Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/662 E. 2019/27 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/662 Esas
KARAR NO : 2019/27
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2014
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin 01/10/2004 tarihinde Muhasebe kadrosunda çalıştırılmak üzere işe alındığını, bir süre bu departmanda çalıştıktan sonra Kimya bölümü satış temsilcisi olarak 08/11/2013 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin … tarafından Büyükçekmece 6.Noterliği’nin
01/11/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile 3600 gün prim sayısını doldurmuş olması nedeni ile kendisi tarafından sonlandırıldığını, davalının davacı şirketteki çalışma yılı ve yaptığı iş gereği davacı şirketin müşteri bilgilerine, maliyet bilgilerine, tedarikçi bilgilerine vs.bilgilerine sahip olduğunu, davacı şirketin yasalara uygun olarak davalının talebi doğrultusunda 31.023,43 TL’lik tazminatının banka yolu ile kendisine ödendiğini, davalının Hizmet Sözleşmesi ve Taahhütnamesi’ne göre rekabet etmeme ve sır yükümlülükleri ile taahhüdü bulunduğunu, davalının bu taahhüdünü ve yasal rekabet etme yasağına aykırılığı nedeni ile 241,350 TL tazminatı davacı şirkete ödemesi gerektiğini, davalının iş akdi feshi gerekçesine aykırı olarak rakip firmaya girip çalıştığını, davalının 1475 sayılı kanunun 14/5 maddesine göre farklı bir iş de çalışmasının mümkün olmadığını, yasa gereği bu fesih de kişinin prim gün sayısı açısından şartları yerine getirdiğini, ancak yaş şartı için çalışmayacağı olgusu ile iş akdini sonlandırdığını, davalının ise kendi taahhüdünü ve yasal yükümlülüklerini kötü niyetli olarak davacı şirketin zararına kullandığını, davalı şirketin ise davalı …’yi işe aldığını ve işe alırken davacı ile aralarında rekabet etme yasağı akdi olduğunu bildiğini, bu durumun TTK 55.maddesi kapsamında haksız rekabet olduğunu, davalı …’nin davalı şirkette resmi kayıtlara göre 20/01/2014 tarihinde işe başladığı görülse de aslında daha önce çalışmaya başladığını, davalı şirketin davalı …’yi davacı şirketin işletme ve ticari sırlarını elde etmek amacı ile işe aldığını, davalıların davacı şirketin zararına sebep olacak eylem ve işlemlerde bulunduklarını, anılan nedenlerle 241.350 TL cezai şartın davalı …’den tahsiline, haksız rekabetin tespiti ve ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 140.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı şirketin haksız rekabeti kasten ve birden fazla kez davacı şirkete uygulamış olması nedeniyle ticari itibarını zedelemesi nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline, kararın Türkiye’de traji en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının diğer davalı …’nin resmi kayıtlarına göre 20/01/2014 tarihinde davalı şirkete işe başladığı görülse de aslında daha önce çalışmaya başladığı yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının iddialarının aksine davalı …’nin işe giriş bildirgesinin fiili olarak işe başladığı 20/01/2014 tarihinde …’ya verildiğini, davalı şirketin davalı … ile davacı şirket arasındaki sır saklama ve rekabet etme yasağı sözleşmesinden haberdar olmadığını, yine işbu sözleşmenin zaten geçersiz olduğunu, rekabet etmeme durumunun geçerli olabilmesinin kanunla belli şartlara bağlandığını, öncelikle sözleşmenin yazılı olarak iş ve işveren tarafından imzalanmış ve işçinin işyerinde çalıştığı dönemde yapılmış olması gerektiğini, iş sözleşmesi feshedildikten sonra imzalanan bu yöndeki sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davalı …’nin davacı şirketin işletme ve ticari sırlarını elde etmek amacıyla istihdam edilmediğinden TTK 55.maddesi uyarınca haksız rekabetin gerçekleşmediğini, davalı … ‘nin bilgileri doğrultusunda değil yönetim olarak ticari bir tercihle fiyat rekabetine girme kararı aldığını, anılan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız rekabet bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi Eki ve Taahhütnamesi” isimli belgenin davacı ile davalı arasında sonuç doğurması mümkün olmayan bir belge olduğunu, söz konusu belgenin davacı tarafından imzalanmadığını, dolayısıyla taraflar arasında işbu belgede bahsedilen hususlar açısından kurulmuş bir sözleşme bulunmadığını, davaya konu sözleşme ve taahhütnamenin fahiş hükümler içerdiğini, bu hususun Anayasa’nın 48 ve devamı maddelerine aykırılık teşkil ettiğini, davaya konu sözleşmenin süre yönünden de fahiş olduğunu, uzun bir süreyi kapsar şekilde sözleşme yapılmasının çalışma hürriyetini kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, davalının yaptığı iş bakımından davacıyı dava konusu miktar kadar zarara uğratmasının mümkün olmadığını, davalının davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren diğer şirketleri biliyor olmasının tek başına aykırılık teşkil etmeyeceğini, davalının bu tür davacı sırlarına vakıf olmayıp standart bir pazarlama çalışanı olduğunu, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağına aykırılık iddiası kapsamında açılan cezai şart alacağı ve maddi manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Mali Müşavir …, Ekonomist Prof.Dr…. ve Haksız Rekabet Uzmanı Yard.Doç.Dr… tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; davacı şirketin 2015-2016 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun olduğu, ticari defterlerin HMK 222.maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı şirketin 2015-2016 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun olduğu, ticari defterlerin HMK 222.maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ilk kurulduğunda içeriğinde yer alan dava konusu maddelerin mevzuata göre açık hüküm olmadığı takdirde süre bitiminden yenilenen iş sözleşmesi içindeki yerinin geçersiz olması kabul edilebilecekken geçerli olduğu varsayılsa bile söz konusu madde de aynı maddede çalıştığı için niteliği belirlenmiş ve dosyada mevcut bilgilere bakıldığında davalının SGK kayıtlarına göre yeni işvereninin davacı firma ile aynı sektörde olmadığının görüldüğü, dosya içerisinde davacının iddia ettiği kendisi ile çalışırken haksız rekabet hükümlerine aykırı davranıldığına ilişkin yeterli delile rastlanmadığı, uğranılan zarar konusunda mali yönden yapılan incelemelere dayalı olarak piyasa koşullarında değişiklik belirlenmediği, dava konusu sektörde gizli bilgi, üretim sırrının ifşası yoluyla zarara uğratmaya ilişkin koşullar yada BK ilgili maddeleri kapsamında haksız rekabet koşullarını sağlayıcı durumlar belirlenmediği, sonuç olarak somut olayın haksız rekabet ve sözleşme hükümlerine aykırılık olarak değerlendirilmediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalıların beyanları, ibraz edilen deliller, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı firma ile davalı … arasında imza edilen belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında davalı … tarafından rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesi imzalandığını, adı geçen davalının aynı iş kolunda faaliyet gösteren diğer davalı firmada çalışmaya başladığını, davalı şirketin diğer davalının rekabet etmemeden kaynaklı yükümlülüğünü bildiği halde kendisini istihdam ettiğini, davacı firmanın bu surette kasıtlı olarak zarara uğratıldığını beyanla cezai şart ve maddi manevi tazminat istemiyle huzurdaki davanın açıldığı görülmektedir.
Davalı asilin davacı firmada kimya bölümünde satış temsilcisi olarak görev yaptığı sabit olmakla iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle 6098 Sayılı TBK 444 – 445 madde hükümlerinin olaya tatbiki gereklidir. Bu minvalde dilekçe ekindeki taahhütname içeriği incelendiğinde rekabet yasağına yönelik sınırlamanın kapsadığı alan itibariyle (Ege, Akdeniz, Marmara, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri) rekabet yasağına dair sözleşme maddesinin çalışma hürriyeti ve hakkaniyetle bağdaşmayacağı takdir edilmiştir. Faaliyet alanı itibariyle ülkenin iş potansiyeli açısından en yoğun beş bölgesinin kapsam altına alınmış olmasından dolayı çalışanın ekonomik hayatını tehlikeye düşürecek düzeyde bir sınırlama öngörüldüğü ve bu durumun hakkaniyete aykırılık oluşturacağı kanaatine varılmıştır. (emsal için bknz. Yargıtay 11. H.D. 2016/2751 Esas 2017/1589 Karar sayılı ilamı)
Velevki sözleşme hükümlerinin 6098 Sayılı TBK 444 (vd) maddeleri uyarınca geçerli olduğu düşünülse dahi bilirkişi heyeti nezdinde yapılan tespit nazarında davacı ve davalı firmaların SGK kayıtları karşılaştırıldığında aynı sektörde bulunmadıklarının ve gizli bilgi, üretim sırrının ifşası yoluyla davacı firmayı zarara uğratmaya ilişkin koşullar ile TBK mevzuatı nazarında haksız rekabete sebep olacak bir durumun tespit edilemediğinin bildirildiği, firmaların rekabet hali içinde olduklarına yönelik bir tespitin yapılmadığı, davacının kasıtlı şekilde zarara uğratılmak istendiğine yönelik yine toplanan deliller nazarında somut bir bulguya rastlanmadığı, mali açıdan yapılan değerlendirmede de ticari defter ve belgeler incelenmiş olmakla davalı asilin, davacı firmada çalışırken yaptığı işe bağlı olarak öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar verme ihtimalinin bulunduğuna ilişkin bir kanaate erişilmediği takdir edilerek sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, davalı şirket vekilinin 6100 Sayılı HMK 329. maddesi kapsamındaki talebi davacı tarafça davanın açılmasında kötüniyetle hareket edildiğine dair herhangi şekilde mahkememiz nezdinde kanaat oluşmadığından kabule şayan görülmeyerek neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 4.719,40 TL + tamamlama harcı olarak alınan 3.500,90 TL toplamı 8.220,30 TL’den mahsubu ile bakiye 8.175,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği;
A) Davalı … yönünden talep edilen 241.350,00 TL için hesap ve takdir olunan 20.431,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
B) Her iki davalı yönünden talep edilen 140.000,00 TL için hesap ve takdir olunan 13.950,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
C) Davalı şirket yönünden talep edilen 100.000,00 TL manevi tazminat için hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 36,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …