Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/660 E. 2019/485 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/660
KARAR NO : 2019/485

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 17/12/2012
KARAR TARİHİ: 30/05/2019

BİRLEŞEN İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/18 E. SAYILI
DOSYASI
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:05/01/2017

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin güvenlik hizmeti veren şirket olduğunu, davalının … Merkezi işyerinde güvenlik hizmeti vermek üzere 01.11.2009 tarihli 3 yıllık karşılıklı edim ve taahhütler içeren sözleşme imzalandığını, davalı şirketin …isimli ana şirket kuruluşuna bağlı olarak faaliyet gösterdiğini, davacı şirketin büyüklüğü gözetilerek kendisine basiretli bir tacir gibi davranacağı düşüncesi ile güvenilerek davacı şirketin güvenlik hizmeti için personel giyim malzemeleri, telsizler, elektronik cihazlar vs.malzemeyi satın alıp, gerekli sayıda personeli işe alarak bunların eğitimlerini sağladığını, davalının henüz sözleşme süresi dolmadan geçerli ve haklı bir neden yokken sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu beyanla huzurdaki maddi tazminat davasını açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmenin 9.maddesi b bendi uyarınca müvekkili şirketin sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğunu, sözleşmede bulunmayan haller dışındaki fesih durumunu açıkça düzenlediğini ve bu şekilde feshi yalnızca süreye bağladığını, müvekkilin bu hükümden faydalanarak süre şartını belirterek sözleşmeyi noter kanalı ile feshettiğini, ayrıca davalının sözleşmeyi feshetmesinin de haklı kılan nedenler olduğunu, davacının davalı şirketin çalışanlarından biri ile iş birliği yaparak haksız menfaat elde ettiğini, bu şekilde …isimli ana şirket çalışanı olan …’ın şirket adına yaptığı bir kısım sözleşme bedellerinin rayiçlerin çok üzerinde olduğunun belirlendiğini ve bu şahsın işten çıkarıldığını, bu nedenle davacının sözleşmenin feshi nedeni ile mahrum kalınan kazanç ve zarar talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/18 E. Sayılı dosyasına verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin teknik hizmeti veren şirket olduğunu, davalının ” … Merkezi ” işyerinde teknik hizmet vermek üzere 01/11/2009 tarihli, karşılıklı edim ve tahhütlerini içeren 3 yıllık sözleşme imzalandığını, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen, davalı yanca birden bire ortada geçerli ve haklı bir neden yokken “gördüğümüz lüzum üzerine” demek sureti ile sözleşmenin süresi dolmadan 28.2.2011 tarihinden itibaren fesih ettiğini bildirdiğini, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, davanın kabulü ile, davalının dava tarihinden itibaren hesaplanacak olan ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt ( avans ) faizi ile birlikte 66.178,47-TL alacağın davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu tazminat davasında zaman aşımı süresinin aşıldığını, feshe ilişkin itirazları ile ilgili olarak, feshe ilişkin hükümlerin sözleşmede açıkca düzenlendiğini, davacı tarafın müvekkili şirket ile aralarındaki güven ilişkisine aykırı davrandığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; 25/11/2009 tarihli “hizmet sözleşmesi” örneği ile davalı tarafından keşide edilen 23/11/2010 tarihli ihtarname örneği celb edilmiş, tarafların sunduğu diğer deliller ve belgeler Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında usulüne uygun tebligatlar yapılmış, İstanbul… İş Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından Prof. Dr. …tarafından sunulan bilirkişi raporunun bir örneği istenerek dosya içerisine alınmıştır.
(2)İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından … sayılı numarasıyla verilen kararın tarafların temyizi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2013/8324 Esas, 2014/3099 karar sayılı, 21/04/2014 tarihli ilamı ile; “Müşteri (davalı şirket), işbu sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirmek istediği takdirde; asgari üç ay önceden noter marifetiyle feshi ihbar yapabilir. Süreye uymadan sözleşmeyi feshetmesi halinde üç aylık hizmet bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmünü içermektedir. Davalı tarafça gönderilen ihtarda, nedeni açıklanmaksızın sözleşmenin “görülen lüzum üzerine” 28.02.2011 tarihinden geçerli olmak üzere feshedildiği davacıya bildirilmiştir. Sözleşmenin anılan maddesi hükmüne göre, sözleşmede gösterilmeyen bir nedenle de olsa feshin haklı bir gerekçeye dayanması ve kanunen korunmaya değer haklı bir nedeninin gösterilmesi gerekir. Sözleşmenin feshe ilişkin 9/c hükmü ile birlikte konu ele alındığında, sözleşmede bazı fesih nedenlerinin ayrıca belirtildiği, 9/b maddesinde ise fesih nedenlerinin bunlarla sınırlı olmadığı, başka bir gerekçe ile de fesih yoluna gidilebileceğinin bazı koşullar getirilerek kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu itibarla 9/b maddesi hükmünde, ilgili tarafa keyfi fesih hakkının tanındığını kabule imkân bulunmamaktadır. O halde diğer durumlarda olduğu gibi somut olayda da davalının fesih için fesih ihbarının yapıldığı tarihte doğmuş olmak kaydıyla bir sebep göstermesi ve tazminatla sorumlu olmaması için de bu sebebin haklı olması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı tarafından fesih ihtarında belirtilmeyen ancak yargılama aşamasında usulüne uygun olarak sürülen fesih sebebini açıklatmak, bunu kanıtlayıcı delilleri ibraz ettirerek konusunda uzman bilirkişi kurulu seçilerek davalının fesih ihtarı ve sonradan ileri sürdüğü fesih nedeni ve taraflar arasındaki sözleşme maddeleri kapsamı da birlikte değerlendirilerek, öncelikle davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, haklı ise tazminat talepleriyle ilgili şartların oluşup oluşmadığı üzerinde durulup, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya bu minvalde devam edilmiştir.
(3)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, bilirkişiler …, … ve …’e tevdii edilen dosyada tanzim olunan 21/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı yanın iddia ettiği gibi kendi çalışanının güvenlik hizmeti veren şirketle bağlantısı olmasının haklı sebep oluşturmayacak kanaati var olmakla birlikte bu durumun davacı şirket lehine bir menfaat doğurup doğurmadığıysa dava dosyasındaki belgelerden anlaşılamadığını, sadece davalı şirketin çalışanlarının davacı şirketle bağlantısı olduğu iddiası sözleşmenin haklı feshine sebebiyet veremeyeceğini, sözleşme süresinin dolmasına 20 ay gibi bir süre kalmış olması da göz önüne alınırsa davalı için sözleşmenin devamını çekilmez hale getiren bir sebep olarak kabul edilemeyeceği bu sebeple taraflar arasındaki 01/11/2009 tarihli sözleşmenin davalı yanca feshedilmesinin haklı sebebe dayanmadığını,dava konusu sözleşmenin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedilmiş olması sebebiyle davacının uğramış olduğu zararı talep edebileceğini, kâr kaybı belirlenirken maliyet kalemleri sözleşme bedelinden düşürülmesi ve davacının bu süre içerisinde bir başka yerde güvenlik hizmeti verip vermediğinin belirlenmesi gerektiğini, davacının 28/02/2011 ile 01/11/2012 dönemi için uğradığı kâr kaybının 71.178,47-TL olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(4)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 25/01/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; daha önce Mahkemeye sunulan 21/10/2016 tarihli bilirkişi kök raporunda belirlenen tespitlerle aynı görüş ve doğrultuda olmakla davaya konu sözleşmenin feshi neticesinde davacının aynı konum ve şartlarda bir başka kişiyle fesihten sonra aynı nitelikte benzer bir sözleşme yapamabileceğini, davalı tarafın davacı tarafla yapmış olduğu tüm sözleşmeleri feshetmesinin davacı açısından olumsuz etkilerinin olacağını ve bundan dolayı makul sürenin 20 ay (610 gün) olarak kabul edilebileceğini, fesih tarihinden itibaren zararı oluşturan kazanç kaybının 71.178,47-TL olması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, hizmet alım sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamında davalının sözleşmenin 9/b maddesine atıfta bulunarak herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin hizmet alım sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedilmesinin kabul edilemeyeceğinden bahisle feshin haklı sebebe dayandırılıp dayandırılmadığının tespiti gerektiğine vurgu yapılmıştır. Bu kapsamda yapılan incelemede davalı her ne kadar davacının davalı şirketin çalışanlarından biri ile iş birliği yaparak haksız menfaat elde ettiğini iddia etmişse de fesih sürecinde bu yönde bir gerekçeye değinilmediği davacıya öncesinde iddianın haklılığını destekler nitelikte ihtarat yapılmadığı, keza bahsedilen durumun davacı şirket nazarında maddi bir menfaat doğurmadığının yapılan bilirkişi incelemesiyle tespit edildiği görüldüğünden feshin haklı olmadığı kanaatine erişilmiştir.
Bozma sonra alınan bilirkişi raporu dahilinde davacının haksız fesihten kaynaklı zararının hesaplanmasına yönelik incelemede kar kaybı bedelinin 71.178,47 TL üzerinden hesaplandığı, ek rapor dahilinde sözleşmenin kalan süresi itibariyle davacının benzer yöndeki muhtemel bir sözleşme yapabilmesindeki makul sürenin ek rapora göre sözleşmenin bitiş süresiyle aynı olacağının bildirildiği görülmüştür. Sair maddi tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
Asıl dosya ve birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/18 E. Sayılı dosyası ile talep olunan kar mahrumiyetine yönelik tazmin talebi bu minvalde haklı bulunmuş ve kabul edilmiştir. Bu noktada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2088 Esas 2018/7626 Karar sayılı onama kararıyla sonuçlanan ilamı dava dosyamızdaki uyuşmazlık konusuyla benzer nitelik arzettiğinden yol gösterici niteliktedir.
Manevi tazminat istemi konusunda ise sözleşmenin haksız şekilde feshinin davacının kişilik haklarına doğrudan bir saldırı oluşturacağı kanaatine erişilmediğinden reddine karar verilmiş ve neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
A-)Mahkememizin …Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden;
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; kar kaybına ilişkin tazmin istemi yönünden 5.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin maddi tazmin talebinin reddine,
(2)Yasal şartları oluşmadığı takdir edilmekle manevi tazminat isteminin reddine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 297,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,55 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
(4)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kar mahrumiyetine ilişkin kabul edilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5) Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı tarafa verilmesine,
(6) Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı tarafa verilmesine,
(7)Bozma öncesi ve sonrası tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla; Davacı tarafından yapılan; 17,15 TL başvuru harç, 297,00 TL peşin harç, 2,75 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 117,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.133,90 TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.044,63 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
(8)Davalı tarafça yapılan herhangi bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
B-)Birleşen İstanbul 18. ATM’nin 2017/18 Esas sayılı dosyası yönünden;
Davanın KABULÜ ile; 66.178,47-TL’nin dava tarihinden (05/01/2017) itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
(9)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.520,65 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.130,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.390,48 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(10)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 7.629,63 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(11)Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.130,17 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 60,00 TL müzekkere, posta, tebligat masrafından oluşan toplam 1.226,17 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(12)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/05/2019
Katip 104902 Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır