Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/766 E. 2019/1004 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/766
KARAR NO : 2019/1004

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2013
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların daha önce imzalanan sözleşmeler kapsamında müvekkiline imzalatarak boş bir şekilde aldıkları teminat senetlerini sahtecilik yoluyla doldurarak vasfını değiştirerek normal kambiyo senediymiş gibi takibe soktuğunu ve bu nedenle dava sonucuna kadar teminatsız veya uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilleri aleyhindeki İstanbul …İcra Müd.’nün … E. Ve …E. Sayılı dosyalarından devam eden icra takiplerinin durdurulmasını, takibe konu senetlerden kaynaklı davalılara borçlu bulunmadığının tespitiyle takiplerin iptalini, müvekili tarafından imzalanarak davalılara verilen 20/04/2012 keşide tarihli 59.000,00-TL bedelli ve 20/04/2012 keşide tarihli 15.000,00-TL bedelli iki adet teminat senedinin bedelsizliğine karar verilerek istirdadını ve müvekkiline teslimini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davalıların sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle işbu sözleşmeler nedeniyle davalılara yapmış olduğu 59.000,00-TL ödemenin avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacılara karşı hem franchise anlaşması hem de kar ortaklığı anlaşmasının gerektirdiği tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve teslim etmesi gereken tüm makine ile ekipmanlarını teslim ettiğini, teslim edilen Sanayi tipi Kuru Temizleme Makinesinin müvekkili tarafından yasal olarak ithal edildiğini ve Avrupa Birliği Standartlarına uygun CE belgesinin bulunduğu gibi ayrıca Türk Standartlarına uygunluğu açısından da gerekli testlerin yapıldığını, makinenin Çin’den müvekkili tarafından ithal edildiğinin makine plakasında açıkça yazdığını ve davacının makinenin Çin menşeli olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkilleri lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; İstanbul … İcra Müd.’nün … E. Ve … E. Sayılı dosyaları, Küçükçekmece… SHM’nin …D.İş sayılı dosyası, İstanbul CBS. Genel Soruşturma Bürosunun … Sor. Sayılı dosyası (uyaptan), taraflar arasında imza edilen … Anlaşması ve… Anlaşması (sureti), Küçükçekmece … SHM. … D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, Hukuk Fakültesi Öğr. Grv. … ve Makine Y. Mühendisi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 13/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının sözleşmeyi “haklı sebeple” sona erdirdiği yönünde hak sahibi olduğunu ve bu kapsamda davalılardan …Şti.’den talebinde haklı olduğunu, sözleşme 1’in sözleşme 2 ile olan bağlantısı sebebiyle sözleşme 2 sona erdiğinde bunun üzerinden sözleşme 1’in de etkileneceğini, dosya içeriğinde icra dosyalarının bulunmaması ve bilirkişi heyetinde mali müşavir bir bilirkişinin bulunmamasından dolayı dava taraflarının birbirlerine parasal olarak alıp verdiklerinin saptanması açısından tarafların kayıtları üzerinde bir inceleme yapılamaması nedeniyle ve davacının talepleri içinde yer alan maddi giderim istemi yönünden maddi vakıaların / verilerin dosyaya sunulmadığı da gözetilerek bahse konu yönler ikmal olunmadan görüş bildirilemeyeceğini bildirmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosyanın heyete mali müşavir …’da eklenmek suretiyle yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 04/04/2016 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; davacı tarafından ibraz edilen 2011 – 2012 – 2013 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil vasfını taşıdığını, davalı tarafından ibraz edilen yine 2011 – 2012 – 2013 yıllarına ait ticari defterlerin lehine delil olup olmadığı hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı tarafça ibraz edilen defter ve belgelere göre davacının davalılya 20/06/2013 dava tarihi itibariyle 6.780,75-TL borcunun bulunduğunu, davalı tarafından ibraz edilen defter ve belgelere göre ise davacının davalıya yine dava tarihi itibariyle 8.499,85-TL borcunun bulunduğunun görüldüğü yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(4)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdii edilerek ikinci bir ek rapor tanzim edilmesinin istendiği, 07/01/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ikinci ek raporda ise özetle; tambur ile ilgili balans bozukluğu haricinde (kullanıcının hatalı veya fazla tekstil yüklemesinden kaynaklanabileceğinden) diğer unsurların makinede ayıp niteliğinde olduğunu ve bu ayıpların kullanım sırasında ortaya çıkabilecek nitelikte arızalar olması ve basit bir kontrol sonrası anlaşılabilir nitelikte arızalar olmaması nedeniyle bu ayıpların gizli ayıp olarak kabul edilebileceğini, tarafların ticari defterleriyle ilgili görüşlerinin daha önce sunulan 04/04/2016 tarihli raporla aynı yönde olduğunu, İstanbul … İcra Müd…. E. Sayılı dosyasında takibe konu 15.000,00-TL bedelli bononun alacaklısı olarak davalı … Şti. Yer alırken yine aynı icra dairesinin … E. Sayılı dosyasında isetakibe konu 59.000,00-TL bedelli bonoda davalının … olarak göründüğünü dolayısıyla gerçek kişinin tacir olduğuna ilişkin bir veri olmadığından onun defterlerinin incelenmesinin bahis konusu olmadığını, sözleşmelerde belirtilen teminatların ne surette verileceğine bunu bonolar ile sağlanıp sağlanmayacağı hususunda sarahat bulunmadığını, davacıların ayıp ihbarını süresinde yapıp yapmadığının ve bonoların teminat bonosu olup olmadığının takdirinin Mahkemenin hukuki takdirinde olmakla bu yönde bir hüküm kurulacaksa anılan bonoların 3. Kişi tarafından değil doğrudan ismine / unvanına bono tanzim edilen şahıslarca takibe konduğu gözetilerek gizli ayıbın dosyadaki etkisine bağlı olarak davacıların davasının kabul şartlarının oluştuğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit ve alacak istemine yöneliktir.
Uyuşmazlık; taraflar arasında imza edilen her iki sözleşme nezdinde davacılar tarafından davalılara verilen 15.000 TL ve 59.000 TL bedelli senetlerin teminat fonksiyonu içerdiğinden bahisle davacılara iadesinin gerekip gerekmediği ve ayıplı mal teslimi iddiası nazarında davacılar tarafından davalılara yapıldığı beyan edilen 59.000 TL’lik ödemenin iadesi taleplerinin haklı olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamınca; taraflar arasında iki tür sözleşme akdedildiği, bunlardan ilkinin kar ortaklığına ilişkin olduğu, taraflarının davalılardan Ferşat K.R. (finansör), diğer yanın ise davacı … (işletmeci) olup davacı … ‘nin müşterek – müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, diğer sözleşmenin ise franchıse sözleşmesi olup taraflarının davacı şirket (franchıse veren) ve yine diğer yanın ise davacı … (işletmeci) olup davacı …’nin müşterek – müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı sabittir.
Franchıse sözleşmesinin 12. Maddesine bakıldığında giriş bedeli olarak kararlaştırılan ve bir defaya mahsus olmak üzere verilmesi ve sonrasında iade edilemeyeceği karar altına alınan 15.000 TL’nin % 50 iskonto uygulanmak suretiyle davacı tarafından davalı firmaya ödendiği dava dilekçesi ekinde yer alan fatura örneğiyle sabittir. Aynı sözleşmenin 16. Maddesinde ise franchıse alan davacının 15.000 TL tutarında davalı firmaya teminat vereceğinin kararlaştırıldığı da görülmektedir. Bu teminatın ne şekilde ödeneceği belirtilmemiş olmakla birlikte senet tanzim tarihinin sözleşme tarihi ile aynı olduğu, sözleşmenin 12. Maddesinde karar altına alınan 15.000 TL bedelli franchıse bedelinin davacı tarafından davalı şirkete zaten ödendiği, bu minvalde sözleşmenin 16. Maddesi dahilinde ayrıca karar altına alınan teminat ödemesi yönünden takip konusu aynı miktarlı ve tanzim tarihi itibariyle sözleşmeyle aynı tarihi içeren senedin teminat senedi olarak verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, zira taraflar arasında bahse konu edilen ticari ilişki haricinde davacıları borç yükümlülüğü altına sokacak nitelikte senedin verilmesine dayanak başka bir hukuki ilişki de ileri sürülmediği, yargılamanın geldiği aşama itibariyle tarafları, senet miktarı ve tarihi açıkça sözleşme içeriğinden anlaşılıyor olmakla senedin teminat fonksiyonu içerdiğinin kabulü gerektiği, yine kar ortaklığına ilişkin olarak imza altına alınan sözleşmenin 13. Maddesinde de 59.000 TL’nin işletmeci sıfatıyla davacı tarafından davalı ….’ye teminat amacıyla verilmesinin kararlaştırıldığı, bu senet açısından da benzer şekilde senet bedeli ve tanzim tarihinin sözleşme tarihiyle birebir uyumlu olduğu, tarafların aynı sıfatta senet metninde yer aldıkları ve taraflar arasında senedin verilmesine dayanak başka bir hukuki ilişki de ileri sürülmediği, davalıların her iki senet açısından da bir sonraki hamil konumunda olduklarınından yazılı olarak ispatlandığı kabul edilen teminat iddiasının şahsi defi bazında her ikisine de yöneltilebileceğinin kabulüyle menfi tespit taleplerinin icra dosyaları ayrı ayrı değerlendirilerek her iki davalı açısından kabulüne hükmedilmiştir.
Menfi tespit talebine konu her iki senedin de tarafların ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olmadığı rapor edilmiştir. Ödeme ve alacak kalemleri söz konusu senede istinaden yapılmamış, cari hesap ilişkisinin ise taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında farklı alacak kalemleri yönünden şekillendiği anlaşılmıştır. Her iki tarafın ticari defter ve belgeleri incelenmiş olmakla davacının davalıya iadesi talep olunan miktar itibariyle 59.000 TL tutarında bir alacağı olduğu anlaşılamamıştır. Aksine dava tarihi itibariyle davalıya borçlu olduğu gözükmektedir. Bu minvalde teknik bilirkişinin yaptığı tespitler itibariyle davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği kabul edilse dahi davacıdan 59.000 TL bedelinde alacaklı olduğu iddiasını tevsik eden delil bulunmadığından iş bu miktarın iadesi talebi haklı ve yerinde görülmemiş ve neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın KABULÜ ile;
Dava konusu İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla yürütülen icra takibinde her iki davacının davalı … Şti.’ye borçlu olmadıklarının tespitiyle takibin iptaline,
(2)Dava konusu edilen ve diğer dosya olan İstanbul …İcra Müd…. E. Sayılı dosyasıyla yürütülen icra takibinde her iki davacının davalı …’e borçlu olmadıklarının tespitiyle takibin iptaline,
(3)Bedel iadesi, zarar tazminine yönelik istemin sübut bulmadığından reddine,
(4)Tazminat isteminin yasal şartları oluşmadığı takdir edilmekle reddine,
(5)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 5.952,33 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.488,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.464,23 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
(6)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen değer üzerinden AAÜT uyarınca 12.128,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine,
(7)Davacı tarafından yapılan; 24,30 TL başvuru harcı, 1.488,10 TL peşin harç, 3,75 TL vekalet pulu, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 181,50 TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 3.497,65 TL yargılama masrafının davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(9)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(10)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.