Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/152 E. 2018/1067 K. 09.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/152
KARAR NO : 2018/1067
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :17/09/2012
KARAR TARİHİ : 09/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmaya 20.06.2012 tarih 298.776,00 TL bedelli fatura ile dijital tekstil makinesi, parça baskı makinesi ve dijital baskı makinesi satışı yapıldığını bu faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, icra takibinden sonra tarafların anlaşması çerçevesinde bir makinenin müvekkiline iade edildiğini, diğer makineyi davalının halen kullandığını bakiye alacağın 174.640,00 TL’ ye düştüğünü ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davaya cevap vermemiş duruşmalara katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 28/11/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 174.640,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar işleyecek aylık %15 ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili şeklinde sürdürülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesinin … esas, 2014/15915 karar sayılı, 10/11/2014 tarihli ilamı ile; davalıya gönderilen dava dilekçesinin 08.11.2012 tarihinde adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği, davalı şirketin 20.09.2012 tarihinde adres değişikliği yaptığı ve bunun ticaret sicilinde ilan edildiği, dava dilekçesinin 08.11.2012 tarihinde bila ikmal iadesi üzerine mahkemece öncelikle ticaret sicilinden adres araştırmasıyla ve gelecek cevaba göre işlem yapılması gerekirken bu husus yerine getirilmeden icra takibinde yapılan tebligatın Tebligat Kanunu’ nun 35/4 maddesi kapsamında kabul edilerek davaya devam olunmasının savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup doğru görülmediği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yeniden yapılan yargılama taraf vekilleri bozma ilamına uyulmasını talep etmişler, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili 11/02/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu 2 adet… marka dijital tekstil makinesinin, 1 adet … marka dijital baskı makinesinin ve 1 adet … marka parça baskı makinesinin ayıplı ve kusurlu olduğunu, davalı firmanın davacı şirketten davaya konu makineleri 298.775 TL bedelle 20/06/2012 tarihinde satın aldığını, makinelerdeki kusur ve ayıplar tespit edildikten sonra işbu eksiklik ve ayıpların giderilmesi için sözlü olarak davacı şirkete başvurulduğunu, ancak davacı taraftan herhangi bir cevap alınamadığını, bunun üzerine 27/06/2012 tarihli ve…seri nolu iade faturası kesildiğini fakat bu faturanın davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, bu nedenle …Noterliğinin 04/07/2012 tarihli ve…yevmiye nolu ayıp ihbarını ve davaya konu makinelerin geri alınması isteklerini içeren ihtarname gönderildiğini, bu ihtarname üzerine davacı şirketin ayıp ihbarlarını kabul ettiğini, bu kabul ile öncelikle 07/08/2012 tarihli ve … nolu iade fatura ile 1 adet … marka dijital baskı makinesi ve 1 adet … marka parça baskı makinesinin davacı şirket tarafından geri alındığını, kalan 2 adet… marka dijital tekstil makinesinin de davalı şirket tarafından … adresine teslim edildiğini, ayıp ihbarının TTK ve BK’da belirtilen süreler içerisinde yapıldığını, davaya konu makinelerin eksikliklerin büyük bir bölümünü gizli ayıbı oluşturduğunu, makineler kurulup, ilk ürünler verilip, işbu ürünlerin diğer firmaların kalite kontrolünden geçtikten sonra ancak bu makinelerdeki gizli kusurlar ve ayıpların ortaya çıkabildiğini, kaldı ki makinelerdeki görünür ayıplardan dolayı davalı şirketin davacı tarafa hem sözlü hemde yazılı olarak ihbarda bulunduğunu, buna ek olarak 27/06/2012 tarihli iade faturası kesildiğini, ancak davacı firmanın basiretli bir tacir gibi davranmayarak işbu iade faturasını kabul etmediğini, bununla birlikte Yüksek Mahkemenin yerleşmiş içtihatlarında belirttiği üzere, ayıp ihbarının yapılmasının belli bir şekil şartı olmadığını, bu bağlamda iade faturasını da ayıp ihbarı olarak değerlendirmenin mümkün olduğunu, ayrıca şirket yetkilileri arasında yapılan elektronik postalarında ayıp ihbarının yasal süreler içerisinde yapıldığı ortaya koyduğunu, dava tarafın davaya konu makinelerin ayıplı olduğunu ikrar ettiğini ve makineleri geri aldığını, davaya konu tüm makineler ayıplı olduğu ve davacıya geri teslim edildiği için davacı şirketin 20/06/2012 tarihli ve 012425 seri nolu faturalardan kaynaklı herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından iddia edilen malların ayıplı ve kusurlu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca iddia edilen ayıp ve kusurların gözle görülebilir ayıplar olup TTK 23/C de belirtildiği gibi 2 gün içerisinde bildirilmesi gereken açık ayıplar olup, davacıya malın satışı sonrasında 2 gün içinde bildirilmiş bir ayıp ihbarıda bulunmadığını, davalının iddia ettiği malların ayıplı olduğunu kanunda belirtilen 2 gün ve 8 günlük süreler içinde davacıya bildirmediği gibi, malın kendisine teslim edildiği 20/06/2012 tarihinden 14 gün sonra malların ayıplı olduğu iddiası ile malları iade etmeye çalıştığını, davacı ile davalı firmanın aralarında yaptıkları anlaşma sonucu bir kısım makinaların iadesine karar verildiğini ve davacı şirket tarafından müşteri memnuniyeti düşünülerek her ne kadar makinelerde ayıp söz konusu olmasa dahi 07/08/2012 tarihli 063760 numaralı fatura ile bu makinelerin iade alındığını, ancak taraflar arasında yapılan anlaşmaya ve iade faturasına dahil olmayan diğer makinelerin davacı firmanın adesine bırakıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kaldıki basiretli bir tacirin makineleri satıcının adresine bırakması ve bunun sonucu teslim ettiğine dair iade faturası kesmemesi veya bu iade ile ilgili herhangi bir belge almamasının mümkün olmadığı gibi hayatın olağan akışıma da aykırı olduğunu, ayrıca bu iddianın HMK.200/1 ve 201 maddelerinde düzenlenen senetle ispat zorunluluğu gereği tanık beyanları ile ispat edilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, bu konuda tanık dinlenmesine muvafakatlerinin olmadığını beyan etmiştir.
Dosyanın rapor sunmuş olan heyete tekrardan tevdi ile özellikle davalının savunmalarında yer alan iade edilen makinelere ilişkin olarak takibe konulan faturalar karşılaştırılmak ve ayrı ayrı irdelenmek suretiyle rapor düzenlenmesi istenmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 13/10/2017 tarihli raporda; davalı tarafça incelemeye 2012 yılına ait sadece yevmiye defteri ibraz edildiği, kebir ve envanter defterlerinin ibraz edilmediği, dolayısı ile davalıya ait kanuni defterlerin TTK.m.85 uyarınca lehine delil vasfı bulunup bulunmadığı hususunda bir tespit yapılamadığı, davalıya ait ticari defterler üzerinde yapılan incelemede, davacıdan yapılan makine alımına ilişkin 298.776 TL tutarlı faturanın davacı alacağına kaydedildiği, davalı tarafından düzenlenen 124.136 TL.lik iade faturasının da davacı borcuna kaydedilerek, davacı alacağının 174.640 TL.sına indiği, 31/12/2012 tarih ve 44 nolu yevmiye maddesinde davacı hesabına 95.265 TL borç kaydedildiği görüldüğü, bu kayda ilişkin olarak herhangi bir ödeme makbuzu ve belge sunulmadığı, dolayası ile yerindeliği konusunda kanaate varılamadığı, bu davalı ödemesinin, davalı kayıtlarında görünmediği, davalı tarafından iade faturası muhteviyatı makineler dışındaki makineninde davacının işyerine teslim edildiği iddia edilmesine karşın bu iddiasını kanıtlayacak herhangi bir sevk irsaliyesi veya başka bir belge sunulmadığı, davalıya ait yevmiye defterinin 31/12/2012 tarih ve… nolu yevmiye maddesinde, 253-Tesis, Makine ve Cihazlar Hesabı’nda, davalı şirketin 170.264 TL tutarında tesis, makine ve cihaza sahip olduğu, bu tutarın içerisinde de 148.000 TL tutarında Dijital Tekstil Makinesi bulunduğu, 148.000 TL.nin +%18 kdv.li tutarının 174.640 TL olduğu, bu durum karşısında davalı tarafın davacıdan alınan tüm makinaların iade edildiği ididasını ispat edemediği, davacı tarafından talep edilen makinenin (bedelinin) davalı kayıtlarında da yer almakta olması karşısında ve yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında kök raporda varılan sonucu değiştirecek yeni bir veri olmadığı, taraflar arasında makine alım satımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu ve davalı tarafa satılmış olan makine bedelinden bakiye kaldığı anlaşılan 174.640 TL asıl alacak bakımından, davacı tarafın icra takibine itirazın iptali talebinin yerinde olduğu, takip talebinde işlemiş faiz talep edilmesine karşın, dosyada davalının temerrüdüne ilişkin bir belgeye rastlanmadığı, takip tarihi olan 23/07/2012 tarihinden itibaren alacak için yıllık %15 avans faizi talep edildiği, takip konusu yapılan alacağın, makine bedeline, faturaya ve cari hesaba dayanması ve davalı tarafından bilinebilir olması karşısında, likit olması nedeniyle inkar tazminatı verilip verilmeceğinin takdirinin mahkemede bulunduğu, Yargı Paketi içerisinde İİK.da değişiklik yapan ve 02/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı yasanın 11.maddesinde; “2004 sayılı kanunun 67.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan yüzde kırkından ibaresinin yüzde yirmisinden şeklinde değiştirildiği ve maddeye “bu kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” fıkrasının eklendiği, buna göre tespit edilen asıl alacak tutarının %20.sinin 34.928 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekiline ticari kayıtlarında görülen 95.265 TL.lik ödemeye ilişkin ödeme belgelerini sunabilmesi için süre verilmiş, davalı vekili 15/05/2018 tarihli celsede ödemeye ilişkin dekontu bulamadıklarını beyanla makinelerin davacı tarafta olduğuna ilişkin tanıklarının dinlenmesini talep etmiştir.
Dinlenen davalı tanıklarından…; “ben davalı şirkette 2012 ve 2014 yılları arasında müşteri temsilcisi olarak çalıştım, davacı tarafından davalıya satılan mallara ilişkin bilgim vardır, biz iki adet dijital baskı makinesini davacı şirketin … depo adresine vinç ile götürerek teslim ettik, o dönemde teslim alan şirket sahibi Abdullah beydir, ancak kendisi sevk irsaliyesini imzalamadığı gibi tarafımıza herhangi bir teslim tesellüm belgesi vermemiştir, olay günü biz malları indirdikten sonra şirket sahibi kapılara kilitleyerek çıktı hiç bir evrak imzalamadı, olay günü makine teslimi sırasında davacı şirketin elemanları da vardı ben durumu davalı şirket yetkilisine bildirdim kendisi dönmemi söyleyince hiç bir belge imzalatmadan geri döndüm diğer iki makinenin teslimi sırasında ben yoktum ancak gönderildiklerini biliyorum en son teslim edilen baskı makinelerinde istenilen verimlilik sağlanamadı” ; tanık …, “ben davalı şirket yetkilisiyim uzun süredir tekstil sektöründe çalışıyoruz ancak sonradan dijital baskı işine girmeye karar verdik davacı şirket ile olan ticari münasebetimiz sebebi ile kendisine güvenerek hiç bir para ödemeksizin 4 adet makineyi denemek maksatlı olarak aldım, makineler geldikten sonra iki tanesinin bizim iş alanımızla alakalı olmadığını görünce iadesi konusunda anlaştık diğer iki makine yönünden de aldıktan sonra başka şirketler ile iş bağladım ancak makine istediğimiz verimi sağlamadı sürekli sorun çıkarmaya başladı bunun üzerine davacı ile görüştük bizzat kendisi de gelerek makinelerdeki ayıbı gidermeye çalıştı ancak makineler kısa bir süre sonra tekrar sıkıntı çıkarmaya başlayınca makineleri iade etmek istedim, buna kendisi de rıza gösterdi diğer iki makineyi iade etmiş olduğumuz Esenyurttaki depoya çalışanımız olan …ile birlikte makineleri gönderdik, makineleri teslim ettikten sonra Bayram beni aradı davacı şirket yetkilisinin belgeleri imzalamadığını söyledi bende aramızdaki ticari münasebet sebebi ile kendisine dönmesini söyledim, sonradan anlaşmazlığımız giderileceğini düşünmüştüm ancak bahse konu makinelerden kaynaklı olarak tarafımıza takip başlatıldı, biz malların tamamını iade ettik herhangi bir borcumuz yoktur, bahse konu makinelerdeki ayıbı biz kullanım sırasında fark ettik alım esnasında makinelerdeki eksikliği fark etme şansımız yoktu bu alana yeni başlamıştık, yine bu alana ilişkin olarak almış olduğumuz personelin itirazları doğrultusunda maldaki ayıbı fark ettik gidermeye çalıştıysak da gideremedik sonrasında malı iade ettik, malı teslim aldığımızda ayıbı fark etme şansımız yoktur, makineler sonradan kullanım esnasında sorun çıkarmıştır” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Tüm Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, davacı tarafından davalı tarafa satılan makineler için düzenlenen 20.06.2012 tarihli fatura bedelinden bakiye kalan 174.640.-TL asıl alacak için yapılan takibe itirazın İİK.’nın 67. Maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 mad.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibin de haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve
hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı davalı borçlu aleyhine, 298.776,00.-TL asıl alacak 4.052.00.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 302.828,00.-TL icra takibi başlattığı, davalı borçlunun süresi içerisinde borca ve takibe itiraz talebinde bulunmuştur.
Davacı alacaklı İ.İ.K 67. Mad. Gereğince yasal 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Mahkemece toplanan deliller, iddia, savunma ve bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporu doğrultusunda yapılan değerlendirmede;
TTK.m.66 ve VUK m. 182 gereğince mecburi olan ve tabloda belirtilen kanuni defterlerin tutulduğu, açılış tasdiklerinin TTK.m.69 ve VUK. m.220 – 226 uyarınca yaptırıldığı, sunulan yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin de tabloda belirtildiği gibi yaptırılmış olduğu görülmüştür. Bu durumda, sunulan kanuni defterlerin TTK. m.85 uyarınca lehine delil vasfı bulunmaktadır.
Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş olan 20.06.2012 tarihli ve 012425 sayılı 298.776.-TL tutarındaki fatura bedelinden bakiye kalan 174.640.-TL’lık davacı alacağınm, yapılan icra takibine rağmen davalı tarafından ödenmemesinden kaynaklanmaktadır.
Davacı defterleri üzerinde yapılan cari hesap incelemesinde, davalı şirkete ait cari hesap dökümü bilirkişi raporunun 3.sayfasında tablo şeklinde belirtildiği gibi tespit edilmiştir;
Bilirkişi raporunun 3.sayfasında ve ek raporun 4. sayfasında tablo şeklinde belirtilen cari hesap dökümünde görünen 174.640.-TL’lık bakiyenin davalı tarafından ödenmediği görülmektedir.
Dava dilekçesinde, davacı şirket vekili tarafından; “… takipten sonra, makinelerden bir adedinin davalı ile aralarında yaptıkları protokol çerçevesinde müvekkili davacıya iade edildiği, diğer makinenin ise halen davalı tarafından kullanılmakta olduğu” belirtilmiş, bunun aksini ortaya koyan bir belge dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından yapılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazda, “Takibe mesnet faturaya konu makinelerin hatalı ve ayıplı olduğu, ayıplı malların kabul edilmediği ve iade alınması için alacaklıya Beyoğlu l.Noterliği’nin 04.07.2012 gün ve 8031 y..nolu ihtarnamesi keşide edilerek iade alınması ihtarında bulunulduğu” belirtilmiş olmasına karşın, davalı tarafın incelemeye katılmadığı ve iddia ettiği ayıp ile ilgili olarak dosyaya herhangi bir tespit, kanıt vb belge sunmadığı, davalı tarafça iade edildiği makinalara ilişkin de basiretli bir tacirden beklenen şekilde bir belge sunulmadığı, davalı tarafın çalışanı olan tanıklar ayıplı makinelerin iade edildiğini beyan etseler de bu konuda bir belge alınmamasının yine tarafların tacir olmaları dikkate alındığında hayatın olağan akışına ve ticari uygulamara aykırı olduğu anlaşılmakla,
Mahkemece toplanan deliller, iddia ve hükme esas teşkil edecek bilirkişi raporları doğrultusunda;
Taraflar arasında makine alım-satımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu ve davalı tarafa satılmış olan makine bedelinden bakiye kaldığı anlaşılan 174.640.-TL asıl alacak bakımından, davacı tarafın icra takibine itirazın iptali talebinin yerinde olduğu,
Takip talebinde işlemiş faiz talep edilmesine karşın, dosyada davalının temerrüdüne ilişkin bir belgeye rastlanmadığı, takip tarihi olan 23.07.2012 tarihinden itibaren, alacak için yıllık % 15 Avans faizi talep edildiği,talebin uygun olduğu;
Alacağın miktarının tam olarak tespiti yargılamayı gerektridiğinden inkar tazminatının şartlarının oluşmadığı,
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE, TAKİBİN; 174.640,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar işleyecek aylık %15 ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili şeklinde SÜRDÜRÜLMESİNE,fazlaya ilişkin (alacak, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı) talebinin REDDİNE, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE,
TAKİBİN; 174.640,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar işleyecek aylık %15 ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili şeklinde SÜRDÜRÜLMESİNE,
Fazlaya ilişkin (alacak, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı) talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 10.850,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 3.447,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 16.428,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸