Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/884 E. 2018/905 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/884
KARAR NO : 2018/905

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2015
KARAR TARİHİ : 17/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin uzun süre yöneticisiz kaldığını, yıllarca süren yargılama sonrası … 5.ATM.nin … tarih ve … esas, … karar sayılı ilamı ile kooperatife tasfiye memurları atandığını, onlarında daha sonra görevi bıraktığını, son olarak 2014 yılı Aralık ayında yapılan genel kurulda kooperatif tasfiye yönetim kuruluna …, … ve …’ün atandığını, atanan tasfiye memurlarının 22/05/2011 tarihinde ortakları davet ederek 2010 yılı olağan genel kurul toplantısı yapıldığını ve bu genel kurula sunulmak üzere de tasfiye bütçesi hazırlandığını, yapılan genel kurul toplantısında alınan 4-B maddesinde kooperatifin kapanışının yapılabilmesi için var olan borçları ödeyebilmek amacıyla daire tiplerine göre aidat ödenmesi kararı alındığını, bu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil ve ilan ettirildiğini, ortaklara da taahhütlü mektupla bildirildiğini, davalıya … 31.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından kooperatif aidat alacaklarından kaynaklanan icra takibi yapıldığını, ancak davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında kooperatiften ayrıldığını ve taşınmazdan kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığını belirttiğini, kooperatif defter ve belgeleri incelendiğinde kooperatife ortaklığının devam ettiği ve aidat borç ve faizlerinin ödenmediğinin ortaya çıkacağını, kaldı ki davalının davacı kooperatife göndermiş olduğu 26/07/1991 tarihli ihtarnamede kooperatife üye olduğunu açıkça ikrar ettiğini, kooperatiften ayrıldığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre “…yap kooperatiflerinde ortağa intikal eden taşınmazın yanında, ayrıca ortaklık payının da devri yapılmadığı taktirde eski ortağın kooperatif ortaklığı devam edeceğinden kooperatife karşı borçlu olan konutun devir edildiği kişi olmayıp eski ortak olacaktır.” şeklinde olduğunu, yine Yargıtayın emsal yerleşmiş içtihatlarına göre, “bağımsız bölümü satın aldıktan sonra kooperatife aidat ödediği genel kurula ortak sıfatıyla çağrıldığı ve bu çağrıya itiraz etmediği durumlarda dahi ortaklığın eylemli olarak varlığının kabulü gerekir..” şeklinde içtihatları bulunduğunu,davalıya davacı kooperatif tarafından tapu tahsis yapılarak dairesinin verildiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın ve faizinin %20.si oranından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davaya cevap vermemiş, davalı vekili 27/04/2017 tarihli duruşmada, davalının taşınmazı bundan yaklaşık 15-20 sene önce sattığını, kooperatifle ilişkisinin kesilmiş olmasına rağmen aidat borcuna dayalı takip yapıldığını, yapılan takibin haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Tapu Sicil Müdürlüğünden taşınmaza ait son tapu kaydı gönderilmiş, davacı vekili tarafından dava konusu aidatlara ilişkin kooperatif tarafından alınan genel kurul kararlarının onaylı suretleri sunulmuştur.
Dosya kooperatifler alanında uzman hesap bilirkişisine tevdi olunmuş, düzenlenen 19/04/2018 tarihli raporda; davalının 18/04/2002 tarihine kadar davacı kooperatifin üyesi olduğunun tapu kaydı, kooperatif kayıt ve belgelerinden açıkça anlaşıldığı, 18/04/2002 tarihinden sonra ise davacı kooperatifin 22/05/2011 tarihinden öncesine ait genel kurul hazirun cetvellerinin bulunmaması, pay ve yönetim kurulu karar defterinin bulunmaması/görülememesi birlikte değerlendirildiğinde, 22/05/2011 tarihinden sonraki yıllara ait hazirun cetvellerinin tek başına kooperatif üyeliğinin tespitine yeterli olmadığı davalının kooperatif ortaklık payını devredip devretmediğinin kontrol ve tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 09/05/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; tasfiye memurlarının 22/05/2011 tarihinde ortakları davet ederek 2010 yılı olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, davalıya da davacı kooperatif üyesi olması nedeniyle ortak sıfatı ile davet gönderildiğini, kendisinin bir itirazı olmadığını, nitekim bilirkişi tarafından incelenen hazirun cetvellerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında, “…genel kurula ortak sıfatı ile çağrıldığı bu çağrıya itiraz etmediği durumlarda dahi ortaklığın eylemli olarak varlığının kabulü gerekir..” şeklinde kabul gördüğünü, davalının davacı kooperatif üyesi olup aidat borçlarından sorumlu olduğunu, davalının taşınmazı sattığını ve kooperatif ile hiçbir bağının kalmadığını beyan etse de taşınmazı satmasının kooperatif ortaklığından çıkacağı anlamı taşımadığını, kaldı ki davalının da üyeliğini devrettiğini beyan ve iddia etmediğini, zaten Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre, “….yapı kooperatiflerinde, ortağa intikal eden taşınmazın yanında, ayrıca ortaklık payının devri yapılmadığı taktirde, eski ortağın kooperatif ortaklığı devam edeceğinden, kooperatife karşı borçlu olan, konutun devir edildiği kişi olmayıp, eski ortak olacaktır.” şeklinde olduğunu, nitekim davalının da ortaklık payını Safiye Filiz’den devir aldığını, fakat davalının taşınmazını satarken aynı şekilde kooperatif ortaklık payını devir etmediğini, yine davalının kooperatif yönetimine sunmuş olduğu bir istifa dilekçesi bulunmadığını, davacı kooperatif tarafından tutulmuş bir ortaklık pay defteri bulunmasa da her kooperatif üyesine ait ortaklık senetlerinin mevcut olduğunu, davalıya ait olan ortaklık senedi ve ortaklığı nasıl devraldığını da beyan eden davalı tarafından kooperatife gönderilen … 19.Noterliğinin … tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin dosyaya sunulduğunu, bu belgelerin davalının halen kooperatif üyesi olduğunun göstergesi olduğunu, 22/05/2011 tarihinden önce uzun bir dönem genel kurul yapılamadığını, bu nedenlede doğal olarak genel kurul olmayan dönemin genel kurul hazirun cetvelide olmayacağını, davalının kooperatif payını devretmesinin ancak noter kanalıyla göndereceği veya yönetim kuruluna vereceği yazılı talep üzerine yönetim kurulunca alınacak kararla mümkün olduğunu, ki bu yönde davalının ne bir talebi olduğunu ne de hala böyle bir iddiası olduğunu, davalının sadece taşınmazı sattığını iddia ettiğini ki bu durumun yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca da tek başına üyeliğin devri için yeterli olmadığını, davalının kooperatif ortaklığını başkasına devrettiği ya da ortaklıktan istifa ettiği şeklinde bir iddiası ve bu iddiasını destekleyecek bir delili bulunmadığını, tek başına taşınmazını satmış olmasının kooperatif üyeliğinden çıkmak için yeterli olmadığından kooperatif üyesi olan ve bu nedenle aidat borçlarından sorumluluğu bulunan davalı aleyhindeki davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, 22/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna ek itiraz dilekçesinde ise; davacı kooperatifte genel kurulların 2011 yılı öncesinde en son 2006 yılında yapıldığından, 2006 yılına kadarki tüm Hazirun Cetvelleri, Genel Kurul Tutanakları mevcut olduğu gibi bu kişilerin muhasebe kayıtlarında halen (dairesini sattığı tarihten sonra da) üye olduğunun açıkça görüldüğünü, hazirun cetvellerinde ve muhasebe kayıtlarında davalı kooperatif üyesinin kaydı bulunmasının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin açık kanıtı olduğunu beyan etmiştir.
Dava; davalının davacı kooperatife olan aidat borçlarını ödememesi üzerine borcun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK.’nın 67. Maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 mad.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibin de haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
… 31. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı tarafça taşınmazın 3.kişiye devrolunduğu davacı kooperatif tarafından tahsili talep olunan aidat borçlarından sorumluluklarının bulunmadığından bahisle takibe itiraz olunmuş, açılan davada da aynı savunmada bulunulmuş ve tapu kayıtlarından davalının taşınmazı dava dışı 3. Kişiye 18/04/2002 tarihinde devrettiği anlaşılmış ise de davalının kendisine tahsis edilen daireyi başkasına devretmesinin üyeliğinde devri anlamına gelmeyeceği, taraflar arasında yapılmış bir devir sözleşmesi bulunmadığı, davalının devir sonrası 2011 yılından sonra yapılan tüm genel kurul toplantılarının hazirun cetvellerinde yer aldığı, taşınmazın 3. Bir kişiye devrinin yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca da tek başına üyeliğin devri ve sonlandırılması için yeterli olmadığı, davalının kooperatif üyeliğini sonlandırdığını destekleyecek herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı davalının aidat borçlarından sorumlu olduğu, her ne kadar bilirkişi tarafından aksi yönde kanaat bildirilmiş ise de sunulan rapordaki tespitlerin dosya kapsamı ile uyuşmadığı, satış sonrası genel kurul toplantılarına katıldığının davacı kooperatif kayıtlarında sabit olduğu, davalının yapılan takibe itirazının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline takibin (talep edilen miktarlarının ve faiz oranının genel kurul kararlarına uygun olduğu anlaşılmakla) aynen devamına karar vermek gerekmiş alacağın likit olduğu inkar tazminatının yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalının … 31. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin AYNEN DEVAMINA,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (2.345,67 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 211,67 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 748,07 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davacı yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/07/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸