yetkilileri ile yapılan görüşmeler neticesinde gönderilen ayıplı malların 48.452,71 TL tutarlı kısmının irsaliyeli fatura ile imza karşılığı iade edildiğini, davacının diğer ayıplı mallarını da en kısa zamanda iade alacağını kabul ve beyan ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya mevcut bilgi ve belgeler kapsamında mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 31/05/2017 tarihli raporda; davacı tarafın 2016 yılları yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin e-defter berat işlemlerinin süresinde yaptırılmış olduğu, 6102 sayılı YTTK gereğince 2012 yılı ve sonraki yıllar ticari defterlerinden sadece yevmiye defterinin kapanış tasdikine tabi olduğu gözetilerek 2016 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdik süresinin 30/06/2017 tarihinde yaptırıldığı, yeni TTK hükümleri çerçevesinde ticari defterlerin birbirini doğrular nitelikte olduğu, 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydetmiş olduğu, dava tarihi olan 02/12/2016 tarihinde davacı yanın davalı yandan 59.128,82 TL alacağı bulunduğu, davaya konu olan 59.128,82 TL asıl alacağa ilişkin faturaların usulüne uygun olarak davalı yana tebliğ edildiği, davalının davacıya 8 gün içinde faturaya itirazını ihtarname ile yapmadığı, davacının davalıyı noter vasıtasıyla icra takibinden önce temerrüde düşürmediği, dava dilekçesinde faize ilişkin talebin bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 21/11/2017 tarihli celsede; davalı tarafça davadan sonra kendilerine iade edilen malları teslim aldıklarını, malların ayıp sebebiyle teslim alınmadığını beyan etmiş, dosyanın resen seçilecek giyim sektöründe uzman sektör bilirkişiye tevdi ile tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti özellikle sonradan davacıya iade edilen mallarda herhangi bir ayıbın bulunup bulunmadığı, ayıp var ise malların satışında etkili olup olmayacağı, mal iadesinin haklı olup olmadığı, hali hazırda iade tarihi dikkate alındığında sektör uygulamaları dikkate alınarak davacının %70 oranında iskonto yapmak suretiyle malları kabul etmesinin yerinde olup olmadığı, malların hali hazırdaki ekonomik değerinin ne olduğu hususlarında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, incelemenin 19/01/2018 günü saat 14:00’da yapılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili Mahkememize verdiği dilekçe ile söz konusu ürünlerin sadece davacı şirkete ait ürünlerin pazara düşmesini engellemek adına iade alındığını, ürünlerin ayıplı olmadığını, davalı tarafından süresinde bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, davalıdan alacaklı olduklarının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalı şirket tarafından davacı şirkete iade edilen ürünlerin davacı şirket tarafından 14.535,81 TL bedelle kabul edildiğini, bu hususun …noterliğinin 21/12/2016 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirket tarafından bu bedele hiçbir zaman itiraz edilmediğini, davalı tarafın bu bedele ilişkin hiçbir itirazı yokken dolayısı taraflar arasında bu noktada bir uyuşmazlık söz konusu değilken, mahkemenin uyuşmazlığa konu olmayan bir husus ile ilgili tahkikat yürütmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle delil toplamak istemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının bu iddiasının araştırılmasına karar verilmiş ise o halde buna ilişkin bilirkişi inceleme bedelinin davalıdan tahsil edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle bilirkişi incelemesine yönelik ara karardan rücu edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin bilirkişi incelemesine yönelik ara kararı bilirkişi ücretinin yatırılmaması ve tarafların talep etmemesi sebebiyle yerine getirilememiş, davacı vekili 06/03/2018 tarihli celsede; bilirkişi raporu ile davacının alacağının sabit olduğunu, rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, herhangi bir inceleme yapılması taleplerinin olmadığını, mevcut dosya kapsamına göre taleplerinin değerlendirilmesini, malları iade aldıklarını ancak karşı tarafın iade almalarına, iade bedeline hiçbir şekilde itiraz etmediğini, bu yönden inceleme yapılmasını gerektirir bir durum olmadığını beyan etmiştir.
Dava satış sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın İİK.’nın 67. Maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
… İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporu tarafların ikrar ve savunmaları ile bir arada değerlendirildiğinde, her ne kadar davacı davalıya satarak teslim ettiği mallarından kaynaklı alacağını tahsil edemediğinden bahisle davalı aleyhine icra takibi yapmış ve iş bu dava ile davalı tarafça bu takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiş ise de, davalı tarafından alınan malların sezon sonunda ve defolu olarak teslim edildiğinden bahisle irsaliyeli fatura ile davacıya iade edildiği, davacı tarafça malların iade alındığının kabul edildiği, her ne kadar ayıp yönünden ispat külfeti davalıda ise de yargılamanın devamı sırasında davacı tarafça malların iade alındığı dikkate alındığında iade sonrası alınan mal bedelinde %70 indirim uygulanmak suretiyle uygulanan mahsubun yerinde olup olmadığı, sektör uygulamasının ne olduğu malların ekonomik değerinin ne olduğu ve bakiye alacağın tespiti yönünden ispat yükünün davacıda olduğu, bu yöndeki inceleme ara kararını yerine getirmeyen ve dosya kapsamına göre davanın değerlendirilmesini talep eden davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli 35,90 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 675,51 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde sahibi davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸