Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1204 E. 2018/482 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/1204
KARAR NO : 2018/482
DAVA : Tazminat (ZMMS’den Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2016
KARAR TARİHİ : 10/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (ZMMS’den Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların kızı … doğumlu …’in 18/12/2010 günü meydana gelen trafik kazasında yaralandığını ancak iki gün sonra 20/12/2010 tarihinde vefat ettiğini, içinde bulunduğu aracın sürücüsü … hakkında İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin … (bozulmakla …) esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 3 yıl 4 ay hapis cezası verildiğini, kararın Yargıtay tarafından da onanarak 22/02/2016 tarihinde kesinleştiğini, sürücü hakkında İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında da maddi, manevi tazminat davası açıldığını ve yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, davacılardan ölenin annesi …’ın destekten yoksun kalma karşılığı gerçek zararının 30.124,86 TL, babası …’in ise 23.858,55 TL olduğunun belirlendiğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL talep ettikleri davada mahkemenin davanın kabulüne karar verdiğini, dosyanın davalının temyizi üzerine Yargıtay incelemesinde olduğunu, kazaya karışan aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, olayın hemen akabinde davalı … şirketi tarafından …’a 18.000 TL, …’e ise 14.000 TL ödeme yapıldığını, bu davayı açma nedenlerinin İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasındaki bilirkişi raporunda davacılar için belirlenen tazminat tutarlarını esas alıp, davalı … şirketi tarafından ödenen 32.000 TL.yi mahsup ettikten sonra kalan 22.073,41 TL.yi tahsil etmek olduğunu, ancak önceki davada, sigorta şirketinin taraf olmaması nedeniyle bu raporun takdiri Mahkemeye ait olduğundan bu aşamada kısmi dava açıldmasının uygun görüldüğünü, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik … için 2.000 TL, … için 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 18/12/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın 29/09/2010-29/09/2011 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile … adına ölüm halinde kaza tarihi itibarı ile şahıs başına 175.000 TL.sine kadar azami sorumluluk hadleri ile davalı şirkete sigorta ettirildiğini, davaya konu edilen trafik kazası sonrasında yapılan başvuru üzerine davalı … şirketi nezdinde hasar dosyası açıldığını ve davacılara toplamda 32.664,33 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 11/02/2011 tarihinde ödendiğini, usul ve yasaya uygun olarak yapılan bu hesaplama ve ödeme sonrasında davalı … şirketinin davacılara başka bir sorumluluğu kalmadığını, bir an için davalı şirketin dava konusu maddi tazminat talebi ile sorumlu olduğu düşünülse bile işbu sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, öncelikle kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesi ve akabinde maddi tazminat miktarının tespiti gerektiğini, davalı şirketin davacılara karşı temerrüde düşmediğini, davalı şirketin dava konusu talepten sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde davalı şirketin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini beyan etmiştir.
İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, …karar sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, davacıların …, …, …, davalının …, davanın 30/09/2011 tarihinde açılan tazminat davası olduğu, 24/10/2013 tarihinde davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile 10.000 TL maddi, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile her bir davacı için 20.000 Tl olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı, 21/11/2016 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 19/06/2017 tarihli raporda; İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin… esas sayılı dosyasından alınan kusur raporları arasında müzayaka bulunmadığından ve işbu dava dosyasından alınan herhangi bir kusur raporu bulunmadığından hesaplamanın müteveffanın yolcu konumunda bulunduğu, davalı … şirketine ZMM sigortalı … plakalı araç sürücüsü…’ın %100 kusur oranı esas alınarak yapılacağı, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin dosya münderecatından müteveffanın 2006-2010 yılları arasında lise öğrenimi gördüğünün anlaşıldığı, liseden sonra yükseköğrenim gördüğüne dair dosyada mübrez herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında dinlenen tanık…’ın müteveffanın ablası ile birlikte marketlerde stand hostesliği yaptığını beyan ettiği, stand hostesliğinin süreklilik arz eden bir iş olmayıp, müteveffanın bu işi ile ilgili dosada herhangi bir maaş bordrosu vb belge bulunmadığı gibi meslek odası vb.yerlerden emsal ücret yazı cevabının da dosyaya celp olunmadığı, bu nedenle müteveffanın kaza tarihinden günümüze kadar ki kazançlarının yasal asgari ücretler esa alınarak belirleneceği, zararın davalı yan tarafından tanzim olunan ZMMS örtüsü altında olduğu, hesaplamaya konu kazada hak sahibi davacılara … tarafından davalıya rücu edilebilecek ödeme yapıldığına dair dosyada mübrez herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından peşin sermaye değeri tenzili yapılamacağı, davacı anne …’ın yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalı yandan talep edebileceği teminat limitlari dahilindeki bakiye maddi zararının 27.661,74 TL olduğu, davacı baba …’in yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalı yandan talep edebileceği teminat limitleri dahilindeki bakiye maddi zararının 23.961,93 TL olduğu, davacıların dava tarihinden önce davalı … şirketine başvuruda bulunduğu dosya münderecatından anlaşılmakla birlikte taraf vekilleri tarafından başvuru tarihini içerir herhagi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı, faiz başlangıç tarihinin tespiti için mahkemece davalı … şirketinden başvuru tarihinin sorulması gerektiği, davalı … şirketinin başvuru dilekçesini tebliğ ettiği tarihten itibaren 8 işgününün geçmesi ile birlikte temerrüde düşeceğinden 9.işgününe denk gelen tarihten itibaren işleyecek faizden sorumlu olduğu, sigortalı aracın kullanım amacının hususi olduğu davalı yan tarafından tanzim olunan ZMMS poliçesinden anlaşıldığından uygulanacak faiz oranının yasal faiz oranı olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 18/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile anne … hakkındaki taleplerini 25.661,74 TL, baba … hakkındaki taleplerini 21.961,93 TL artırıp ıslah ettiklerini beyan etmişt, ıslah harcını yatırmıştır.
İş bu dava trafik kazasından kaynaklı ölüm sebebi ile destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminat davasıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sigorta türüdür.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesinin yollamasıyla anılan Kanunun 85. maddesine göre belirlenmektedir. Buna göre; sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar halinde bu zorunluluk … aittir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde 18/12/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebi ile davacılar kızı…’ in vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü …’ın %100 kusurlu olduğu, kaza sonucunda kızlarını kaybeden davacılardan anne …’ ın 27.661,74 TL, davacı baba …’in 23.961,93 TL bakiye destek zararının bulunduğu davalı … şirketinin oluşan zararın tümünden sorumlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davacıların davalı … şirketi nezdinde sigortalı araç işletenine karşı açmış oldukları 10.000,00 TL değerli davanın İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, …karar sayılı dosyası üzerinden kabul ile sonuçlandığı ve Yargıtay …Hukuk Dairesinin … esas, 2016/10656 karar sayılı, 21/11/2016 tarihli ilamı ile onandığı anlaşılmakla bahse konu dava dosyasındaki ilam ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … şirketi tarafından yapılan kısmi ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak kabul olunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/10/2013 tarih … esas … karar sayılı dosyası ile tahsilde mükerrer olmamak kaydı ile;
Davacı …’ ın davasının KABULÜ ile 27.661,74 TL nin 11/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı …’ in davasının KABULÜ ile 23.961,93 TL nin 11/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 2.607,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 1.681,66 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 6.028,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …