Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/423 E. 2018/1226 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2015/423 Esas
KARAR NO : 2018/1226
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/04/2015
KARAR TARİHİ: 19/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin kongre turizmi alanında çağdaş esaslara, bilimsel ve teknik verilere uygun olarak iş ve hizmet üretmek, bu iş ve hizmetlerin gerektirdiği her türlü, ticari ekonomik ve teknik faaliyetlerde bulunmak üzere kamu ve özel sektör işbirliği ile kurulmuş bir şirket olduğunu, davacı şirketin dönemsel olarak davalılardan elektrik ihtiyacını karşılamak için elektrik temin ettiğini, davacı şirketin abonesi olduğu davalılardan almış olduğu hizmet karşılığında her ay fatura bedellerini aksatmadan düzenli bir şekilde ödeme yaptığını ve ödemeye de devam ettiğini, ancak elektrik enerjisinin kullanım bedeli dışında birden fazla maliyet türü yaratılarak söz konusu maliyetler dağıtıcı ve tedarikçi firmalar tarafından faturalardan da görüleceği üzere haksız olarak kullanıcılara yüklendiğini, kayıp kaçak bedelleri ve diğer ad altında birçok bedelin açık veya aktif enerji bedeli içinde gizlenmiş bir şekilde hukuka aykırı olarak kullanıcılara yansıtıldığını, kullanıcıların da elektrik enerjisinden mahrum kalmamak adına bu bedelleri habersizce bizarur ödediğini, dava konusunun aynı hukuki sebepten doğması, alacağın aynı elektrik aboneliğinden kaynaklanması, davaların temeline oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerinin aynı veya birbirine benzer olması, müşterek sorumluluğun olması ve usul ekonomisi açısından HMK 57. Maddesi gereğince her iki davalıya birlikte dava açıldığını, şayet hukuka aykırı olarak tahsil edilen 2011 yılından sonraki bedeller 2 ve 3 nolu davalılar tarafından 1 nolu …’a ödenmişse bu durumda …’ın tüm alacaktan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, diğer davalıların ise sorumlu oldukları dönemler bakımından ayrı ayrı belirtilerek infazda tereddüte yer bırakmayacak şekilde hüküm kurulmasını talep ettiğini belirterek dava t tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre için davacıya ait tüm aboneliklerden her ne ad altında olursa olsun faturalandırılarak gizliden veya açıktan haksız olarak olarak tahsil edilen kayıp – kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli ile bu bedellere uygulanan TRT payı, Enerji Fon Bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ile KDV dahil bedellerinin uzman bilirkişi vasıtası ile tespit edilmesine, tespit edilen8 bedellerin şimdilik kaydı ile 100.000,00 TL nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan sorumlu oldukları dönemler itibarı ile müştereken ve müteselsilen istirdadı ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalılardan … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, davacının neden bu şekilde bir dava açtığını anlamadıklarını zira davalı şirketin davalılardan … dan toptan elektrik alıp davacıya satmak dışında diğer davalılar ile hiçbir organik bağının bulunmadığını, davacının kimile bir ticari ilişki içerisine girmişse hepsine işbu davada husumet yöneltildiğini, davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, söz konusu kayıp kaçak bedelinin iadesine karar verilen Yargıtay kararlarına konu davaların hepsinde davalı tarafın bir “dağıtım şirketi” iken işbu davada davalı davalı şirketin “satış” lisansına sahip bir “toptan satış” şirketi olduğunu, yani davalının davalı şirkete dava konusu kayıp kaçak bedelini gelir kaydeden kurum olmadığını, kayıp kaçak bedelini asıl tahsil eden kurumun ilgili mevzuata göre dağıtım şirketi olduğunu, davacıdan alınan tüm bu bedellerin de zaten davacının dağıtım şirketi olan… ‘a ödendiğini, işbu huzurdaki davada davalı olan satış şirketlerinin mevzuata bu şekilde bir “kayıpları önleme, hırsızları engelleme, bu konuda teknik alt yapı veya üst yapı” kurma vs gibi görevi bulunmadığı gibi, bu konuda bir hakkı veya yetkisinin de olmadığını, davalı şirketin “satış” lisansına sahip olup bu lisans kapsamında sadece piyasadan elektrik satın alıp, EPDK tarifelerine ve de kurallarına uymak kaydıyla, piyasadaki kullanıcılara elektrik satışı yapma hak ve yetkisine sahip olduğunu, kayıp kaçak bedelinin EPDK düzenlemelerine dayanılarak yasal olarak alındığı hususu, Yargıtay kararının gerekçesinde de açıkça yazıldığını, ancak gerekçede EPDKnın bu yetkisini aştığı ve kararın adil olmadığı hususu belirtilerek bu nedenle bu idari düzenlemeye uyulmaması gerektiğinin belirtildiğini, yanı HGYK yetkisini aşarak Danıştay gibi karar verdiğini, dava konusu bedellerin tüm dağıtım şirketleri, perakende şirketleri ve davalı şirket gibi toptan elektrik satışı yapan şirketlerce, tüm elektrik abonelerinden tahsil edildiğini ve piyasasal faaliyet gösteren herkesin bu EPDK karar ve tarifelerine uymasının hukuken zorunlu olduğunu, hukukumuzda herhangi bir idari düzenlemenin yasalara aykırılığı veya adil olmaması söz konusu ise, bu düzenlemenin idari yargı tarafından (ki somut olayda Danıştay) iptali gerekli olduğunu, ve iptal edilmediği sürece bunların ilgili herkes için bağlayıcı olduğunu, taraflar arasında imzalanmış bulunan elektrik satış sözleşmesinin davaya konu kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, TRT payı, enerji fon bedeli, belediye tüketim vergisi ve KDV bedelinin davacıdan tahsilini mümkün kıldığını, sözleşmenin tacir tarafların serbest iradeleri sonucu imzalandığının ve hükümlerin tarafları bağlayıcı olduğunu, fatura münderecatlarının kesinleştiğini, davacının çelişkili davranış yasağına aykırı davrandığını, her ikisi de tacir olan davacı şirket ile davalı arasında imzalanmış bulunan elektrik satış sözleşmesinde davaya konu bedellerin davacı şirketten tahsilini n açıkça mümkün kılmadığını, sözleşmede açıkça davacı şirketin bu bedelleri ödeyeceğini hiçbir hukuki tartışmaya izin vermeyecek şekilde kabul ettiğini, davacının tahsil edildiği süre boyunca faturalarda açıkça ayrı bir kalem olarak yer verilmiş kayıp kaçak bedeliyle ilgili olarak sözleşme süresi boyunca ve sonrasında herhangi bir itirazda bulunmadığını, faturaların ihtirazi kayıtsız olarak ödendiğini, tüm bunlara rağmen davacının işbu davayı ikame ederek söz konusu kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, TRT payı, enerji fon bedeli, belediye tüketim vergisi, KDV iadesini talep etmesinin hukuken korunmasının düşünülemeyeceğini belirterek karşı dava ve başkaca dava hakları saklı kalmak kaydıyla itirazlarının kabulüne, davacının TRT payı, Enerji Fon Bedeli, Belediye Tüketim Vergisi, KDV bedellerinin iadesi talebi yönünden davanın HAzine’ye ihbarına, öncelikle dava dilekçesinin usul ve yasaya uygun olmadığından reddine, davanın husumet yönünden reddine ve haksız olan işbu davanın tamamen esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazlarını tekrar ettiklerini, davacı şirketin talepleri zamanaşımına uğradığını, ayrıca huzurdaki davanın muhatabı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu olduğunu,. zira davalı şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, davalı şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, bu nedenle gerek husumet yönünden gerekse yargı yolu yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini, davacının ödediği bedellerin faturalardan belli olduğunu, bu itibarla belirsiz ya da kısmi alacak davası açması usul hukukuna aykırı olduğunu, dava değerinin belli olduğunu, bu itibarla dava dilekçesinin usul hukuku açısından kabul edilemez nitelikte olduğunu, 6100 Sayılı HMK’nun 107.maddesinde belirsiz alacak davasının açılabilme koşulları belirtiltildiğini “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” denildiğini, davacı şirketin 2224200 ve…tesisat numaraları ile davalı şirketten enerji kullandığını, davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemler, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler, “6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu” uyarınca EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri” ve “Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini, mevzuat kapsamında, 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararı ile 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi kayıp kaçak hedefleri belirlenerek, hedef kayıp kaçak oranları ve bu bölgelerde gerçekleşen kayıp kaçak oranları esas alınarak 28.12.2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylandığını, tarifelerin bu kurul kararlarında yer alan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı kurul kararı ile ulusal bazda ve abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenmiş ve 01.01.2011 tarihi itibariyle uygulanmaya başlandığını, ülke genelinde 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek perakende satış, kayıp kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemeler, dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlenmekte, kurul kararları ile onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girdiğini, davalı şirketin abonelerle yapmış olduğu sözleşmelerde kararlaştırılan edimlerin kapsamı dışında taleplerinin olmadığını, tüm yönetmelik, yasa ve yargı kararları dikkate alınarak düzenlenen tarifelerle kamu hizmetinin doğru ve düzenli şekilde yürütebilmesi için talep edilen bedellerin, dağıtım sistemi kullanım tarifeleri, perakende satış hizmeti tarifeleri, iletim bedeli olduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılardan CLK BEPSAŞ vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine açılan işbu davayı kabul etmediğini, davalı şirketin tahsil ettiği ve davaya konu edilmiş olan fatura bedellerini EPDK kurul kararları uyarınca tahsil ettiğini, kayıp kaçak bedelinin müşterilerden tahsil edilmesinin mevzuattan doğan bir yükümlülük olduğunu, davalı şirketin perakende satış tarifeleri ile dağıtım ve iletim tarifeleri, elektrik piyasası tarifeler yönetmeliğinin 5. Maddesi uyarınca “düzenlemeye tabi” tarife türlerinden olduğunu, dolayısıyla faturalarda belirtilmiş olan bedellerini sözü geçen tarifelerin içeriğinde yer almakta olup Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun onayı ile uygulandığını, bu kapsamda, 11 Ağustos 2002 tarih ve 24843 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin “Dağıtım Tarifesi” başlıklı 9. Maddesi uyarınca, kayıp ve kaçak enerji miktarı dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından temin edileceği ve kayıp kaçak bedelinin, 11 Ağustos 2002 tarihli ve 24843 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri esas alınarak hesaplanacağının belirtildiğini, kayıp kaçak bedellerinin tahsil edilmesi idari kararlar ile olup bu uyuşmazlıkların çözümünün adli yargının alanı dışında olduğunu, kayıp kaçak bedeli dışındaki diğer fatura kalemlerinin tahsil edilmesi de yine EPDK mevzuatına uygun yapılmadığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişiler tarafından sunulan kök ve ek rapor ile, raporun düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 20. Madde, 21 ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun değiştirilen 17. Maddesine göre, dağıtım şirketlerinin abonelerinden tahsil ettiği dava konusu kayıt / kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedellerini tahsil ettiği, dolayısıyla 6719 sayılı kanuna uygun olarak tahsil edilen bu bedellerin abonelere geri ödenmesinin mümkün olmadığı, öncelikle 6446 sayılı elektrik Piyasası Kanunun 21. Maddesinde teknik ve teknik olmayan kayba ilişkin hüküm bulunmamakta olduğu, dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıplara düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirleneceği, kurulca belirlenen hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esasların kurul tarafından düzenleneceği, kayıp kaçağa ilişkin uygulama mezkur mevzuat hükümlerinin yanı sıra elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği ve ilgili tebliğlerinde ve elektrik piyasası lisans yönetmeliğinde yer alan diğer hükümler de dikkate alınarak gerçekleştirilmekte olduğu, tüketicilerin daha düşük kayıp kaçak bedeli ödemeleri sağlanırken aynı zamanda bu hizmeti yerine getiren dağıtım şirketlerine de riskler yüklenmekte olduğu, bu kapsamda verilen hedefler şirketlerin performansları da dikkate alınarak belirlenmiş olup performans düzeyi yüksek olan şirketlerin ödüllendirilmesini performans düzeyi düşük olan şirketlerin ise cezalandırılmasını temin edecek bir mekanizma dahilinde hedef kayıp kaçak oranlarının belirlenmiş olduğu, nitekim düşük performanstan dolayı gerçekleşen yüksek kayıp kaçak düzeyinin yol açtığı ek maliyete dağıtım şirketlerinin katlanacakları dikkate alındığında bu ek maliyetlerin hiçbir şekilde tüketicilere yansıtılmamakta olduğu, davacı firmanın dava konusu edilen geçmişe yönelik 10 yıldır tahsil edilmekte olan kayıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ile fazladan ödenmiş olan KDV ve TRT payı bedellerini talep etmesinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Kök ve ek raporlar usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup, raporlara karşı beyan ve itirazlar dosyaya sunulmuştur.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın, davacının davalı şirketin abonesi olduğunu, davalı şirketlere kayıp kaçak bedeli olarak hukuka aykırı ve haksız yere kendisinden talep edilen bedelleri ödemek zorunda kaldığını belirterek ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak ödememesi gerektiği halde kendisinden hukuka aykırı ve haksız yere tahsil edilen şimdilik 100.000,00 TL’nin davalılardan sorumlu oldukları dönemler itibari ile müşterek ve müteselsilen ticari faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesi talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih 2016/150 Esas sayılı dosyası ile Anaya Mahkemesine yapılan iptal başvurularının reddedildiği, sadece 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesine eklenen 10 nolu fıkranın iptal edildiği, iptal edilen fatura ve reddedilen kısımlar dikkate alındığında mahkemelerin denetim yetkisinin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine yönelik olma kısmının iptal edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporuna göre de söz konusu faturaların 6719 sayılı kanun, 6446 sayılı kanun, EPDK kurul ve kararlarına aykırı olmadığı, her ne kadar başlangıçta davacı tarafça açılan davada davacı haklı iken, daha sonra yapılan düzenlemeler ile düzenlenen bu faturaların geçmişe yönelik olarakta yasal hale geldiği anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine davacı taraf dava açıldığı aşamada haklı olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 1.707,75 TL den mahsubu ile fazla alınan 1.671,85 TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL harç, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 565,00 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 3.000,90TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
Hakim