Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/133 E. 2018/153 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/133 Esas
KARAR NO : 2018/153
DAVA : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2015
KARAR TARİHİ : 07/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı şirketin 01/05/2011 tarihinde davalı şirket ile akdetmiş olduğu Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme uyarınca gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Mayıs 2011 tarihinden itibaren davalı şirketten tedarik ettiğini, davacı şirketin … obane numaralı daığıtım sistemi ve …abone numaralı … elektrik abonesi olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan elektrik tedarik sözleşmesinin incelendiğinde görüleceği üzere davacı şirketin ticarethane abone grubuna daihl olup, dağıtım şirketlerinin faaliyet bazlı tarifeleri-1 Diğer Tüm Dağıtım Sistemi Kullanıcıları Parekende Tek zamanlı 6.1.1.de belirtilen abone grubuna ait aktif enerji tarifesi üzerinden sözleşme hükümlerine göre faturalandırılmakta olduğunu, davalı şirket tarafından tanzim edilen faturalarda davacı şirketin kullanmış olduğu enerji bedeli haricinde Dağıtım Sistem Kullanım Bedeli, PSH (sayaç okuma), Perakende Satış Hizmet Bedeli, K.K.Bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli, TRT Payı, Enerji Fonu, BTV kalemlerinin ayrı ayrı belirtilmek suretiyle davacı şirketin elektrik faturasına ilave edildiğinin görüldüğünü, davacı şirketin kullanmış olduğu elektrik enerjisinin bedelinin haricinde dava dilekçesinde sayılan tüm kalemleri de ödeme zorunluluğunda kalmakta olduğunu, davacının aboneliğinin yapıldığı tarih olan 2011 Mayıs ayından beri düzenli olarak faturalarını ödeyen, dürüst bir abone olduğunu, ancak kötü niyetli kullanıcılar ile dağıtım firmasının alt yapı eksikliklerinden kaynaklanarak ortaya çıkan kayıp kaçak miktarlarının hiçbir kusuru olmadığı halde davacıya yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini, hakkaniyete ve usule aykırı olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak üzere, Mayıs 2011-Kasım 2014 tarihleri arasındaki toplam 43 fatura dönemine ilişkin faturalarda davacı şirketten tahsil edilen fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.176.333,48TL kayıp-kaçak bedellerinin her bir fatura için fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, PSH Sayaç okuma Bedeli olarak tahsil edilen toplam 7.705,06TLnin de her bir fatura için fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davanın talep konusunun açıkça faturalarda belirli olması hasebiyle HMKnun ilgili maddeleri uyarınca belirsiz alacak davası açılamayacağı gibi kısmi davaya da konu edilemeyeceğini, davacı şirketin davacı şirket ile akdedilen 01/05/2011 tarihli “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme”, 01/05/2011 tarihli “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine ilişkin Sözleşme Ek Protokolü” ve 01/07/2014 tarihinde yürürlüğe giren “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme Ek Protokolü” uyarınca davacı şirket için gerekli elektrik enerjisini tedarik etmekte olduğunu, davacı şirketin, “kayıp kaçk bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli” adı altındaki alacak kalemlerinin usulsüz ve yasaya aykırı olarak tahakkuk ve tahsil edildiği iddiasında olduğunu, ancak bu iddiaların mesnetsiz olup, taraflar arasında akdedilmiş sözleşme ve ek protokollerin hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmenin “Enerjinin Birim Fiyatı” başlıklı 6.maddesi uyarınca elektrik enerjisi bedelinin hesap edileceği formülün açıkça taraflar arasında kararlaştırıldığını, ilgili hükümlerden de açıkça anlaşılacağı üzere davacı şirketin gerçekleştirmiş olduğu işlemin taraflar arasındaki sözleşmeye ve ek protokole uygun olduğunu, söz konusu maddelerden de açıkça anlaşılacağı üzere davacının, dava konusu yaptığı bedelleri davacı şirkete ödemeyi hür iradesiyle ve karşılıklı pazarlık sonucu imzaladığı sözleşme ve ek protokol ile kabul ettiğini, basiretli bir tacir olan davacının, üstelik serbest-rekabetçi piyasa koşullarında pazarlıkla ve bizzat hür iradesiyle kabul ettiği sözleşme ve ek protokol hükümleri uyarınca ödediği bedelin iadesini talep etmeye hukuken hakkı olmadığını, açıklanan nedenlerle, hukukun en temel ilkelerinden olan ahde vefa ilkesi uyarınca, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olan davacının serbest iradesi ile imzaladığı Sözleşme ve Ek Protokoller ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğinin açık olduğunu, işbu alacak kalemlerinin haksız ve yasaya aykırı olduğunu iddia eden davacı şirketin bu alacaklarını ihtiva eden faturaların ihtirazi kayıt olmaksızın ödeme ve faturalara süresinde itiraz etme hakkı olmasına rağmen itiraz etmemesinin davacı şirketin bu alacak kalemini zımnen kabul ettiğinin göstergesi olduğunu, davalı şirketin elektrik faturalarına yansıttığı bedellerin tamamının mevzuata ve düzenlemelere tamamen uygun olduğunu, EPDK tarafından 16/12/2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul kararıyla 2011/2015 arasındaki dönemi kapsayan uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi için kayıp-kaçak hedeflerinin belirlendiğini, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 4.maddesinde EPDK’nun bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiğini, davalı şirketin düzenlediği faturalarda yer alan “PSH-Personel Sayaç Okuma Bedeli”, sayaç okuma maliyetlerini yansıtan ve Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği kapsamında belirlenen bir bedel olduğunu, söz konusu bedelin tüm dağıtım sistemi kullanıcıları için okuma başına belirlendiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, ilk itirazların ve usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini, davacının üçüncü kişi olan … AŞ’ye ihbar edilmesini, ayrıca huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 01/05/2011 tarihli elektrik satış sözleşmesi ve ek protokoller, Yargıtay kararları, elektrik faturaları ve ödemelere dair hesap hareketleri, EPDK duyurusu, EPDK kararı, dekont suretleri, ticaret sicil kayıtları celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişiler Elektrik Elektronik Y.Mühendisi … ve Hukukçu Doç Dr … tarafından tanzim olunan 01/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında 01/05/2011 tarihli imzalanan elektrik enerjisi tedariki ve tüketim sözleşmesinin 4,5,6 maddelerinin, davacı yana çıkartılacak elektrik faturalarına ait hususları kapsadığını, 6.madde ile ise, davacı yana çıkacak faturalardaki fiyatın belirlenmesinde, kayıp kaçak bedelinin açık olarak birim fiyata dahil olacağı, mevzuat hükümlerine göre ortaya çıkacak değişikliğin de, değişiklik tarihinden itibaren fatura fiyatlarına dahil edileceğinin imza altına alındığını, buna göre sözleşme tarihinden beri kayıp kaçak bedelinin fatura fiyatlarında bulunduğunu ve davalı şirkete ödenecek yasal ödeme tutarı olduğunu, davaya konu olan, kayıp kaçak bedeli ile sayaç okuma edeline ait 6464 sayılı EPK ve Dağıtım Sistemindeki kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliğinin 4/a maddesi ile 8 ve 9.maddeleri uyarınca dağıtım tarifelerindeki kayıp/kaçak bedellerinin yasal ödeme tutarı olarak talep ve tahsil edilmiş olduğunu, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ilamında, elektrik abonesinden alınan kayıp kaçak bedelinin iadesi gerektiği yönünde karar verildiğini, yakın tarihli emsal nitelikteki diğer Yargıtay kararlarında da aynı yönde hüküm kurulduğunu, tüm bu nedenlerle her ne kadar yasadan kaynaklanan bir kayıp kaçak bedeli mevzu bahis olsa da, teknik kayıp bedelinin abonelerden tahsilinin bir dereceye kadar kabul edilebilir olsa dahi, Yargıtay’ın yaygın uygulaması göz önüne alındığında, kayıp kaçak bedelinin davacı yandan tahsilinin hukuka uygun olmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 02/09/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda; dosyada yapılan inceleme neticesinde ve davalı itirazlarının da değerlendirilmesi sonucunda kök raporda belirtilen sonucu değiştirecek bir durum ortaya çıkmadığından kanaatlerinin değişmediklerini belirtmişlerdir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar ve itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 15/03/2018 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda;kayıp kaçak oranları kapsamında hesaplanan ve Türkiye genelinde uygulanacak fiyat tarifelerinin belirlendiğini, bu kapsamda davalı yanın, davacı yandan, kar amacı olmaksızın, davalı olmayan … AŞ(…)’nin, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında EPDKdan aldığı toptan satış lisansın 6 (b) hükmünde ve elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen iletim veya dağıtım tarifeleri üzerinden ücret ödemekle yükümlü olduğundan bahisle yasal ödeme tutarı olarak talep ve tahsil edilmiş olduğunu belirtmişlerdir. Bilirkişi ikinci ek raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın; davacı şirketin davalı şirketin elektrik abonesi olduğu, 2011 yılı Mayıs ayından itibaren tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin düzenli olarak ödendiği, ancak ödenen fatura içeriklerinde mevcut kayıp, kaçak bedeli ve PSH sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen 1.176.333,48TL kayıp, kaçak bedelinin fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak ödeme tarihlerinden itibaren reeskont faizi ile birlikte, sayaç okuma bedeli olarak tahsil edilen 7.706,06TLnin her bir fatura için ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi sayfalarında yapılan incelemede bu başvuruların yapıldığı tarihten itibaren Anayasa’mızın 152. Maddesinde belirtilen 5 aylık bekleme süresinin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesine yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise mahkememizce bilinen şekli ile bir kısım yerel mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda henüz bir karar verilmemiş olması, Anayasa’mızın 152/2. Maddesi uyarınca yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından 5 aylık süre içerisinde karar vermemesi halinde mevcut dosyayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre karara bağlayacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, davacı tarafça faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK kurul ve kararlarına aykırı düzenlendiği yönünde bir iddianın da bulunmayışı gözönüne alındığında mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında abonelerin kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu, ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı anlaşıldığından, davacı vekiline vekalet ücreti takdirine, ayrıca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1.Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90TL karar harcının peşin alınan 20.088,84TLden mahsubu ile fazla alınan 20.052,94TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 2.180,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90TL harç, 1.400,00TL bilirkişi ücreti, 261,00TL tebligat tezkere giderleri olmak üzere toplam 1.696,90TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …