Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/867 E. 2018/306 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/867
KARAR NO : 2018/306
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1)Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı … ve dava dışı…’nun…’da mukim … şirketi, …Şirketi arasında Aralık 2008 tarihli Uygulama ve Mahsuplaşma Sözleşmesi imzalandığını, … Sözleşmesi’nin 19.11.2007 tarihinde taraflar arasında imzalanmış Hisse Satış Anlaşması ve diğer bir takım talep ve alacakların uzlaşma yoluyla çözümlenmesi ve mahsuplaşması amacıyla Aralık 2008 tarihinde yapıldığını, Mahsuplaşma Sözleşmesi’nin imzalanmasından yaklaşık 1,5 sene sonra davalı …’nun 01.07.2010 tarihli sözleşme ile ortaklık payını devrettiğini ve davacı şirketteki hissedarlığının sona erdiğini, davacı şirketin ancak yetkili organın kar payı dağıtımı yapma kararı alması neticesinde kar paylarını dağıtabileceğini, hissedarların bu konuda bir karar almamış olmasının davacı şirkete yüklenebilecek bir sorumluluk doğurmayacağını, ayrıca sözleşmenin bir ilam niteliğinde olmaması nedeniyle davalı …’nun kar payına ilişkin
talebinin TBK’nun l47.Maddesinm 4.bendine göre zamanaşımına uğradığını, davalının hisselerini 01.07.2010 tarihinde …şirketine devretmesiyle hissedarlıktan ayrıldığından eski TTK ve yeni TTK uyarınca hisse devri ile hisseler tüm hak, borç, aktif ve pasifleri ile yeni hissedara geçtiği, söz konusu aktif ve pasiflerin içinde dağıtılmış olsa dahi eski hissedara ödenmemiş kar payları ya da geçmiş döneme ilişkin kar payı alacaklarının yeni hissedara geçtiğini, bu sebeple söz konusu kar payı alacağının varlığından söz edilse bile davalının alacağının 01.07.2010 tarihinde devrettiğinden kendisinin herhangi bir kar payı talep hakkının kalmadığını, davalının da altında bizzat imzasının bulunduğu ve sözleşmenin imzalanmasından sonra hissedarlar tarafından oy birliği ile alınan 16.01.2008 tarihli ortaklar kurulu kararında 2007 yılında oluşan kararın önceki yıllar zararlarına mahsup edilmesi ve geri kalan miktarın da yedek akçe olarak ayrılmasına karar verilmiş olup, herhangi bir kar dağıtımı yapılmadığını, davalının bu kararı itiraz şerhi koymaksızın kabul ederek imzaladığını, daha sonra ki yıllarda da yeterli karın oluşmaması ve davacı şirketin zarar etmiş olması sebebiyle herhangi bir kar dağıtımı yapılamadığını, davalının 01.07.2010 tarihli sözleşme ile ortaklı payını devredene kadar yapılan ortaklar kurulu ve genel kurullarda söz konusu kar payının dağıtılmasına ilişkin herhangi bir başvuruda bulunmadığını, bu nedenle bu dönemde kar edilmediğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra 7 yıl boyunca sözleşmeye ilişkin hiçbir talepte bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik İstanbul …İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, davanın kabulüne, şirketin borcu bulunmadığının tespitine, haksız icra takibi sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2)Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmede tarafların kendi iradeleri ile sözleşmenin ilam mahiyeti taşımasını arzuladıklarını ve bu hususu 15. Maddede açıkça belirttiklerini, sözleşmenin ilam değil, ilam mahiyetinde belge olduğunu, karar payının dağıtılmasına ilişkin olarak şirket ortakları tarafından imzalanan ortaklar kurulu kararlarının alındığını, bu karara göre ödeme yapılmasının mecburi olduğunu, kararın sözleşmede belirtilen meblağların dağıtımına ilişkin olduğunu, karşı tarafça sunulan kararda ise paranın olağanüstü yedek akçe olarak ayrılmasının kararlaştırıldığını, muhtemelen sene sonu itibariyle şirketin yapması gereken usuli bir işlem olduğunu, bu olağanüstü yedek akçenin ise her zaman ortaklara dağıtılmasının mümkün olduğunu, sözleşmede davacı tarafça tartışmaya açılan koşulun sadece bekletici mesele olduğunu belirterek, davanın reddine, tespit ile ilgili taleplerinin reddine, karşı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, yazılan yazı cevapları celp olunmuştur.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, celp olunan delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya hukukçu … ve Mali Müşavir…’na tevdii edilmiş, 13.09.2017 tarihinde Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın sözleşmede belirtilen ödeme şartlarının yerine getirilmediği yönündeki itirazlarının değerlendirilmesine göre, davacı şirkete ait bilonçoların, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/c maddesinde yer alan “şirketin finansal oranları Türkiye’deki Kamu İhalelerine katılabilmek için izin verilen en düşük seviye altına düşmemesi” şartına uygunluk gösterdiği, buna göre bilonçoların söz konusu ortaklar kurulu kararı ile anlaşılan tutarlarda kar dağıtımı yapılmasına engel teşkil etmeyeceğini, 2006- 2007- 2008 yıllarına ait bilançolarından elde edilen veriler üzerinde yapılan değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda 2010 yılı itibariyle kamu ihalelerine girebilme yeterliliğine sahip olduğunu, davacı şirketin stopaj vergilerini ödeyerek kar dağıtımı yaptığını beyan ettiği halde fiiliyatta ortaklara ödeme yapmadığını, bilançolarda gerekli kayıt düzeninin sağlanmadığını, dağıtıldığı beyan edilen karın şirket uhdesinde tutulduğunu, dava konusunun tamamen 12/2007 dönem beyannamesi ile dağıtımı yapıldığı, beyan edilen tutarın tahsili talebinden ibaret olduğu gözönüne alındığında somut olayda ortaklar kurulu kararının yürürlüğe konularak kar dağıtımının beyanname üzerinden yapıldığı ve stopaj vergilerinin ödendiği anlaşıldığından fiiliyata ödenmeyen kar dağıtım tutarlarının VUK ve TTK hükümleri gereğince dağıtıldığı beyan edildiği tarihte ortaklara ödenmiş olması gerekeceğini, davalının davacı şirketten 176.111 TL kar payı alacağı olduğunu bildirmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; ödenmeyen kar payı alacağının tahsiline ilişkin yapılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti ile takibin durdurulması istemine ilişkindir.
Davalının zamanaşımı itirazının taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi çerçevesinde irdelenmesi gerektiği takdir olunarak ön inceleme duruşmasında reddine karar verildiği görülmekle bu yöndeki ara karardan dönülmesine gerek ve yer olmadığı takdir edilmiştir.
Dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi heyeti nezdinde yapılan mali inceleme kapsamında davacı şirketin 12/2007 dönemine ait beyannamesi ile 1.172.253,97 TL kar dağıtımı yapmış olarak gözüktüğü ve bundan dolayı 175.838,10 TL stopaj vergisi ödediği anlaşılmaktadır. Ancak yine bilirkişi raporu dahilinde yapılan tespite göre davacı şirket kar dağıtımı yaptığını beyan ettiği halde fiiliyatta ortaklara ödeme yapmamış ve kayıt düzenini sağlamamıştır. Kar şirket uhdesinde tutulmuştur. Bunun yanında davacıya ait bilançoların taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/c maddesi uyarınca “şirketin finansal oranları Türkiye’deki kamu ihalelerine katılabilmek için izin verilen en düşük seviyenin altına düşmemesi” şartına uygunluk gösterdiği ve bilançoların belirlenen tutarlardaki kar dağıtımı yapılmasına engel teşkil etmeyeceği nihayetinde 2006-2007-2008 yıllarına ait bilançolarından elde edilen veriler üzerinde yapılan değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda 2010 yılı itibariyle davacı şirketin kamu ihalelerine girebilme yeterliliği olduğu açıkça ifade edilmektedir. Bu minvalde taraflar arasında imza edilen mutabakat anlaşması uyarınca belirlenen kar paylarının hissedarların hesaplarına en geç 31/01/2010 tarihi itibariyle yatırılacağının kararlaştırılmış olması, davacı şirketin bilanço kayıtları itibariyle kar payı dağıtımı yapılmasına engel bir mali durumun bulunmayışı, ortaklar kurulu kararına göre 2003-2007 yılları arasındaki döneme ilişkin karın dağıtılması hususunun görüşülmekle davacı şirketin toplam kar payları üzerinden stopaj vergisini ödediği halde fiili dağıtım yapmadığından davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü… Esas sayılı icra takip dosyası nezdindeki talebinin haklı olduğu kanaatine varılarak davacı şirketin menfi tespit isteminin yerinde görülmediği takdir olunmakla davanın reddine dair neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın REDDİNE,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 3.007,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.971,64 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
(3)Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
(4)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 16.516,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı kanunun 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”