Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1019 E. 2018/740 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2015/750
KARAR NO : 2018/806
DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin uzun süre yöneticisiz kaldığını, İstanbul …ATM.nin 22/10/2010 tarih ve … esas, … karar sayılı ilamı ile kooperatife tasfiye memurları atandığını, onların da daha sonra görevi bıraktıklarını ve son olarak 2014 yılı Aralık ayında yapılan genel kurulda tasfiye yönetim kuruluna …, …ve …’ün atandığını, atanan tasfiye memurlarının 22/05/2011 tarihinde ortakları davet ederek 2010 yılı olağan genel kurul toplantısı yapıldığını ve bu genel kurula sunulmak üzere de tasfiye bütçesi hazırlandığını, yapılan genel kurul toplantısında kooperatifin kapanışının yapılabilmesi için var olan borçları ödeyebilmek amacıyla daire tiplerine göre aidat ödenmesi kararı alındığını, bu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğüne ilan ve tescil ettirildiğini, ortaklara da taahhütlü mektupla bildirildiğini, buna istinaden davalıya İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından kooperatif aidat alacaklarından kaynaklanan icra takibi yapıldığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini, itirazında kooperatifteki taşınmazını 2005 yılında satın aldığını ve kooperatife üyeliğinin olmadığını, bahse konu taşınmazdan kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığını belirttiğini, yasal bir yıllık süre içinde kendilerine itirazın iptali davası açılmadığından bahse konu davayı alacak davası olarak güncel borç miktarı üzerinden ikame ettiklerini, davalının güncel borç miktarının 2.404,70 TL olduğunu, davacı kooperatifin aynı genel kurulda aidat borçlarından kaynaklanan alacaklar için aylık %2.lik faiz oranı kararı alındığını, ancak emsal Yargıtay kararları gereği temerrüt faizlerinde yıllık faizin iki katı tutarından fazla faize hükmedilemeyeceği içtihatları mevcut olduğundan davalıya ait mevcut borçlar içinde temerrüt tarihinden itibaren aylık %1,5 faiz talebinde bulunma mecburiyeti doğduğunu, kooperatif defter ve belgeleri incelendiğinde davalının kooperatife ortaklığının devam ettiği, aidat borç ve faizlerinin ödenmediğinin ortaya çıkacağını, ortaklık sıfatının bulunmadığından bahisle itiraz eden davalıya davacı kooperatif tarafından tapu tahsis yapılarak dairesinin verildiğini, bu nedenlerle davalının davacı kooperatife olan 2.404,70 TL aidat borcunun her ayın ödeme tarihinden itibaren işleyecek aylık %1,5 oranında faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davaya cevap vermemiş, 14/04/2016 tarihli celsede; 2005 yılında dava konusu evi yani F Blok 2 nolu daireyi başka bir kişiye sattığını, tapudan da devir yaptığını, kooperatif ile hiçbir alakasının kalmadığını, davalı evde de oturmadığını, kooperatif üyesi olmadığını, taşınmazın şu anda adına kayıtlı olmadığını, davayı kabul etmediğini beyanla reddini talep etmiştir.
Davacı kooperatif vekili tarafından davaya konu aidatlara ilişkin genel kurul kararlarının onaylı suretleri dosyaya sunulmuştur.
Sarıyer Tapu Sicil Müdürlüğünden taşınmaza ait tapu kaydı ve kütük fotokopisi gönderilmiştir.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, alacaklının … Kooperatifi, borçlunun … olduğu, kooperatifin 22/05/2011 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar gereği, borçlu ortağın ödemesi gereken aylık 200.47 TL.den Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık 2011 aidat alacaklarına ilişkin olarak toplam 1.492,18 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kooperatif uzmanı bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 19/04/2018 tarihli raporda; davalının 23/12/2004 tarihine kadar davacı kooperatifin üyesi olduğunun tapu kaydı, kooperatif kayıt ve belgelerinden açıkça anlaşıldığı, 23/12/2004 tarihinden sonra ise davacı kooperatifin 22/05/2011 tarihinden öncesine ait genel kurul hazirun cetvellerinin bulunmaması, pay ve yönetim kurulu karar defterinin bulunmaması/görülememesi birlikte değerlendirildiğinde, 22/05/2011 tarihinden sonraki yıllara ait hazirun cetvellerinin tek başına kooperatif üyeliğinin tespitine yeterli olmadığı, davalının kooperatif ortaklık payını devredip devretmediğinin kontrol ve tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 04/05/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; tasfiye memurlarının 22/05/2011 tarihinde ortakları davet ederek 2010 yılı olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, davalıya da davacı kooperatif üyesi olması nedeniyle ortak sıfatı ile davet gönderildiğini, kendisinin bir itirazı olmadığını, nitekim bilirkişi tarafından incelenen hazirun cetvellerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında, “…genel kurula ortak sıfatı ile çağrıldığı bu çağrıya itiraz etmediği durumlarda dahi ortaklığın eylemli olarak varlığının kabulü gerekir..” şeklinde kabul gördüğünü, davalının davacı kooperatif üyesi olup aidat borçlarından sorumlu olduğunu, davalının taşınmazı sattığını ve kooperatif ile hiçbir bağının kalmadığını beyan etsede taşınmazı satmasının kooperatif ortaklığından çıkacağı anlamı taşımadığını, kaldı ki davalının da üyeliğini devrettiğini beyan ve iddia etmediğini, zaten Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre, “….yapı kooperatiflerinde, ortağa intikal eden taşınmazın yanında, ayrıca ortaklık payının devri yapılmadığı taktirde, eski ortağın kooperatif ortaklığı devam edeceğinden, kooperatife karşı borçlu olan, konutun devir edildiği kişi olmayıp, eski ortak olacaktır.” şeklinde olduğunu, ortağın kendi arzusu ile ortaklık hakkını başkasına devretmediği veya ortaklıktan istifa etmediği sürece ortaklığının devam edeceğini, nitekim davalının da ortaklık payını …’dan devir aldığını, ilgili devir temlik senedinin dosyada mevcut olduğunu, fakat davalının taşınmazını satarken aynı şekilde kooperatif ortaklık payını devir etmediğini, yine davalının kooperatif yönetimine sunmuş olduğu bir istifa dilekçesi bulunmadığını, davacı kooperatif tarafından tutulmuş bir ortaklık pay defteri bulunmasa da her kooperatif üyesine ait ortaklık senetlerinin mevcut olduğunu, davalıya ait olan ortaklık senedi ve ortaklığı nasıl devraldığına dair devir temlik senedinin davacı tarafından dosyaya sunulduğunu, bu belgelerin davalının halen kooperatif üyesi olduğunun göstergesi olduğunu, 22/05/2011 tarihinden önce uzun bir dönem genel kurul yapılamadığını, bu nedenlede doğal olarak genel kurul olmayan dönemin genel kurul hazirun cetvelide olmayacağını, davalının kooperatif payını devretmesinin ancak noter kanalıyla göndereceği veya yönetim kuruluna vereceği yazılı talep üzerine yönetim kurulunca alınacak kararla mümkün olduğunu, ki bu yönde davalının ne bir talebi olduğunu ne de hala böyle bir iddiası olduğunu, davalının sadece taşınmazı sattığını iddia ettiğini ki bu durumun yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca da tek başına üyeliğin devri için yeterli olmadığını, davalının kooperatif ortaklığını başkasına devrettiği ya da ortaklıktan istifa ettiği şeklinde bir iddiası ve bu iddiasını destekleyecek bir delili bulunmadığını, tek başına taşınmazını satmış olmasının kooperatif üyeliğinden çıkmak için yeterli olmadığından kooperatif üyesi olan ve bu nedenle aidat borçlarından sorumluluğu bulunan davalı aleyhindeki davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş,
tarihli bilirkişi raporuna ek itiraz dilekçesinde ise; davacı kooperatifte genel kurulların 2011 yılı öncesinde en son 2006 yılında yapıldığından, 2006 yılına kadarki tüm Hazirun Cetvelleri, Genel Kurul Tutanakları mevcut olduğu gibi bu kişilerin muhasebe kayıtlarında halen (dairesini sattığı tarihten sonra da) üye olduğunun açıkça görüldüğünü, hazirun cetvellerinde ve muhasebe kayıtlarında davalı kooperatif üyesinin kaydı bulunmasının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin açık kanıtı olduğunu beyan etmiştir.
Dava; davalının davacı kooperatife olan aidat borçlarının tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalının kendisine tahsis edilen daireyi başkasına devretmesinin üyeliğinde devri anlamına gelmeyeceği, taraflar arasında yapılmış bir devir sözleşmesi bulunmadığı, davalının taşınmazı sattığı savunmasında bulunmuş ve tapu kayıtlarından da dava konusu taşınmazın 23/12/2004 tarihinde dava dışı 3. Kişiye devrinin yapıldığı anlaşılmış ise de davalının devir sonrası 2011 yılından sonra yapılan tüm genel kurul toplantılarının hazirun cetvellerinde yer aldığı, taşınmazın 3. Bir kişiye devrinin yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca da tek başına üyeliğin devri ve sonlandırılması için yeterli olmadığı, davalının kooperatif ortaklığını başkasına devrettiği ya da ortaklıktan istifa ettiği şeklinde bir iddiası ve bu iddiasını destekleyecek bir delili bulunmadığı, aidat borçlarından sorumlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek miktar yönünden kesin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 2.404,70 TL kooperatif aidat borcunun 200,47 TL sinin 30/06/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 31/07/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 31/08/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 30/09/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 31/10/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 30/11/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 31/12/2011 tarihinden, 200,47 TL sinin 30/01/2012 tarihinden, 200,47 TL sinin 29/02/2012 tarihinden, 200,47 TL sinin 31/03/2012 tarihinden, 250,00 TL sinin 31/07/2012 tarihinden, 150,00 TL sinin 28/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek aylık %1,5 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 123,19 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 809,47 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸