Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1077 E. 2020/640 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/1077 Esas
KARAR NO:2020/640

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/10/2015
KARAR TARİHİ:04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile davalı arasında … Mah. … Cad. No:… (Ada:… Parsel:…) … adresinde kain taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işletmeciliği için 04.02.2012 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol imzalandığını, protokol’ün 3.1.3 ve 3.1.4. maddeleri gereğince; davalının bayilik sözleşmesi tarihinden itibaren davacıdan her yıl için 500 m3/yıl beyaz ürün (benzin-motorin) ve davacının onay verdiği LPG dağıtım şirketinden 140 ton/yıl LPG satın alacağını, bu miktarlardan eksik olarak satın aldığı her m3 ürün için 100 USD tutarında cezai şart ödeyeceğini beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, davalının, protokol’ün 5. maddesi ve Bayilik Sözleşmesinin 18/c ve 20. maddeleri gereğince taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin bir yada birden fazla maddesini ihlal etmesi halinde davacıya 150.000,00 USD tutarında cezai şartı ve sözleşmenin bu sebeplerle feshi halinde davacının uğrayacağı kar mahrumiyetini de ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ve ariyet sözleşmesi hükümleri doğrultusunda davalıya bayilik sözleşmesi süresince akaryakıt istasyonunda bedelsiz olarak kullanılmak ve sözleşme sonunda iade edilmek üzere malzemeler verildiğini ve istasyona kurumsal kimlik uygulaması yapıldığını, bu yatırımın davacıya toplam maliyetinin 200.175,37 TL. olduğunu, davalının taahhütlerini yerine getirmediğini ve bunun üzerine davacı tarafından davalıya ihtarname gönderildiğini, (…. Noterliği’nin 27.03.2015 tarih-… yev. no.’su ile tasdikli ihtarname) davalının, satış taahhüdünde bulunmadığını ve kendisine işletme desteği verilmediğini belirten bir cevabı ihtarname keşide ettiğini,( …. Noterliği’nin 15.04.2015 tarih … yev. no.’su ile tasdikli ihtarname) davalının, taahhütlerinden ve akdi sorumluluklarından kurtulabilmek adına sözde haklı sebeplerle sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirdiğini, (…. Noterliği’nin 30.06.2015 tarih — … yev. no.’lu ihtarname) Davalının ihtarnamesinde fesih gerekçesi olarak, “bayilik ilişkisinin başlangıcında sözleşmenin icrasına tahsis edilmiş mülkiyeti davacıya ait olan taşınmazın 3. kişilere devredildiğini, yeni malikin bayiyi istasyondan tahliye etmek istediğini ve tahliye için kendilerine verilmiş olan sürenin dolduğunu, devir nedeniyle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini” ileri sürdüğünü, davalının bayilik sözleşmesini fiilen ve hukuken sona erdirdiğini ve ahde vefa ilkesine aykırı davranışı üzerine davacının davalıya bir ihtarname daha göndererek fesih nedeniyle sözleşmeden doğan borçlarını ödemesini talep ettiğini,( …. Noterliği’nin 20.07.2015 tarih — … yev. no.’su ile tasdikli ihtarname) İhtarname içeriğinde; “Akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşıtımazın mülkiyetinin davacıya ait olmadığı, taşınmazın mülkiyetinin … Tur. inş. ve Tic. A.Ş.’ye ait olduğu, taşınmazın 29.04.2014 tarihinde kendilerinin teklifi, bilgileri ve onayı dahilinde grup şirketleri olan … Tic. ve San. Ltd.Şti. ‘ye satıldığı, satış işleminden 15 aylık bir süre geçtikten sonra gerçekleşen satıştan yeni haberdar olmuş gibi hareket ediyor olmalarının ve yeni malikin tahliyelerini istediğini söylemelerinin gerçeği yansıtmadığı, bu davranış şeklinin basiretli bir tacirin davranış şekli olamayacağı, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan taahhüt ve yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla gerçeğe aykırı gerekçelerle ve sözde haklı sebepler yaratarak bayilik sözleşmesini feshetmelerinin kendilerini akdi sorumluluklardan kurtarmayacağı” hususlarının belirtildiğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan alacak kalemleri ve bu alacakların dayanaklarının; a) Davacının ticari defter kayıtlarıyla sabit olmak üzere davalı …’den muaccel 1.804,73 TL, tutarında cari hesap alacağı bulunduğunu, b) 04.02.2012 tarihli Protokol’ün 3.1.3 ve 3.1.4. maddeleri gereğince, davalının sözleşmeyi süresinden önce feshettiği tarihe kadar satış taahhüdüne aykırı olarak yeteri kadar ürün satın almaması ve fesih tarihinden sözleşmenin süresinin sonuna kadar satış taahhüdü gereği satın alması gereken akaryakıtın alınmayacak olması nedeniyle cezai şart borcu doğduğunu, davalının bayilik sözleşmesi süresince davacıdan her bir yıl için 500 m3/yıl beyaz ürün (benzin-motorin) ve davacının onay verdiği LPG dağıtım şirketinden 140 ton LPG satın alma taahhüdü olduğunu, bu taahhüt esas alındığında sözleşmenin imzalandığı 04.02.2012 tarihinden fesih ihbarının davacıya ulaştığı 07.07.2015 tarihine kadar en az 1.712 m3 beyaz ürün satın alması gerekirken davalının 1.274m3 ürün çektiğini, aynı sürede LPG satış taahhüdüne göre 478 ton satın alması gereken davalının 352 ton LPG satın aldığını,davalının sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar geçen sürede 438m3 (1.712-1.274) beyaz ürün ve 126 ton (478-3 52) LPG taahhüt açığı ve bu taahhüt açığından kaynaklanan (438+126) 564 x 100 USD = 56.400 USD cezai şart borcu bulunduğunu, bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshedilmesi nedeniyle fesih tarihinden itibaren sözleşmenin süresi sonuna kadar satış taahhüdü gereği alınması gereken ancak satın alınamayacak 788 m3 beyaz ürün ve 222 ton LPG nedeniyle de taahhüt açığı ortaya çıktığını ve bu taahhüt açığı nedeniyle de oluşan cezai şart borcunun (788+222) 1.010 x 100 USD = 101.000,00 USD olduğunu, c) 04.02.2012 tarihli Protokol’ün 5. maddesi ve Bayilik Sözleşmesi’nin Cezai Şart başlıklı 20. maddesinin açık hükümleri karşısında taraflar arasında akdedilmiş sözleşme hükümlerine ve taahhütlerine uymayan, sözleşmeyi haksız surette süresinden önce sona erdiren davalının davacıya ödemesi gereken maktu cezai şart tutarı da 150.000,00 USD olduğunu, d) Sözleşme süresince kullanılmak üzere; ariyet sözleşmesi ile davalıya toplam değeri 200.175,37-TL olan tesisat, araç ve gereç ve kurumsal kimlik ekipmanlan Sözleşmenin sona ermesi nedeniyle iade edilmesi gereken ariyet olarak verilmiş bu malzemelerin ve kurumsal kimlik ekipmanlarının sökümü ve teslim alınması için teknik ekip gönderildiğini, davalının davacıya ait olan 5 adet dalgıç pompayı, yağ emme makinesi ve dev amblemin direğini davacıya teslim etmediğini, (08.10.2015 ve 10.10.2015 tarihli tutanaklar) bu nedenle iade edilmeyen söz konusu ariyet malzemelerin aynen teslimini, bu mümkün olamıyorsa toplam değeri 5.360,22-TL (5 adet dalgıç pompa ve yağ emme makinesi) ve 5.000,00- USD (dev amblem direği) olan bu malzemelerin yıpranma payı da düşülmek suretiyle belirlenecek olan değerinin şimdilik 500,00 TL.’lik kısmının tahsilini talep ettiğini, e) Ariyet sözleşmesinin 20 ve 21. madde hükümlerine göre söz konusu malzemelerin, feshin ihbarını takip eden 3 gün içerisinde davacıya iade edileceğini, iade edilmediği taktirde teslimde gecikilen her gün için davacıya günlük 500,00 USD cezai şart ödeneceği hususu davalı tarafından kabul ve taahhüt edildiğini, davacının göndermiş olduğu ihtarname ile iadesi istenilen ancak söküm için teknik ekip de gönderildiği halde iade edilmeyen ariyet malzemelerinin teslim edilmemesi nedeniyle 29.07.2015 tarihinden dava tarihine kadar teslimde geciktiği her gün için davalının 500,00-USD tutarında cezai şart ödemesi gerektiğinden davalının dava tarihine kadar işleyen cezai şart bedellerinden kaynaklanan bu borcunun da şimdilik 500,00 USD’lik kısmı talep edildiğini, f) İade edilen malzemelerin sökümü için davacı tarafından ödenen 14.514,00- TL.’nin Ariyet Sözleşmesi’nin 20. maddesi gereğince bu gideri karşılamakla yükümlü olan davalıdan şimdilik 500,00 TL.’lik kısmının tahsili talep edildiğini, g) Bayilik Sözleşmesi’nin 18/c maddesi ve Borçlar Kanunu hükümleri gereğince; davalının, yukarıda yazılı cezai şartlar dışında, sözleşmeyi haksız surette süresinden önce sona erdirmesi nedeniyle davacının uğradığı zararı ve kar mahrumiyetini de ödemek zorun olduğunu, fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı tutularak sözleşmenin sona erdiği tarihten 06.07.2015 tarihinden sözleşmenin normal bitiş tarihine kadar (04.02.2017) kadar satın alması gereken 788 m3 beyaz ürün ve 222 ton LPG’nin alınmayacak olması nedeniyle davacının uğrayacağı zarar ve yoksun kalacağı karın şimdilik 500,00 TL’Iik kısmının tahsilinin talep edildiğini, bayilik Sözleşmesini garantör olarak imzalayan … da ortağı ve yetkilisi olduğu … Petrol’ün borçlarından dolayı sorumlu olduğunu,taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi, protokol ve taahhütnameler gereğince yükümlülüklerini yerine getirmeyerek bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız ve kötü niyetli sona erdiren … Petrol’den ve bayilik sözleşmesinin garantörü olan …’dan, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davacının muaccel 1.804,73-TL tutarındaki cari hesap alacağını,… Petrol’ün satış taahhüdünü yerine getirmemesinden kaynaklanan fesih tarihine kadar 56.400,00 USD, fesih sonrasında 101.000,00 USD tutarındaki cezai şart alacağının şimdilik 1.000,00 USD’lik kısmını, maktu cezai şart bedeli olan 150.000,00 USD’lik alacağın şimdilik 1.000,00 USD’lik kısmını, Ariyet Sözleşmesi kapsamında almış olduğu ve iade edilmeyen malzemelerin aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde toplam değeri 5.360,22-TL (5 adet dalgıç pompa ve yağ emme makinesi) ve 5.000,00-USD (dev amblem direği) olan bu malzemelerin yıpranma payı da düşülerek belirlenecek değerinin şimdilik 500,00- TL’Iik kısmını, fesih ihbarı ile birlikte istenilen ariyet malzemelerini teslim etmemesi nedeniyle 29.07.2015 tarihinde dava tarihine kadar teslimde geciktiği her gün için ödemesi gereken 500 USD’lik cezai şart bedellerinden kaynaklanan cezai şartın borcunun şimdilik 500,00-USD’lik kısmını, kısmi olarak iade edilen kurumsal kimlik ekipmanları ve malzemelerin sökümü için ödenen 14.514,00- TL.’nin şimdilik 500,00 TL.’lik kısmını, sözleşmenin süresinden önce sona erdirilmesi nedeniyle davacını uğradığı zarar ve yoksun kaldığı karın şimdilik 500,00 TL.’lik kısmını, ihtarnamenin davalı …’e tebliğ edildiği tarihten itibaren (29.07.2015) işleyecek olan aylık % 10 oranındaki sözleşmesel faiziyle birlikte (Döviz alacakları için ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihteki döviz kuru esas alınarak TL üzerinden) davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, cezai şarta dair talep, MK md.2 ye aykırı olduğunu, davalının davacı ile aynı grup şirketi içerisinde yer alan … Tur. İnş. Ve Tic. A.Ş.’ne ait akaryakıt ve LPG istasyonunu bu şirketten 5 yıllığına 04.11.2011 tarihinde kiraladığını, buna istinaden akaryakıt dağıtım şirketi olan davacı şirket ile akaryakıt, talepleri üzerine de …. A.Ş. ile de LPG bayilik sözleşmeleri imzalamak suretiyle faaliyetine başladığını, geçen süreç içerisinde, kiralanan taşınmaz süresinin bitiminden önce 29.04.2014 tarihinde …. Tic. San. Ltd. Şti.ne satılmış ve bu satış sebebiyle yeni malikle yapılan anlaşma uyarınca istasyon tahliye edilmek zorunda kalındığını, dolayısıyla bayilik sözleşmesinin sona ermesinde davalının bir kusuru olmamasına karşın kendi grup şirketlerince yapılan satış sebebiyle bayilik sözleşmesinin sona ermesine kendilerinin sebebiyet verdiğini, aynı gruba ilişkin ve birbirine bağlı şirketler olduğunu, davacı vekillerine ….Noterliğinden tanzim kılınan 14.04.2014 tarih ve … yevmiye no.lu genel dava vekaletnamesi veren 7 adet şirketin yetkilisinin de aynı kişi olmasından açıkça belli olduğunu, davacının kendi kusurlarına istinaden tazminat taleplerinde bulunduğunu, davacının, bayilik sözleşmesi sona erene kadar, davalının eksik alım yapmış olmasına rağmen herhangi bir cezai şart talebinde bulunulmadığını, bu nedene binaen sözleşmenin sona erdirilmesi yoluna da gidilmediğini, bu sebeple davacının, davalıya cezai şartın alınmayacağı yönünde bir güven uyandırdığını,Hukuk Genel Kurulu’nun 10.12.2010 gün ve E.2010/9-39, K:2010/71 sayılı kararından alıntı yapıldığını,taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın çözümünde etkili olduğu düşünülen “güven ilkesi”, “güven kavramı” ve “güven sorumluluğu” hakkında açıklamalarda bulunulmasının yararlı görüldüğünü, hukukun evrensel ve genel ilkelerinden olan “dürüstlük ilkesi” (Türk Medeni Kanunu md.2) bazı alt ilkelerin dogmasına sebep olduğunu, bu ilkelerden birisi “ahde vefa ilkesi”, bir diğeri de “güven ilkesi” olduğunu, dürüstlük ilkesini temel alan bir akımın da, irade beyanlarının yorumunda ve dolayısıyla sözleşmelerin kurulup kurulmadığını tespitte “korunmaya layık haklı güveni” esas alan “güven ilkesi” olduğunu,bu güven ilkesinin de, “hukuki görünüşe güvenin korunması” alt ilkesini doğurduğunu, davalının, kendisinde uyandırılan bu haklı güven dolayısıyla davacı şirketten beyaz mal almaya devam ettiğini; ancak, beklemediği şekilde, bayilik sözleşmesinin davalı tarafın feshinden sonra davacı tarafından eldeki dava ile ceza-i şart tazminatının tahsili istenildiğini, dolayısıyla, davacının bayilik sözleşmesinin 15. maddesinin uygulanmayacağı yönündeki anlaşma nedeniyle ortaya çıkan olgunun kaynağı haklı güven olduğunu, bu şekilde ortaya çıkan güven sorumluluğu ise, dürüstlük ilkesinin bir gereği olduğunu, davacının davranışları ile davalıya yarattığı güvenle çelişki oluşturacak şekilde sözleşmenin davalı tarafın feshinden sonra eldeki davaya konu edilen ceza-i şart tazminatını istemesi çelişkili davranış yasağını oluşturduğunu, böyle bir davranışın hukuken korunmasının beklenemeyeceğini, İşbu dava konusu ile ilgili Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin çok yakın tarihli olan, 17.12.2013 Tarih ve 2013/14654 E.- 19950 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, Sözleşme tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar ihtirazi kayıt konmadan mal verilmeye devam edilmesi sebebiyle müvekkilim şirkette haklı bir güven yaratıldığından, cezai şartın tahsilinin talep edilmesi MK md.2 ye aykırıdır. Karar metninde de belirtildiği üzere, Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde öngörülen cezai şart hükümleri TBK’nun 179/11 (BK md.158/11) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu niteliğindedir. Bu sebeple alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde cezai şartı isteyemeyeceğini, davalının eksik alım yapmasına rağmen, cezai şart talebinde bulunmayan ve taahhütnamenin kendisine verdiği sözleşmeyi sona erdirme hakkını kullanmayan davacının, davalı üzerinde bu haklarını kullanmayacağı yönünde bir güven uyandırmasının yanı sıra, aynı grup şirketi içerisinde yer alan şirketlerinin, bayilik sözleşmesine dair akdin ifa edildiği yer olan akaryakıt istasyonunu başka bir şirkete satması sebebiyle istasyonu tahliye etmek zorunda kalan hem davalıdan hem de ortada geçerli bir borç doğmadığından diğer davalıdan cezai şart tazmini talebinde bulunamayacağını, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 Sy. BK’nun 583.maddesinin açık olduğunu, dava dilekçesinde davalının, tamamen kendi bilgimiz ve onayımız dahilinde gerçekleşen taşınmaz satışını gerekçe göstererek bayilik sözleşmesini süresinden önce feshettiğimizi beyan ve iddia ettiğini, istasyonda kiracı konumunda olan davalının taşınmazın satışına nasıl onay vereceğinin anlaşılamadığını, istasyonun kiralanmış olduğu … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. ile davacının aynı grup şirketi içerisinde yer aldığının ispatının açıklandığını, Sayın Mahkemenizce gerekli görüldüğü takdirde, taşınmazı satan şirket ile davacının temsil ve ilzama yetkili kişilerin ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sorulmasını talep ettiğini, davalının ariyeten verilen malzemlerle ilgili herhangibir hukuki sorumluluğunun olmadığını, istasyonun satılması üzerine, satın alan şirketle yapılan anlaşma üzerine istasyon tahliye edilirken davacı yanca ariyeten verilen malzeme ve ekipmanların tamamı davacı yanın bilgisi dahilinde, istasyonu satın alan şirkete bırakıldığını, davacı yan da bu şirketten ariyet konusu malzemeleri yetkili servisler ve bazı kişilerce teslim aldığını, buna dair taraflarınca temin edilebilen evrakların örneklerini dilekçe ekinde sunduklarını, davacı yanın davasının reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle talep edilen alacak cezai şart, iade edilmeyen malzemelerin iadesi veya değerinin ödenmesi, iade edilen malzemelerin sökümü için ödenen bedel, uğranılan zarar ve yoksun kalınan kâra ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin, tarafların sulh olduğu, bu nedenle davadan feragat ettiğine ilişkin dilekçe sunduğu, davalılar vekilinin de feragat karşılığında yargılama gideri ve vekalet ücreti bulunmadığına yönelik dilekçe sunduğu, her iki vekilin vekaletnamelerinde feragat ve kabule ilişkin açık yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin 04/11/2020 tarihli oturumunda da yine davacı vekili imzası ile onaylamış olduğu beyanı ile; davanın konusuz kaldığını, feragat uyarınca karar verilmesini talep ettiğini, davalılardan gider avansı ve ücreti vekalet taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinden soruldu: dava konusuz kalmıştır, feragat uyarınca karar verilsin, davalılardan gider avansı ve ücreti vekalet talebimiz yoktur dedi. Beyanı okundu imzası alındı.
Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre feragat, davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi diye tanımlanmıştır. Feragatin kayıtsız ve şartsız olacağı, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği belirtildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Davacının davasından feragat ettiği görülmekle, davacının davasından feragati nedeniyle HMK 307 ve 311 maddeleri uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle HMK 307 ve 311. Maddeleri uyarınca KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 174,45 TL peşin harç + 13.471,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 13.645,45 TL’den mahsubu ile fazla alınan 13.591,05 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı vekilince ücreti vekalet ve yargılama gideri talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin takdiren üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/11/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸