Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/8 E. 2021/449 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/8
KARAR NO:2021/449

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/01/2015
KARAR TARİHİ:07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında “…” ile ilgili 18.04.2013 imza tarihli Sözleşmenin akdedildiğini, davacı şirketin Sözleşme uyarınca Mobil Bilet satışı ile ilgili …, …, …, Mobil Web olmak üzere mobil platformlar ile bunlara hizmet ve aracılık edecek olan sunucu uygulaması sistemlerinin her biri üzerinde karşı taraf için … geliştirmekle yükümlü olduğunu, davacı şirketin sözleşme ile öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmesi için davalının sözleşme ile öngörülen yükümlülüklerini sözleşme ile öngörülen şekilde ve zamanda dava dışı … … A.Ş.den sağlaması gerektiğini, davalının sözleşme kapsamında bu yükümlülüğüne aykırı davrandığını, buna rağmen davacı şirketin sözleşme ile öngörülen yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği iddiası ile haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, davalının sözleşmeyi fesih ettiğine dair fax ile ilettiği fesih bildiriminin usulen 6102 Sayılı TTK.nun 18.maddesi uyarınca geçerli bir bildirim olmadığını, söz konusu kanun maddesinin tacirler arasında sözleşmeyi feshe ilişkin ihbarlar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak elektronik posta sistemi ile yapılacağını öngördüğünü, davacı şirketin sözleşmenin 11.1.1 maddesine istinaden 27/12/2013 tarihinde KDV dahil 159.300 TRY tutarlı faturayı düzenleyerek davalıya ilettiğini, davalı tarafından faturaya ilişkin herhangi bir itiraz iletilmemişken aradan 9 ay gibi bir süre geçtikten sonra davalının hizmetlerin sözleşme ile öngörüldüğü şekilde yerine getirilmemiş olması sebebiyle sözleşmeyi fesih ettiğine dair yaptığı bildirimin davalının sözleşmeyi fesih etmekte kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, davalının yine aradan 9 ay geçtikten sonra davacı şirkete 159.300 TL tutarlı iade faturası göndermesinin de ayrıca kötü niyetli ve ticari hayatın olağan akışına uygun düşmeyen bir uygulama olarak değerlendirildiğini, söz konusu iade faturasının davacı şirketçe 18/09/2014 tarihinde tebellüğ edildiğini, faturanın davalıya gönderilen ….Noterliğinin … yevmiye sayılı 26/09/2014 tarihli ihtarname ekinde iade edildiğini, davacı şirketin sözleşmenin haksız nedenle feshi ve sözleşmeden doğan alacaklarının tahsili için ….İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.04.2013 tarihinde davalı şirket ile davacı arasında Mobil Bilet Yazılım Sözleşmesi imzalandığını, bahse konu sözleşme ile davalı şirket…’nun biletlerinin akıllı telefon ve tablet bilgisayarlardan satışını mümkün kılan …, … ve … destekli yazılımlarının geliştirilmesi ve kullanım hakkının “… Denizi” sınırları içerisinde “Denizde Yolcu ve Araç Taşımacılığı” sektöründe 5 yıl süreyle münhasıran…’ya verilmesi işi düzenlendiğini, bahse konu Sözleşme’nin 8. Maddesinde işin süresinin işe başlama tarihinden itibaren 11.06.2013 tarihine kadar olduğu hususunda mutabık kalındığını ancak davacının edim yükümlülüğünü haklı ya da geçerli bir sebebi olmaksızın süresi içerisinde yerine getirmediğini, bunun üzerine tarafların davalı şirketin iyi niyeti çerçevesinde bu süreyi uzattıklarını, ancak davacının uzatılan süre içerisinde de sözleşme’ye konu işi taahhüt edilen tarihte bitirmediğini, bunun akabinde ise davalı şirket tarafından davacı’ya gönderilen 26.05.2014 tarihli ihtar ile gerekli yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle Sözleşme’nin 15. Maddesinde yer alan düzenlemeler gereğince haklı nedenle fazlaya dair tüm haklar saklı kalmak kaydıyla Sözleşme’nin feshedileceğinin bildirildiğini, ancak ihtar yazısının akabinde tarafların bir araya gelerek uygulamayı yeniden hayata geçirmek hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, 09.07.2014 tarihinde yaptıkları başka bir toplantıda ise proje takviminin Ağustos’un 2. haftası bitecek şekilde planlanması konusunda mutabık kalınıldığını, fakat işbu toplantı üzerine davacı tarafından 23.07.2014 tarihli e-posta ile gönderilen proje planında bitiş tarihinin 31.10.2014 olarak gözükmesi üzerine yaşanan gelişmelerin olumlu bir şekilde seyretmemesinden dolayı davalı şirket tarafından 09.09.2014 tarihli fesih bildirimi ile sözleşmenin feshedildiğini, davacı tarafından her ne kadar sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerin yerine getirildiği ifade edilse de işbu beyanların mesnetsiz olduğunu, zira davalı şirketin konuya çözüm odaklı yaklaşmaya çalışmış olmasına rağmen, taahhüt edilen sürede sözleşme konusu hizmetin tamamlanamamış olması ve bununla beraber projenin devreye alınmaması sebebi ile itibar kaybına/zarara uğradığını, davacının Sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğine dair beyanlarının mesnetsiz olduğunu, Mahkeme’yi yanıltma amacı güdüldüğünü, davacının davalı şirket’in görsel konsept tasarımını sürekli değiştirmek istemesi sebebi ile sözleşme süresinin uzadığına ilişkin beyanlarının yersiz olduğunu zira normal 11.06.2013 tarihinde bitmesi gereken bir sözleşmenin 09.09.2014 tarihine kadar uzamasının sebebinin davalı şirketin istediği görsel konsept değişikliğinin olmayacağının açık olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki gereği yüklenici firma konumunda olan davacı’nın edimini ifa ederken hizmet verdiği tarafın taleplerini göz önünde bulundurmakla yükümlü olduğunu, ayrıca bu sebeple sözleşme süresinde 13 aylık bir uzamanın normal/makul olduğunu göstermeye çalışması afaki olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan iş bu davanın reddine, davacı aleyhine alacak miktarının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
…. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya iki bilgisayar mühendisi, bir hukukçu ve bir mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş düzenlenen 19/06/2017 tarihli raporda; davacının davada ileri sürülen talebinin kabul edilmesi gerekeceği sonucuna varılmanın gerekeceğini, ancak, somut ilişkide yaşanan ve teknik anlatımı rapor içinde yer bulan sürece dair anlatım, fıkirlerince, TBK 477/son hükmünün de huzurdaki çekişmede dikkate alınması gerektiği yorumunun yapılmasına neden olduğu, bu noktada, TBK 114/11 hükmünün uygulanması ile ulaşılan TBK 51/1 ve 52/1 hükmü göz önünde tutularak, davacının müterafik (yarışan) sorumluluğunun mevcut olduğunun değerlendirilebileceği ve bu sebeple, rapor bütününde arz olunan kapsamda takibe konan asıl alacağın % 60’ını davacının talep etmesinin ve takibe bu miktar üzerinden devam olunmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
Dosya yeniden taraf itirazlarını irdelemek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş düzenlenen 01/06/2018 tarihli 1. Ek raporda; taraflar arasında imzalanan 18/04/2013 tarihli … Sözleşmesi’nin 7.maddesinde sözleşmenin ekleri içerisinde teknik şartnamenin bulunduğu belirtilmişse de dosyada taraflarca imza ve kabul edilmiş herhangi bir teknik şartnamenin bulunmadığı, dosyaya ekran çıktısı olarak sunulan yazışmaların delil niteliğinin çok zayıf olduğunu, tarafların karşılıklı olarak kabulü ile mümkün olacağını, zira bu tip kurumsal … maillerin tarihlerinin ve içeriklerinin istenildiği gibi değiştirilmesinin son derece kolay olduğunu, üzerinde imza bulunmayan diğer belgelerin de aynı şekilde olduğunu, yazılımın geliştirilmesinde yüzlerce yazışmanın olması ihtimali dahilinde olup tarafların yalnızca kendi iddialarını destekleyen yazışmaları sundukları, sözleşmenin 8.maddesinde işin 11 Haziran 2013’de tamamlanacağının düzenlendiği, davacının kendi konusunda uzman olarak davalıya doğru yönlendirmeli riskler ve oluşabilecek maliyetler hakkında bilgilendirme yapması gerektiği, her ne kadar içeriği maillerden anlaşılmasa da sözleşme imzalanmadan önce bazı analizlerin yapıldığı ve onay aldığının görüldüğü, bu analizlerin davacının sonradan sunduğu dokümanlardan olmasının da ihtimal dahilinde olduğu, buradan sözleşme öncesinde taraflar arasında uyuşan bir iradenin var olduğu sonucuna ulaşıldığını, bu ortak irade sonucu sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşmede işin bitirilme zamanın belirlendiğini, e-mailler incelendiğinde davacının ilk olarak öngörülen zamanda işi tamamlayamadığını bunun yalnızca … Servislerinden de kaynaklanmadığını, kusurun hangi yüzdelerle hangi tarafa ait olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinin mümkün olmadığını, sözleşmenin imzalanmasından ve ilk belirlenen teslim tarihinden çok daha ileri bir zamanda ihtarname gönderildiği, davalının yalnızca ekran tasarımları ve hizmet aldığı dava dışı firmanın kusurlarından dolayı gecikmede pay sahibi olduğu, diğer teknik aksaklıkların ise davacıdan kaynaklandığının anlaşıldığı, yaşanan gecikmenin ilk teslim tarihine göre çok daha uzun sürdüğü, basiretli bir tüccar olduğu edimi tamamlamak için mutlaka bir ihtarname gönderilmesini beklememesinin gerektiğini, davacının yazılımı geç teslim etmesinin makul sayılabilecek bir nedene dayanmadığını, eğer iddia edildiği gibi … Servislerinin test aşamasındakiler ile teslimindekilerin farklı ise ve bu nedenle hatalar yaşanıyorsa davalı ise bunu kabul etmeyerek teslimden kaçınıyorsa alacaklının temerrütüne düşebileceği, e-mail yazışmaları delil olarak kabul edilirse davacının sözleşme kapsamında yerine getirilmesi gereken edimleri büyük oranda yerine getirmiş olduğu ancak yazılımın halen hatalar nedeniyle kullanılabilir durumda olmadığı, yaşanan sorunların … Firmasından kaynaklandığı iddiasının yeterince ispatlanamadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
Dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek kusur noktasındaki nihai taktir mahkememize bırakılmak suretiyle kök raporun sonuç kısmının B bendinde davacının takibe konan asıl alacağın %60’ını talep edebileceğinin belirtilmesi, ek raporun ise 7 nolu bendinde davacının esaslı kusurunun belirtilmesinin çelişkiye neden olduğu anlaşılmakla bilirkişi kurulunca tespit edilen kusur oranının netleştirilmesi ile, davacı tarafça yazıldığı iddia edilen yazılımın taraflar arasındaki 18/04/2013 tarihli … sözleşmesinin 11.1.1 bendinde yer alan hükümleri de nazara alınarak tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise yazlımın hangi aşamada kaldığının tespiti ile ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 29/07/2019 tarihli 2. Ek raporda; asli mesuliyetin somut çekişme açısından davacı yana ait kabul edilmese de davacının da yarışan kusurunun var olduğunun değerlendirildiği, proje başlangıcında işin teknik gereksinimleri süre ve maliyet bakımından yeterince bilgiledirilmeyen müşteri konumundaki davalının projenin planlanan zamanın çok ötesinde bir sürede bitirilmemesinde kusurunun olduğu ama çok çok ağır bir kusurunun bulunmadığı, tasarımların zamanında verilmesi veya sonradan değiştirilmesi taleplerinin proje süresince en fazla 1-2 haftalık ek yük getirilebileceği görüşlerine ulaşıldığı, esaslı kusur yorumunun işin tamamına değil ilgili kısmına münhasır bir hale işaret eder mahiyette olduğu, kök raporda yer alan kusur oranına ilişkin teknik perspektifin ve oransal yaklaşımın aynen korunduğu, kök raporda işaret edilen kusur oranına dair perspektifin korunma gerekçesine de 1.ek raporda netlikle yer verildiği, kök rapor ile birinci ek raporda yer alan izahatın birbiri ile uyumlu olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.
Bilirkişi 2.ek raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Dosya yazılım alanında uzman yazılım mühehdisi, nitelikli hesaplama uzmanı, mali müşavir bilirkişiden oluşan yeni bilirkişi heyete tevdi edilerek dava konusu uyuşmazlıkta tarafların sözleşmesel yükümlülüklerinin yerine getirip getirilmediği, fesih ihbar şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının alacağa hak kazanıp kazanmadığı, ayrıca önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerde giderilmek suretiyle rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 12/04/2021 tarihli raporda; tarafların 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinde, dava konusu 159.300,00 TL bedelli faturanın, davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve takip 10.10.2014 tarihi itibariyle işbu fatura dahil davalın 165.460,70 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defter kayıtlarına göre ihtilaf konusu 159.300,00 TL bedelli fatura, davalı tarafından kabul edilmeyerek iade faturası düzenlendiği, takip 10.10.2014 tarihi itibariyle davacıya 6.160,70 TL borçlu olduğu, heyetteki teknik üye tarafından yerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen ve dava kapsamındaki delillerin incelendiği, … firması tarafından sağlanan … olmadan dava konusu yazılımın çalışamayacağı ve tamamlanamayacağı, … firmasının bu …’ları 23 Eylül 2013’de tamamladığı ancak bir … dokümanı sunmadığı, davacının … kapsamında … uygulamasını Eylül 2013’de canlıya aldığı ve kullanıldığı, davacının … kapsamında … uygulamasını büyük oranda tamamladığı ancak … entegrasyonunda çıkan sorunlardan dolayı canlıya alamadığı, davacının … kapsamındaki Mobil Web uygulamasını ve …’yi tamamlayamadığı, … firması tarafından geliştirilen …’ların artık kullanılmadığı, bu sebeple dava konusu yazılımın test edilemediği, bu sebeplerle yazılımın ne oranda tamamlanmış olduğunu belirlemenin imkansız olduğu, ancak önceki bilirkişi raporda da belirtildiği gibi %40 ile %60 arası bir oranda tamamlanmış olduğunun tahmin edilebileceği, dava konusu yazılım başarısının davalının çalıştığı … firması ile davacının birlikte koordine çalışmasına bağlı olduğu, yazışmalardan da anlaşılacağı üzere … firması ile davacı başarılı bir ortak çalışma yürütemediği ve bunun sonucu olarak da projenin tamamlanamadığı, davacının proje süresini belirleme konusunda kusurlu olduğu, davalının çalıştığı … firmasının …’ları geç hazırladığı ve dokümantasyonunu yapmadığı için projenin daha da uzamasına sebep olduğu, ayrıca 09/07/2014 mevcut …’ları haber vermeden değiştirdiği için projenin çalışmasının imkansız hale geldiği, eğer iddia edildiği gibi … servislerinin test aşamasındakiler ile teslimindekiler farklı ise ve bu nedenle hatalar yaşandığı kabul edilir ve davalının bunu kabul etmeyerek teslimden kaçınması halinde açıklanan alacaklının temerrüdüne düştüğünün kabul edileceği ve davalının sözleşmenin fesihinde haklı olmayacağı, eğerlendirildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde, davacının davalıya Yazılım Programının çalışır vaziyette ve zamanında teslim edilmemesi nedeniyle feshe sebep olduğunun Mahkemenizce kabul edilmesi halinde, davacının davalıdan dava konusu 159.300,00 TL bedelli faturadan kaynaklı alacak talebinin yerinde olmadığı, Yazılım Programının tamamlanmasının gecikmesinde davalının alacaklı temerrüdüne düşmek sureti ile gecikmeye sebep olduğununun kabulü halinde davacının alacaklı olduğu, teknik incelemede taraflara davalının %40, davacının ise % 60 kusurlu olduğunun tespit edildiği, buna göre 159.300,00 TL alacağın % 40 kusur oranı üzerinden 63.720,00 TL’nın takip tarihinden itibaren % 11,75 ve değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte talep edemeyeceğinin mahkememiz taktirinde olduğu belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 18/03/2014 tarihinde … ile ilgili sözleşme akdedildiği, projenin tamamlanma tarihi olarak 11/06/2013 tarihi belirlendiği yaptırılan mali bilirkişi incelemesinde, tarafların 2013-2014 yılı ticari defter ve kayıtlarına göre dava konusu 159.300 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde işli olduğu, takip tarihi itibarı ile davalının 165.460,70 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise dava konusu faturanın davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği, takip tarihi itibarı ile davacıya 6.160,70 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Teknik bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ve tespitler nazarında davacının proje süresini belirleme konusunda kusurlu olduğu, davacının kendi alanının uzmanı olarak belirlenen zaman planı uygun değilse, daha detaylı bir çalışma gerektiriyorsa bunu sözleşme anında bilmesi ve gerçekçi bir teslim zamanı belirlemesi gerektiği, dava konusu yazılımın çalışması için kilit rol oynayacak web servislerini sağlayacak olan dava dışı … firmasının sözleşme dışında tutularak davacı ile işbu firmanın başarılı koordine bir ortak çalışma yürütemedikleri ve bunun sonucu olarakta projenin tamamlanamadığı, dava dışı firma tarafından sağlanan … olmadan dava konusu yazılımın çalışmayacağı ve tamamlanamayacağı, firmanın …’ları geç hazırladığı ve dökümantasyonunu yapmadığı için projenin daha da uzamasına neden olduğu, ayrıca 09/07/2014 mevcut …’ları haber vermeden değiştirdiği için projenin çalışmasının imkansız hale geldiği, bir yazılım firması olmayan davalının bu alandaki teknik konulara davacı kadar hakim olmadığı, kendi konusunun uzmanı olarak davacının davalıyı doğru yönlendirmesi, riskler ve oluşabilecek maliyetler hakkında bilgi vermesi , işin tamamlanabilmesi için üçüncü bir kişiden sağlanacak yazılım ve donanımlara ihtiyaç bulunuyorsa müşteriye gerekli bilgilendirmelerin sözleşme öncesinde yapılması gerektiği, taraflar arasında imzalanan yazılım sözleşmesinin öncesinde arayüz tasarımının, kullanılacak görsellerin ve web servislerinin, bu sayılanların kimler tarafından ne zaman temin edileceğinin, kabul için yeterli şartların ve kabul aşamasında yapılacak testlerin net bir şekilde belirlenmemiş olduğu, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları incelendiğinde, sözleşmede ilk öngörülen zamanda projenin tamamlanamadığı, bunun yanlızca … firmasından kaynaklanmadığı, davalının yanlızca ekran tasarımları ve hizmet aldığı dava dışı firmanın kusurlarından dolayı gecikmede pay sahibi olduğu, diğer teknik aksaklıkların ise davacıdan kaynaklandığı, kusurun hangi yüzdelerle hangi tarafa ait olduğu kesin bir şekilde belirlenememekle birlikte gecikmede davacının esaslı olarak kusurlu olduğu, davacı firma tarafından yazılım teknik işlevsellik anlamında büyük oranda tamamlamış olmakla birlikte yazılımın bu hali ile beklenen menfaati sağlamasının mümkün olmadığı, yazılım bir paket yazılım olmadığından çalışmadığı sürece davalı nezdinde bir değer oluşturmadığı, ancak davacının vermiş olduğu emekte gözönüne alınarak davalının %40 davacının ise %60 oranında kusurlu olduğu değerlendirilmekle davanın kısmen kabulü ile itirazın 159.300 TL alacağın %40 kusur oranı üzerinden 63.720 TL asıl alacak yönünden kısmen iptali ile takibin işbu miktar üzerinden devamına, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 63.720,00-TL asıl alacak yönünden KISMEN İPTALİ ile, takibin 63.720,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 11,75 oranında ve TCMB tarafından belirlenen değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar tarifesine göre alınması gereken 4.352,71 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.923,95 TL.nin mahsubu ile bakiye 2.428,76 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden 9.083,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.955,75 TL harç, 5.700,00 TL bilirkişi ücreti, 475,00 TL posta masrafından oluşan toplam 8.130,75-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 3.252,30 TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 120,00 TL posta masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 72,00 TL yargılama masrafının davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, red edilen dava değeri üzerinden 13.030,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır