Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/824 E. 2018/436 K. 03.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
ESAS NO : 2014/824
KARAR NO : 2018/436
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/01/2009
KARAR TARİHİ : 03/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının iş hayatı boyunca yaptığı birikimler sonucunda edindiği tüm paralarını, hatırladığı kadarıyla ve bir miktarı USD-Euro olmak üzere, yaklaşık 800.000 TL tutarındaki nakdini 2006 yılı Haziran veya Temmuz ayında …bank … şubesine yatırdığını, kendisine mevduatların nam ve hesabına değerlendirilerek daha da çoğaltılacağı taahhüdünde bulunulduğunu, paralarını yatırdığında kendisine ne bir hesap cüzdanı, ne de bir dekont verildiğini, bilahare adresine gönderileceğinin söylendiğini, davacının ciddi sağlık sorunları nedeniyle uğraşmak ve tedavisini Almanya’da sürdürmek zorunda kaldığından, paralarının akibetini telefon konuşmalarıyla takip etmeye çalıştığını, kendisine her seferinde merak etmemesini, paralarının en iyi şekilde değerlendirildiğinin söylendiğini, davacının 2007 yaz aylarında ilgili şubeye gittiğinde hesaplarında hiçbir paranın bulunmadığını, tüm paralarını çekmiş olduğunun söylendiğini, ancak davacının hatırladığı kadarı ile yaklaşık 90.000 USD tutarında bir bedeli hesabından çektiğini, bunun dışındaki mevduat miktarına hiç dokunmadığını, her ne kadar bankanın genel müdürlüğüne 11/09/2008 tarihinden başlamak üzere iki dilekçe, üç faks çekmiş ve noterlik kanalıyla bir ihtarname gönderilmiş ise de, 02/01/2009 tarihinde kendilerine ulaştırılan belgeler eksik olduğundan, mevduat ve alacak tutarını tam olarak hesaplayamadıklarını, davacının yatırdığı miktarın ne kadarını döviz, ne kadarının para birimimiz üzerinden olduğunu hatırlamaması nedeniyle fazlaya ilişkin tüm haklarını ve yatırılan döviz mevduatlarının bu para birimleri üzerinden iadesi isteklerin saklı tutarak şimdilik 200.000 TL.nin hesaplarından çıkarıldığı tarihten itibaren işleyecek ve değişen kısa vadeli avans faiz oranları üzerinden hesaplanacak tüm ticari faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların hiçbiri kabul etmediklerini, davacının başvurusu üzerine davalı banka içinde Teftiş Kurulu İncelemesi başlatılmış olup, rapor sunulduğunda ayrıntılı cevaplarını sunabileceklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen soruşturma raporu ile detay içeren ekleri, davalı banka ile davacı arasında imzalanmış bulunan 04/08/2006 tarihli Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin aslı ve davacıya gönderilen 31/08/2006-30/04/2009 tarihleri arasındaki hesap hareketlerini gösterir hesap özetlerinin asılları sunulmuştur.
Davacı vekili 08/09/2009 tarihli dilekçesi ile; … A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılan inceleme üzerine hazırlandığı açıklanan 11/05/2009 tarihli soruşturma raporundaki tespitlerin doğru olmadığını, rapor ekinde bulunan 31/08/2006 tarihli hesap özetine göre, bu tarih itibarı ile davacının toplam mevduatının 480.372,89 TL tutara tekabül ettiğinin görüldüğünü, bu miktarın doğruluğunu bilememekte iseler de hesaba ilişkin tüm kayıtların sunulmasının akabinde anlaşılacağını, rapor ekinde sunulan 04/08/2006 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin davacı tarafından imzalandığını ve bu sözleşme yapılırken kendisine beş veya altı tane boş talimat formu imzalatıldığını ve müşteri temsilcisi… tarafından alındığını, bu boş talimatların bilahare ve davacının yokluğunda kullanıldığını, talimatlarda yazılı tarihlerde davacının Almanya’da bulunmakta olmasının açıklamalarının doğruluğunu ispata yeteceğini, hesaplardan para çekim işlemlerinin birçoğunun davacı tarafından gerçekleştirildiği belirtilmekte ise de, bu tespitin doğru olmadığını, davacının 30/07/2007 tarihinde 19.380 USD, 01/08/2007 tarihinde 29.316 USD, yine 01/08/2007 tarihinde 32.963 Euro para çekmiş olup, bu üç ayrı işlem dışında hiçbir para çekmediğini, para çekme talimatı da vermediğini, bu üç ayrı para çekme işlemi dışında diğer işlemlerin hiçbirinden haberi bulunmadığını,…’nın para çekme işlemine ilişkin telefonla alınan onaylarının yanlış anlatıldığını, zira hesabından bir miktar para çekilip daha fazla gelir getirecek başka bir fonda değerlendirileceği şeklindeki müşteri temsilcisi…’ın beyanıyla davacının yönlendirildiğini, baldızı olan …’nın yine… tarafından kullanıldığını, kendisine 11/12/2006 tarihinde 125.000 USD para çekme dekontu imzalatıldığını ama paranın…’da kaldığını, soruşturma raporunun gerçekleri yansıtmadığını, tamamıyla şubelerini kurtarmaya, sorumluluktan kurtulmaya yönelik olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili 16/09/2009 tarihli dava dilekçesine beyan dilekçesinde; davacının, davalı bankanın … Şubesindeki 27/12/2007 tarihinde … ile birlikte müşterek açtığı vadesiz USD hesabındaki tüm bakiyesinin davacının talimatı ile 26/06/2006 tarihinde başka bir hesaba transfer edildiğini, davalı bankanın … şubesinde ise davacı tarafından açılan ilk hesabın 04/06/2006 tarihinde açıldığının tespit edildiğini, bunun da davacının iddialarının asılsız olduğunu gösterdiğini, zira davacının dava dilekçesinde parasını Haziran ve Temmuz ayında davacı bankaya yatırmış olduğunu iddia ettiğini, aynı yılın Ağustos ve Eylül aylarında ilgili dönem itibarı ile yaklaşık 480.793 TL tutarında bir meblağın TL, USD ve EUR olarak yatırıldığını, davacının bakiyesinin 800.000 TL tutarına ulaşmadığını, davacı her ne kadar sadece 90.000 USD tutarında bir çekim yaptığını kalan paraya dokunmadığını iddia etmiş ise de, davalı banka teftiş kurulu başkanlığınca yapılan soruşturma kapsamında, davalı bankanın … şubesinde ilgili dönemde görevli olan yetkilileri ile yapılan görüşmede davacının bizzat şubeye gelerek sıklıkla şubede işlem yaptığının belirtildiği, ayrıca yapılan incelemeler neticesinde bizzat davacı tarafından hesaplarından toplam 161.280,89 USD, 32.963;83 EUR ve 22.446,85 TL miktarında nakit çekim yapıldığının saptandığını, bu çekimlere ilişkin dekontların davacı tarafından imzalandığını, davacının 3.kişilere ödeme yapılmasına ilişkin 30/02/2007, 06/03/2007, 07/03/2007 ve 13/12/2006 tarihli 5 işleme ilişkin 4 adet ödeme talimatı da olduğunu, bu ödeme talimatlarına ilişkin imzaların kontrollerinin yapıldığını ve imzaların benzer olması nedeniyle hiçbir şüphe duyulmadan ödemelerin yapıldığını, ancak teftiş kurulunun incelemesinde söz konusu belgelerdeki imzaların gerçekliğinden kuşku duyarak bir belge inceleme uzmanı tarafından imzalar incelendiğinde, bahse konu talimatlara ilişkin imzaların davacının gerçek imzası patron alınarak takliden husule getirilmiş imzalar olduklarının tespit edildiğini, söz konusu ödeme talimatlarından önce davacı tarafından vadeli mevduat kırma ve 125.000 USD tutarının, ilgili dönemde davacı bankanın …şubesinde çalışan ve davacının akrabası olan…’nın annesi…’ya ödenmesi yönünde talimat verildiğini, yapılan inceleme ile bu talimattaki imzanın da davacının tek bir gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi imza olduğunun saptandığını, fakat bu işleme ilişkin olarak davacının telefonla arandığını, davacının da ödeme talimatını onayladığını, teyit limiti altında kalan diğer 4 talimata ilişkin ödemelerin …’ya, …’a ve 150 TL tutarındaki ödemenin ise davalı bankanın …şubesinden … yapıldığını, davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi imza ile yapılan işlemi teyit etmesi nedeniyle aynı şekilde gerçek imzanın patron alınarak taklit edilmek suretiyle husule getirilmiş imzaları ihtiva eden diğer 4 işleminde davacı bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği kanaati hasıl olduğunu, davalı bankanın söz konusu işlemlerin yapılmasında özen yükümlülüğünü fazlasıyla yerine getirdiğini, davacıya her ay düzenli olarak gönderilen ve Mayıs 2007 tarihine kadar iade olmadığı belirlenen hesap ekstrelerinde de söz konusu çekim işlemlerinin görüldüğünü, davacının ise Aralık 2006-Mart 2007 dönemine ilişkin söz konusu işlemlere dair hiçbir itirazda bulunmadığı gibi, bu hesap özetlerinin kendisine ulaşmadığı yönünde de bir itirazının bulunmadığını, davalı bankanın vermiş olduğu hizmette herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacının bizzat kendisinin yapmış olduğu veya onay verdiği işlemlerden dolayı davalı bankanın sorumlu olmasının hukuken mümkün olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 28/09/2009 tarihli dilekçesi ile; davalı bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen soruşturma raporunda davacının bankanın … şubesindeki hesabında bulunan 333.758,75 USD mevduat tutarının 26/06/2006 tarihinde …bank… Şubesi çalışanı…’nın … Bankası A.Ş.ne havale edildiğini, o zamanki döviz kuru üzerinden 567.390 TL paranın davacı tarafından havale edilmiş olduğunun kendilerince de kabul edildiğini, yine raporda …bank … şubesinde oluşturulan hesaplarına, davacı tarafından 04/08/2006 tarihinde 130.000 TL ve 24.000 USD (yaklaşık 36.000 TL), 28/08/2006 tarihinde ise 10.021 USD (yaklaşık 14.931 TL) tutarlarındaki paraların yatırıldığının görüldüğünü, tüm bu paralar ve Ağustos 2006 ayı akabinde yatırılan küçüklü-büyüklü diğer paralar (toplam 34.316 TL) toplandığında 782.637 TL tutara tekabül ettiğini, ulaşılan bu sonucunda yaklaşık 800.000 TL civarında birikimleri oldukları iddiasını doğruladığını, davacının içinde bulunduğu ağır hastalıklar nedeniyle banka hesaplarını takip edemediğinden ve paralarını işletemediğinden, …bank …şubesi çalışanları…’ın ve…’nın yönlendirmesi sonucu … şubesindeki mevduatlarını … şubesine aktarmak istediğini, ancak …bank şubeleri arasında doğrudan para aktarımı olmaması nedeniyle önce…’nın … Bankasında açtığı hesaba tüm parasını aktardığını,…’nın da kendisine havale edilen paraları davacı adına …bank … şubesinde oluşturulan davaya konu hesaplara göndermesi kararlaştırılmışken davacı cevaplarına göre 300.000 TL tutarın gönderildiğinin görüldüğünü, sebebi sorulduğunda…’ın tüm paraları teslim aldığını, başka bir hesap açılıp açılmadığını bilmediğini beyan ettiğini, davacının, müşteri temsilcisi… tarafından bir anlamda dolandırıldığını, bu amaç doğrultusunda davacının baldızı ve oğlunu da kullandığını, onların adına havale çekimlerini düzenlediğini, davacı Almanya’da ikamet ettiğinden her sene çok kısa kalımlar için Türkiye’ye geldiğini, banka hesabı açılırken yazılan adresin baldızının adresi olduğunu, bankanın bu adrese düzenli olarak ekstre gönderip göndermediğini bilmemekle birlikte göndermiş iseler de, davacıya hiçbir ekstre intikal ettirilmediğini, banka tarafından her ne kadar bankacılık hizmetlerinde herhangi bir kusurları olmadığı idda edilmiş ise de, sözleşmenin bir suretinin bile davacıya verilmediğini, hiçbir hesap cüzdanının teslim edilmediğini beyan etmiştir.
Davalı vekili 22/10/2009 tarihli dilekçesi ile; davacının replik dilekçesi ile dava dilekçesinde ki iddialarının çeliştiğini, dava dilekçesindeki iddia esas alındığında davacının davalı bankanın … şubesi nezdindeki hesabının değerlendirme dışı bırakıldığının anlaşıldığını, davacının … şubesi nezdinde açılan hesabının tüm bakiyesini 26/06/2006 tarihinde… adına kayıtlı … Bankasında bulunan hesaba aktarıldığını, dolayısı ile davacının davalı bankanın Harbiye şubesinde bulunan hesabının kapalı statüsünde olduğunu, diğer yandan davacının idda ettiği üzere 782.637 TL tutarından davalı bankanın Harbiye şubesinde bulunan 333.758,75 USD (yaklaşık 567.390 TL ) çıkarıldığında davacının davalı bankanın Eminönü şubesinde sadece 215.247 TL mevcut olduğu sonucuna ulaşıldığını, bu itibarla davacının 800.000 TL olarak iddia ettiği mevduat miktarının kesinlikle gerçeği yansıtmadığını, davalı bankada rahatlıkla virman talimatı ile şubeden şubeye veya hesaptan hesaba para aktarımı yapılabildiğini, dolayısı ile davacının bu yöndeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, yurtdışında yaşadığı için bankalar aracılığı ile parasını yöneten, sürekli bankalarla çalışan bir kişinin bir bankanın şubeleri arasında para transferi yapılamayacağına inanmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, soruşturma raporundan da anlaşılacağı üzere davacının … şubesi nezdindeki hesabında bulunan 333.758,75 USD.nin davacının talimatı ve ayrıca telefonla verdiği teyit üzerine… adına kayıtlı olan … Bankası nezdindeki hesaba havale edildiğini, dolayısı ile davalı bankanın kendisine verilen talimat uyarınca gerekli işlemleri yaptığını ve bu aşamada sorumluluğunun sona erdiğini, bu noktadan sonra…’ya havale edilen tutarın ne kadarının davacıya geri gönderilmiş olup olmadığı hususunun davalı sorumluluğunda olmadığını, diğer yandan davacının… şubesindeki hesabına 17/08/2006 tarihinde 300.000 TL EFT geldiği görüldüğünü ve bu tutarın da davacının hesabına geçtiğini, davalı bankanın davacının verdiği havale talimatını yerine getirmek, davacıya gelen EFT.yi hesabına geçirmekle görevinin tamamladığını,… ile davacı arasında kararlaştırılan hususlardan davalı bankanın sorumlu tutulmasını hukuken mümkün olmadığını, davacının bu konudaki dolandırılma iddialarını davalı bankaya karşı değil… ile paraya el koyduğu iddia olunan…’a yöneltmesi gerektiğini, davalı banka uygulamasında çalışanların müşterilere boş talimat imzalatmalarının kesinlikte yasak olduğunu, davacının iddia ettiği şekilde kendisinden imzalı boş talimatlar alınmasının söz konusu olmadığını, soruşturma raporunda da davacınnı talimatları hakkında gerekli incelemelerin yapıldığını, altında kendi imzası bulunan talimat formları hakkında hiçbir şikayeti olmadığı, imzasının kopyalanarak hazırlanan talimatlar açısından ise telefon ile kendisinden teyit alındığının tespit edildiğini, davacı boş talimat formu imzalamış olsa idi dahi verilen talimatların davacının bilgisi dahilinde gerçekleşmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı bankaya sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacının talimatına ve telefonla kendisinden alınan onaya istinaden davacının hesabından çekilen paraların…’ya teslim edildiğini ve şahıs tarafından paraların teslim alındığına ilişkin tutanağın imzalandığını, davacı kendisinin bir anlamda… tarafından kandırıldığını iddia etmiş ise de, ödeme yapan banka personelinin … olduğunu, şahsın tutarı teslim almadığı yönünde iddiası var ise bu durumun işlemin yapıldığı gün veya makul bir süre içinde davalı bankaya şikayet yolu ile iletilmesi gerektiğini, davalı banka şubelerine ait kamera kayıtlarının 60 günlük sürelerle saklandığını, davalı banka tarafından hesap özetlerinin davacının bildirdiği adrese düzenli olarak gönderildiğini, davacının bunları takip etmemiş olmasının sorumluğunun tamamen kendisine ait olduğunu, davacının hastalığının yan etkisi nedeniyle kandırılmaya müsait olmasının davalı banka ile hiçbir doğrudan ilişkisi bulunmadığını beyan etmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından davacının 01/01/2006 ile 31/12/2008 tarihleri arasında yurda giriş-çıkış kayıtları gönderilmiştir.
Mahkeme huzurunda davacı asilin imza örnekleri alınmıştır.
Dinlenen davacı tanığı …; “ben davacının baldızı olmam nedeniyle olaya vakıfım, ben yıl ve gününü hatırlayamadığım zamanda bir kez eniştemin hesabından para çektim. Şöyle ki …bankta çalışan … adlı personel bana bankaya gittiğimde eniştem davacı …’in talimatıyla kendisine para gönderilmesi gerekiyormuş ve benden imza alması gerektiğini söyledi, bunun üzerine, işlemleri … Bey yaptı sonra yukarı çıktı etik olmaz dedi, ben parayı vezneden aldım ne kadar olduğunu hatırlamıyorum yukarı … beyin yanına çıktım. Parayı…Beye verdim. Ayağa kalktı “…’da gelsin bir güzel tatila gönderelim” dedi sonra ben bankadan çıktım gittim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya ATK.ya sevk edilerek davacının dosyaya alınan tatbiki imzaları ve dosyadaki diğer tüm belge asılları üzerinde imza incelemesi yapılarak, ilgili imzaların davacıya ait olup olmadığı ve fotokopi mi gerçek imza olup olmadığı konusunda rapor alınması talep edilmiş, ATK.Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 16/11/2011 tarih ve… sayılı raporda; davalı bankaya ait değişik tarih ve miktarlı sağ üst köşelerine kırmızı kurşun kalemle verilen numarala göre 1,2,3,4,5,6,10 numaralı dekontlar ile 11,12 numaralı …bank vadeli mevduat kırma talimatları asıllarında davacıya atfen atılı imzalar ile adı geçen şahsın mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların davacının eli ürünü olduğu, inceleme konusu 7, 13 ve 14 numaralı ödeme talimatı dilekçe asıllarında davacıya atfen atılı imzalar ile adı geçen şahsın mukayese imzaları arasında sayılan tanı unsurları bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacının eli ürünü olmadığı, inceleme konusu 19,21 numaralı ödeme talimatı dilekçeleri ile 8 numaralı …bank vadeli mevduat kırma talimatı ile 9 numaralı …bank döviz transfer talimat formu, 15,16,17,18 numaralı …bank virman talimat formları, 20 numaralı …bank vadeli mevduta kırma talimatı belgelerin fotokopi ve faks çıktıları olması nedeniyle anılan belgeler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığı, sağlıklı bir inceleme yapılarak sonuç bildirir rapor düzenlenebilmesi için söz konusu belge asıllarının temin edilerek mevcut belgeler ile birlikte yeniden gönderilmesinin daha uygun olacağı bildirilmiştir.
Dosya Adli Tıp ve Grafoloji uzmanı 2 bilirkişi ile Kriminallistik uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen raporda; 17,18,19,20,21 numaralı 5 adet belgenin (tarafımıza verilen belgeler arasında bulunmayan) başka bir belgedeki imzadan yararlanılarak fotomontaj suretiyle oluşturulan belgelerin fotokopileri, faks çıktısı fotokopisi oldukları sonucuna varıldığı, 8,15 numaralı 2 adet belgenin (tarafımıza verilen belgeler arasında bulunmayan) başka bir belgedeki imzadan yararlanılarak fotomontaj suretiyle oluşturulan belgelerin fotokopileri oldukları sonucuna varıldığı, davacı adına atfen atılmış imzalar ile davacıya ait mukayese imzalar arasında, gerek şekilsel olarak, gerek tersim tarzı açısından ve gerekse başlama özelliği, içerik oluşumların tersimi, ebadı, hacim, yoğunluk, bağlantı ve oranı, istif, eğim, doğrultu, bitirme özelliği bakımından benzerlikler görülmekle birlikte, esasen fotokopi belgelerdeki imzaların aidiyeti hususunda bir beyanda bulunmak sakıncalı olduğu gibi, bu iki fotokopi belgenin (9,16) orijinal belgelerin fotokopileri mi oldukları, yoksa davacının farklı iki imzasından yararlanılarak fotomontaj suretiyle mi oluşturuldukları hususunda teknik olarak ayırım ve saptamaya gidilemediği, 7 adet nakit çekilen dekontu aslında (1,2,3,4,5,6,10) ve iki adet …bank Vadeli Mevduat Kırma Talimatı aslındaki (11,12) belirtilen imzaların davacının eli ürünü oldukları kanaatine varıldığı, 3 adet talimat belgesi aslındaki (1,13,14) imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacının eli ürünü olmadıkları kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davalı bankadan Adlı Tıp Kurumu Tarafından fotokopi ve faks çıktısı olduğu belirtilen belgelerin asılları istenmiş, banka tarafından 8, 19, 20 ve 21 nolu belge asıllarının 21/12/2009 tarihli cevabi yazı ekinde gönderildiği, 9,15,16,17 ve 18 nolu belge asıllarının arşiv kayıtlarında tekrar araştırılmasına rağmen temininin mümkün olmadığı belirtilerek bu işlemlere ait talimat ve dekont suretleri yazı ekinde gönderilmiştir.
Dosya yeniden ATK.ya sevk edilerek bankanın yazı cevabı doğrultusunda 16/11/2011 tarihli raporun 3 nolu bendinde yazılı olan belgelerin tekrar incelenmesi ile davacının eli ürün olup olmadığı hususunda mahkemeyi bağlayıcı görüşlere havi rapor düzenlenmesi talep edilmiş, ATK.Fizik İhtisas Dairesinin 09/04/2013 tarih ve 2013/16206/1880 sayılı raporu ile, inceleme konusu belgelerin fotokopi, faks çıktısı, faks çıktısı fotokopileri oldukları, inceleme konusu 17, 18, 19, 20 ve 21 nolu belgelerdeki imzalar birbiri ile tetabuk halinde olduğu, söz konusu imzaların başka bir belgeden söz konusu belgelere aktarılmış olduğu, 8 ve 15 nolu belgelerdeki imzalarda kendi aralarında tetabuk halinde olduğu, söz konusu imzaların başka bir belgeden söz konusu belgelere aktarılmış olduğu, 9 ve 16 nolu belgelerdeki imzaların ise 7, 18, 19, 20, 21, 8 ve 15 nolu belgelerdeki imzalardan ve de kendi aralarında farklı olduklarının görüldüğü, ancak bu belgelerin fotokopi, faks çıktısı veya faks çıktısı fotokopisi olmaları nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin bu meyada adı geçen şahsın eli ürünü olup olmadığı hususunda bir saptamaya gidilmediği belirtilmiştir.
Dosya mali müşavir, bilgisayar mühendisi ve hukukçu bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 27/10/2014 havale tarihli bilirkişi ön raporunda; davalı banka defterleri üzerinde yapılan incelemede, davalının 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılı ticari defterlerinden yevmiye ve kebir defterlerinin noter tarafından açılış tasdikinin yapıldığı, yevmiye defterinin yeni senenin Ocak ayı sonuna kadar notere ibraz edildiği, envanter defterinin ise inceleme günü bilirkişi incelemesine sunulmadığı için incelenemediği, ticari defterlerin bu hali ile usulüne uygun olarak tutulmadığı, tarafların istedikleri hususların tespiti açısından hesapların detaylarının incelenmesi gerektiği, oysa …bank’ın uyguladığı sistem gereği yevmiye hesaplarında herhangi bir müşterinin hesap hareketleri ayrık olarak gözükmemekte olduğunun anlaşıldığı, müşteri hesap hareketlerinin takibi açısından müşteri takip sistemi modülünün sistem mühendisleri tarafından ve muhasebenin ortak çalışması neticesinde bir Excel tabloya oturtulmaya çalışıldığı, davalı işletmeden istenen dosyanın tamamlanarak incelemeye sunulduğu, ancak dosyanın kilitli dosya olması, şirket avukatlarınca muhasip bilirkişiye gönderilen şifrelerle dosyanın açılamaması neticesinde istinilen dosyanın çözümlenmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle sunulan Excel dosyasının şifresiz olarak herkesin açabileceği şekilde USD bellek olarak ve bu dosyadan elde edilecek bilgilerin de çıktısı alınarak dosyaya konulması gerektiği, envanter defterlerinin sonradan sunulacağı belirtilmiş olmasına karşın rapor düzenlenme tarihine kadar sunulmamış olup, davalının bunları kök rapor esnasında sunup sunamayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Dosya davalı tarafça sunulan ve içeriğinde envanter defterleri ile bilirkişi heyeti tarafından istenilen belgelerin bulunduğu bildirilen CD kapsamında yeniden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 08/04/2016 tarihli raporda; CD içeriğinde davalı tarafın 2006-2007-2008 ve 2009 yıllarına ait envanter defterleri sunulmadığından defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığı, CD içerisinde sunulan davacının hesap hareketleri incelendiğinde, davacının, davalı bankanın …şubesinden… nolu hesabının 04/08/2006 tarihinde açıldığı, 27/11/2008 tarihinde ise kapandığı, … nolu hesabının 04/08/2006 tarihinde açıldığı, 01/08/2008 tarihinde kapandığı, … (Japon yeni) hesabının 19/01/2007 tarihinde açıldığı, 01/08/2007 tarihinde kapandığı, … nolu Euro hesabının 28/08/2006 tarihinde açıldığı, 01/08/2007 tarihinde kapandığı, … nolu USD hesabının 04/08/2006 tarihinde açıldığı, 01/08/2007 tarehinde kapandığı, davacının nakit yatırmalarının TL olarak 159.516 TL, 34.951 USD karşılığı 51.797,37 TL ve 30 Euro karşılığı 56,79 TL olmak üzere toplamda 211.370,16 TL nakit yatırdığı, bu tutara 17/08/2008 tarihinde 300.000 TL EFTE ile gelen havale açıklaması ile davacının banka hesabına gelen havale ile davacının davalı nezdindeki banka hesabına 511.370,16 TL tutarında para gönderdiğinin anlaşıldığı, dosyada mübrez her iki bilirkişi raporunda da, 06/03/2007 tarihindeki 7.500 USD ve 07/03/2007 tarihindeki 1.700 USD olmak üzere 9.200 USD ve 30/01/2007 tarihindeki 3.680 TL ödemelerin davacının eli ürünü olmadığı konusunda aynı kanaate varıldığı, ayrıca 125.000 USD tutarındaki ödemenin davacının akrabası olan ve davalı bankanın… şubesinde çalışmış olan…’nın annesi…’ya ödenmesi için davacının talimatı için davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi bir imza olduğu tespit edilmekle birlikte dosyada mübrez olan, davalı bankanın 11/05/2009 tarihli soruşturma raporunda, talimatla ödemeye ilişkin telefonla aranarak teyit alındığının müfettişler tarafından telefon kaydının dinlenerek tespit edildiğinin belirtildiği, tutarı yüksek olduğundan davalı bankadan telefon kaydının celbedilmesi ve hususun tespiti konusunun mahkemenin taktirinde olduğu, bankanın soruşturma raporunda… hesap numaralı, 30/01/2007 tarihli, 3.580 TL …’a yapılan ödeme, aynı hesap numaralı, 07/03/2007 tarihli, 4.370 TL …’ya yapılan ödeme, 4102724394 hesap nolu, 06/03/2007 tarihli, 7.500 USD…’ya yapılan ödeme ile aynı hesap numaralı, 07/03/2007 tarihli, 1.700 USD…’ya yapılan ödeme talimatındaki imzaların davacının gerçek imzası patron alınarak takliden husule getirilmiş imzalar olduklarının belirtildiği, davalı banka tarafından davacının 08/2006 döneminden hesapların en son hareket gördüğü 11/2008 dönemine kadar aylık ve düzenli olarak adresine …bank Hesap özetiniz başlıklı evrakların gönderildiği ve ay içerisinde ay sonu itibarı ile hareketli olan özetinin ve alt sayfalarında ise ayrıntılı ekstre dökümlerinin gönderildiği, bahse konu 4 işleme ait banka hareketlerinin davacı adına düzenlenen hesap özetlerinde yer aldığı, banka hareketlerinin davacıya 01/2007 ve 03/2007 dönemlerinde gönderildiği ve davacının tüm bu işlemlerden haberdar olduğunun kabulü halinde davacının herhangi bir alacağının olmadığı, aksi halde ise davacının davalı bankadan 9.200 USD ve 8.050 TL alacağının olacağı belirtilmiştir.
Davacı vekili 15/09/2017 tarihli duruşmada; bilirkişi raporunda bahsi geçen 125.000 USD.nin havalesine ilişkin ses kaydını dinlediklerini, davacı ile bu hususta görüştüklerinde ses kaydının kendisine ait olduğunu ancak iradesi dışında ne olduğu anlaşılmadan işleme onay verdiğini kendisine bildirdiğini, dolayısı ile bu yönde herhangi bir itirazlarının olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 18/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile bulunduğu tespit edilen 9.200 USD ve 8.050 TL tutarlarındaki alacaklarının dava tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faizleriyle birlikte (döviz cinsinden alacakları ve işlemiş faizleri bakımından ödeneceği gündeki rayiç TL tuturları üzerinden) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporu incelendiğinde davacı tarafça dava dilekçesinde TL cinsinden istemde bulunulduğu, bilirkişi hesaplamalarının USD cinsinden ve TL cinsinden yapıldığı görülmekle bilirkişi heyetinden 9.200 USD.lik miktarın dava tarihi olan 20/01/2009 tarihi itibarı ve söz konusu bedellerin ilgili hesaptan çekilmek kaydı ile ayrı ayrı TL karşılığı ile düzenlenecek olan raporun dosyaya sunulması hususunda önceki heyetteki mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 29/01/2018 tarihli raporda; 08/04/2016 tarihli rapordaki tespitler tekrarlanarak davacının alacaklı olduğuna karar verilmesi halinde, 20/01/2009 dava tarihine göre 9.200 USD karşılığı 15.091,68 TL ve 8.050 TL olmak üzere 23.141,68 TL asıl alacağının olacağı, söz konusu bedellerin ilgili hesaptan çekilme tarihlerine göre, 06/03/2007 tarihindeki 7.500 USD alacağının değerinin 10.942,50 TL olduğu, 07/03/2007 tarihindeki 1.700 USD alacağının değerinin 2.446,98 TL olduğu, buna göre 9.200 USD alacağının 13.389,48 TL olduğu hesaplandığı, ayrıca davacının 30/01/2017 tarihinde 3.680 TL, 07/03/2007 tarihinde 4.370 TL olmak üzere toplam 8.050 TL alacağı ile 13.389,48 TL (USD karşılığı) alacağının toplanması ile davacının 21.439,48 TL asıl alacağının olacağı, davacının 20/01/2009 dava tarihinde 21.439,48 TL asıl alacağına 10.333,51 TL işlemiş faiz alacağı olduğunun hesaplandığı, TCMB verilerinden 20/01/2009 dava tarihi itibarı ile avans faizi oranının %27 olduğu görüldüğünden, davacının belirlene asıl alacağına dava tarihinden itibaren %27 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği belirtilmiştir.
İş bu dava banka çalışanlarının haksız eylemlerinden kaynaklı olarak davacının uğramış olduğu maddi zararın tazminine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dosyada mübrez imza incelemesine yönelik bilirkişi raporunda ve davalı banka teftiş raporunda da belirtildiği üzere 06/03/2007 tarihindeki 7.500 USD ve 07/03/2007 tarihindeki 1.700 USD olmak üzere 9.200 USD’lik ödeme ve 30/01/2007 tarihindeki 3.680 TL ile 07/03/2007 tarihli 4.370 TL’lik ödemelerdeki talimatlarda yer alan imzaların davacının gerçek imzası patron alınarak takliden husule getirilmiş imzalar oldukları, davacının eli ürünü olmadıkları, davalı bankanın çalışanlarının işlemlerinden kusursuz sorumlu olduğu dolayısıyla davacının talimatı ve muvafakati olmaksızın gerçekleştirilen işlem miktarlarınca oluşan davacı zararını karşılanmasının gerektiği, her ne kadar 125.000 USD tutarındaki ödemenin davacının akrabası olan ve davalı bankanın…şubesinde çalışmış olan…’nın annesi…’ya ödenmesine yönelik talimattaki imzanın da davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi bir imza olduğu tespit olunmuş ise de davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarında bu işleme yönelik itirazlarının olmadığının bildirildiği, her ne kadar davacı vekili tarafından 18/12/2017 tarihli dilekçeyle açmış olduğu davayı ıslah ettiğini bildirmiş ise de dava dilekçesinde davacı tarafça fazlaya ilişkin tüm haklarını ve yatırılan döviz mevduatlarının bu para birimleri üzerinden iadesi isteklerin saklı tutularak 200.000 TL.nin hesaplarından çıkarıldığı tarihten itibaren işleyecek ve değişen kısa vadeli avans faiz oranları üzerinden hesaplanacak tüm ticari faizleri ile birlikte tahsilinin talep edildiği dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile dava değeri azaltılamayacağı için sunulan dilekçenin usulünce yapılmış ıslah olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu durumda Yargıtayımızın da kabulünde olduğu üzere fazlaya ilişkin kısımdan feragat olarak değerlendirilebileceği anlaşılmakla ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın dava dilekçesindeki talep üzerinden dava değerlendirilmiş, yabancı para borcu yönünden BK 99 dikkate alınarak davacının TL cinsi üzerinden talepte bulunduğu dikkate alınarak karar tarihi itibarı ile yabancı para borcunun TL karşılığı tespit olunmuş ve davacı hesaplarından muvafakati olmaksızın çekilen her bir miktar yönünden çekilme tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi yönünde davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
-7.500,00 USD’ nin karar tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 29.850,00 TL’ nin 06/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-1.700,00 USD’ nin karar tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 6.766,00 TL’ nin 07/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-3.580,00 TL’ nin 30/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-4.730,00 TL’ nin 07/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.068,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 2.462,60 TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 553,17 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 5.291,86 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı yargılamada kendini verkil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT.sine göre tespit olunan 15.155,92 TL.nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸