Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/741 E. 2019/1032 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/741
KARAR NO : 2019/1032

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2015
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

BİRLEŞEN İSTANBUL 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/1145 ESAS SAYILI DOSYASINDA

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Şirketlerinden olan dava dışı …AŞ’nin davacı şirketin ortakları olan … Ailesi ve … ailesi tarafından 1980’li yıllarda kurulduğunu, iki aile arasındaki dava dışı …AŞ ve diğer grup şirketleri bünyesindeki ortaklığın uzun yıllar devam ettiğini, 2010 yılında iki aile arasındaki anlaşmazlıkların arttığını ve ayrışma kararı alındığını, bu karar doğrultusunda …ve iştiraklerinde ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla 23/11/2011 tarihinde “…Şirketinde yapılacak kısmi bölünme ve satış yoluyla devir işlemlerine ait tüm ilgili taraflarca kabul edilen protokolün akdedildiğini, protokol gereğince bir kısım taşınmazlar ve iştirak hisselerinin nasıl paylaşılacağı ve bir kısım mali konularda maddeler kaleme alındığını, protokolde belirtilen ayrışma/bölünme oranları, dava dışı …Şirketindeki … ailesinin toplam %45,5, … ailesinin de toplam %54,5 oranındaki payları üzerinden ele alındığını, …Şirketi yetkilileri olan … ve … ailesi mensuplarınca protokolün imzalanması akabinde de 30/11/2011 tarih ve 141 karar numaralı yönetim kurulu kararıyla … ailesi ve… ailesi üyelerinden oluşan … Şirketi Yönetim Kurulu Üyeleri olan …, …, …,…ve …’nın katılımı ve imzasıyla yönetim kurulu toplantısında …AŞ’nin 92.137 adet hissesinin …AŞ’nin 1.433.250 adet hissesinin … AŞ’nin 2.866.500 adet hissesinin davacı şirkete devrine protokole uygun olarak karar verildiğini, … Şirketi’nin 30/11/2011 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan karar akabinde de kararda adı geçen … AŞ bünyesinde herhangi bir sorun yaşanmadığını, devir sözleşmesinin imzalanarak pay defterine kayıt işlemi gerçekleştirildiğini, ancak işbu davaya konu …AŞ ve … AŞ’de aynı şey gerçekleşmediğini, yapılan hisse devirleri ve davalı şirketin devirden önceki ve sonraki hissedar dağılımı ve hisse miktarlarının gösterildiği onay evrakının devir tarihinde ve halen davalı … AŞ’nin ve dava dışı … Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan … ve her iki şirketin yönetim kurulu üyeliğini yapan … tarafından da onaylandığını, … ailesinden … ve …’ün davalı … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını gösterir sicil kayıtlarının dosyada mevcut olduğunu, davalı … hisseleri üzerinde yaşanan bu gelişmeler sonrasında davacı şirket paydaşlıktan kaynaklı haklarını kullanmak adına pay defterine paydaş olarak kayıt işleminin gerçekleşmesini hem … ailesinden hemde davalı şirketten şifahen istendiğini, … ailesi tarafından tüm işlemlerin yapılacağının şifahen beyan edildiğini, ancak gereken tüm belgelerin … ailesi ve davalı şirkette bulunmasına rağmen aradan geçen süre içinde herhangi bir gelişme yaşanmadığını ve kayıt işleminin yapılmadığını, bu nedenle …Noterliği’nin 18/05/2015 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamenin davalı şirkete keşide edildiğini ve davaya konu paylardan kaynaklı ortaklığın pay defterine kaydı ile 23/11/2011 tarihinden sonra davalı şirket paydaşlarından … Şirketinin hak etmiş olduğu ancak ödenmemiş muaccel alacakların ödenmesinin talep edildiğini, ancak gönderilen ihtarnameye cevap verilmediği gibi herhangi bir ödemenin de yapılmadığını, anılan nedenlerle davanın kabulü ile … AŞ’nin %15,925’lik kısmına tekabül eden 1.433.250 adet hissenin davacı şirkete ait olduğunun ve davacının … AŞ’nin paydaşı olduğunun tespiti ile pay defterine paydaş olarak kaydına, tesciline ve ilanına, paydan kaynaklı ödenebilir alacaklardan şimdilik 15.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesi ile davalı şirket ortaklarından … AŞ’ye ait hisselerin bir kısmının mülkiyetinin 2011 tarihli bir sözleşmeye dayanarak davacıya geçtiğinin davalı şirket tarafından kabulü ile yine davalı şirket tarafından paydaş olarak davacının pay defterine tescilinin talep edildiğini, 6102 sayılı TTK şirket hisselerinin devri ile ilgili olarak hisse senedi yada geçici ilmühaber bastırıldığı durumlarla ilgili olarak 489 ve 490.maddelerinde düzenlemeye gidildiği, 489.madde uyarınca hamiline yazılı pay senetlerinin devri şirket ve 3.kişiler açısından zilyetliğin geçmesiyle hüküm ifade edeceğini, yine TTK 415/2.maddesinde genel kurula katılabilecek pay sahipleri sayılırken ilmühaber bastırıldığı durumda zilyetliğinde ilmühaber olan pay sahiplerinin genel kurula katılabileceğinin belirtildiği, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmede tarih bulunmadığını, iddia edilen tarihin doğru olduğu kabul edilse bile tarih itibariyle yürürlükte olan TTK 411.maddesi ve 232 nolu Gelir Vergisi Tebliği gereğince ilmühaber bastırılmış ise hisse senedi olarak kabul edildiği ve TTK 415, 416, 417 hükümleri dahi bugün yürürlükte olan kanunla paralellik arzetmekle, geçerli bir devir şartı arandığını, ilmuhaberin devri ve teslimin şart olmasının her iki Kanun bakımından da şart oduğunu, imzaları noter tarafından tasdik edilmemiş, yetkili imzaları tamam olmadığ ıortada olan bir devir anlaşmasına bağlı olarak talep edilen pay defterine paydaş olarak kayıt ve hukuki dayanağı anlaşılamayan muaccel alacakların ödenmesi talebinin davalı şirket tarafından geçerli yasal mevzuat karşısında kabul edilemeyeceğini, davacının bahsi geçen davalı şirket ortaklarının hisseleri karşılığı ellerinde bulundurdukları yada hiss edevri yapmamışlarsa ellerinde bulundurmaları gereken ilmühaberlerin devir ve zilyetliğini teslim suretiyle davalı şirkete başvurmalarının yasal zorunluluk olduğunu, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

BİRLEŞEN İSTANBUL 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/1145 ESAS SAYILI DOSYASINDA:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı … A.Ş. Ve … A.Ş.’de hisselerinin bulunduğunu, davacının … A.Ş. ve …A.Ş.’de sahip olduğu hisselerin kendisine devredildiğini ileri sürerek pay defterine tescilini talep ettiğini, buna ilişkin olarak da … A.Ş. Tarafından … A.Ş. aleyhine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile … A.Ş. tarafından … A.Ş.aleyhine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden davalar açıldığını, … A.Ş. Tarafından açılan davalarda dayanağının ortaklardan bir kısmının imzalı bir kısmının ise imzasız olarak protokol ve hisse devir sözleşmesi olduğunu, ancak sözleşme ve protokolün geçerli olmadığını, sözleşmelerin yük hükmünde olduğunun tespiti ile muarrazanın önlenmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirket hisselerinin bir kısmına sahip olduğunu, bu hisselerin davalı …Ş. ‘ye devredilmediğini, … A.Ş. Tarafından başka mahkemelerde dava konusu edilen protokol ve devir sözleşmesinin, tüm ortaklar tarafından imzalanmamış olması ve çifte temsil kuralı nedeniyle gerekse de imza, kaşe, tarih ve bir takım eksiklikler sebebiyle geçersiz olduğunun iddia edildiğini, sözleşme ve protokol de bir kısım imzalarda eksiklik bulunduğundan hisse devrine dayanak teşkil edilemeyeceğini, davanın iddiaları yerinde olduğundan davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

CEVAP: Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uluşmazlığın heyet sınırlarının üzerinde kaldığından bahisle dosyanın heyete tevdii edilmesini, eksik harcın davacı tarafından tamamlatılması için kesin süre verilmesini, tespit davasının açılamayacağından hukuki yarar bulunmadığını, çifte temsil esasa ilişkin tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu, …Nak. üyelerinin izin vermiş olması sebebiyle davanın esastan reddi gerektiğini savunarak huzurdaki dava ile hukuki ve fiili irtibat bulunan İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin davalı … AŞ’nin hissedarı ve paydaşı olduğunun tespiti ile pay defterine paydaş olarak kaydına, tesciline ve ilanı ile paydan kaynaklı ödenebilir alacaklardan 15.000,00 TL davacıya ödenmesine yönelik alacak davasıdır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Mali Müşavir …, Doç.Dr… ve Mali Müşavir… tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; davalı … AŞ’nin 50.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, 05/05/2011 tarihinde sermaye artışına gidildiği, ancak 14/06/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile 8.950,00 TL sermaye artışına ilişkin ilmühaberlerin bastırılıp dağıtılmasına karar verildiği, davacı tarafça pay devrine delil olarak gösterilen 23/11/2011 tarihli protokolün, 30/11/2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ve yine 30/11/2011 tarihli yönetim kurulu kararının, ilmühaberlerin bastırılmasına ilişkin yönetim kurulu karaından önce olduğu, şirket sermayesini 04/06/2014 tarihinde 17.250,00 TL’ye çıkardığı, dava konusu uyuşmazlıkta devir tarihinde payların senede bağlı olmaması nedeni ile hukuken geçerli bir pay devrinin varlığının kabul edilmesi gerektiği, Kanunen bir şekil şartı aranmadığı için pay devri sözleşmesinin yazılı yapılmasının yeterli olduğu, devir sözleşmesinin dava dışı devreden … AŞ açısından bağlayıcı olduğunun değerlendirildiği, dava konusu payların devir tarihinde ve halihazırda devreden şirketin yönetim kurulu üyeleri ve yetkilileri olan … ve …’ün aynı şekilde davalı şirketin yönetim kurulunda da yer aldığı, paydaşlar ve şirket açısından hüküm ifade edebilmesi için pay defterine kayıt gerekli olduğu, kayıt talebinin reddedilmesi yada hiç yanıt verilmemesi durumunda husumetin kaydı yapmayan şirkete karşı yapılması gerekeceği kanısına varıldığı, davacı şirketin …Noterliği’nin 18/05/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile keşide ederek davalı olarak tavsif olunan … AŞ’den %15.925 oranında hissesine denk gelen 1.433.250 adet hisse açısından pay sahibi olarak pay defterine kaydının yapılmasını talep ettiğinin mali incelemeye göre anlaşıldığı, TTK 494/1.maddesine göre payın devrinin şirketin onayına bağlı olduğunun belirtildiği, dosya kapsamında davalı şirketin söz konusu talebi onayladığı yada 3 aylık süre içinde reddedildiğine dair bir kayda rastlanmadığı, asli takdir mahkemeye ait olmak üzere bu kayıt talebi kabul edilmemiş ise de, reddedilmediği için TTK 494/3.maddesine göre davacının pay defterine kayıt talebi kabul edilecğinin mahkemece benimsenmesinin mümkün görülebileceği, Yargıtay’ın uygulamasının nazara alınmasının takdiri Mahkemeye ait olmak üzere yargı yaklaşımı “Nama yazılı pay senetlerinin devri için temlik beyanı veya senedin arkasında tam bir cironun yapılması ayrıca senet üzerindeki zilyetliğin devri ve teslimi gerekli ve yeterli kabul edilmektedir.” demenin değerlendirilmesi bahis konusu olacağı, pay senetlerinin devredildiği tarihte fiziken mevcut olan hisse senedi veya ilmühaber bulunmadığından temlik beyanının devir için yeterli olduğunu kabul etmenin mahkemenin değerlendirmesine bağlı olduğu, … A.Ş’nin … AŞ’ne sahip olduğu … AŞ hisselerinden %15,925’ine denk gelen 1.433.250 adet payın devredildiğinin kabul edilmesi gerektiğinin ve … AŞ’nin paydaşlığının … AŞ pay defterine işlenmesinin uygun bulunabileceğinin benimsenmesinin uygun mütalaa olunabileceğinin değerlendirildiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aldırılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora beyan ve itirazlar sunulmuş olup, aldırılan bilirkişi raporunda birleşen dosya yönünden inceleme yapılmamış olması sebebi ile yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Dr.Öğr.Üyesi …, SPK Uzmanı …, Ekonomist …, Mali Müşavir … ve Mali Müşavir … tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; dava konusu payların devrine dayanak olanak sözleşmenin (30/11/2011 tarihinde düzenlenen Hisse Devir Sözleşmesi) geçerli olduğu, sözleşmenin çifte temsil ve işlem yasağı kurallarına aykırı ve geçersiz sayılamayacağı, çifte temsil yasağının uygulama alanına giren bir durumun somut olayda mevcut olmadığı, ancak sözleşmenin işlem yasağı kapsamına teorik olarak girebileceği, bu yasağın mutlak bir yasak olmadığı, yasaya tabi bir işleme izin/onay verilebileceği, somut olayda bu onayın zımni olarak verilmiş olduğu, bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu, sözleşme ve devre konu olan payların çıplak pay niteliğinde olduğu, bu çıplak payların sözleşme uyarınca ve geçerli bir şekilde davacı …’ya alacağın temliki hükümlerine göre devredilmiş olduğu, söz konusu pay devrinin davalı … yönetim kurulunun onayına bağlı olduğu, somut olayın özelliklerine göre söz konusu onayın örtülü olarak verilmiş olduğu, bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı … tarafından dava konusu payların devrine zımnen onay verildiği bir an için kabul edilmese bile, davacı …’nın söz konusu davalı …’ye yönelttiği pay defterine kayıt talebinin bağlam hükümleri arasında yer alan TK md. 494/(3) hükmü uyarınca, 3 ay içinde açıkça reddedilmediği, bu sürenin dolmasıyla yani 18.08.2015 tarihi itibariyle devir işleminin bu sefer kanunen onaylanmış sayılacağı, davacı …’nın dava konusu paylar açısından ortak sıfatını haiz olduğunun tespitine ve davalı … pay defterine kaydına karar verilmesinin hukuken kabul edilebilir olduğu, davalı … tarafından çıkarılan ve paylarını devretmiş olan …’a teslim edilen dava konusu payları da temsil eden ilmühaberlerin dava konusu Sözleşme tarihinden (30.11.2011) ve dolayısıyla alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşen pay devrinden sonra çıkarıldığı, bu ilmühaber ihracı ve teslimi işleminin kanuna ve usulüne uygun olmadığı, ilmühaberlerin davacının pay defterine kayıt talebinden önce yani 14.06.2012 tarihinde çıkarıldığı iddiasının varılan sonucu değiştirmeyeceği, kaldı ki iddia edilen tarih itibariyle (14.06.2012) ilmühaber ihraç edildiği iddiasının sabit olduğu kanaatine ulaşılamadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, birleşen dosya, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ibraz edilen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; asıl davanın; Davacı şirketin davalı … AŞ’nin hissedarı ve paydaşı olduğunun tespiti ile pay defterine paydaş olarak kaydı, tescili ve ilanına, paydan kaynaklı alacaklardan 15.000TLnin ödenmesine yönelik alacak davası olduğu, birleşen dava yönünden ise; birleşen dosya davacısı ile davalılar arasında yapıldığı iddia edilen pay defterlerinin geçersiz olduğunun tespiti ve muarazanın giderilmesine yönelik olduğu görülmüştür. Asıl dava yönünden paydaşlığın tespiti ve pay defterine kayıt davaları bakımından davanın hem devri yapan şahsa karşı açılması gerektiği, hem de pay devrini deftere kaydetmeyen şirkete karşı açılması gerektiği, bu bağlamda davacı tarafça ilk dava açıldığında sadece davalı şirkete dava açıldığı, ancak birleşen dosya davacısının da sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitini istemiş olması sebebiyle dava açıp mahkememiz dosyası ile birleşmesi ve bu suretle davaya katılması sebebiyle yargılama başındaki usuli eksikliğin tamamlanmış olduğu görülmekle, yargılamaya devam olunmuştur. Taraflar arasındaki ihtilafın çözümü bakımından anonim şirketlerdeki paylara ve pay devirlerine kısaca değinmek gerekmektedir.
Davaya konu somut olayın değerlendirilmesine geçmeden önce Anonim Şirketlerdeki pay devrine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerekmektedir. Anonim Şirketlerde hisse senetleri nama yazılı yada hamiline yazılı olmaktadır. Nama yazılı hisse senetlerinin devri TTK 490.maddesi uyarınca ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesi suretiyle yapılabilmektedir. Hamiline yazılı hisse senetlerinde ise TTK 489.maddesi uyarınca zilyetliğin geçirilmesi ile hüküm ifade eder ve sadece teslimi yeterlidir. Anonim Şirketlerde bu iki grup dışında henüz hisse senedi bastırılmamış hisselere ise gerek uygulamada, gerekse yargı kararlarında çıplak pay adı verilmekte olup, henüz senede bağlanmamış bu şekilde ki çıplak payların devri hususunda TTK’da herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Ancak gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında devrin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu ve hüküm ifade edebilmesi için şirket pay defterine işlenmesi gerektiği kabul görmektedir. Somut olayımızda protokolle devri öngörüldüğü iddia edilen hisselerin … AŞ’ne ait hisseler olduğu ve hisse sahibinin davalı … AŞ olduğu, protokolle … AŞ’ye ait olan … AŞ’ye ait hisselerin devrinin öngörüldüğü görülmüştür. Yine bu protokol dışında taraflar arasında hisse devir sözleşmesinin imzalandığı ve ayrıca… AŞ’nin hisse devrine ilişkin 30/11/2011 tarihli yönetim kurulu kararı aldığı görülmüştür. Devrin geçerli sayılıp sayılmadığı, bu bağlamda hisse devrinin pay defterine kaydın gerekip gerekmediği konusunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Pay devrine ilişkin taraflar arasında akdedilmiş 3 adet işlem vardır. Bunlardan birincisi …AŞ’de yapılacak kısmi bölünme ve satış yolu ile devir işlemlerine ait protokoldür. Söz konusu protokol 23/11/2014 tarihinde imzalanmış olup, ilgili protokolü … ailesi adına…, …ve …imzalamış, Yazıcı ailesi adına ise … imzalamıştır. İlgili protokolde…AŞ’nin bir kısım hissedarlarının ismi bulunsa da, bu kişilerin imzaları bulunmamaktadır. Yine ilgili protokolün 3.1 maddesinde hisseyi devrettiği ileri sürülen …AŞ’ye ait … AŞ’deki %15,925 hissenin ödenmiş sermayesi ile, %15,925 hissesinin ise sermaye taahhüt borcu ile birlikte devrinin ön görüldüğü görülmüştür. İşbu sözleşme (protokol) …AŞ tüzel kişiliği tarafından yada tüzel kişiliği temsilen tüzel kişilik yetkilileri tarafından imzalanmış değildir. Her ne kadar davacı tarafça söz konusu protokolun …tarafından imzalandığı, …’ün davalı şirketin hisse sahibi olan …AŞ’nin tek başına temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu, bu nedenle bu protokolün …AŞ’yi de bağladığı iddia edilmiş ise de, …’ün atmış olduğu imzanın …AŞ’yi bağlayabilmesi için aynı zamanda söz konusu imzanın ilgili şirket adına atıldığının düzenlenen belge altına dercedilmesi ve şirket kaşesinin basılması yada en azından ilgili imzanın şirketi temsilen atıldığının belirtilmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla… AŞ’nin bir kısım hissedarlar tarafından imzalanmış olan bu şirketin tüzel kişiliği bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Söz konusu protokol olsa olsa ilgili protokole imza koyan şahısların şirket hisselerin devredilmemesinden kaynaklı uğranılan zararın tazmini için şahsi sorumluluğu gerektirebilir. Bu bağlamda ilgili protokolün bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Olsa olsa bir ön protokol olarak kabul edilebilir.
Hisse devrine ilişkin ikinci sözleşme, devreden …AŞ ile davacı … arasında imzalanan hisse devir sözleşmesidir. Söz konusu hisse devir sözleşmesinin devreden …AŞ adına …, devralan …AŞ adına ise … tarafından imzalamış bulunmaktadır. Bu hisse devri sözleşmesi ile …AŞ tarafından … AŞ’de mevcut bulunan 1.433.250 adet hissenin bütün hak ve vecibeleri ile …AŞ’ye 500.000,00 TL bedelle ve 1.382.800 TL’lik sermaye borcu ile birlikte devrettikleri düzenlenmiştir. Ayrıca…AŞ’nin 30/11/2011 tarih 141 karar nolu almış olduğu yönetim kurulu kararında da şirketin …AŞ’ye ait 1.433.250 adet hissesinin 1.382.800 TL sermaye borcu ile birlikte 500.000,00 TL’ye … AŞ’ye satılması hususunda karar alındığı da görülmüştür.
Görüldüğü üzere her ne kadar davacının dayanak noktalarından olan protokol, hisse devri sonucunu doğrudan geçerli bir protokol ve hisseyi devreden …AŞ’yi bağlayan bir protokol değil ise de, …AŞ’nin 30/11/2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla …AŞ’deki hisselerin …AŞ’ye satışına ilişkin yönetim kurulu kararı ve daha sonra hisseyi satan … Şirketini temsilen … ile hisseyi satın alan …AŞ’yi temsilen … tarafından imzalanan hisse devir sözleşmesinin gerek Kanun, gerekse Yargıtay uygulamaları uyarınca aradığı şekil şartı olan yazılı bir alacağın temliki hükümlerine tabi uygun bir hisse devir sözleşmesi olduğu değerlendirilmiştir. Ancak söz konusu hisse devir sözleşmesi her ne kadar geçerli bir devir sözleşmesi ise de, Borçlar Kanunu 97.maddesinde yer alan düzenlemede “karşılıklık borç yükleyen sözleşmelerde, bir sözleşmenin ifa isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşulları ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması gerekmektedir”. Hisse devir sözleşmesinde, hisselerin 500.000,00 TL bedel ile karşılığında …AŞ’ye satıldığı belirlenmiştir. Birleşen dosyada davacısı aynı zamanda hisseleri devreden …AŞ tarafından açılmış olan dava dilekçesinin 4.sayfasında 9.maddede hisse devir bedelinin davacı tarafça halen ödenmediği, bu nedenle hisse devrinin gerçekleştirilememiş olduğu ileri sürülmüştür. Davacı-birleşen dosya davalısı …Yapı’nın cevap dilekçesin 18.sayfasında 88.nolu paragrafta hisse devir bedelinin ödendiği belirtilmiş, bu doğrultuda mahkememizce davacı birleşen dosya davalısının hisse devir bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme makbuzunu dosyaya ibraz etmesi hususunda süre verilmiş, ancak davacı birleşen dosya davalısı tarafından ödeme makbuzu dosyaya ibraz edilememiştir. Dolayısıyla devir bedeli ödenmeden devri yapan şirketin defi olarak öncelikle karşı tarafın ifasını isteme hakkı bulunmaktadır. Bu kapsamda her ne kadar…AŞ ile …Yapı arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi mahkememizce geçerli bir sözleşme olarak değerlendirilmiş olsa da, işbu hisse devir sözleşmesindeki bedelin, davacı tarafça hisseleri devreden şirkete ödendiğinin yada ödemesinin teklif edildiğinin ve alacaklıyı bu hususta temerrüde düşürdüğü hususun ispat edilememesi sebebi ile davacının söz konusu hisselerin devri ve pay defterine kaydını talep edemeyeceği sonucuna varıldığından asıl davada pay defterine kayıt yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine buna bağlı olarak paya bağlı kar payı dağıtımına yönelik davanın da reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden ise; birleşen dosya davacısı…AŞ tarafından, birleşen davada …AŞ ile…AŞ arasında imzalanan protokol ve hisse devir sözleşmelerinin geçersiz olduğunun tespiti ve muarazanın önlenmesi için dava açılmıştır. Burada talep devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere her ne kadar protokol …AŞ’nin hisselerinin devrini gerektirecek nitelikte değil ve davacı şirkete ait bir kısım ortaklar tarafından imzalanmış ise de, davacı şirketin asıl talebinin hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine yönelik olup, yukarıda bahsedildiği üzere hisse devir sözleşmesinin kanunun aradığı koşullara haiz bulunması, bu bağlamda hisse devir sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olması, …AŞ tarafından hisse bedelinin ödenmiş yada ödenmesi halinde ilgili sözleşmenin hisse devrinin akdini sağlayan bir sözleşme niteliğinde bulunması sebebiyle birleşen dosya davacısının davasının …AŞ yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dosyada …AŞ aleyhine açılan dava yönünden ise, davacı tarafın geçersizliğinin tespiti ve muarazanın giderilmesini istediği hisse devir sözleşmesinin taraflarının …AŞ ve …AŞ olduğu, dolayısıyla …AŞ’nin sözleşmede taraf olmaması sebebiyle bu davalının davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, bu davalıya yönelik davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın; SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
2-Birleşen davada davacı tarafından davalı … A.Ş’ye açılan davanın SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
3-Birleşen davada davacı tarafından davalı … A.Ş aleyhine açılan davanın HUSUMETTEN REDDİNE,
4-Esas dava yönünden a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 256,17 TL’den mahsubu ile bakiye 211,77 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Birleşen dava yönünden b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 31,40 TL’den mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Esas dava yönünden a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak ayrı ayrı davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … Üretim AŞ tarafından yapılan 29,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”