Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1183 E. 2018/218 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1183 Esas
KARAR NO : 2018/218
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2016
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı ile 1980 yılından bu yana tanışmakta olduğunu, davalının gümrük müşaviri olduğunu, kendisinin ise özel bir şirkette ve ithalat işleri ile uğraşan bir bölümde çalışırken davalının vermiş olduğu güvenden dolayı kendisine şirketin gümrük işlerini vermeye başladığını, …Şti ünvanlı şirketi Ocak 2003 yılında kurduklarını, şirketin hissedarlarının …,… ve kendisi olduğunu, şirketi temsil ve ilzama yetkili olarak tek müdür davacı olduğu halde, ısrarları sonucu …’ın da şirket ile ilgili tüm işlerde yetkili olduğuna dair genel vekaletname verdiğini, şirketin işlerinin gayet iyi olduğunu, bu durumu gören davalının ısrarlı bir şekilde şirket hisselerini almak için, nakit para ödemeyen …’un şirketten çıkarılmasını istediğini, neticede alınan 25/08/20147 tarihli karar ile …’un şirket ortaklığından çıkarıldığını, hisselerinin davalı adına geçtiğini, davalının hisseleri kendi adına alarak mal varlığını arttırdığını, hisselerin gerçek değerinin en az 2 kat daha fazla olduğunu, ortağı olduğu şirketi göz ardı ederek, şahsi menfaatini düşünerek hareket ettiğini, şirketi iflasa sürüklediğini, ama kendi mal varlığını kat kat arttırdığını, davalının şirket ortaklığını tehditlerle sona erdirdikten sonra, kira alacağını bahane ederek icra takiplerini başlattığını, kesinleşen icra takipleri neticesinde işyerindeki makinaları ve malzemeleri haczederek muhafaza altına aldırdığını, sonra icra ile sattırdığını, 09/10/2012 tarihinde de tahliye kararı aldırarak davacıyı işyerinden çıkartığını, şirketin davalı tarafından kıskaca alındığından iş yapamaz duruma geldiğini, davalının suç eylemleri nedeniyle cezalandırılması için … Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu, davalı aleyhine soruşturma başlatıldığını, davalının tehditleri ve yaptırımlarının aile düzenini bozduğunu ve eşinin olaylara dayanamayarak boşandığını beyanla, uğramış olduğu manevi sıkıntıların kısmen giderilmesi için davalının 50.000TL manevi tazminat ödemesine, yine toplam olarak 524.635,44TL tutan maddi zararların tazminin ancak bilirkişi raporu ile ortaya çıkacağından, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere davalının şimdilik 10.000TL maddi tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, dava dilekçesindeki iddia ve taleplerin dava dışı müflis … Şti’nin davalının eylemleri nedeni ile iflasa sürüklenmesi sonucu oluşuğu iddia olunan zararların ödenmesi istemine ilişkin olduğunu, haliyle zarara uğrayan şirket olduğuna göre, şirket ortağının kendi nam ve hesabına dava konusu talepleri ileri sürmesinin hukuken olanaklı olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının, işbu dava ile birebir aynı olan menfi tespit ve tapu iptal tescil davası açmış olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile görülen dava neticesinde davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediğini, bu nedenle karar kesinleşmediğinden öncelikle davanın derdestlik nedeni ile, kararın kesinleşmesi ile birlikte kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, ileri sürdüğü sebepsiz zenginleşme iddiasının zaman aşımına uğradığını, davalının iddia olunan eylemleri ile dava dışı şirketin iflası ve davacının iddia olunan zararları arasında illiyet bağının kurulamayacağını, davalının davacıya veya davacının ortağı olduğu dava dışı şirkete herhangi bir borcu veya bu kişilere karşı zarar verici bir işlemi olmadığını, dava dışı şirkete asıl zarar verinin, davacının ticari basirete sığmayacak eylemleri olduğunu, iddiaların aksine şirketin çoğu borcunun, davalının şahsi hesapları ile karşılandığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, ticaret sicil gazete süretleri, kira sözleşmesi, imza sirküleri, sözleşmeler, ihtarnameler, fatura suretleri, çek suretleri, dekont suretleri, e-mailler, hisse devir protokolü, makine, malzeme muhafaza tutanakları, çek değişim protokolü, ev devri protokolü, yevmiye defter kayıtları, irsaliyeli fatura suretleri, ihbarname, ticari defter kayıtları, şahit ifade tutanakları, suç duyurusuna ilişkin belgeler, bilirkişi rapor suretleri, Şarköy Cumhuriyet Başsavcılığının kararı, banka kredi ve ödeme dekon suretleri, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı kararı dosyaya sunulmuştur.
21/02/2018 tarihli oturumda 6100 sayılı HMK’nun 186. Maddesi uyarınca sözlü yargılamaya geçilmiş, sözlü yargılamaya ilişkin diyecekleri ve son diyecekleri hazır bulunan davacı asil ve davalı vekilinden sorulmuş; davacı önceki beyanlarını aynen tekrarla davanın kabulüne , davalı vekili ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, davalının gerek davaya konu … Şti’nin hissedarı olduğu dönemlerdeki iş, eylem, karar ve davranışları sebebiyle davacıya zarar verdiği, gerekse söz konusu şirketteki hissesini devrettikten sonra şirket ve davacı aleyhine iş ve işlemler yaptığı iddiası ile davacıya zarar verdiğine yönelik maddi ve manevi tazminat davasıdır. Dosyanın tetkikinde; davacı ile davalının müflis … Şti’nde ortak oldukları, daha sonra davalının 29/07/2009 tarihinde şirkette bulunan tüm hisselerini davacıya devretmek suretiyle şirketten ayrıldığı görülmüştür. Davalının şirketten ayrılmadan önceki döneme yönelik zarara uğrattığı iddiası ile ilgili olarak davacı ile davalı arasında 29/07/2009 tarihinde hisse devir sözleşmesi imzalanmış olup, davacı ve davalı her ikisi de şirket ortağıdır. Her ne kadar davacı tarafça söz konusu hisse devir sözleşmesinin hile, baskı, tehdit altında ve zorla imzalatıldığı ileri sürülmüşse de, bu konuda … Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet sonucu … esas … karar sayılı takipsizlik kararı ile kovuşturmama kararı verildiği, ayrıca gerek sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BKnun 31.maddesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı BKnun 39.maddesi gereğince yanılma, aldatılma, korkutulma sonucunda sözleşme yapan tarafın yanılma veya aldatmayı öğrendiği, yada korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemez ise sözleşmeyi onamış sayılır hükmünün bulunduğu, bu sürenin hak düşürücü süre olduğu, davacı tarafça en geç Cumhuriyet Savcılığına şikayet başvurusu yapıldığında korkutmanın ortadan kalktığının kabul edilebileceği, bu süre içerisinde protokolün iptali ile ilgili açılmış bir dava bulunmadığı, dolayısıyla davacı tarafın söz konusu protokol ile bağlı olduğu, davacının aynı zamanda şirket ortağı olması sebebiyle şirketin hem mali durumu, hem yapısını bilebilecek konumda olduğu, ayrıca tüm hisselerin kendisine geçmesinden sonra davalının aykırı bir hareketinin bulunup bulunmadığının tespit edilebileceği, ancak tüm bunlara rağmen davacı tarafça söz konusu işlemler yapılmaksızın hisse devrinden yaklaşık 7 yıl sonra bu sebeplere dayalı olarak dava açmasının uygun olmadığı, davacı tarafça ikinci sebep olarak davalının hisse devrinden sonra müflis şirketin kullandığı davalıya ait taşınmazdan müflis şirketin tahliye edilmesi sebebiyle zarara uğradığı iddiası olup, söz konusu tahliye ve icraya ilişkin talep ve davaların taraflar arasındaki daha önce dava konusu edildiği, müflis şirketin borçlarını ödememesi sebebiyle taşınmazdan tahliye edildiği, kişinin borçlarını ödemeyen kirasını taşınmazdan tahliye ettirmenin ve bu konuda hukuki yollara başvurmasının yasal hakkı olduğu, kaldı ki davacı tarafça müflis şirketin tahliye edilmesi sebebiyle kendisinin doğrudan doğruya bir zarara da uğramadığı anlaşıldığından, bu yön itibariyle de davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının subut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90TL karar harcının davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; manevi tazminat yönünden 2.180,00TL ve maddi tazminat davası yönünden 2.180,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 28,00TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …