Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1279
KARAR NO : 2020/141
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Söz. Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2015
KARAR TARİHİ : 13/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … no’lu tesisatın elektrik abonesi olup belirli tarihler arasında davalı ile aralarındaki elektrik satış sözleşmesi gereği elektrik kullanıldığını ve bu kullanımların karşılığı olan ücretin ödemelerinin yapıldığını, davalının davacıdan elektrik satış bedeli haricinde, ayrıca ‘Kayıp Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli ile ayrıca bu bedelinde dahil edildiği toplam eneıji bedeli üzerinden … payı adı altında bir takım bedeller tahsil ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının Kayıp Kaçak Bedeli ve diğerlerini tahsil etme hakkının bulunmadığını savunarak fazlaya ilişin haklarını saklı tutmakla şimdilik 10.000 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tazminini, doğacak vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının elindeki faturalardan talep ettiği bedelleri rahatlıkla hesaplayabileceği dikkate alındığında eldeki davayı kısmi dava ya da belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davaya konu faturalara süresinde itiraz edilmediğini ve faturalara karşı ihtirazı kayıt da sunulmadığını, uyuşmazlığa konu fatura kalemlerinin gerek adını gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen EPDK’ya ait olduğunu, ilgili tedarik şirketlerinin icrası zorunlu olan bir idari kararı yerine getirmekte olduğunu, Kurul Kararı’na uymama seçeneği olmadığına göre, faturalara Kurul Kararları gereğince yansıtılan bedellerin hukuka uygun olduğu yönünde yasal bir karine olduğunu ve Yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; tarafların delilleri celp olunmuştur.
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. “
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, sosyal güvenlik uzmanı hukukçu bilirkişi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 07/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafça düzenlenen faturalarda tahakkuk ettirilen dava konusu kalemlerin birim fiyatları ve tutarları yönünden EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere uygun olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, elektrik elektronik mühendisi bilirkişi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 25/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişiklik ile kayıp kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığını, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi için yapılan incelemede dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu ve fazladan tahakkuk ödemesi bulunmadığının görüldüğünü, Enerji Piyasası Kanununa eklenen güçici 20. Maddesi nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara uygulanacağını, EPK’da yapılan değişiklikler sonucu kayıp / kaçak değıtım iletim maliyetlerini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmanın mevcut mevzuata uygun olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Davanın; davacının davalı şirkete abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli ve sair bedeller adı altında haksız alındığı iddiası ve bunların tahsiline yönelik Alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından dava dilekçesinde ifade edilen değerlerin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen bedellerinin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür.
Mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bilirkişi incelemesi kapsamında tahakkuk ettirilen bedellerin değişiklikten önceki yasal mevzuata uygun olduğunun ifade edildiği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında aboneler tarafından kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı dikkate alınarak davacı leyhine vekalet ücreti takdiriyle ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Yasal mevzuattaki değişiklik sebebiyle davanın esası konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazlaya yatırılan 116,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. “
(3)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4)Davacı tarafından yapılan; 170,78 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 114,50 TL posta, müzekkere, tebligat masrafından oluşan toplam 1.402,58 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/02/2020
Katip …
✍e-imzalıdır.
Hakim …
✍e-imzalıdır.
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. “