Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/525 E. 2018/708 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/525
KARAR NO : 2018/708
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/05/2015
KARAR TARİHİ : 24/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin mahkememize sunmuş oldukları dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 21/12/2013 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde iken içinde bulunduğu aracın kaza yapması sebebi ile yol kenarında bekleyen …’ a çarpması neticesinde ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini kaza neticesinde davacıların murisi olan …’ ın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü …’ ın kusurlu olduğunu, bu durumun ceza yargılaması ile de tespit edildiğini, müteveffanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacıların oğullarını kaybetmekten dolayı tarifsiz acı duyduklarını yaşadıkları acı ve üzüntünün telafisi mümkün olmamakla birlikte mahrum kaldıkları destek zararının telafisinin gerektiğini belirtmiş davacı anne … için 2.000,00 TL davacı baba… için 2.000,00 TL olmak üzere 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu dava dışı … ın sevk ve idaresindeki dava dışı… Şti. Adına tescilli … plakalı araç için müvekkil şirketçe 13/08/2013 – 12/08/2014 tarihleri arasında… poliçe numarası ile ZMMS poliçesinin düzenlendiğini, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamında sınırlı olduğunu, davacılar tarafından herhangi bir başvuru yapılmadığını, hasar ve kusurun tespitinin gerektiğini zira sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçekleşen zararı ödemekle yükümlü olduğunu, meydana gelen zararın tespit edilebilmesi için aktüer hesaplamasının yapılmasının gerektiğini, karayolu taşımacılık sigortasının bulunması halinde ilk olarak taşıma sigortasının sorumlu olduğunu, temerrüt şartlarının gerçekleşmediğini, bu sebeple işlemiş faiz talep olunamayacağını belirtmiş davanın reddini savunmuştur.
Kazaya ilişkin soruşturma ve tahkikat evrakları dosya içerisine alınmıştır.
Kazaya karışan araca ilişkin tescil kayıtları ve sigorta poliçelerine ilişkin kayıtlar dosya içerisine alınmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya hesap bilirkişiye tevdii olunmuş, hesap bilirkişi tarafından 15/01/2017 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur, sunulan raporun kusur raporu alınmaksızın düzenlendiği kazaya birden fazla aracın karıştığı, muris … ın araç içerisinde değil yol kenarında beklerken davalı tarafa sigortalı aracın çarpması sonucunda vefat ettiği anlaşılmakla kusur durumunun net bir şekilde tespiti yönünden dosya ATK ya gönderilmiş, ATK trafik ihtisas dairesi tarafından düzenlenen 05/12/2017 tarihli raporda dava konusu kazanın yol kenarında yaya olarak bulunan müteveffa … ın ölümle neticelenen kaza olduğunu, … ın ölümü olayında sürücü… ın suçsuz olduğunu, davalı şirkete sigortalı araç sürücüsü …’ ın ise tamamen kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmakla her ne kadar ilk raporda aynı kusur oranı üzerinden değerlendirme yapılmış ise karar tarihine yakın tarihli rapor alınması gerektiği kanaati ile dosya tekrardan aktüer bilirkişiye tevdii olunmuş aktüer bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 28/02/2018 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporunda davacı anne … ın destekten yoksun kalma zararının 71.442,16 TL olduğu davacı baba…’ ın destekten yoksun kalma zararının 68.693,95 TL olduğu yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili dosyaya sunmuş olduğu 17/04/2018 tarihli talep arttırım dilekçesinde özetle; davacılar her biri yönünden talep etmiş oldukları 2.000,00′ er TL maddi tazminat taleplerinin bilirkişi raporu doğrultusunda 140.136,11 TL ye arttırdıklarını bildirmiş bu miktarın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İş bu dava trafik kazasından kaynaklı ölüm sebebi ile destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminat davasıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sigorta türüdür.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesinin yollamasıyla anılan Kanunun 85. maddesine göre belirlenmektedir. Buna göre; sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar halinde bu zorunluluk …aittir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (YHGK’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde 21/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebi ile davacılar murisi …’ ın vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü … ın %100 kusurlu olduğu, kaza sonucunda oğullarını kaybeden davacılardan anne …’ ın 71.442,16 TL, davacı baba…’ ın 68.693,95 TL destek zararının oluştuğu davalı sigorta şirketinin oluşan zararın tümünden sorumlu olduğu, dava tarihi öncesi sigorta şirketine başvuru yapılmadığı ve herhangi bir temerrüt ihtaratında bulunulmadığı anlaşılmakla tespit olunan tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz istenebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların açmış oldukları davanın KABULÜ ile; 71.442,16 TL nin dava tarihi olan 12/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ a, 68.693,95 TL nin dava tarihi olan 12/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı…’ a ödenmesine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 9.010,99 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 1.386,50 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 13.960,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸