Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/974 E. 2018/251 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2015/974
KARAR NO : 2018/251
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2014
KARAR TARİHİ: 27/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Batman Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının davalı kurumda elektrik aboneliği bulunduğunu, davalı kurumun davacıdan haksız olarak kayıp kaçak bedeli, trafo kaybı, dağıtım bedeli, sistem kullanım bedeli ve iletim bedeli adı altında bedeller tahsil ettiğini, ilk dönemlerde kayıp kaçak ve diğer adlar altında haksız olarak tahsil edilen bedellerin artık faturalarda boş olrak gösterildiği ve alacak birim fiyatının eklenmek suretiyle davacıdan tahsil yoluna gidildiğini, EPDK.ya tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiğini, EPDK.nun bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve … sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliriyle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’i yayımladığı ve lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında bir bedel tahsil ettiğini, ancak tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 4.maddesinde EPDK.ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmediğini, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıpla başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleriyle bağdaşmadığını, bu durumun parasını her halükarda tahsil edilen kurumun çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olacağını, yani davacının kendi alt ve üstü yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engelleyeceğini, oysa ki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevinin de bizzat enerjinin sahibi olan davalıya ait olduğunu, nihai tüketici olan davacının faturalara yansıtılan kaçak bedeli, trafo kaybı, dağıtım bedeli, sistem kullanım bedeli ve iletim bedellerinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğini bilmesinin, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğunu, aynı ilkelerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, … esas, … karar sayılı ilamı ile de benimsendiğini, davacının alacağının belirlenememesi nedeniyle belirsiz alacak davası olarak şimdilik 100 TL.lik alacağın davalının sorumluluk dönemi esas alınarak bu dönemden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan
tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kamu kuruluşlarının ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerine karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüldüğünü, elektrik faturalarında yer alan tüm gelir kalemlerinin, EPDK tarafından onaylanan tarifeler yoluyla belirlendiğini, EPDK bir kamu kuruluşu olup düzenleyici işlemleriyle onayladığı bu tarifelerin ülke çapında uygulandığını, dolayısı ile davacının iddiasının esasen tarifenin hukuka aykırı olduğu iddiası olup dava dilekçesinde de bunu belirttiğini, bu nedenle davada görevli merciinin Danıştay dairesi olduğunu, davacı ile yapılan yetki sözleşmesi uyarınca dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkememesine gönderilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin HMK.119 maddesinde yer alan zorunlu unsurları taşımadığını, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, elektrik faturalarındaki kayıp kaçak, trafo kaybı, dağıtım, sistem kullanım ve iletim bedellerinin abonenin tabi olduğu tarifeye göre hesaplanan bedelleri olduğunu, bu tarifelerin tüm ülke çapında aynı şekilde uygulanan ve belirli tarifeler olup faturalarda da açıkça görüldüğünü, bu nedenle davanın ne kısmi ne de belirsiz alacak şeklinde açılamayacağını, davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK.da olup EPDK.nun kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, bu nedenle davalının söz konusu bedelleri abonelerinin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduklarını, aksi halde, davalıya karşı idari yaptırımlar uygulanacağını, EPDK kararlarının yanı sıra ilgili bedellerin davacı şirketten tahsil edileceğinin taraflar arasında imzalanan sözleşmede de davacı tarafça kabul edildiğini, kayıp kaçak ve sair bedellerin iade talebinin reddine dair yol gösterici niteliği haiz bir çok yüksek mahkeme kararı bulunduğunu, davacının iddiasının davalının sebepsiz zenginleştiğine dayandığını, davacının kayıp kaçak bedelini ödemeyi özel hukuk hükümlerine tabi olan taraflar arasındaki sözleşme ile yüklendiğini, aynı zamanda, söz konusu bedellerin yasal bir zorunluluk olarak tedarik şirketleri tarafından dağıtım şirketlerine aktarıldığını, bu nedenle davalının davacı gibi tüm abonelerden tahsil ettiği kayıp kaçak bedellerini dağıtım şirketlerine aktardığını, TBK 78.maddede öngörülen borçlu sanarak ödeme yapma şartının davacının basiretli tacir olması ve taraflar arasında KK bedelinin davacıdan tahsiline karar verilen bir özel hukuk sözleşmesi bulunması nedeniyle gerçeleşmediğini, ortada bir sebepsiz zenginleşme olduğu bir an için kabul edilecek olsa dahi sebepsiz zenginleşen tarafın davalı olmadığını, söz konusu bedelleri iade etmekle yükümlü de olmadığını, yanı sıra sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı 818 Sayılı Borçlar Kanunu’na göre bir yıl, 6098 Sayılı Borçlar Kanununa göre 2 yıl olmakla sebepsiz zenginleşme zaman aşımı sürelerinin dolduğunu, davacının dava konusu faturalara TTK.21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket tarafından taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesi ile aboneliğe ilişkin detaylı fatura örnekleri ve ödeme belgeleri gönderilmiştir.
Batman …Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/06/2015 tarihli tefrik ve davalı yönünden verilen yetkisizlik kararı üzerine gönderilen dosya mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 30/06/2016 tarihli raporda; 4628 sayılı EPDK kanunu sarih olup bu kanunda EPDK.nun görevlerinin açıkça belirtildiği, EPDK 1 kWh elektrik enerjisinin, elektrik hizmetini satın alan kişiye ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payını düzenlese de EPDK.nun bu konuda sınırsız bir yetkisi bulunmadığı, hukuk devletinin ilkeleri gereğince hiç kimsenin hizmetini almadığı bir şey için ödemeye yapmaya zorlanamayacağı, elektrik nakli sırasında ortaya çıkan kayıpların veya hırsızlık suretiyle ortaya çıkan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelere yansıtılmasının hakkaniyetli olmadığı, böyle bir durumun elektrik nakli işlemlerinde rol alan tüm kurumları kendi teknik yapısını geliştirmemeye teşvik edeceği ve hatta hırsızlık sonucu ortaya çıkan bedel nasılsa kurallara uyan aboneye yansıtılacağı ve onlardan tahsil edileceği için elektrik naklinde rol alan bu kurumların önlem alma ve takip etme için gerekli girişimlerde bulunmayacakları, hırsızlığı takip etme, elektrik kaybının veya kaçağını engelleme görevinin de abonelere yükletilemeyeceği, ayrıca her abonenin hangi hizmet için ne bedel ödediğini bilme hakkı bulunduğu, tüm bu hususların aynen emsal nitelikte olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … esas, … karar sayılı kararında da belirtildiği, kayıp bedelin yüksek olmasının bir sebebinin de kaçak kullanım enerjisinin de aynı hat ve sistemden geçmesi olduğu, dolayısı ile bu durumun dürüst elektrik tüketicisinin adeta cezalandırılması
anlamı taşıdığı, EPDK tarafından dayatılan enerji kalemlerinin tüketici haklarını koruyan, objektif, hesaplanabilir, denetlenebilir ve bizzat tüketicinin kullanımını-harcamasını gösterir tarzda olması gerektiği, ilgili Yargıtay kararı çerçevesinde, dava konusu bedellerin iadesinin haklı bir talep olduğu, davalı tarafından bu talebin yerine getirilmesinin uygun olacağı, dolayısı ile faturalara yansıtılan ve iadesi gereken bedellerin genel toplamı 76.047,22 TL olarak hesaplanmış olup, davacının kayıp kaçak
bedellerine ilişkin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talep ettiği, dolayısı ile işleme dahil edildiği belirtilmiştir.
Dosyanın tekrardan bilirkişi heyetine tevdi ile 6719 Sayılı yasa ile değişik 6446 Sayılı Yasanın 17 ve geçici 20.maddeleri kapsamında talebin tekrardan değerlendirilerek yapılan kesintilerin EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığı hususunda rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 17/04/2017 tarihli raporda; 17/06/2016 tarihli Resmi Gazetenin 29745 sayılı, 04/06/2016 tarihli, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yer alan madde 21-“6446 Sayılı Kanunun 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının a, ç, d ve f bentlerinin değiştirildiği, Geçici madde 20:”kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.made hükümleri uygulanır.” hususları nedeniyle EPDK yönetmelikleri kapsamında elektrik faturalarına yansıtılan kayıp bedeli, iletim, dağıtım, PSH adı altındaki bedellerin söz konusu yeni yasa kapsamında alındığı, dosyada yer alan tüketim endeks bilgileri ile bunlara bağlı olarak alınan kayıp bedeli, iletim, dağıtım, PSH adı altındaki bedellerin birim fiyatlarının EPDK kapsamında belirlenen ve … resmi sitesinde yer alan tarife değerlerine uygun olduğu belirtilmiştir.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.- … K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde
hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesine yasanın iptali istemiyle yapılan başvurunun red ile sonuçlandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … esas, … karar, 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin … esas, … karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 10,70 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 1.686,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yapmış oldukların masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
4-Davacı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T 13/2 maddesine göre tespit olunan 100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸