Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/676 E. 2018/681 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/676 Esas
KARAR NO : 2018/681
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2015
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … nolu aboneliği ilgili olarak 01/01/2014 – 01/11/2014 tarihleri arasında elektrik tüketim dönemleri faturalarında tahakkuk ve tahsil edilmiş olan kayıp kaçak bedelinin ve bu bedel dahil edilerek hesaplanmış %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 belediye vergisi ve %18 KDV içindeki kayıp kaçak toplam bedeline isabet eden farkın şimdilik en az 21.941,28 TL den en az 21.940,00 TL nin her bir faturadaki her bir fazla ödenen tutarın, ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek avans faizi oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalı şirketin bu abonelikde usul ve yasaya, Yargıtay Kararları ve Yargıtay Genel Kurul Kararına, Anayasa’ya aykırı olarak, satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli gibi kalemleri ilave edilmiş olan faturalarla ayrıca tüketim ve hizmet bedeli karşılığı olmaksızın kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden de %1 enerji fonu, %2 TRT payı, % belediye vergisi ve %18 KDV tahakkuk ettirdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 21.940,00 TL’nin her bir faturadaki tutarın ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek avans faizi oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, davacı tarafın ödemelerinin iadesini istediğini, 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 82.maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmünü havi olduğunu, bu itibarla zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca huzurdaki davanın muhatabının Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’ olduğunu, zira, müvekkili şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, müvekkili şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, zira müvekkili şirketin yasa ile yönetmelik çıkarma ve düzenleme yetkisine sahip EPDK’nun yürürlükte bulunan yönetmelik ve kararlarına göre işlem yaptığını, davacı tarafınr bu düzenlemelerden hoşnut değilse, idari yargıda EPDK aleyhine iptal davası açması gerektiğini, bu nedenle gerek husumet yönünden gerekse yargı yolu yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemler, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler, “6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu” uyarınca EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri” ve “Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini, mevzuat kapsamında, 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararı ile 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi kayıp kaçak hedefleri belirlenerek, hedef kayıp kaçak oranları ve bu bölgelerde gerçekleşen kayıp kaçak oranları esas alınarak 28.12.2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylanmıştır. Tarifeler bu kurul kararlarında yer alan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı kurul kararı ile ulusal bazda ve abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenmiş ve 01.01.2011 tarihi itibariyle uygulanmaya başlandığını, EPDK tarafından resmi internet sayfasında 07.12.2011 tarihinde yayımlanan duyuru ile kamuoyu da bilgilendirilmiş olup, kayıp kaçak bedelinin, daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya konması değil, maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda gösterilmesinin söz konusu olduğu bu duyuruda açıklandığını, tarifelerin uygulanması, lisans sahibi şirketler 15.04.2015 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6639 sayılı yasanın 18.maddesi hükmüne göre de düzenleme yapma yetkisi EPDK olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … tarihli E:…, K:… sayılı kararında ise, benzer şekilde, davacının elektriğinin kesilmesi tehdidi ile ihtirazi kayıt koymadan ödeme yaptığını iddia ederek açtığı davada, yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceğine karar verildiğini belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için Elektrik Mühendisi ve Mali Müşavir bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişilerin gerekçeli ve ayrıntılı kök ve ek raporları ile, yapılan öncelemede 01/2014 – 11/2014 dön8emlerinde dava konusu aboneliğe ait düzenlenen elektrik faturalarında 17.333,31 TL kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden 173,34 TL enerji fonu, 346,70 TL TRT fonu, 866,65 TL BELEDİYEVERGİSİ, 3.369,61 TL KDV tahakkuk ettirildiği, davalının 17.3331,31 TL kayıp kaçak bedeli, bu bedel üzerinden hesaplanan 173,34 TL enerji fonu, 346,70 TL TRT fonu, 866,65 TL belediye vergisi 3.369,61 TL KDV olmak üzere toplam 22.089,61 TL anapara ve ödeme tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için avans faizi oranında hesaplanan 2.222,33 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 24.311,94 TL davalının davacıya borçlu olduğu” tespit edilmiştir. Kök ve ek raporlar ayrı ayrı taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Gelen EPDK evrakları doğrultusunda dosyanın Elektrik Mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek davalı şirket tarafından davacıya düzenlenen faturaların 6719 sayılı yasa ile değiştirilen 6446 sayılı yasanın 17. ve 20. maddeleri doğrultusunda bu faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığı ve EPDK kurul karar ve yönetmeliklerine aykırı düzenlenip düzenlenmediği hususlarında rapor tanzim edilmek üzere tevdi edildiği, bilirkişinin gerekçeli ve ayrıntılı raporu ile, dava konusu edilen elektrik faturalarında aktif tüketim bedeli içerisinde kayıp kaçak bedeli bulunmadığı, bu nedenle davalı tedarikçi şirketçe mükerrer kayıp kaçak bedel tahsilatı yapılmadığı, dava konusu edilen fatura kalemlerinin 2014 yılına ait olduğundan hedef kayıp oranlarından ziyade EPDK’ca onaylı Kayıp Kaçak Ulusal tarife fiyatının değerlendirmeye alınması gerektiğine kanaat getirildiği, fiyat analizlerinde davalı tedarikçi şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedellerine ait birim fiyatlarının “Ticarethane” tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK’ca belirlenen (onaylı) TEDAŞ birim fiyatları ile bire bir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı, EPDK’nın 07/12/2011 tarihli kayıp kaçak bedeline ilişkin duyurusunda dava konusu fatura dönemleri itibariyle kayıp kaçak bedelinin hariç tutulmasının yerinde olmadığına dair karar verildiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 16/03/2011 tarihli kararında Enerji Fonu ve Belediye Tüketim Vergisinin de TRT Payı kapsamında olacağının değerlendirildiği, bu kapsamda kayıp bedeli üzerinden Enerji Fonu – TRT Payı ve Belediye Tüketim Vergisi’nin tahsil edilmesinin uygun olduğu” tespit edilmiştir. Rapor taraf vekillerine ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
21/05/2018 tarihli oturumda davacı vekilinden esasa ilişkin beyanları sorulmuş, tazminat hakları saklı kalmak şartıyla dava tarihi itibariyle müvekkilinin haklı olduğundan lehine ücreti vekalet ve yargılama giderlerine hükmedilmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise davanın reddine ve lehlerine ücreti vekalet ve yargılama giderine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın, 01/01/2014 tarihi ile 01/11/2014 tarihleri arasındaki tüketim dönemlerine ilişkin kayıp kaçak bedellerine ve bu bedeller üzerinden alınan fonlar ile vergilere yönelik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak 21.490,00 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih 2016/150 Esas sayılı dosyası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının reddedildiği, sadece 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesine eklenen 10 nolu fıkranın iptal edildiği, iptal edilen fatura ve reddedilen kısımlar dikkate alındığında mahkemelerin denetim yetkisinin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine yönelik olma kısmının iptal edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporuna göre de söz konusu faturaların 6719 sayılı kanun, 6446 sayılı kanun, EPDK kurul ve kararlarına aykırı olmadığı, her ne kadar başlangıçta davacı tarafça açılan davada davacı haklı iken, daha sonra yapılan düzenlemeler ile düzenlenen bu faturaların geçmişe yönelik olarakta yasal hale geldiği anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine davacı taraf dava açıldığı aşamada haklı olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 374,69 TL den mahsubu ile fazla alınan 338,79 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 145,00 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 2.280,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …