Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/648 E. 2019/871 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/648 Esas
KARAR NO : 2019/871

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/11/2005
KARAR TARİHİ : 13/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Grubu şirketlerinden olan … A.Ş.Diğer şirketler ile birlikte…’nin 13/02/2004 gün ve 13 sayılı, 09/02/2004 tarih ve 51 sayılı kararıyla el konulduğunu, Fon Kurulu tarafından görevlendirilen yöneticilerce yapılan inceleme sonunda davacı şirketin sermaye borçları artırımlarla birlikte ödenmediğinin tespit edildiğini, kayıtlarda ödenmiş gibi gösterildiğini, ancak Fiktif olarak ödenmiş gibi gösterildiğinin tespit edildiğini, şirkete hakim olan ortak olarak gözükmediği, figüran ortaklar gösterilerek muvazaalı bir şekilde işlem yapıldığını, figüran ortakların hakim ortaklar tarafından alınan kararları onayladığını, şirketin zarara uğramasında ortak olarak gözükmeyenler tarafından figüran ortaklar tarafından yönetilmiş gibi gösterilmesinin yasayı dolandırdıklarını, ödenmesi gereken apel borçlarını ödenmiş gibi gösterildiği ve bu şekilde şirkete zarar verdiklerini, şirketin sermayesinin 15/03/1999 tarihinde 5.000,00 TL, 23/07/1999 tarihinde 15.000,00 TL, 10/01/2002 tarihinde 495.000,00 TL’den hakim ortaklar …, …, …, …, …, … ve …’ın sorumlu olduğunu, Denetim kurulu raporunda belirtilen şirket ortağı olarak gözüken ortaklar …, …, …, …, …, …, …., …, …, …, …, …’nun da ödenmeyen 515.000,00 TL apel borcundan sorumlu olduğunu, şirketin yöneticileri ve denetçisi durumunda olan …, …., …, …, …, …, …, …,…ve …’ın da TTK.’nun 306 , 140, 141. maddeleri gereğince de gerekli inceleme ve denetim yapmadıklarından dolayı apel borçlarından sorumlu olduklarını, yine şirkette çalışan ve işlemleri yapan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, …, …, …, …, … ve … yapmış oldukları işlemlerden dolayı apel borçlarından sorumlu olduklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 21.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından 05/10/2006 tarihli dilekçe ile 21.000,00 TL’lik davasını 494.000,00 TL artırmak suretiyle 515.000,00TL’ye çıkarmış ve bu miktarı davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, ….,…, …, …, …, …, …, …, Hasan …, … vekilleri vasıtasıyla vermiş oldukları dilekçelerde öncelikle TTK.306 maddesi gereğince iki yıllık süre içerisinde açılmadığını, husumet ehliyeti bulunmadığını, zamanaşımına uğradığını belirterek davacının iddialarının yasal dayanağı bulunmadığını,bu nedenle açılan davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini savunmuşlardır.

DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, … Grubu şirketlerinden olan davacı …A.Ş.’nin apel borçlarının ödenmediği halde ödenmiş gibi gösterildiğinden gerçekte ödenmeyen apel borçlarından dolayı şirket hakim ortakları figüran ortakları yönetici ve denetçi ile çalışanlardan yasal faizi ile birlikte tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Bozma öncesinde mahkememizce yapılan yargılama sonrası davalılardan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin apel borçlarından sorumlu olması nedeniyle haklarında açılan davanın kabulü ile 515.000,00 TL’nin (davalı …., … ve …’nun 20.000 er TL’den, …’ın 5.000 TL’den, …’ın 15.000 TL’den, …., …, …, … ve … mirasçılarının 495.000 er TL’den sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile faizleri ile birlikte davacıya verilmesine ilişkin hüküm tesis edilmiş, söz konusu hükmün temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/5147 esas 2014/12078 karar sayılı 25/06/2014 tarihli kararı ile;
“1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı …A.Ş.’nin unvanının karar başlığında yanlış gösterilmesi, yine … …’ın isminin hükümde … şekilinde yanlış gösterilmesi maddi hata niteliğinde olup mahallinde düzeltilebilecek bulunmasına göre, davalılar …, …, …, …, … vekili, … vekili, …, …’nun tüm temyiz itirazlarının, davacı … vekilinin ise aşağıdaki (2) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Bir anonim şirket olan davacı, somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nın 269. maddesi uyarınca borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle sorumlu bulunup, ortakların sorumluluğu ise taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. Yine anılan Kanunun 140. maddesinde her ortağın usulüne uygun tanzim ve imza edilmiş şirket mukavelesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduğu düzenlenmiştir. Anılan maddeler ile ortakların sermaye borçlarını yerine getirme zorunluluğuna ve sermaye borçlarının ortaklardan tahsili usulüne ilişkin olarak çeşitli maddelerdeki (TTK’nın 405 ve devamı maddeleri gibi) düzenlemeler göz önüne alındığında ortaklar şirkete karşı sermaye borcunu ödemekle yükümlü olup, bu yükümlülüklerine uymamaları halinde şirkete tazminat isteme hakkı da tanınmıştır. Borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu mal varlığı ile sınırlı bulunan anonim şirketlerin bu nedenle de sermayelerinin üçüncü kişiler için bir teminat ve şirketin mali gücünün ölçüsü yönünden de önemli bir gösterge niteliğinde olması nedeniyle şirket sermayesinin ödenmiş olması üçüncü kişilerin haklarını da etkileyen bir husustur. Öte yandan, bir şirketin devamını sürdürebilmesi ve ticari faaliyette bulunabilmesi için paraya ihtiyacı olduğundan ortakların şirkete karşı olan sermaye borçlarını yerine getirmemelerinin şirketi mutlak şekilde zarara uğrattığının kabulü gerekir. Bu itibarla, ortaklar yönünden şirkete karşı sermaye borcunu ödeme yükümlülüğü mevcut olup anonim şirketin bu şekilde oluşan zararı, en azından ödenmeyen sermaye tutarı kadardır. Yine ödenmeyen ancak ödenmiş gösterilen sermaye borcu sebebiyle mahkemenin kabulünde de olduğu üzere şirket yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyeleri kusursuz olduklarını kanıtlayamamaları halinde sorumlu bulundukları gibi oluşan zarardan eylemleri sebebiyle şirket çalışanlarının da 818 Sayılı Borçlar Kanununun 41. maddesi uyarınca sorumlu tutulmaları gerekir.
Bu durum karşısında, davacı şirketin ortaklarca taahhüt edilen sermaye borcunun henüz ödenmediği, sermaye taahhüdü bulunan ortakların ve ödenmeyen sermaye borçlarının ödenmiş gibi gösterilmesinde şirketteki görevi gereği faaliyette bulunan şirket çalışanlarının eylemleri ve zarar ile olan illiyet bağı da araştırılmak suretiyle ispatlandığı takdirde işbu zarardan sorumluluğunun bulunduğu dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davacı TMSF yararına bozulması gerekmiştir.
3- Mahkemenin gerekçeli kararı davalılar …, …, …’a 23/10/2012 günü tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK’nın 432. maddesinde yazılı süre geçirildikten sonra 03/01/2013 günü davalılar …, …, … vekili tarafından temyiz edilmiştir. Aynı Yasa’nın 432/4. maddesine göre süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay da bu konuda karar verebileceğinden, davalılar …, …, … vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle bozularak gelmiş, davalılar Hasan …, … ve … tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de, yine aynı dairenin… esas … karar sayılı 29/04/2015 tarihli ilamı ile HUMKnun 440 mad gereği karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize tevzi olunarak mahkememiz esasının …sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirilerek dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Yeminli Mali Müşavir …tarafından tanzim olunan 05/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; bilirkişi raporunda Tablo B olarak gösterilen şirket ortaklarının apel borçları ve her bir ortağın kendi ortaklığı sebebi ile sorumlu olduğu tutarlar ile ilgili davacı taleplerinin, yapılan incelemeler sonucu hesaplanan tutarlarla uyumlu olduğunu, Tablo C olarak gösterilen davalıların görev yaptıkları süre içerisinde ödenmesi gereken apel borçları ile ilgili davacı taleplerinin, yapılan incelemeler sonucu hesaplanan tutarlarla uyumlu olduğunu, kök raporda belirtildiği üzere, davalıların bu tutarlardan müşterek ve müteselsil sorumluluklarının bulunduğunu, Tabloda D olarak gösterilen davalılardan, doğrudan doğruya davacı şirkette çalışmayıp, davacı şirketin içerisinde bulunduğu diğer grup şirketlerinde çalışan şahısların ve bu şahısların apel borcundan kaynaklı bir sorumluluğunun, sorumluluğu doğuracak illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunun hukuki değerlendirmeyi gerektirdiğini belirtmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporları ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirilmekle; davalılardan …, …, …, …, …, …, … mirasçıları (…,… ve …) ve … hakkında açılan davaların takipsiz bırakılması sebbei ile bu davalılar hakkında açılan davaların açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu davalılar dışında davacı tarafından dava dilekçesinde 4 ayrı grup halinde yer alan davalılar aleyhine farklı gerekçelerle dava açılmıştır. Bunlardan dava dilekçesinde Tablo A ile gösterilen …, …, …, …, …, Melahat … ve … yönünden açılan davalarda; bu davalıların davacı şirketin görünürde ortakları olmamakla birlikte gerçekte hakim ortak oldukları iddiası ile açılmıştır. Tablo B’de ise davacı şirketin kağıt üzerinde ortağı olan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’dur. Bu davalılar yani Tablo B’de gösterilen davalılar davacı şirketin resmi kayıtlara göre ortakları olup, fiktif olarak ödendiği belirtilen sermaye koyma borçlarından (apel borçları) sorumlu olan şahıslardır. Tablo C’de yer alan …, …, …., …, …,…, …, …,… ve …’ın ise davacı şirkette yönetim kurulu üyeleri ve denetçi sıfatıyla yler alan şahıslardır. Yukarıda bahsedilen A, B ve C tabloları dışında kalan diğer davalılar ise, Tablo D’de gösterilmiş, bunlarda davacı şirkette çalıştığı ve apel borçlarından sorumlu olduğu iddia edilen diğer davalılardır. Bu açıklamaları yaptıktan sonra hangi davalının ne nispette sorumlu olduğu tek tek açıklanacaktır.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere olay tarihinde ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK 269.maddesi uyarınca anonim şirket kendi mameleki ile sorumlu olup, ortakların sorumluluğu ise taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. Yine aynı kanunun 140.maddesi uyarınca şirket ortakları ana sözleşme ile koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu durumdadırlar. Ortaklar şirkete karşı sermaye borcunu ödemekle yükümlü olup, bu yükümlülüklerine uymamaları halinde şirket tazminat isteme hakkını kazanmaktadır. Bu yönü itibariyle davacı şirkete ortak olan davalılar yönünden sermaye borcunu ödeme yükümlülüğü mevcut olup, anonim şirketin bu şekilde oluşan zararı ödenmeyen sermaye tutarı kadardır. Ayrıca ödenmeyen ancak ödenmiş gibi gösterilen sermaye sebebiyle de hem anonim şirket ortakları sermaye borcundan dolayı sorumlu olup, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri ise kusursuz olduklarını kanıtlayamamaları halinde sermaye borcunun tahsil edilmemesinden yada tahsil edilmiş gibi gösterilmesinden sorumludurlar. Ayrıca şirket çalışanları da 818 sayılı Borçlar Kanunu 41.maddesi uyarınca illiyet bağı bulunduğu takdirde apel borçlarından da sorumludurlar. Bu anlatımlar kapsamında davacı şirketin apel borcundan kaynaklanan toplam zararının 515.000,00 TL olduğu, bunun 5.000,00 TL apel borcunun 15/09/1999 tarihinden, 15.000,00 TL apel borcunun 23/07/1999 tarihinden, 495.000,00 TL apel borcunun ise 10/01/2002 tarihinden itibaren doğduğu, bu itibarla davacı şirketin toplam zararı olan 515.000,00 TL’nin hakkında kabul yada kısmen kabul kararı verilen davalılardan aşağıda her bir davalının şahsi olarak sınırlı sorumlu miktarları aşmamak şartıyla tahsilde mükerrer olmamak üzere müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir. Bu kapsamda aşağıda belirtilen davalıların sıfatları ve sorumlu oldukları miktarlar ayrı ayrı gösterilmiştir. Davalılardan …, …, … oluşan zararın tamamından sorumludur. … hem şirketin ortağı sıfatıyla 15/03/1999 tarihinde taahhüt edilen 1.000,00 TL ve 23/07/1999 tarihinde taahhüt edilen 3.000,00 TL sermaye borcu sebebiyle, hemde 16/02/2000 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş yönetim kurulu sıfatıyla sorumlu olduğu, ayrıca aynı zamanda davacı şirkette 01/04/1999 tarihi ile 20/02/2004 tarihleri arasında önce genel müdür yardımcısı ve daha sonra genel müdür ve icra kurulu müdürü olarak davacı şirkette çalıştığı, hissedar olarak sorumlu olduğu miktar her ne kadar toplam 4.000,00 TL ise de 1999 yılından 2004 yılına kadar davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olması ve aynı zamanda şirket genel müdür yardımcısı ve genel müdürü olması sebebiyle apel borcunu ödemeyen ve yerine getirmeyen hissedarların, apel borçlarını talep etmeyen ve apel borçlarını ödememiş ortaklar yönünden kanuni takip vs.gibi yasal yollara başvurmayan, bu bağlamda TTK’nun kendilerine yüklediği görevleri ihmal eden ve yerine getirmeyen yönetim kurulu üyesi …’in tüm apel borçlarından sorumlu olduğu, davalı …’ın da 15/03/1999 tarihli sermayeden kaynaklı 1.000,00 TL, 23/07/1999 tarihinde taahhüt edilen sermayeden kaynaklı 3.000,00 TL, 10/01/2002 tarihli sermayeden kaynaklı 99.000,00 TL olmak üzere toplam ortak olarak 103.000,00 TL sermaye koyma borcunun bulunduğu, ancak bu davalının da 08/03/2000 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve 1999 yılında 2.derece B ve C grubu, 2000 yılında ise 1.derece imza yetkisinin bulunduğu, aynı zamanda davacı şirkette bir dönem muhasebe müdür yardımcısı olarak da görev yaptığı, yönetim kurulu sıfatıyla kendi hissedar olarak sorumlu olduğu apel borcunun yanında diğer hissedarların ödenmemiş apel borçlarından da sorumlu olduğu, bu borçların ödenmesinin temini için gerekli işlemleri yapmaması sebebi ile ihmalle sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle bu davalının da tüm apel borçlarından dolayı sorumlu olduğu, davalı …’in davacı şirkette finans koordinatörü olarak işe girdiği ve 2.derece A grubu imza yetkisine sahip olduğu, finans koordinatörü olması sebebiyle ödenmeyen apel borçlarının çağırma yada yasal takip yapma konusunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, bu bağlamda bu davalının da söz konusu apel borcunun tamamından sorumlu olduğu anlaşılmış, bu davalılar yönünden borcun tamamından sorumlu olmak üzere müteselsilen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan …, …, …’un hem hissedar olarak hemde yönetim kurulu üyesi olarak ödenmeyen apel borçlarından sorumlu olduğu, …’nin hissedar olarak olan apel borcunun 4.000,00 TL, …’nun 4.000,00 TL, …’un 900,00 TL apel borçlarının bulunduğu, ancak bu 3 davalının aynı zamanda ilk kuruluşta yönetim kurulu üyesi oldukları ve 2000 yılına kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları, yine davalılardan …’nun da ilk kuruluşta denetçi olarak seçildiği ve bu davalının da 2000 yılına kadar denetçi sıfatı ile görev yaptığı, ancak…, …, …’un yönetim kurulu üyeliği ve …’nun denetim kurulu üyeliğinin 2000 yılında sona ermesi sebebiyle bu dört davalının sorumluluğunun 15/03/1999 tarihinde konulan toplam 5.000,00 TL’lik sermaye ile 23/07/1999 tarihinde taahhüt edilen toplam 15.000,00 TL’lik sermaye koyma borcunun tahsil edilmemesi sebebiyle toplam 20.000,00 TL olduğu, başka bir anlatım ile 10/01/2002 tarihinde taahhüt edilen apel borçlarının tahsil edilmemesinde bu dört davalının herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, çünkü bu tarihlerden önce yönetim ve denetim kurulu üyeliklerinin sona ermiş olduğu, bu kapsamda bu dört davalı yönünden sorumluluğun sadece 15/03/1999 tarihli toplam 5.000,00 TL’lik apel ve 23/07/1999 tarihli toplam 15.000,00 TL’lik apel borcundan kaynaklandığı anlaşıldığından bu davalıların sorumluğu olduğu miktar 20.000,00 TL ile sınırlı tutulmuştur.
Davalı …’ın yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde sadece 15/03/1999 tarihli apel borcunun mevcut olduğu, dolayısıyla sorumluluğunun sadece bununla sınırlı olduğu, daha sonra görevinden istifa etmiş olduğu anlaşıldığından,…’ın sorumlu olduğu miktar 5.000,00 TL ile sınırlı tutulmuştur.
Davalılardan…’in 10/01/2002 tarihli apel taahhüdünden ortak sıfatıyla 99.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olduğu, her ne kadar davacı tarafça…’in davacı şirkette muhasebe müdürü ve direktör olarak çalıştığından bahisle apel borcunun tamamından sorumlu olduğu ileri sürülmüş ise de, davalının doğrudan doğruya davacı şirkette çalışmadığı, 23/10/1995 tarihinde grup şirketlerinden … AŞ’de çalışmaya başladığı, daha sonra 13/04/2001 tarihinde … AŞ’ye, 01/10/2003 tarihinde … AŞ’ye, 04/06/2004 tarihinde de …AŞ’ye geçtiği, bu davalının doğrudan doğruya davacı şirkette çalışmadığı, grup şirketlerinde çalıştığı, bu nedenle çalışan sıfatıyla herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, ancak yukarıda da bahsedildiği üzere 10/01/2002 tarihli sermaye arttırımında 99.000,00 TL’lik hissedar olduğu, hissedar sıfatıyla söz konusu 99.000,00 TL’lik apelden sorumlu olduğu anlaşıldığından sorumluluk miktarı 99.000,00 TL ile sınırlı tutulmuştur.
Davalı …’in de 10/01/2002 tarihli sermaye arttırımında 79.200,00 TL’lik apel taahhüdünün bulunduğu, söz konusu apel borcunun ödenmediği, bu davalının yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi, yada şirkette çalışma durumlarının bulunmadığı, sadece ortak sıfatıyla ödenmemiş apel borcundan sorumlu olduğu anlaşılmakla apel borcu olan 79.200,00 TL ile sınırlı sorumlu tutulmuştur.
Davalı …’nun da 10/01/2002 tarihli sermaye arttırımı taahhüdünden kaynaklı 99.000,00 TL’lik apel borcunun bulunduğu, bu davalının da ortak sıfatı dışında şirket çalışanı yada yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeliği sıfatının bulunmadığı, bu kapsamda sorumluluğunun da sadece 99.000,00 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktarda apel borcundan sınırlı tutulmuştur.
Haklarında kabul yada kısmen kabul kararı verilen davalılar bu şekilde olup, dava dilekçesinde Tablo A’da gösterilen …, …, …, …, …, …, … yönünden; söz konusu apel borcunun tamamından sorumlu oldukları iddiasıyla dava açılmış ise de; bu davalılar hakkında daha önce verilen ret kararının bozma kapsamı dışında bırakıldığı, ayrıca davaya konu şirkette her ne kadar bu davalıların görünürden ortak olmayıp hakim ortak oldukları iddiası ileri sürülmüş ise de, bu iddianın ispatlanmadığı gibi şirket kayıtlarına göre de bu davalıların ortak olduklarına yönelik bir emare bulunmadığı anlaşıldığından, bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bunlar dışında kalan ve davacı tarafça haklarındaki davalar takipsiz bırakılıp açılmamış sayılan diğer davalılar dışındaki kalan davalılar (Tablo D olarak dava dilekçesinde gösterilen) yönünden ise, söz konusu kalan davalıların doğrudan doğruya davacı şirkette çalışmadıkları, pek çoğunun dava dışı grup şirketlerinde çalıştıkları, davacı şirkette çalışanların ise apel borcunun çağrılması ile ilgili doğrudan doğruya bir görevlerinin ve yetkilerinin bulunmadığı, bu kapsamda bu davalılar yönünden açılan davanın da reddi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalılar …, …, …, Hasan …, …, …, … mirasçıları (…, … ve …) ve …n hakkında açılan davanın takipsiz bırakılması sebebiyle bu davalılar hakkında açılan davaların AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacının davasının diğer davalılar yönünden KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 515.000,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin 15/03/1999, 15.000,00 TL’sinin 23/07/1999, 495.000,00 TL’sinin ise 10/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte aşağıda isimleri belirtilen davalıların şahsi olarak sınırlı sorumlu oldukları miktarları aşmamak üzere haklarında kabul kararı verilen tüm davalılardan toplam kabul edilen miktar olan 515.000,00 TL ve bunun faiz ve ferilerinden oluşan kısımları aşmamak sureti ile tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen aşağıda tek tek gösterilen davalılardan gösterilen sınırlar oranında tahsili ile davacıya verilmesine,
2-a)Davalılar …, …, … yönünden; söz konusu davalıların hükmedilen alacak bedeli olan 515.000,00 TL’nin tamamından sorumlu olmak şartıyla 5.000,00 TL’sinin 15/03/1999 tarihinden itibaren, 15.000,00 TL’sinin 23/01/1999 tarihinden, 495.000,00 TL’sinin ise 10/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
b)Davalılar …, …, … ve …’nun 20.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak ve bu 20.000,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin 15/03/1999 tarihinden, 15.000,00 TL’sinin ise 23/07/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak şartıyla davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Davalı … yönünden; 5.000,00 TL ile sınırlı olmak ve 15/03/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d)Davalı … yönünden; 99.000,00 TL’nin 10/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
e)Davalı … yönünden; 79.200,00 TL’nin 10/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
f)Davalı … yönünden; 99.000,00 TL’nin 10/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- 2.maddede hükmedilen ve her birinin şahsi sınırlı sorumlu olduğu gösterilen miktarların hem kendi içlerinde, hemde toplam hükmedilen tazminatı geçmemek kaydıyla aleyhe hükmedilen tüm davalılar yönünden tahsilde mükerrer olmamak şartıyla ve müteselsil sorumluluk kapsamında sorumlu olduklarının belirtilmesine,
4-Diğer davalılar hakkında açılan davanın REDDİNE,
5-Davacı… harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 296,70 TL harcın talep halinde iadesine (bozma öncesi ilk karar gereği iade edilmiş ise, iadede tekerrür olmamak koşulu ile),
6-Karar tarihinde geçerli olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davacı lehine takdir olunan 34.550,00TL ücreti vekaletin haklarında açılan davanın kabulüne karar verilen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine (Davalılar …, …, …’ın vekalet ücretinin tamamından, davalılar …, …, … ve …’nun 2.725,00TLsinden, Davalı…’ın 2.725,00TLsinden, davalı … ‘in 10.670,00TLsinden, davalı …’in 9.062,00TLsinden, davalı …’nun 10.670,00TLsinden sorumlu olmak üzere ve bozmadan önce ilk karar doğrultusunda tahsil edilen miktar var ise, tahsilde tekerrür olmamak şartı ile),
7-Karar tarihinde geçerli olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince haklarında açılan davanın reddine karar verilen ve kendilerini vekille temsil ettirenler hakkında lehlerine takdir olunan 34.550,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine (bozmadan önce ilk karar doğrultusunda tahsil edilen miktar var ise, tahsilde tekerrür olmamak şartı ile),
8-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan 5.727,30TL yargılama gideri ile bozma sonrasında yapılan 1.412,80TL yargılama gideri olmak üzere toplam 7.140,10TLnin davalılar …, …, …, …, …, …, …, Davalı …, Davalı … , …, Davalı …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine (bozmadan önce ilk karar doğrultusunda tahsil edilen miktar var ise, tahsilde tekerrür olmamak şartı ile),
9-Davalı … tarafından yapılan 100,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Davalı … tarafından yapılan 30,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
11-Davalı … tarafından yapılan 25,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı

İşbu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Yasası kapsamında imzalanmıştır