Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/95 E. 2018/489 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2014/95
KARAR NO : 2018/489
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2014
KARAR TARİHİ : 10/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile ticari ilişki içine girmiş olan davalının davacıdan almış olduğu mal ve hizmetler nedeniyle açık hesap bakiyesinde en son 8.107,79 TL borcu bulunduğunu, alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas saylı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itiraz dilekçesinin kendi içinde çeliştiğini, başlangıç kısmında borca itiraz edildiğini, sonuç kısmında ise borç kabul edilmekle, şirketin daha önceki hissedarlarıyla mutabık kaldıkları ancak faturalandırmadıkları alacaklarının olduğunu, bu yüzden borçlu gözüktüklerini beyan ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın asıl alacak tutarı olan 8.107,79 TL.lik kısmına ilişkin itirazın iptaline, takibin bu tutar üzerinden icra takip talebinde yazılı olan esaslar doğrultusunda devamına, (8.107,79 TL.lik takip tarihinden itibaren hesaplanacak TC.Merkez Bankası faiz oranına göre hesaplanacak olan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline) %20.den az olmayacak şekilde tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; ilgili firma ile 2013 senesinde ticaretlerinin olduğunu, fakat bu sırada ünvanlarının …Ltd olduğunu, sahiplerinin de farklı kişiler olduğunu, yurtdışına ihracat yapan firmalarına boyama hizmeti verdiklerini, fakat bu işlemler sırasında büyük bir parti malı bozduklarını ve firmalarını zarara uğrattıklarını, o zamanki firma sahipleri ve işletme müdürününde yurtdışından gelen şikayetleri de inceleyerek hatalarını kabul ettiklerini, bu zararın çalışılarak karşılanacağını fakat meblağ yüksek olduğundan dolayı zararın paylaşımını rica ettiklerini ve bu konu üzerinde anlaşılıp faturaların bir miktarının kesildiğini, çalışılmaya devam edildiğini, fakat bu sırada işletmenin aniden devir olduğunu, yeni sahiplerini temsilen gelen kişilerle çalışılmaya devam edildiğini, ilgili borcun hatırlatıldığını, gerekeni yapıp çalışmaya devam istediklerini, iş verildiği sürece bunun sorun olmayacağını, hem borcun kademe kademe kapanacağını hemde ticaretin devam edeceğini beyan ettiklerini, fakat imalat problemlerinden dolayı yine sağlıklı ve hatasız mal çıkaramadıklarından ve malları bozmaya devam ettiklerinden alacakları kalmasına rağmen zarar görmemek adına çalışmaya ara vereceklerini ve işletmenin düzelmesinin ardından tekrar mal verebileceklerini kendilerine bildirdiklerini, bu yeni ünvanlı firmanın bu şekilde kötü niyetli olarak firmalara ödeme emri gönderdiği konusunu piyasadan öğrendiklerini, borçlu olmadıklarını, hesaplarının alacak verdiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya tekstil mühendisi, hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 12/09/2015 tarihli raporda; davacı şirketin 2012-2013 yılı ticari defterleri incelendiğinde yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin görülmediği, defterlerin sahibi lehine delil niteliği teşkil edemeyeceği, davacı tarafından incelemeye sunulan yasal defter kayıtlarının tetkiki sonucunda, davalının davacıya olan cari hesap borcunun 8.107,79 TL olarak görüldüğü, gerek dosyada mevcut bilgi ve belgeler gerekse de incelenen defter kayıtları dikkate alındığında, davacı tarafından davalıya teslim edilen mal/hizmet bedeli karşılığı cari hesap alacağının takip tarihi itibarı ile 8.107,79 TL olduğu, söz konusu malların teslimine ve miktarına yönelik itiraz yada aksini ispatlayacak bilgi ve belgede söz konusu olmadığından, ilgili tutar kadar davacı alacağından bahsedilebileceği, ayrıca davalı tarafından iddia edilen ” yurtdışına ihracat yapan firmalarına boyama hizmeti verdikleri, fakat bu işlemler sırasında büyük bir parti malı bozdukları ve firmalarını zarara uğrattıkları, o zamanki firma sahipleri ve işletme müdürününde yurtdışından gelen şikayetleri de inceleyerek hatalarını kabul ettikleri” şeklindeki hususlara ilişkin dosyada muteber herhangi bir bilgi ve belge yer almadığı, bu nedenle söz konusu hususlarla ilgili her hangi bir değerlendirmelerinin söz konusu olamadığı, takip tarihinden önce davalının temerrüdü söz konusu olmadığından, bu tarihe kadar faiz talep edilemeyeceği, takip tarihinden itibaren ise davacı tarafından TCMB tarafından belirlenen değişen oranlarda avans direnim faizi talep edilebileceği, davalı tarafından teslime konu malların hatalı ve bozuk olduğu, bu nedenle zarara uğradıkları yönündeki iddiasına mesnet teşkil edecek, nitelik ve nicelikte muteber belge sunulmadığından, davalının bu yöndeki beyanlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılamayacağı belirtilmiş, hukukçu bilirkişi tarafından sunulan hukuki incelemede; davacının talep ettiği alacak tutarının ticari defterlerinde kayıtlıysa da bu ticari defterler usulüne uygun tutulmamış olduğundan, davacının bu alacağının varlığını sadece kendi ticari defter kayıtları ile ispat edemediği, eğer ticari defterler usulüne uygun tutulmuş olsalar idi davalı defterlerini sunmamış olduğundan, eski TTK.md.85 ve 86 hükümleri ile aynı yönde hükümler getirmiş olan HMK.md.222 hükümleri uyarınca, davacının talep ettiği alacağın varlığını sadece bu ticari defter kayıtları ile ispat edebileceği, fakat davalının cevap dilekçesindeki beyanları ile aralarında davacı ile aralarında 2013 yılında devam etmiş olan akdi ilişki uyarınca davacıdan mal ve hizmet aldığını ikrar ettiği, fakat bu mal ve hizmetlerin ayıplı oldukları için davacının fatura alacaklarından davacıyla anlaşılarak kesintiler yapıldığını, bunun sonucunda davacının davalıdan iddia ettiği gibi bir alacağının kalmadığını iddia ettiği, ne varki davalının bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmekle yükümlü olup, bu iddiayı ispata yönelik yazılı delil sunmadığı, bu nedenle iddiasını ispat edemediği belirtilmiştir.
Rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı vekili 16/03/2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; 23/12/2014 tarihli oturumda davalı şirket vekille veya asaleten temsil edilmemesine rağmen sanki davalı şirket vekili olarak duruşmada temsil edilmiş gibi ara kararlar oluşturulduğunu, yine 31/03/2015 tarihli celsede bilirkişi incelemesi yönünde ara karar oluşturulduğunu, 2 nolu ara kararın 4.bendinde defter incelemesinin taraf vekillerine bildirilmesine karar verildiğini, aynı celsede davalı şirket herhangi bir vekille temsil edilmediği gibi davalı şirkete defter inceleme günü ve yerinin tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporunda usulüne uygun olmayan ve tek başına kesin delil sayılamayacak davacı ticari defterleri ile davacı şirketin alacaklı olduğu sonucuna varıldığını, bu nedenle davalı defterlerinin incelenmesi için inceleme günü tayin edilerek yeniden rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından ayıp ihbarına ilişkin deliller dosyaya sunulmuştur.
Dosya sunulan bilgi ve belgeler kapsamında rapor sunmuş olan mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek davalı tarafın sunmuş olduğu ticari defterlerde dikkate alınarak ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 27/09/2017 tarihli ek raporda; davalı tarafın 2012-2013 yılı ticari defterlerinden yevmiye defterlerinin gerekli kapanış tasdikinin görülmediği, sahibi lehine delil niteliği teşkil edemeyeceği, esas açısından yapılan incelemede ise davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve icra takibine konu olan faturalara ilişkin herhangi bir defter kaydı tespit edilemediği, dolayısı ile kök raporda bahsi geçen “davacı tarafından incelemeye sunulan yasal defter kayıtlarının tetkiki sonucunda, davalının davacıya olan cari hesap borcu 8.107,79 TL olarak görülmektedir.” şeklindeki tespitlerinin burada doğrulanamadığı, ancak bu unsurun nitelik ve nicelik açısından davacı alacağını ortadan kaldıran bir unsur olarak görülmediği, gerek dosyada mevcut bilgi ve belgeler gereksede incelenen defter kayıtları dikkate alındığında, davacı tarafından davalıya teslim edilen mal/hizmet bedeli karşılığı cari hesap alacağının takip tarihi itibarı ile 8.107,79 TL olduğu ve bunun aksine somut bir bilgi ve belge sunulmadığından ilgili tutar kadar davacı alacağından bahsedilebileceği, ayrıca davalı tarafından sunulan ayıplı mallara ilişkin elektronik posta yazışmalarında yer alan bilgi ve belgeler, sunulan defter kayıtları ve belgeler ile uyumlu olmadığından söz konusu hususlar ile ilgili herhangi bir değerlendirmelerinin söz konusu olamadığı, davalı tarafından belirtilen konularda muteber delil sunulmadığından, dava konusu olayla ilgili sunulan ticari defterlerden de herhangi bir tespit yapılamadığı, kök rapora karşı yapılan itirazlara iştirak edilmediği, itirazların kök raporu değiştirecek nitelik ve niceliğe haiz olmadığı anlaşıldığından, kök raporda ulaşılan kanaatin ve yapılan tespitlerin aynen muhafaza edildiği belirtilmiştir.
Rapor taraf vekillerine tebliğ olunmuş, davalı vekili 13/10/2017 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde 2012 ve 2013 yılına ait yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin suretlerini ibraz etmiş, takibe konu alacak yönünden ticari defterlerin herhangi bir kayıt içermediği göz önünde bulundurularak tekrardan inceleme yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. “hükümlerine amirdir.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalının, davacı şirketten aldığı mal ve hizmetler nedeniyle 8.107,79 TL borcu bulunduğundan bahisle alacağın tahsili amacıyla davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının süresinde iş bu davayı açarak itirazın iptalini talep ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporuyla, davacı tarafından davalıya teslim edilen mal/hizmet bedeli karşılığı cari hesap alacağının takip tarihi itibarı ile 8.107,79 TL olduğunun tespit edildiği, esasen davalının bahse konu borcu doğrudan reddetmeksizin davalı ile olan ticari ilişki kapsamında ayıplı mallar sebebiyle alacaklı hale geldiklerini ve bu alacağı davacı şirketin el değiştirmesi sonrası yeni şirket ile yapılan mutabakata göre kısım kısım ödenmesi konusunda uzlaştıklarını ancak davacının imalat problemlerinini devam etmesi üzerine çalışmayı sonlandırdıklarını savunduğu şu hale göre davalının cari hesap ilişkisinden kalan bakiyeyi mahsup suretiyle ödedikleri ve bakiye alacakları kaldığı yönündeki iddiasını muteber delillerle ispatlamasının gerektiği ancak yapılan bilirkişi incelemesinde davalıya ait ticari kayıtlarda takibe konu faturaların kayıtlı olmadığı herhangi bir mahsup işleminin bulunmadığı şu hale göre iddiaları kapsamında ispat yükü altına giren davalının iddiasını ispatlayacak yazılı delil sunamadığı, davalı tarafından sunulan ayıplı mallara ilişkin elektronik posta yazışmalarında yer alan bilgi ve belgelerin sunulan defter kayıtları ve belgeler ile uyumlu olmadığı anlaşılmakla sübut bulan davanın asıl alacak miktarı olan 8.107,79 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş, alacağın likit olduğu inkar tazminatının yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunarak (her ne kadar kısmen kabul yönünde hüküm tesis olunmuş ise de davacının icra takibinde talep etmiş olduğu ve davalı tarafından itiraza uğrayan faize ilişkin dava dilekçesinde talebinin bulunmadığı sadece asıl alacak yönünden itirazın iptalini talep ettiği hususunun sehven gözden kaçırıldığı anlaşılmakla yargılama harç ve giderleri davalı üzerinde bırakılarak davalıya lehine vekalet ücreti takdir olunmaksızın) aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin 8.107,79 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (8.107,79 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 457,24 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 1.376,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 2.180,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸ ¸