Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1013 E. 2022/767 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/1013 Esas
KARAR NO :2022/767

DAVA:Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/10/2015
KARAR TARİHİ:30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının davalı’nın İsparta’daki acenteliğini, taraflar arasında 2008 yılından itibaren kurulan sözleşme uyarınca üstlendiğini, huzurdaki davanın dayanağının davacı ile davalı arasındaki bu acentelik ilişkisi olduğunu söz konusu acentelik faaliyetinin …’dan başka istikametlere seyahat eden yolculara otobüs bileti kesilmesi işlemlerini kapsadığını, davacının fiilen de davalının acenteliğini yürüttüğü hususunun, davacı ile davalı arasında yapılan yazışmalarla, davacı tarafından kesilen biletlerle ve davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerle de sabit olduğunu, davalının …’dan başka istikametlere yapılan otobüs yolculukları pazarındaki payını tamamen davacı şirketin oluşturduğunu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam ederken, 2014 yılının sonunda davalı şirketin paylarının bir kısmının devredildiğini, söz konusu devir işlemi sonrasında davalı şirketin işletme modelinde yaşanan değişimlerin, davalı şirketi davacı tarafından yürütülen ve iyi bir kar düzeyine sahip olan otobüs taşımacılığı pazarını bir acente üzerinden değil, bizzat işletmeye yönelttiğini, bu süreçte davalı tarafından keşide edilen ihtarname ile haklı sebep göstermeksizin TTK 121 maddesindeki üç alık fesih ihbar süresine uyulmaksızın, 10/05/2015 günü 23.59’dan itibaren sonuç doğurmak üzere feshettiğini, davacının sözleşmeyi sürdürmek yönündeki iyi niyetli uğraşlarına rağmen davalının ısrarları sonucunda davacının acentelik faaliyetini durdurduğunu, davacının tüm olumsuz gelişmelere rağmen davalı şirket için …’da yarattığı pazar payının zarar görmemesi için tereddüt etmeden otobüs yazıhanesini boşaltarak davalıya teslim ettiğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle davacının daha geniş bir kitleye hitap edebilmek amacı ile bölgede kiralamış olduğu yazıhanelere ilişkin kira sözleşmelerinin de davacı tarafından feshedilmesi zorunluluğunun doğduğunu, ayrıca davacının bünyesinde çalışan pek çok işçi ile arasında akdedilen iş sözleşmelerini de sona erdirmek durumunda kaldığını, bu sebeple ihbar ve kıdem tazminatları ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, uğranılan bu zararlar sebebi ile davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilerek davalıdan TTK 122 mad uyarınca portföy tazminatının ödenmesini, üç aylık feshi ihbar süresine uyulmaksızın ve haklı bir sebep gösterilmeksizin acentelik ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle uğranılan zararının tazmini ve bu davaya konu olmamakla birlikte taraflar arasında otobüs taşımacılığı sözleşmesinden kaynaklanan zararların tazmininin talep edildiğini, ihtarnameye rağmen davalı tarafından söz konusu zararları tazmin etme hususunda bir girişimde bulunulmadığını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere belirsiz alacak davası olarak; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme akçesi alacağı olarak şimdilik 10.000TLyi ticari avans faiziyle birlikte tazminine, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan müspet zarara ilişkin alacak olarak davalı tarafından davacının zararının şimdilik 10.000TLlik kısmının ticari avans faiziyle birlikte tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11/09/2019 tarihli dilekçesi ile, müspet zarar talebi başta olmak üzere tüm hakları saklı kalmak üzere belirsiz olarak açtıkları davalarında, portföy (denkleştirme) tazminatı taleplerini 2.234.525,09TL’ye arttırdıklarını beyan etmişlerdir.
Davacı vekili 22/11/2022 tarihli dilekçesi ile belirsiz alacak olarak açtıkları davada, müspet zarara ilişkin taleplerini arttırarak, 341.563,83TL müspet zararın tahsilini talep etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava dilekçesinin somutlaştırılması ve eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmadığını, somut olayda acentenin denkleştirme isteminin şartlarının oluşmadığını, davalı şirketin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde etmesinin de söz konusu olmadığını, acentenin ücret kaybına uğramadığını, acentelik sözleşmesinin, davalı tarafından haklı nedenle feshedildiğini, matematiksel verilerden de görüleceği üzere … markasının tüm Türkiye’de büyürken, davacının acentelik yaptığı … ili’nde aynı oranda büyümediğini ve hatta geriye gittiğini, ortaya çıkan bu durumunun acentelik ilişkisinin sonlandırılmasını zorunlu kıldığını, davacı tarafın acentelik faaliyetlerinde göstermiş olduğu başarısızlığın, davalı bakımından acentelik ilişkisini katlanılmaz hale getirdiğini, herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, denkleştirme isteminin üst sınırdan talebinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının hukuki dayanağı olmayan tazminat taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin hisselerinin 2014 yılı sonunda değil, 27/03/2013 tarihinde devre konu edildiğini, anılan tarihte hisselerin satın alan hissedarın halen davalı şirketin %100’üne sahip olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, acentelik sözleşmeleri, fesih ihbarnamesi, ihtarname, tutanak, yolcu biletleri, kira sözleşmeleri, dekontlar, maaş bordroları, acentelik hizmetine ilişkin liste, komisyon faturaları, ticari defter ve kayıtlar celp olunmuştur.
Talimat yolu ile tanık dinlenmesine karar verilmiş, dinlenen tanıklardan …: “Davacı şirket davalı şirketin acenteliğini yapıyordu.Ulaştırma Bakanlığı Kanunlarına göre acentalık sözleşmesi feshedilerek davalı şirket kendine ait yazıhanede kendi adına işletmeye başladı.Acentelik sözleşmesi feshedildikten sonra yolcu kaybı yaşanmadı, aksine … firmasının ismi kullanıldığı için hem sefer artışı hem yolcu sayısında artış oldu.Davacının fesihten önce yolcular yine davalı firma adına duydukları güvenden dolayı bu firmayı tercih ediyorlardı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …: “Ben tahminen 1987-1990 yılları arasında … … Şubesinde acentesı olarak çalıştım.Davalı firmanın acentalığını davacı şirketin yetkilisi …’a verdiler…. işi rayına oturttu ve çalıştırdı, 2015 yılından sonra … firması acenteliğini geri aldı.Acenteliğin … … geri alınması nedeniyle davacı şirket mağdur oldu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …: ” benim … … Nakliye Turizm İnşaat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi ile doğrudan bir ticari ilişkin yoktur, sadece belediyeden bir şirket ile birlikte ortak kiraladığım ama ticaretini muvafakat’ ım dahilinde şirketin yürüttüğü bir otobüs yazıhanesi, bu yazıhane Ben …’in biletlerini satar, ben davacı şirketi muvafakatı 2010 yılında verdim, daha öncesinde kendim işletiyordum ve ben kendim 40 yıldır otogarda işletmecilik yapıyordum dolayısı ile olup biten her şey den haberim oluyordu davacı şirketin sahibi 2004 yılında 12 araçlık flo ile davalı şirketi …’ya getirmiş oldu davalı şirketin tanıtımı için faaliyetlerde bulundu …’nın bütün ilçelerinde davalı şirketin ofislerini açtı, 2006 – 2008 yılları arasında yeni çıkmış olan Neoplan marka araçlarda filoya güçlendirdi, şehir içinde bütün mahallelere servis hizmeti verdi bu servisler dolu boş demeden faaliyette bulundu …’da bu şirket davacı şirketin sahibi …’ın asıl mesleği doktorluktur, halk arasında bu otobüs firması doktor’un firması doktor’un arabaları diye anılıyordu, süreç içerisinde firma taşımacılık konusunda …’da kapasite ve hat olarak zirveye geldi, 1 numaraya oturdu, sonra aralarında ben ne olduğunu bilmiyorum ancak davalı şirket bundan sonra yazıhaneleri ben kendim çalıştıracağım dedi ve işletme hakkını davacı şirketten aldı. Davacı şirkete ait olan alındığı tarihde her biri 400.000 Euro luk araçlar şuanda 50.000 Euro değerindedir, ve şu anda atıl vaziyette durmaktadırlar. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık… ” ben 2000 yılına kadar … Petrol isimli otobüs firmasında bir otobüse davacı şirketin o dönem ki ortağı olan … ile birlikte 1/4 1/4 ortaklığımız vardır ben 2000 de otobüsteki hissemi bırakıp şirketten ayrıldım, bu şirkette …’da ortak dı o da 2004 yılında davacı şirketten ayrıldı, ve bana şirketten ayrıldığını bundan sonra faaliyetlerini … firması adı altında devam edeceğini birlikte çalışıp çalışamayacağımızı sordu bende kabul ettim. 2004 yılında yaklaşık 10 otobüsle davalı firma adı altında faaliyetler başladı. İlk başlarda 3 – 5 hatta faaliyet gösteriliyordu, benim davacı şirkette 2004 2008 yıllarında çalıştım bu yıllar arasında … ilçelerinde … …’da davalı firmanın ismi ile yazıhaneler açıldı. Ancak bu ben yazıhanelerin açılışını ve işletilmesini kimin finanse ettiğini bilmiyorum, ben 2008 de ayrıldığımda firma adına 18 – 20 araç işletiliyordu, hat sayısı da bir hayli artmıştı, ben sağlık nedenleri ile davacı firmadan ayrıldım ancak kendi adıma davalı firma ismi ile işlettiğim yazıhanede faaliyetlerimi sürdürdüm, ben çalıştığım davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı ile aralarında ne sorun yaşandığını bilmiyorum, benim çalıştığım dönemde ana harterlerde çalışan servis minibüsleri de faaliyet gösteriyordu, bu servis minibüsler de davacı şirket adına kayıtlıydı ve davacı şirket tarafından finanse ediliyordu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …: 2002- 2003 yılları arasında davalı şirkette öncelikle danışmanlık, 2003-2008 Şubat ayına kadar şirketin genel müdürlüğünü yaptım, 2008 şubat – 2008 Temmuz a kadarda icra kurul başkanlığı yaptım, ben davacı şirket ile ilk acentelik sözleşmesini imzaladım, o tarihte Türkiye genelinde 2003 yılında yılda 2.800000 yolcu taşıyorduk, … da acentemiz yoktu, davacı tarafla acentelik sözleşmesi kurulduktan sonra Türkiye genelinde yıllık … kalkışlı seferlerin 1800000 ek koltuk katkısı yapmıştır, araçların yıllık yaptıkların sefer sayısı ile koltuk sayısının çarpılması ile bu sonuca varılmıştır. Bütün ıspartadan kalkan araçlar davacı tarafın araçlarıydı, o yıllarda internet etkin bir şekilde kullanılmadığından bayii den yapılan satışlar çok önemliydi, biz davacı tarafa yalnızca eğitim konusunda katkıda bulunduk ve … dan gelen araçların gelmiş oldukları şehirlerde bulunan acentelerimizde afiş açtık, bunun dışında bir katkımız olmadı, 2008 yılında ayrıldığımda yılda taşıdığımız yolcu sayısı 9.000000 ulaşmıştı, davacı taraf ilk 5 acentemizden biriydi, dolayısıyla ciddi katkısının olduğunu söyleyebilirim, acente öncesi İzmir gibi analokasyonlara sefer yapamıyorduk diyeceklerim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …: ” ben davalı … firmasında çalışmaktaydım. Şu an emekliyim. Ancak ticari faaliyetim yani şoförlüğüm devam etti. … benimde aracım vardı, bunun şoförlüğünü yapıyordum. 2004 yılında … … yazıhanesi ile … anlaşdı. Dava dışı … … tabelasını astı. Ulaştırma bakanlığının izni ile bir sözleşme imzaladılar. Bizlerde … olarak … gibi şehirlerde ne kadar …’li varsa biz bunlara … olarak hizmet veriyoruz diye beyanda bulunduk, destek istedik. Bu destek sayesinde … firması bizim mücadelemizle …’da başarılı oldu. Daha önce 1991 yılında, 1987 yılında, ondan daha önce de 1971-1975 yılına kadar çalıştı ancak … firması olarak başarısız olduğu için …’dan ayrıldı. Bizim mücadelemizle 2004 yılından itibaren … şoförler petrolün, …’ın araç ve maddi desteği ile … firması … ve ilçelerinde yazıhane açarak başarılı oldu, bu başarıda … firmasının isim haricinde her hangi bir katkısı yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …: ” … … Nakliye Turizm A.Ş. … …’ta … adına … Belediyesi’nden yer kiralayarak otogar içerisinde şube açtı. Tarihi net hatırlamamakla birlikte 5 yıl kadar önce olduğunu düşünüyorum. …’un bu şube açılmadan önce acentası yoktu. Herhangi bir yazıhanesi de yoktu. …’ın kendi otobüs firması taşımacılık yapıyordıu. … adına bilet satışı yapan herhangi bir yer yoktu. … …, … ile sözleşme yapınca benim … olup eski bir otobüs şoförü olduğumu da bildiklerinden dolayı yazıhaneyi işletmemi istediler. Ben halen bu yazıhaneyi işletiyorum. Davacı ile … arasında sözleşme imzalandığı tarihten itibaren yazıhanede hep ben bulundum. Ben …’un … … A.Ş. İle acentelik sözleşmesini akdetmeden önceki dönemde … otobüs taşımacılığı pazarına girme girişiminde bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Ben o süreçte …’ta otobüs şoförlüğü yapıyordum. … Türkiye genelinde bilinen büyük bir firmadır. Ancak firmanın …’ya gelişi …’la olmuştur. … ilk olarak …’un tabelasını getirmiş duyduğuma göre bilet satışlarına başlamıştır. Onun öncesinde …’un …’da satış yapıp yapmadığı ile ilgili benim net bilgim yoktur. Ben … firmasına ait satışların … … A.Ş. İle yaptığı sözleşme sonucunda artıp artmadığını bilmiyorum. Bunlar şirketlerin muhasebe kayıtlarında mevcuttur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya talimat yolu ile inceleme yapılarak bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir … ve Otobüs İşetmeleri Uzmanı … tarafından tanzim olunan 06/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının aynı sektörde başka bir firma ile acente olarak sözleşme imzalamadığı, özel olarak söz konusu benzer bir işletmeyi işletmediğini, davacının yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, TTKnun 122.mad düzenlenen portföy tazminatının taraflar arasında kurulan sözleşmenin feshi kapsamında davacının portföy tazminatına hak kazandığını, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı taraça tek taraflı olarak 10/05/2015 tarihinde 23.59’da sözleşme süresinden önce sonlandırıldığını, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının 12/10/2015 tarihinde davalıdan portföy tazminatı talep ettiğini, davacı acentenin acente faaliyetinden kaynaklanan son bir yıldaki net karının 1.509.137,35TL olduğunu, davacı acentenin 5 yıllık hasılatlarının 11.172.625,47TL olduğunu, acente sözleşmesinin devam etseydi davacı acentenin kazandırdığı müşterilerle davacı işletmesinin ticari ilişkilerinin devam edeceği sürenin 5 yıl tahmin edildiğini, geçmiş yıllardaki tecrübelere dayanarak müşteri azalma oranının %20 olarak tahmin edildiğini, davalı şirket ile daacı arasındaki sözleşmenin, denkleştirme istemini doğuracak şekilde sona erdiğini, davacı acentenin denkleştirme talebini yasal süre içinde ileri sürdüğünü, yıllar itibariyle acentenin ücret kaybının 4.058.492,89TL olduğunu, %10’dan bugünkü değer faktörü uygulanmak suretiyle bulunan acentenin bugünkü ücret değer kaybının 3.204.306,66TL olarak hesaplandığını, denkleştirme istemi üst sınırının ise 11.172.625,47/ 5 yıl: 2.234.525,09TL olarak hesaplandığını, denkleştirme istemi tutarının hesaplanan üst sınırı aşamayacağını, davacı acenteye ancak 2.234.525,09TL tutarında denkleştirme ödenebileceği yönündeki takdirin mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiş, itirazlar doğrultusunda heyete Ekonomist …’in de eklenmek suretiyle tanzim olunan 01/08/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; denkleştirme tazminatı hesaplanırken ayrıca müspet zarar hesaplamaya gerek bulunmadığını, cezai şartın bulunmadığı durumlarda müspet zarar hesabının yapılmasına gerek olmadığını ve TTK 122.mad yer alan denkleştirme tazminatının zaten müspet zarar mahiyetindeki bir hesaplama olduğunu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak 10/05/2015 tarihinde 23.59’da sözleşme süresinden önce sonlandırıldığını, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının 12/10/2015 tarihinde davalıdan portföy tazminatı talep ettiğini, davacı acentenin acente faaliyetinden kaynaklanan son bir yıldaki net karının 1.056.396,15TL ve 5 yıllık hasılatının 11.172.625,47TL olduğunu, acente sözleşmesinin devam etmesi halinde davacının kazandırdığı müşterilerle davacı işletmesinin ticari ilişkilerinin devam edeceği süresinin 5 yıl tahmin edildiğini, geçmiş yıllardaki tecrübelere dayanarak müşteri azalma oranının %20 olarak tahmin edildiğini, davalı şirket ile davacı acente arasındaki sözleşmenin, denkleştirme istemini doğuracak şekilde sona erdiğini, davacı acentenin denkleştirme talebinin yasal süresi içinde ileri sürdüğünü, yıllar itibariyle acentenin ücret kaybının 2.840.945,04TL olduğunu, %10’dan bugünkü değer faktorü uygulanmak suretiyle bulunan acentenin bugünkü ücret değer kaybının 2.243.014,66TL olarak hesaplandığını, denkleştirme istemi üst sınırının ise 11.172.625,47/5 yıl=2.234.525,09TL olarak hesaplandığını, denkleştirme istemi tutarının hesaplanan üst sınırı aşamayacağını, davacı acenteye ancak 2.234.525,09TL tutarında denkleştirme ödenebileceği yönündeki görülerin mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir.
Davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme yönünden ise, talimat yolu ile dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi SMMM … tarafından tanzim olunan bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2012-2015 yılları arasında davacı şirketin bilet satış tutarındaki artış oranlarının, davalı şirket genel bilet satış tutarlarındaki artış oranlarının altında olduğunu, davalı tarafından, davacı şirket yolcu potansiyel ile emsal olabilecek … ve …’da bölgelerine ait bilet satış tutarındaki artış oranlarına ilişkin davacı şirketin bilet satış oranlarındaki artışlar ile emsal bölgeler arasındaki artış oranları karşılaştırıldığında tablolarda da görüleceği üzere oranlarda sağlıklı bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılabilecek şekilde tutarlı artış ve azalışların olmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiş, dosya yeniden talimat yolu ile inceleme yapılarak rapor tanzimi için bilirkişi Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş olup, tanzim olunan 24/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; 10/05/2010 tarihinden 10/05/2015 tarihine kadar davacı firmanın hak ettiği komisyon gelirleri toplamının 3.992.896TL olduğunu, TTK 122 mad gereğince yapılan hesaplama sonucunda davacı firmanın talep edeceği portföy tazminatı üst sınırının 798.579,20TL olduğunu, 10/05/2015 tarihi ile 30/07/2015 tarih aralığında davacının acenteliğini yaptığı … ili ve ilçelerinin belirtilen tarihlerde yapılan bilet satışlarının tespiti ile bunun üzerinden %10 komisyon oranının hesaplanması sonucunda önel süresinde 247.410TL komisyon tutarı olacağını, dava dosyasına daha önce sunulan bilirkişi raporunda hesaplanan tutar ile tarafınca hazırlanan portföy tazminatı tutarı arasında fark olmasının nedeninin önceki bilirkişi raporunda tüm ticaretin portföy tazminatı hesaplamasına dahil edilmiş olması olduğunu, ancak cari ilişkinin incelendiğinde görüleceği üzere taraflar arasında acenteliğe dayalı ticaret dışında karşılıklı araç alış/satış ticaretinin ve otobüs işletmeciliği ticaretinin de olduğunun tespit edildiğini belirtmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi ve … Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu tanzim olunan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğundan, dosya mahkememizce seçilen bilirkişiler Mali Müşavir …, Hukuk Dr Öğr Üyesi … ve Sektör Uzmanı … tarafından tanzim olunan 27/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan denkleştirme tazminatı hesaplaması neticesinde davacı acentenin sözleşmenin feshinden sonraki 5 yıllık kaybının 2.686.075,56TL olarak hesaplandığını, söz konusu tutarın net bugünkü değerinin (portföy tazminatı) 2.098.684,16TL olarak hesaplandığını, davacı şirkete ait dosyada bulunan mizanlar çerçevesinde davacının dava konusu sözleşme kapsamında 5 yıllık acente gelirlerinin 10.917.450,44TL olarak tespit edildiğini, bu tutarın 5 yıla bölünmesi neticesinde üst sınır tutarının (10.917.450,44TL /5) 2.183.490,09TL olarak hesaplandığını, bilirkişi heyetinde hesaplanan portföy tazminatının bu tutarı aşmadığını, ancak mahkemece … Asliye Ticaret Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda davalının yasal defter kayıtları üzerinden dava tarihinden geriye 5 yıllık (kıst dönemler dahil) yapılan hesaplamalarda toplam komisyon tutarının 3.992.896TL olarak hesaplanmış olduğunu ve bu tutarın 5 yıllık döneme bölünmesi neticesinde ise üst sınır tutarının 798.579,20TL olarak hesaplandığını, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğunu, müspet zarar tespiti yapılabilmesi için davacı tarafça dosyaya sunulan kira sözleşmeleri ve personel listelerinin davacının yasal defter kayıtlarıyla birlikte incelenmek suretiyle hesaplanabileceğini, bu aşamada herhangi bir müspet zarar tespit edilemediğini belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora itirazlar doğrultusunda sunulan ek raporda ise; yapılan denkleştirme tazminatı hesaplaması neticesinde davacı acentenin sözleşmenin feshinden sonraki 5 yıllık kaybının 2.686.075,56TL olarak hesaplanmış olup, söz konusu tutarın net bugünkü değerinin (portföy tazminatı) 2.098.684,16TL olarak hesaplandığını, davacı şirkete ait dosyada bulunan mizanlar çerçevesinde, davacının dava konusu sözleşme kapsamında 5 yıllık acente gelirlerinin 5.823.626,07TL olarak tespit edildiğini, bu tutarın 5 yıla bölünmesi neticesinde üst sınır tutarının (5.823.626,07TL / 5= 1.164.725,21TL olarak hesaplandığını, talep edilebilecek bu tazminatın, acentenin son beş yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon ve diğer bedellerin ortalamasını aşamayacağını, diğer yandan … Asliye Ticaret Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda davalı yasal defter kayıtları üzerinden dava tarihinden geriye 5 yıllık yapılan hesaplamalarda toplam komisyon tutarının 3.992.896TL olarak hesaplanmış olduğunu ve bu tutarın 5 yıllık döneme bölünmesi neticesinde ise üst sınır tutarının 798.579,20TL olarak hesaplandığının anlaşıldığını, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacının müspet zarar taleplerinin ise, kira sözleşmelerinin feshedilmesinden dolayı mal sahiplerine ödenen tazminat talepleri ile ilgili olarak davacı tarafça dosyaya herhangi bir belge ve bilgi sunulmadığından kök raporda bu hususta herhangi bir değişiklik meydana gelmediğini, hizmet sözleşmelerinin feshedilmesinden dolayı çalışanlara yapılan kıdem tazminatı talepleri ile ilgili olarak davacı tarafça dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından bu hususta kök rapordaki görüşlerde değişiklik meydana gelmediğini, Mayıs, Haziran, Temmuz 2015 dönemlerinde elde edilecek brüt kazanç kaybı talepleri ile ilgili: brüt satış kazanç tutarının (satış gelirleri- satışların maliyeti) (697.069 – 331.804,84) 365.264,16TL olarak hesaplandığını, ancak her ne kadar davacı tarafça brüt kazanç kaybı talep edilmiş ise de, bir gelirin elde edilmesi için katlanılması gereken maliyet ve giderlerin bu gelirden tenzil edilmesi ve bunun sonucuna göre esas faaliyet karının tespit edilmesinin gerektiği hususunun mahkemenin takdirinde olmak üzere, esas faaliyet karı tutarının (brüt satış kazanç tutarı – faaliyet giderleri) (365.264,16 – 23.700,35) 341.563,81TL olarak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Dava, taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinden kaynaklanan portföy tazminatı ve müspet zararın davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 04/08/2009 tarih ve … ile 11/08/2011 tarihli … yevmiye madde nolu 8 maddeden oluşan acentelik sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşmenin davalı tarafça … 48.Noterliği aracılığıyla gönderilen 29//04/2015 tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihbarnamesinin gönderilerek sözleşmenin 10/05/2015 tarihi saat 23:59 itibari ile feshedildiği hususunun bildirildiği, akabinde yine davalı tarafça davacıya … 48.Noterliği aracılığı ile gönderilen 29/04/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile de söz konusu acentenin 10/05/2015 tarih ve saat 23:30 itibari ile acentenin boşaltılmasının ihtar edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ile davalı arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme akçesi ile müspet zararın davalıdan tahsili noktasında topladığı tespit edilmiştir.
Denkleştirme talebi (portföy tazminatı) TTK madde 122.’de hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre, acentenin davacıya sağladığı müşteriler veya davacının sözleşme sona erdikten sonra bu müşterilerden sağlamaya devam ettiği faydaya karşılık olmak üzere, acenteye uygun bir tazminat talep etme hakkı tanımıştır. Denkleştirme talebi olarak TTK’da düzenlenen acentenin bu hakkı, doktrinde müşteri tazminatı, portföy tazminatı veya portföy hakkı olarak da adlandırılmaktadır.
TTKnun 122.maddesinde ” (1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. (2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. (4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. (5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” denilmektedir.
Somut olayın şartları dikkate alındığında, bu tazminatın ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi gereklidir. Bu şartı kanun koyucu acentenin gayretleri ile işletmeyi ve ürününü tanıtma ve imaj yaratma ve rekabet piyasasında pay alma çalışmaları olarak tanımlamaktadır. Ürünün veya işletmenin bilinen ünlü bir marka olması acentenin gayretlerinin göz ardı edilmesine sebebiyet vermemekte ve hakkaniyetin varlığına engel oluşturmamaktadır. Ancak talep edilebilecek bu tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon ve diğer bedellerin ortalamasını aşamaz. Bunun yanında, sözleşme ilişkisinin beş yıldan daha az sürmüş olması durumunda faaliyetin devamı sırasındaki ortalama değer esas alınacaktır. Sözleşmenin feshinde acentenin hiçbir kusurunun bulunmaması gereklidir. Ancak taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırabilirler. Portföy tazminatı talep edilebilmesi için acente tarafından işletmeye kazandırılmış olan yeni müşterilerin varlığı ve sözleşmenin devam etmesi halinde kazandırdığı yeni müşteriler dolayısıyla ücrete hak kazanacak olması aranmaktadır.
Tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık anlatımlarına göre davalı şirketin … ilinde bir dönem yolcu taşımacılığı yaptığı (1971-1975 yılları arası ve 1987-1991 yılları arası) ancak bunda başarılı olamadığı ve bu ilde yolcu taşımacılığı işini sonlandırdığı, daha sonra 2004 yılında tekrar davacının acenteliği ile tekrar … ilinde yolcu taşımacılığı işine önce davacının sahip olduğu otobüslerle yolcu taşımacılığının yapıldığı, 2008 yılından itibaren de acentelik ilişkisi içerisine girildiği ve bu ilişkinin sözleşmenin feshine kadar sürdüğü anlaşılmıştır. Dolayısıyla davalı şirketin davacı ile acentelik ilişkisine başlamadan önce söz konusu ilde yolcu taşımacılığı yapmaması mevcut portföyüne tamamen davacı ile ulaşmış olması nedeniyle davalı, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde etmeye devam etmiştir. Portföy tazminatı talebinin ilk şartı somut olayda oluşmuştur.
Davalı sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, yolcu sayılarındaki artışın … ve … illerindeki artışa göre daha düşük kaldığını ileri sürmüş ise de, … ve … illerinin konumu, … ve … illerinin geçiş güzergahı üzerinde olması, nüfus sayıları, ekonomik ve sosyal konumları, coğrafi konumları dikkate alındığında buralardaki yolcu artış sayısının … iline göre daha fazla olması olağandır. Nitekim Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemelerine göre de … ilinde de yolcu sayısı ve gelirlerinde artış olmuştur. Bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından feshinin haksız olduğu sonucuna varılmıştır. Bundan dolayı davacının portföy tazminatı isteminde bulunabileceği ve 2. şartın da gerçekleştiği değerlendirilmiştir.
Acente sözleşmesinin sona ermesinin sonucu olarak davacı acentenin bulduğu müşterilerle davalının çalışmaya devam ettiği yaptırılan incelemelerden anlaşılmaktadır. Müşteri portföyünün tamamı davacı acentenin acentelik ilişkisinin kurulmasından sonra oluşturulmuştur. Burada müşterilerin yıllar içinde edindikleri alışkanlıklar, memnun kalınan seyahat nedeniyle yine aynı şirketin otobüsleriyle seyahat etme konusunda tekrarlanan bir davranış olgusu oluşturacağı da sabittir. Bu da davalının sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra davacı tarafından oluşturulan müşteri portföyü ile çalışmaya devam ettiğinin ve bu nedenle acentenin müvekkiline devrettiği müşteri çevresinden gelir elde etme imkanından yoksun kaldığının da göstergesidir. 3.şartta bu şekilde gerçekleşmiştir. Portföy tazminatı isteminin 4.ve son şartı da portföy tazminatı ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesidir. Davacının yıllarca davalının acentesi olarak çalışması davalının tüm portföyünün davacı tarafından oluşturulması dikkate alındığında davacı lehine portföy tazminatı ödenmesi hakkaniyete uygun düşmektedir.
Portföy tazminatının hesaplanması amacıyla davacı defterleri üzerinde yapılan incelemede bilirkişiler tarafından düzenlenen 1.kök rapor ve ek raporda davacının talep edebileceği portföy tazminatı üst sınırının 2.234.525,09 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı defterleri üzerinde yaptırılan incelemeye göre ise davacının talep edebileceği portföy tazminatının üs sınırının 798.579,20 TL olduğu, davacının önel süresinde 247.410 TL komisyon tutarı alacağının olduğu belirtilmiştir.
Her iki rapor arasında çelişki bulunması sebebiyle dosya Mahkememizce yeni bir heyete tevdi edilmiş, yeni heyet tarafından düzenlenen rapor ve ek rapora göre davacının son 5 yıldaki komisyon ertelemesinin ve talep edebileceği portföy tazminatının üst sınırının 2.098.684,16 TL olarak hesaplandığı, davacı şirkete ait dosyada bulanan mizanlar çerçevesinde davacının 5 yıllık acente gelirlerinin 5.823.626,07 TL olduğu, bu tutarın 5’e bölünmesi halinde davacının talep edebileceği portföy tazminatı miktarının 1.164.725,21 TL olduğu, talep edilebilecek bu tazminatın acentenin son 5 yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon ortalamasını aşamayacağı, davacının sözleşmenin feshi sebebiyle mal sahiplerine ödenen (acentenin kiraladığı yerle ilgili) tazminatlarla ilgili dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, işçilerin hizmet sözleşmelerinin feshiyle ilgili ödendiği ileri sürülen kıdem tazminatları ile ilgili dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, davacının önel süresi verilmeden sözleşmenin feshedilmesi ve ekranlarının kapatılması sebebiyle davacının bu sürede talep edebileceği faaliyet karının 341.563,81 TL olduğu belirtilmiştir. 3.heyetten alınan son kök ve ek raporun taraflar arasındaki ilişkiye, hakkaniyete daha uygun düştüğü, hesaplamaların daha doğru ve olaya uygun olduğu, davacının talep edebileceği portföy tazminatının bizzat kendi ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olan mizanlara göre son 5 yıllık komisyon gelirlerinin 5.823.626,07 TL olması, buna göre davacının son 5 yıllık ortalama komisyon gelirinin 1.164.725,21 TL olması, ancak davalı … markasının da bilinen bir marka olması, müşterilerin tercihinde davacı acentenin davalıya kazandırdığı müşteri portföyü yanında bizzat davalı markanın bilinen ve güvenilir bir marka olmasının da yattığı, bu kapsamda davacı lehine hükmedilecek portföy tazminatından %30’luk bir hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği anlaşılmakla portföy tazminatı yönünden açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 815.307,00TLnin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Müspet zarara ilişkin dava yönünden; Olumlu zarar, alacaklının, borcun ifasındaki çıkarının gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zarardır. Başka bir ifadeyle alacaklının mal varlığının borcun ifası halinde alacağı durum ile, borcun ifa edilmemiş olması halindeki durumu arasındaki farktır. Sürekli edimli borç ilişkilerinde, sözleşmenin haksız feshedilmesi durumunda, diğer tarafın haksız fesih nedeniyle müspet (olumlu) zararını talep edebileceği gerek öğretide gerekse Yargı kararları doğrultusunda kabul edilmektedir. Müspet zarar, borçlu edimini gereği gibi ve süresinde yerine getirmiş olsa idi, alacaklının varlığı ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktan ibarettir. Taraflar arasındaki sözleşmenin TTK’nun 121.maddesine göre 3 aylık önel verilmek suretiyle feshi gerekirken davalı tarafından süre verilmeksizin sözleşmenin haksız nedenle feshedilmesi ve bu süre boyunca davacının kar kaybına uğraması sebebiyle müspet zarar isteminde bulunabileceği buna göre oluşa daha uygun düşen 3.rapora göre davacının Mayıs, Haziran, Temmuz 2015 dönemlerinde elde edilecek brüt kazanç kaybı ile ilgili olarak brüt satış kazanç tutarlarının 365.264,16TL olduğunu, buna göre esas faaliyet karı tutarının; 365.264,16TL brüt satış kazanç tutarından 23.700,35TL faaliyet giderlerinin düşümü ile 341.563,81TL olarak hesaplandığı, davacının mahrum kalınan işbu kar tutarını davalıdan tahsilini talep edebileceği kanaatine varılmakla, mahrum kalınan kar yönünden davanın kabulü ile 341.563,81TLnin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Yine davacının kira sözleşmelerinin feshi sebebiyle kiralayanlara tazminat ödediğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmaması, yine işçilerine ödediği kıdem tazminatlarına yönelikte hem çalışanlarına kıdem tazminatı ödediğine ilişkin herhangi bir delil sunulmamış oluşu, hem de kıdem tazminatının niteliği gereği sözkonusu kıdem tazminatından yasa gereği davacının sorumlu olması dikkate alındığında bunlara ilişkin talep ve davalarla bakiye zarara yönelik istemlerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Portföy tazminatı yönünden açılan davanın KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 815.307,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Mahkum kalınan kâr yönünden davanın KABULÜ ile, 341.563,81 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kalan kısımlar yönünden davanın reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 140.549,66TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Red olunan dava yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan161.537,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 79.025,84TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 43.993,20TL (dava açılırken 341,55TL+tamamlama ile 37.989,35TL+ tamamlama ile 5.662,30) nin mahsubu ile bakiye 35.032,64TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tanık, talimat ve posta masrafı olmak üzere toplam 20.834,50TLnin davanın kabul ve red oranına göre (0,36) hesaplanan 7.500,42TLsinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan (dava açılırken 341,55TL+tamamlama ile 37.989,35TL) 38.320,90TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan 370,00TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 236,80TLsinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI