Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/744 E. 2022/464 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/744 Esas
KARAR NO :2022/464

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:22/09/2014
KARAR TARİHİ:09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından aleyhine kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri düzenlenerek icra takibi başlatıldığını, takibe konu senet altındaki imzanın tarafına ait olmadığının itirazı ile vekil tayin ederek dava açtığını, avukatının kendisi ile bağlantı kurmadığını ve imza örneklerini veremediğinden dolayı …. İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasından açılan davada itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verildiğini, takip konusu senette lehdar olan … ile 10.05.2006 tarihinde noterden ortaklık sözleşmesi yaptığını ve bu sözleşme kapsamında kendisine teminat senedi olarak 25.000,00-TL verdiğini, takip konusu senet fotokopilerinin incelenmesinde senet arkasında her hangi bir yazının bulunmadığını, başka bir senedi imzalamasının söz konusu olmadığından takip konusu senet üzerindeki imzanın kendi imzasının benzetilerek atılmış olabileceğini, yapılacak imza incelemesinde takip konusu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığının tespitini, imzasının kendisine ait olsa bile senet arkasına teminat olduğu ve tahsile konamayacağı, borcunun bulunmadığının tespiti, haciz nedeniyle evinin satışının tedbiren durdurulmasına, takibinde dava sonuna kadar gayrimenkulün teminat olarak kabulü ile durdurulmasına mümkün bulunmadığı takdirde makul bir teminat mukabilinde takibin durdurulmasına, takip alacaklısı tüm hususları bilerek senedi takibe koyduğundan %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 20/02/2009 tarihli dilekçesi ile dava konusu takipte 20.000,00-TL lik kısmın ödenmiş olduğu, bu miktar yönünden ödeme tarihinden itibaren icra dosyasında talep edilen faiz oranı uygulanmak üzere istirdata karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyası, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/18051 Esas, 2014/3059 Karar sayılı, 18/02/2014 tarihli ilamı mahkememiz dosyası ve Mahkememizin (Kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi) … sayılı dosyası Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit davasıdır.
Mahkememizin (Kapatılan ….Asliye Ticaret Mahkemesi) … sayılı 19/07/2013 tarihli kararı ile ATK İhtisas Dairesinden alınan gerek 3 kişilik gerek 9 uzmandan oluşan heyet raporu ile bono üzerinde davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olduğu ve dava dilekçesinde de davacı tarafça 25.000,00 TL bedelli bononun düzenlenerek …’a verildiği de kabul edildiğinden davanın reddine karar verilmiş, mahkememiz kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2013/18051 esas 2014/3059 karar sayılı 18/02/2014 tarihli ilamı ile; “Davaya dayanak oluşturan ve davacının keşideci sıfatıyla yer aldığı 25.000 TL tutarlı bono ile ilgili olarak, davacı keşidecinin şikayeti üzerine resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı davalı … hakkında …. Asliye Ceza Mahkemesi’nde … Esas no ile dava açıldığı ve yargılamanın sürdüğü dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Belirtilen bu ceza davasında yapılan yargılama sonucunda verilecek karar, bu menfi tespit davasının sonucunu etkileyeceğinden, 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 53 ve Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi uyarınca mahkemece ceza davasının sonuçlanması ve kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilerek mahkememiz kararı bozulmuş ve dosya mahkememize gönderilerek 2014/744 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılarak sonuçlanması beklenilmiştir.
…. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas … karar sayılı ilamının incelenmesinde, sanık … ve Sanık … aleyhine 10/08/2006 tarihinde açılan resmi belgede sahtecilik davasında 10/11/2015 tarihli karar ile sanıkların müsnet suçtan beraatlerine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 23/29/2021 tarih, 2021/350 Esas 2021/7198 Karar sayılı ilamı ile; ” Sanıklara yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nın 66/1e ve 67/4. Maddelerin öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 10/08/2006 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı kanunun 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321 maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı kanunun 322. Maddesinde yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. Maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,” karar verilerek ilgili dosyanın 23/09/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yapılan değerlendirmede; mahkememizce bozma ilamından önce davacının mukayeseye esas belgeleri celp edilerek dosya ATK’ya imza incelemesi için tevdii edilmiş, ATK’dan gelen 26/11/2011 tarihli rapor ile; inceleme konusu senette …’e atfen atılı borçlu imzası ile …’in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu senetteki borçlu imzasının …’in eli ürünü olduğu belirtilmiştir. Yine itirazlar üzerine ATK İhtisas Dairesi’nden 9 uzmandan oluşan 09/04/2013 tarihli heyet raporuyla Adli Belge İnceleme Laboratuvarında yapılan inceleme neticesinde davaya konu 25.000-YTL’lik senetteki söz konusu yazı, rakam ve imzaların …’in eli ürünü olduğuna dair kanaat raporu sunulmuştur. …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin mahkememize devredilen işbu dosyada 2011/106 Esas, 2013/179 Karar sayılı kararı ile söz konusu ATK raporuna istinaden davanın reddine karar verilmiş, davacının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/18051 Esas, 2014/3059 Karar sayılı ilamı ile işbu dosya davalısı … hakkında …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas numaralı resmi belgede sahtecilik yargılamasının sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 214. Maddesindeki sahtelik hakkında hukuk ve ceza mahkemesi kararlarının etkisi başlıklı 214. Maddesine göre: ”(1)Belgenin sahte olmadığına dair hukuk mahkemesince verilen karar kesinleştikten sonra, söz konusu belge hakkında ceza mahkemesinde de sahtelik iddiası dinlenmez. (2)Ceza mahkemesince belgeyi düzenleyen hakkında ceza verilmesine yer olmadığı ya da beraat kararı verilmiş olması, hukuk mahkemesinin belgenin sahteliğini incelemesini engellemez.” hükmü mevcuttur. Bu durumdaYargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2013/18051 esas 2014/3059 karar sayılı 18/02/2014 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere Ceza Mahkemesinde verilen kararın bekletici mesele yapılmış ve 23/09/2021 tarihinde kesinleşen ceza yargılaması Yargıtay 19. Ceza Dairesi ilamında davanın zamanaşımına uğraması nedeniyle düşme kararıyla sonuçlanmıştır. Bu halde mahkememizce HMK 214. Maddesi nazara alındığında ceza yargılaması sonucunda mahkememizi bağlayıcı mahkumiyet kararı bulunmadığı da dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması” “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. “Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.)
Somut olayda davacının imza itirazına binaen davacının imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan gerekli evraklar celp edilmiş ve davaya konu senet üzerinde imza incelemesi yaptırılmış, ATK’dan alınan 26/11/2011 tarihli ve yine aynı doğrultudaki 09/04/2013 tarihli uzmanlardan oluşan heyet raporuyla dava konusu senetteki imzaların davacının elinin ürünü olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda senette sahtecilik iddiası mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceğinden, ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa ait olacağı yani imza, keşideci tarafından inkar edildiğinden imzanın keşideciye ait olduğunun ispatı alacaklı tarafa ait olduğu nazara alındığında; davaya konu olayda davalı tarafça, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu ispatlanmış olup bu sebeple davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca İşbu dosya hakkında dava açılırken davacı tarafça tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, 05/05/2008 tarihinde davacının ihtiyati tedbir talebi kabul edilmiş ve …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından icra takibi yapılması nedeniyle icra takibinin davanın sonuçlanmasına kadar ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmiş, daha sonra itiraz üzerine tedbir kararı kaldırılmış ancak sonra mahkemeden yeniden tedbir konulması talep edilmiş, mahkemece İİK 72. Maddesi gereği bonoda imzaya itiraz nedeniyle ihtiyati tedbir konulduğu anlaşılmıştır. Alacaklının bir talebi olmasa bile, mahkeme, durdurulan icra takibi konusu alacağın yüzde yirmisi oranında bir tazminata mahkum etmekle yükümlüdür. O halde mahkemece, İİK 72. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verildiği, İİK 72/4. Maddesinde: ” Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. ” maddesi gereği alacaklı tedbir kararı gereği alacağını geç almış olduğundan ve 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle, 72 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresi “yüzde yirmiden” ve beşinci fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” olarak değiştirilmiş olduğu da dikkate alınarak reddedilen dava hakkında İİK 72/4. md. uyarınca takip tarihinde yürürlükte bulunan İİK hükümleri gereği icra takibi konusu olan alacağın %40’ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın REDDİNE,
(2)İİK 72/4. md. uyarınca takip tarihinde yürürlükte bulunan İİK hükümleri gereği icra takibi konusu olan alacağın %40’ı oranında (11.832,00-TL) tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
(3)Verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
(4)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından hpeşin olarak alınan 337,50-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 256,80-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(5)Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
(6)Davalı tarafından yapılan 86,00-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
(7)Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
(8)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.