Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/190 E. 2018/312 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/190
KARAR NO : 2018/312
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin… ve 613963 abone numaralı sözleşmelerle davalı … A.Ş. Abonesi olup diğer davalıların taşeron niteliğinde olduğunu ve kendi sözleşme dönemlerinden sorumlu olduğunu, müvekkil firmanın 01/08/2010 tarihiyle .. A.Ş.13/05/2011 tarihli sözleşmeyle … A.Ş. Ve 30/11/2014 tarihli sözleşmeyle … A.Ş. İle aralarında satış sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin yapıldığı ilk aylardan itibaren kendilerine tahakkuk ettirilen faturalarda kaçak kullanım bedeli sayaç okuma bedeli iletim ve dağıtım bedeli gibi haksız tahsilatlar yapıldığını, haksız tahsilatın ne oranda yapıldığını öğrenmek amacıyla davalılardan eski dönemlere ilişkin faturaların bir suretinin kendilerine gönderilmesinin talep edildiği ancak herhangi bir netice alınamadığını, davalılardan sözkonusu dönemlere ait faturaların celbedilmesi ve yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde haklılığının ortaya çıkacağını beyanla tahsil edilen meblağların ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz oranı uygulanmak suretiyle taşeron davalıların kendi sözleşme dönemleri ile sorumluluğu sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sahip olduğu aboneliklere ilişkin tüketim tesislerine elektrik enerjisi satılması ve yapılan tüketimin faturalandırılması amacıyla davacıyla müvekkil arasında 03/11/2014 tarihinde elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, bahsi geçen sözleşmenin 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tarafların serbest iradesi sonucunda karşılıklı rıza ile imzalandığını ve sözleşme yapıp yapmama özgürlüğünü kapsamanın yanı sıra sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünü de kapsadığını, sözleşmenin 6.1 maddesinde toplam elektrik enerjisi satış bedelinin ne şekilde hesaplanacağının belirlendiğini, davacının talepleri ve itirazlarının enerji piyasası mevzuatı hükümleriyle bağdaşmadığını savunarak davanın reddini mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı… A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde HMK 119/c maddesince belirtilen bazı kanuni eksiklikler olduğu ve bunların tamamlanmaması halinde davanın Mahkemece açılmamış sayılması gerektiğini, dava konusu talep konusunun faturalrda açıkça belirli olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılamayacağı gibi kısmi davaya da konu edilemeyeceğini, kabul anlamını taşımamak şartıyla davacının bir an talep hakkı olduu düşünülse bile bu hakkın zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirketin tahsil etmiş olduğu ve itiraz edilen kalemlerin sözleşmeye uygun olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinin sonuç kısmında her bir faturanın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiz oranı uygulanmasını talep ettiği ancak iddia edilen dava konusu alcak için faizin dava tarihi itibariyle işleyecek reeskont faizi olması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı husumet görev ve hak düşürücü süreye yönelik itirazlarını tekrarla öncelikle bu yönlerden davanın reddini talep ettiğini, itiraz konusundaki yasal düzenlemeleri yapmakla Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun yetkili olup kurul kararlarına karşı açılacak davalarda görevli Mahkemenin Danıştay olduğunu, davacının taleplerinin konusunu oluşturan faturalardan ödenen bedelin belli oyup hangi hizmet için ne kadar tutar ödeneceğinin açıkça yazdığı, bu nedenle alacak miktarının belirsiz olduğu yönündeki beyanların kabul edilemez olduğunu, periyodik kontrol sonucu değişen sayacın sökme takma ve kalibrasyon ayar bakım bedellerinin aboneden tahsil edilmesinin yasa gereği oluşunu, dava konusu maliyet kalemlerinin ülkemizde elektrik enerjisinin üretim kaynağından tüketim noktalarına kadar ulaştırılmasının başladığı günden bu yana mevcut olan türdeki maliyet kalemleri olup müşterilere henüz yeni tahakkuk ettirilmediğini, bu hususta Yargıtayca verilmiş birçok örnek karar bulunduğu ve kayıp kaçak tahakkuklarının EPDK mevzuat düzenlemelerine uygun olduğunu beyanla davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, yargılama sürecinde yazılan müzekkereler ve tarafların sunmuş oldukları deliller kapsamında; taraflarca dosyaya sunulmuş örnek Yargıtay kararları, … Enerji ile imzalanan 03/11/2014 tarihli sözleşme örneği ve… numaralı sayaçlara ait faturalar, … .. A.Ş. Tarafından sunulan tüketim ekstreleri ve abone işlem dosyası, … Enerji tarafından davacıya kesilen 20/02/2015 tarihli elektrik faturası, … A.Ş. İle imzalanan 18/05/2010 tarihli sözleşme örneği ve davacı şirkete kesilen faturalar, EPDK’nın kayıp kaçak bedeline ilişkin duyuru ve kararları celp olunmuştur.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişi …’ya tevdi edilmiş olup, tanzim olunan 05/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Elektrik piyasası mevzuatında davalının davacıdan kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden enerji fonu TRT payı belediye vergisi ile KDV tahsil etme hakkının bulunduğu hususunun hükme bağlandığı, kayıp kaçak bedelinin 2011 tarihi itibariyle tanımlanmayıp bu bedelin daha öncesinde de dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içerisinde tahakkuk ettirildiğini, dosya kapsamına sunulan tüm faturalar incelendiğinde davacı tarafa iadesi gereken kayıp kaçak – iletim – dağıtım – sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelleri KDV dahil olarak; Bedaş için 16.010,15-TL, …A.Ş. İçin 11.598,27-TL, … …A.Ş. İçin 3.272,53-TL olarak hesaplandığı ancak … A.Ş.’ye tebligat yapılamaması nedeniyle fatura ibrazında bulunamadığını, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı enerji hatların işletilmesi bakım ve kaçağın önlenmesi gibi işlemlerin kdağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğunu, dava konusu dört tesisat için ibraz edilmeyen dönem faturaları dosyasında görülemediğindenbu dönem faturaları hariç olmak üzere dönemler için KDV dahil toplam tutarın 30.880,95-TL olduğu ve üç davalı yönünden hesaplandığı, davacının faturaların ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlarda ticari faizin uygulanması istenilmiş ise de davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek ancak dava tarihinden itibaren ticari faiz istenebileceği görüş ve kanaatinde olduğunu bildirilmiştir
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; davacının davalı şirketlere abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı, E.E.Fon bedeli, BTV ile KDV bedellerinin haksız alındığı iddiası ile bunların tahsiline yönelik olarak açılan alacak davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketlerden sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi sayfalarında yapılan incelemede bu başvuruların yapıldığı tarihten itibaren Anayasa’mızın 152. Maddesinde belirtilen 5 aylık bekleme süresinin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesi’ne yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise mahkememizce bilinen şekli ile bir kısım yerel mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonucunda henüz bir karar verilmemiş olması, Anayasa’mızın 152/2. Maddesi uyarınca yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından 5 aylık süre içerisinde karar vermemesi halinde mevcut dosyayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre karara bağlayacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, davacı tarafça faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK kurul ve kararlarına aykırı düzenlendiği yönünde bir iddianın da bulunmayışı gözönüne alındığında mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle dosya kapsamında başkaca inceleme ve araştırmaya gerek olmadığı takdir edilerek davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada, Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında abonelerin kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açtıkları davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle hakkını alamadığı sabit
görülmekle davacı vekiline vekalet ücreti takdirine ayrıca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU :
1-Yasal mevzuattaki değişiklik kapsamında dava konusuz kaldığından esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 68,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 32,41 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müşetereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 68,31 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 226 TL posta, müzekkere, tebligat masrafından oluşan toplam 826,11 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır.”