Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1018 E. 2019/747 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1018
KARAR NO: 2019/747

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 19/10/2016
KARAR TARİHİ: 07/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/08/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının oğlu …’in vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağı ve Kayseri Sulh Ceza Mahkemesinin…sorgu ve Kayseri …Ağır Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde … plakalı araç sürücüsü …’nun tamamen kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza sonrası davalı kuruma yapılan başvuruda aracın malikinin … olduğundan bahisle başvurunun reddedildiğini, oysa …’in kaza anı itibarı ile aracın maliki olmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı için 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan Z.M.M.T.poliçe limitleri ölçüsünde tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasa gereğince davacıya davalı kurum tarafından tazminat ödemesi yapılamadığını, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, davalı kurumun sadece kaza tarihi itibarı ile Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigortası düzenlenmeyen aracın sürücüsünün dışındaki başka araç sürücüleri veya üçüncü şahısların uğramış olduğu tedavi, maluliyet, ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatlarını ödemekle yükümlü olduğunu, kusuruyla kazaya sebebiyet veren …plakalı araç maliki olan müteveffa …’ten dolayı davacı annesi için destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğini, şayet davacıya işbu trafik kazası ile ilgili olarak davalı kurum tarafından herhangi bir tazminat ödemesi yapılması halinde trafik kazasında ölen araç maliki nedeniyle mirasçısı olarak tekrar davacı anneye rücu edileceğinden, alacaklı ve borçlu sıfatının davacı tarafta birleşmiş olduğunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesine eklenen G ve İ bentleri ve 01/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın A.6/b bendi gereğince, sürücü ölümlerinden kaynaklı olarak davalı kurum aleyhine açılan davaların reddi gerektiğini, davacı murisinin sürücü olması nedeniyle sürücü zararlarından kaynaklanan tazminattan davalı kurumun herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, aleyhlerine hüküm tesis edilmesi halinde ise, davacı tarafın kazaya neden olan… ve … plakalı araçlar açısından kusur ve bunun sonunda bir zararın oluştuğunu ispatlaması gerektiğini, davalı kurumun sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılama sonunda aleyhlerine karar verilmesi halinde SGK tarafından ödenmiş tazminat varsa ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, davalı kurumun kaza tarihi itibarı ile temerrüde düşmediğini, muaccel bir alacak olmadığını, bir an için davacının alacağına faiz yürütüleceği düşünülse bile faizin de ancak dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini, hükmedilecek bir tazminat var ise bu tazminat miktarının hesaplanmasında 01/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nda belirtilen hazine müsteşarlığının belirlediği TRH tablosunun ve teknik faizin uygulanması gerekeceğini, bu nedenlerle davanın reddine, aksi halde kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Kayseri …Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası getirtilmiştir.
Davalı kurumun 03/11/2016 tarihli cevabi yazısı ile, davaya konu kaza nedeniyle hak sahipleri tarafından 09/10/2006 tarihinde yapılan başvuru neticesi hasar dosyası oluşturulduğu, kurum tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
… Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 11/05/2016 tarihli cevabi yazısı ile, davacının herhangi bir ödeme, gelir ve maaş almadığı bildirilmiştir.
…İl Emniyet Müdürlüğünün 15/05/2017 tarihli cevabi yazısı ile, davaya konu kazaya karışan… plaka sayılı aracın 06/07/2004 tarihinde … adına tescilinin yapıldığı, kaza tarihi olan 05/08/2006 tarihinde adı geçen şahıs adına kayıtlı olduğu, aracın …Noterliğinin 21/10/2008 tarih ve …sayılı satışı ile …’e devrinin yapılarak 16/07/2010 tarihinde … plakaya tescili yapıldığı ve şube kayıtlarının kapatıldığı bildirilmiştir.
Dosya kusur hasar değer kaybı uzmanı bilirkişi ile sigorta ve aktüeryal hesap uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 11/05/2018 tarihli raporda; davalı tarafa sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’nun yönetimindeki otomobil ile seyir halindeyken gereken dikkatini yola vermediği, mahal şartlarını ve yol özelliklerini dikkate almadığı, olay yeri ışık kontrollü kavşak mahalline geldiğinde kendisine hitaben yanan kırmızı trafik lambasında kavşağa girdiği ve yeşil trafik lambasında kavşağa giren … plaka sayılı minibüs ile çarpışarak olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda %80 oranında kusurlu olduğu, dava dışı … plaka sayılı minibüs sürücüsü …’ın yönetimindeki minibüs ile seyir halindeyken olay yeri ışık kontrollü kavşak mahalline geldiğinde kendisine hitaben yanan yeşil trafik lambasına istinaden kavşağa girdiği sırada istikametine göre sol taraftan gelerek kendisine hitaben yanan kırmızı trafik lambasına rağmen kavşağa giren … plaka sayılı otomobil ile çarpışması sonucu karıştığı olayda, olay mahallinin ışık kontrollü kavşak olduğu hususu ve … plaka sayılı otomobil sürücüsünün kırmızı trafik lambasında kavşağa girdiği hususu da dikkate alındığında kusursuz olduğu, davacı taraf yakını maktul …’in alkollü olduğunu bildiği Erdal Tanrıkulu yönetimindeki otomobile binerek yolculuk yaptığı ve can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü anlaşılmakla kendi ölümü ile neticelenen olayda %20 oranında müterafik kusurlu olduğu, davacının yoksun kaldığı desteğe ilişkin teminat limiti dahilindeki maddi zararının 23.809,69 TL olduğu, ancak işbu zarar miktarından yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması sonrasında davacının davalı kurumdan talep edebileceği zarar miktarının 19.047,75 TL olduğu, hatır taşıması indirimi yapıldıktan sonra, ayrıca %20 oranında müterafik kusur indiriminin de yapılması sonrasında davacının davalı kurumdan talep edebileceği zarar miktarının 14.285,81 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerini tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda dosya müteveffanın eşine ait nüfus kayıt örnekleri dosya içerisine alınarak sağ kalan eşin evlendiğinin anlaşılması halinde taraf itirazlarının ve dosyaya alınan nüfus kayıtlarının değerlendirilerek ek rapor tanzimi için aktüer bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 22/10/2018 tarihli ek raporda; alınan nüfus kayıt örneğine göre müteveffanın eşinin 31/03/2009 tarihinde evlendiği, bu halde yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda eş …’nin evlendiği tarihe kadar müteveffanın desteğinden yararlanacağının kabulü ile yeni bir hesaplama yapıldığı, müteveffanın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olan arkadaşı …’nun sevk ve idaresindeki davalı kurumun sorumluluğu kapsamında olan araç ile ücret karşılığı olmaksızın hatır için taşındığı sırada meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğinden müteveffanın taşınmasının hatır taşıması niteliğinde olduğu, bu nedenle kök raporda yapılan hesaplamada davacının tazminat miktarından %20 hatır taşıması indirimi yapıldığı, ancak Yargıtayın bu konudaki güncel kararlarına bakıldığında hatır taşıması indirimi yapılabilmesi için davalı tarafın hatır taşıması iddiasında bulunmuş olması gerektiği, aksi taktirde bilirkişi tarafından resen hatır taşıması indirimi yapılmasının hatalı olduğu yönünde kararlar verildiği, davalı tarafın cevap ve diğer beyanları incelendiğinde davalının hatır taşıması olduğu iddiasında bulunmadığı, buna göre davacının itirazı yerinde görülmekle işbu ek raporda hatır taşıması indirimi yapılmayacağı, dava dışı eş …’nin 31/03/2009 tarihinde evlendiği anlaşıldığından işbu ek raporda … için evlenme ihtimali indirimi ve destekten yoksun kalanlar için hatır taşıması indirimi yapılmadığı, öncelikle destekten yoksun kalanlar için hesaplanan tazminat miktarından %20 oranında müterafik kusur indiriminin yapıldığı, destekten yoksun kalanların toplam maddi zararının teminat limitini aştığı tespit edildiğinden destekten yoksun kalanların teminat limiti dahilindeki maddi zararının garame yöntemiyle belirlendiği, bu halde davacının işbu itirazının da yerinde olduğu, … Emniyet Müdürlüğü tarafından … plaka sayılı aracın kaza tarihinde …adına kayıtlı olduğunun bildirildiği, kaldı ki aracın kaza tarihindeki maliki müteveffa olsa bile davacının destekten yoksun kalan 3.kişi konumunda olup davalının sorumluluğunun devam ettiği kanaatine varılmış olmakla davalının işbu itirazına katılmanın mümkün olmadığı, müteveffanın ister kendi kusuru ile ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalan üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla davacı hakkında desteği …’in müterafik kusuru olmasının etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceği ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkını davalıdan talep edebileceği kanaatine varılmış olmakla davalının işbu itirazına katılmanın mümkün olmadığı, kaza tarihi 04/08/2006 olmakla yeni ZMMS Genel Şartları’nın yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden önce olduğundan işbu Genel Şartların dava konusu olayda uygulama alanı bulamayacak olması nedeni ile davalının savunmasına konu yaptığı 01/06/2015 tarihli Genel Şartların A.6.d maddesinde düzenlenen destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı kaldığı savunmasına katılmanın mümkün olmadığı, davacının yoksun kaldığı desteğe ilişkin davalıdan talep edebileceği teminat limiti dahilinde kalan maddi zararının 54.847,85 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 25/10/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle bilirkişi ek raporu doğrultusunda davayı 44.847,85 TL üzerinden ıslah ettiklerini, buna göre 54.487,85 TL.nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16/09/2019 tarihli celsede alınan beyanında; faiz başlangıcını her ne kadar kaza tarihi itibarı ile talep etmiş iseler de, kazanın akabinde 09/10/2006 tarihinde davalı kuruma başvuruda bulunulduğu için bu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sigorta türüdür.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesinin yollamasıyla anılan Kanunun 85. maddesine göre belirlenmektedir. Buna göre; sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup, motorlu aracın sigorta poliçesinin bulunmaması halinde bu zorunluluk Güvence Hesabına aittir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan ve dava tarihi itibarı ile uygulanması gereken yasal mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; 05/08/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının desteği olan …’in vefat ettiği, davacının müteveffanın desteğini kaybettiğinden bahisle davayı açtığı, kazanın meydana gelmesinde Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigortası tanzim edilmeyen 38 PP 687 plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu ve yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında davalı kurumun meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacının maddi destek miktarının 54.847,85 TL olduğu, bu zarara davalı … hesabının temerrüde düştüğü 09/10/2006 tarihinden itibaren faiz istenebileceği anlaşılmakla davacıların sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-54.847,85 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 09/10/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Hesabından alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 3.746,65 TL nispi karar harcından peşin alınan 187,36 TL (peşin+ ıslah) ‘den mahsubu ile 3.559,29 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 6.383,26 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 220,86 TL harç, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 255,20 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.876,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır