Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/653 E. 2018/659 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İSTANBUL 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/653
KARAR NO : 2018/659
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2015
KARAR TARİHİ : 15/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Tüketici Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirket ile imzalamış olduğu sözleşme dairesinde davalı şirketin müşterisi olduğunu, davalı şirketin söz konusu sözleşme kapsamında davacı şirkete elektrik tedarik ettiğini, davacı şirket adına tanzim edilen faturalarda sadece ilgili ayda tüketilen elektrik miktarının değil “K/K bedeli” adı altında kayıp-kaçak bedeli tahakkuku yaptırıldığının taraflarından tespit edildiğini, kayıp-kaçak bedelinin davacıya verilen herhangi bir hizmete karşılık yapılan bir tahakkuk olmadığını, davalı tarafından genel olarak faturalarda, bir hizmet bedeli karşılğı olmadığı açıkça belli olan, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmalarının ihmal kusurları veya altyapılarının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketim bedellerini davacı gibi iyiniyetli tüketicilerden tahsil edebilmek amacıyla “kayıp-kaçak bedeli” adı altında bir tahakkuk daha yaptırıldığının tespit edildiğini, davalı tarafça davacı şirket adına son 10 yılda tanzim edilen faturaların tamamında kayıp-kaçak bedeli adı altında tahukkuklar yapıldığını, davacı şirket tarafından fatura içerisindeki kayıp-kaçak bedeli ayrık tutularak ödeme yapılamadığı için haksız ve hukuka aykırı olarak fatura içine dahil edilen kayıp-kaçak bedellerinin ödenmek zorunda kalındığını, davacının eksik ödeme yapması halinde temerrüt hükümlerinin uygulanması, yüksek faiz yükü altına sokulması, hatta elektrik sayacının kapatılması gibi son derece ağır yaptırımlar uygulanacağından davacının da diğer tüm tüketiciler gibi adına tahakkuk ettirilen faturaların tamamını ödemek zorunda kaldığını, davalı kurum tarafından faturalara yansıtılan kayıp ve kaçak oranlarının bölgeler arasında oransal olarak da farklılıklar gösterdiğinin öğrenildiğini, bu yönüyle davalı kurumun elektrik faturalarına yansıtılan oranlarda tutarsız görüldüğünü, davalı kurumun bu uygulaması ile başkasının işlemiş olduğu suçun diğer taraftan dürüst tüketiciye yansıtıldığını, bu durumun hukuka aykırılık teşkil ettiğini, 4628 Sayılı Kanunun 11.maddesi ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği madde 33-(1) “Bu yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda Kanunun 11.maddesi ve 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır.” denildiğini, ilglii yasa hükümleri gereğince, EPDK.nun kayıp-kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı kararın mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki alınan kararın hiçbir surette yürürlükte bulunan yönetmelik ve kanunların önüne geçerek uygulanamayacağını, bu bağlamda 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özel bir kanun olup, mevcut genel hükümlerin de önüne geçtiğini, ayrıca Yargıtay Genel Kurulunun … esas, …karar ve 21/05/2014 tarihli kararı ile durumun hukuka aykırılık teşkil ettiğinin, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile altyapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin bedelinin, fatura bedeline dahil edilmesinin hukuka aykırı olduğunun net olarak belirlediğini, tüketicilerden çok uzun yıllardan beri gizli olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin, 2011 yılının Temmuz ayı ile 2012 yılının Mayıs ayı arasında 11 aylık dönem boyunca KK bedeli adı altında elektrik faturalarında gösterildiğini, tüketicilerden gelen tepkiler üzerine kayıp-kaçak bedelinın faturalarda gösterilmeyip, tekrar gizli olarak tüketicilerden alınmaya başlandığını, bu konuda yapılmış olan hesaplamalarda faturalarda gösterildiği 11 ay boyunca elektrik tüketim tutarının %15’i dolayında kayıp-kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, bu nedenlerle davalı kurum tarafından son 10 yıllık süre içerisinde davacı şirket adına tahakkuk ettirilen elektrik tüketim faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin tespiti ile davacı şirket tarafından son 10 yıl içerisinde ödenmek zorunda kalınan kayıp-kaçak bedellerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL.nin tahsil edildiği tarihlerden itibaren işletilecek dönemlerinde geçerli en yüksek banka mevduat faiz oranlarından işletilecek faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İstanbul …Tüketici Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilen dosya mahkememizin yukarıda yazılı esasına kayıt edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle 6098 Sayılı BK.nun 82.maddesi uyarınca zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın muhatabının EPDK olduğunu, zira davalı şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarfilere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, davalı şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, davanın EPDK.ya kraşı idari yargıda açılması gerektiğini, davalı şirketin yasa ile yönetmelik çıkarma ve düzenleme yetkisine sahip EPDK.nnu yürürlükte bulunan yönetmelik ve ararlarına göre işlem yaptığını, bu nedenle gerek husumet gerekse yargı yolu yönünden davanın reddi gerektiğini, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluk olup davalının da içinde bulunduğu lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyecekleri gibi tarifede yer almayan bir bedeli tahsil edemeyeceklerini veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklarını, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedeli tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifi bulunmadığını, kayıp kaçak bedeli, TRT payı, enerji fonu gibi kalemlerin EPDK.nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kununun temel amaçlarına uygun şeklide belirlediği bedeller olduğnuu, bu bedelleri belirlemek adına alınan kurul kararlarının düzenleyici işlemler olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haiz olduğunu, Yargıtay …HD.nin de daha önce bu görüşte illamlar tesis ettiğini, davacının ödediği bdellerin faturalardan belli olup belirsiz yada kısmi alacak davası açmasının usul hukukuna aykırı olduğunu, davacı tarafın faize ilişkin taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte ancak dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, ülke genelinde 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek perakende satış, kayıp kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemelerin dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini, kurul kararları ile onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girdiğini, davalı şirketin abonelerle yapmış olduğu sözleşmelerde kararlaştırılan edimlerin kapsamı dışında taleplerinin olmadığını, bunun yanında davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödediğini, serbest irade ile ve ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedelin geri istenemeyeceğini, mevzuat ve Yargıtay içtihatlarının bu yönde olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kurumdan davacıya ait tüketim ekstreleri ve fatura detayları gönderilmiştir.
Dosya elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 05/02/2018 tarihli raporda; Dava konusu edilen faturalarda EPDK tarafından ilan edilen tarifelere aykırı bir durum olmadığı, özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kayıp kaçak bedellerinin geri ödenmesinin nedenlerini açıklayan ve herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek hususların hiçbir şekilde EPDK kararlarında belirtilmediğinden, davacı tarafın ödediği kayıp kaçak bedellerini tedarikçi şirketten Elektrik Piyasası Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmadan önce faturalara yansıtılarak tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ile bu bedelin enerji fonu, TRT payı, BTV üzerindeki etkisi ve bunların toplamının KDV’ye etkileri toplamının dava açılış tarihi itibarıyle işleyen faiz ile birlikte dava konusu toplam iade tutarının dava açılış tarihinde davacı tarafından istenmekte haklı olduğu, Yürürlükteki 6719 sayılı yasanın geçici 20.maddesi hükmü “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerie ile ilgili olarak açılmış her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.” şeklinde olup, 6446 sayılı yasanın 17.maddesine göre ise, ilgili tüzel kişilerin kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlü oldukları ve ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının bu tarfilere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı, bağlayıcı nitelikteki bu yasa hükümleri ve en son yargı içtihatlarına göre 6719 sayılı kanun kapsamında yapılan inceleme ve tespitlerde, dava konusu edilen abonelik adına tahakkuk ettirilmiş elektrik faturalarında EPDK tarafından ilan edilen tarifelere aykırı bir durum olmadığı ve bu nedenle, davalının söz konusu kesintileri yapmasında bir edip ifasına dayalı haksız zenginleşme durumu bulunmadığından iade yükümlülüğünün de söz konusu edilemeyeceği, 6719 sayılı kanun değişikliği olmasaydı, davacının davalıdan talep ettiği kayıp kaçak bedellerini istemekte haklı olduğu belirtilmiştir.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.-… K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen
bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20. madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Yasanın Anayasaya aykırılığı iddiasıyla yapılan başvurunun AYM’nce reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibariyle ve HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar, 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 27,70 TL başvuru harcı ile 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 63,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 762,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
4-Davacı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T 13/2 maddesine göre tespit olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸