Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/642 E. 2018/1237 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/642 Esas
KARAR NO : 2018/1237
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2014
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Alpet markası ve kurumsal kimliği altında ülke genelinde faaliyet gösteren akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, davalı …Şti ile davacı arasında 01/12/2009 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve 01/12/2009 tarihli Bayilik Protokolü akdedildiğini, ayrıca … Petrol tarafından 01/12/2009 tarihli Satış Taahhütnamesi imzalanarak davacı şirkete verildiğini, davalı …’ın imzalanan sözleşme ve protokolü garantör sıfatı ile imzalandığını, diğer davalı …’ın ise davalı … ile birlikte 01/12/2009 tarihli kefaletname başlıklı belgeyi imzalayarak davalı … Petrol’ün davacı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarına 5.000.000 TL limit dahilinde müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, yine … Petrol adına kayıtlı… Mah. 407 Ada, 16-17-18 parselde kayıtlı taşınmazlar üzerine davacı şirket lehine 25/09/2008 tarihinden başlamak üzere 20 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiğini, ayrıca söz konusu taşınmazlar kaydına 25/09/2008 tarihinde … Petrol’ün davacı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 1.dereceden 6.000.000 TL bedelli ipotek hakkı tesis edildiğini, devam eden süreçte intifa hakkının ve bayilik sözleşmesinin devam edeceği inancı ile bayiye yatırımlarda bulunulduğunu, bayilik sözleşmesinden kurulmasından sonra …’nun 4054 Sayılı Kanun’un 5.maddesine dayanarak…nolu “Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin yayınlandığını, bu tebliğ ile akaryakıt şirketlerinin ve bayiler arasında imzalanan bayilik sözleşmelerinde muafiyet süresinin 5 yıl olarak belirlendiğini, …’nun bu düzenlemesinin 18/09/2005 tarihinden önce yapıldığını, 1/09/2005 tarihi itibari ile kalan süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin 18/09/2010 tarihine kadar, 18/09/2005 tarihinden sonra akdedilen sözleşmelerin ise akdedildikleri sürenin ilk 5 yılı için grup muafiyetinden yararlanacağı, 5 yıllık süreyi aşan sürelerin ise geçersiz olacağı sonucuna varıldığını, …nun söz konusu düzenlemesi uyarınca davacı ile bayi arasındaki dikey ilişki intifanın tesis edilmiş olduğu 25/09/2008 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile grup muafiyetinden yararlanacağı ve bu muafiyetin 25/09/2013 tarihi itibari ile sona ereceğini, davacının imzalanan sözleşmeler uyarınca edimlerini yerine getirdiğini ve 2.750.825,36 TL yatırım ve intifa bedeli olarak ödemede bulunduğunu, ödenen bu bedellerin taraflar arasındaki ilişkinin intifa müddetince süreceği, bu süreçte davalı … Petrol’ün Alpet markası adı altında bayiliğine devam edeceği ve davacının da 20 yıllık süreçte elde edeceği kâr inancı ile belirlendiğini, ancak …’nun düzenlemesi uyarınca taraflar arasındaki ilişkinin muafiyet süresini aşan kısmının geçersiz hale geldiğini ve geçersiz kalan döneme ilişkin olarak yerine getirilen edimlerin iadesinin gerektiğini, söz konusu taleplere ilişkin olarak davacı tarafından davalı … Petrol ve … aleyhine İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, mahkemece 09/03/2011 tarihinde davanın davacı şirket aleyhine dava tarihi itibari ile halen taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin devam ettiği ve iddia edilen sebepsiz zenginleşme olgusunun dava tarihi itibari ile oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra davalılara …Noterliği’nin 24/12/2012 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve diğer sözleşmelerin fesih edildiğinin bildirildiğini, davalılar tarafından gönderilen …Noterliği’nin 09/01/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile intifanın terkini için … adına vekaletname tanzim edilmesinin istendiğini, söz konusu vekaletnamenin düzenlenerek bayi yetkilisine teslim edilmesine rağmen intifanın terkin edilmediğini, bu nedenle intifa hakkı 17/07/2013 tarihinde … Petrol’e rücu edilmek üzere masrafları davacı tarafından ödenerek terkin edildiğini, intifa hakkının terkini esnasında davacı tarafından 34.655,00 TL masraf yapıldığını, söz konusu İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra sözleşmenin feshedildiğini ve intifa hakkının terkin edildiğini, böylece davalılar aleyhine sebepsiz zenginleşme davası ikame etme koşullarının oluştuğunu, anılan nedenlerle kullanılamayan intifa süresine tekabül eden 2.676.375,58 TL’nin davalılara yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyecek akdi faizi ve KDV bedelleri ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, intifa hakkının terkini için ödenen 34.655,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, yine satış taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağının şimdilik 10.000,00 USD’lik kısmının, bayilik protokolünün 4.2 maddesi uyarınca ödemekle yükümlü olduğu cezai şart alacağının şimdilik 10.000,00 USD’lik kısmının, bayilik sözleşmesinin 46.d maddesi uyarınca sözleşmenin erken sona ermiş olması nedeniyle hesap edilecek kar mahrumiyetinin şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının, davalı … Petrol ile davacı arasındaki cari hesap ilişkisi uyarınca davalı şirketin borçlu olduğu 1.492,13 TL’nin, imzalanan bayilik sözleşmesi ve protokolünün davalı … ve … tarafından imzalanan kefaletname uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmeyi davalı şirketin 25/09/2013 tarihinden sonra bir başka dağıtım şirketinin bayiliğini alacağı iddiası ve taahhütlerini yerine getirmemiş olduğu varsayımı ile haksız olarak feshettiğini, davalıların taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranmadığını, davacı tarafın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, davalı şirketin … kararlarına uygun hareket ettiğini, davacı tarafın iddialarının aksine davalılar lehine bir sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığını, aksine davalı şirketin sözleşmenin sona ermesi sebebiyle ekonomik çıkarından mahrum kaldığını, bayilik sözleşmesini süresinden önce fesheden davacı tarafın mahrum kalınan kar ve cezai şart talep etme hakkının bulunmadığını, anılan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin … kararı uyarınca erken feshi ve intifa hakkının süresinden önce terkin edilmesi sebebi ile kullanılmayan intifa süresine tekabül eden bedelin davalılardan tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Mahkememizce dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Akaryakıt Uzmanı …, Doç.Dr…. ve SMMM Abdulkadir Uğur tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; dava konusu istasyon üzerine davacı tarafından yapıldığı iddia edilen kalıcı yatırımların yapılıp yapılmadığının yerinde inceleme ile tespitinin gerektiği, eğer yapılmış ise bu kalıcı yatırımların gayrimenkul’e kattığı değerin tespiti ile birlikte kullanılmayan süreye tekabül eden kısmının iadesinden davalıların sorumlu olabileceği, bayilik sözlemesi süresinden bağımsız olarak 20 yıl için verilen bayilik hizmet bedelinin davacının bayi olarak hizmet verdiği sürelerin dışında kalan kısmının iadesinin mümkün olabileceği, davacının sözleşme ilişkisinin başlangıcından itibaren ilgili akaryakıt istasyonunun sözleşmelerde belirtilen tarihlerde ticari faaliyetine başlamaması ve eksik satın alınan beyaz ürün nedeniyle sözleşme ve protokol doğrultusunda davalıdan ilgili her yılın sonunda cezai şart talep edebileceği, davacının bu davranışının alım taahhüdüne uyulmamasının önemli olmadığına dair davalı nezdinde bir güven oluşturduğu ve zımmi irade uyuşması ile sözleşme değişikliğine gidildiğinin kabul edilebileceği, davacı tarafından bu hususa ilişkin talepte bulunulmamış olmasının davacının taahhütnamede belirtilen uygulamadan feragat etmiş sayılabileceği, davacı şirket tarafından sözleşmenin feshinden sonra davaya konu edilen cezai şart tazminatı istenmesinin ise çelişkili davranış yasağını oluşturabileceği, davalı … Petrol tarafından düzenlenen ve açıklama kısmında intifa bedeli olarak yazılan 275.000 TL + KD bedeli faturanın 20 yıllık intifa hakkının karşılığı olarak ödendiğine karar verilmesi halinde intifa bedelinin kullanılmayan 208.904,00 TL’sinin iade edilmesi gerektiği, 34.480,00 TL + 175,00 TL olmak üzere toplam 34.655,00 TL tutarındaki terkin harcı masrafının davalı malik nam ve hesabına olmak üzere davacı tarafından ödenmek suretiyle terkin edildiği, bu nedenle davacının söz konusu tutarı talep etmekte haklı olduğu, davacı şirketin davalı … Petrol’den alacağının 1.661.907,40 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aldırılan bilirkişi raporuna taraf vekillerinin beyanları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan ek raporda; davacı tarafın iddia ettiği gibi davalı … Petrol tarafından düzenlenen ve açıklama kısmında intifa bedeli olarak yazılan 275.000,00 TL + KDV bedelli faturanın 20 yıllık intifa hakkının karşılığı olarak ödendiğine karar verilmesi halinde intifa bedelinin kullanılmayan süreye isabet eden bedelinin (275.00 / 7.306) x 5.550 = 208.904,00 TL olduğu, 2012 yılı için faiz hesabının 507,95 TL, 2013 yılı için faiz hesabının 28.724,30 TL olduğu, davanın açıldığı 13/03/2014 tarihine kadar olan faiz hesabının 4.841,99 TL olduğu, 242.978,24 TL ise iade edilmesin gereken toplam tutar olduğu, davacının diğer alacakları yönünden ise kök raporda belirtilen tutarların sabit olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce tarafların bilirkişi raporuna yönelik itirazları ve bilirkişi heyeti tarafından iadesi gereken miktarın taşınmaza değer artışının sağlayıp sağlamadığının tespiti gerektiği yönündeki iddiaları dikkate alınarak, yeni bir bilirkişi heyetinden keşfen inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak İnşaat Mühendisi …, Akaryakıt Uzmanı … ve Mali Müşavir … tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; davacı tarafın iddia ettiği davalı şirkete verilen hizmet bedelinin intifa süresi boyunca kullanılmayan intifaya tekabül eden ve davacı tarafından davalıya verilen hizmet bedelinin 1.117.564,64 TL, intifa bedelinin 318.655,75 TL olup toplam kullanılmayan süreye tekabül eden bayilik hizmet bedeli ve intifa bedeli olarak 1.436.220,39 TL’nin davacıya iadesi gerektiği, söz konusu bedellerin sözleşme süresi ile bağlı olarak verildiği kabul edilerek sözleşme süresi boyunca kalan sözleşme süresine tekabül eden ve kullanılmayan sözleşmenin 5.3 maddesi uyarınca iadesi gereken miktarın 719.965,26 TL olduğu, davacı tarafından davalı şirkete hizmet bedeli olarak ve yatırım bedeli olarak verilen bedellerin fiilen halen davalı tarafından işletilen istasyonda kullanılmaya devam ettiği ve dava konusu edilen işbu yatırımların söz konusu taşınmaza/akaryakıt istasyonuna değer kattığı ve ekonomik bir fayda sağladığı, yıllık eksik tonaj (akaryakıt alımı) başına uygulanacak olan dava konusu edilen cezai şart talebinin Yargıtay’ın söz konusu kararı dikkate alındığında takip eden yılda henüz ifaya başlamadan önce davalı yana işbu hakkın (alacağın) saklı tutulduğuna dair ihtar çekilmesine bağlı olduğu, ancak dosya kapsamında böyle bir ihtarnameye rastlanılmadığından işbu cezai şartın talep edilmemesi gerektiği, protokolün 4.2 maddesi ile bayilik sözleşmesinin 46.d maddesinde öngörülen cezai şartın talep edilip edilemeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, toplanan deliller, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi oluşturulan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında 01/12/2009 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokolünün akdedildiği, yine davalılardan … ve …’ın da aynı tarihli kefaletname başlıklı belgeyi imzalayarak davalı şirketin davacı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarına 5.000.000 TL limit dahilinde müştereken ve müteselsilen kefil olduğu, yine davalı şirket adına kayıt olan taşınmaz üzerine davacı lehine intifa hakkının tesis edildiği, davacı tarafça davalı şirkete inşa ve inkişaf bedeli, bayilik hizmet bedeli, intifa bedeli adları ile çeşitli ödemelerde bulunulduğu, taraflar arasındaki intifa sözleşmesinin 20 yıllık süre için akdedildiği, bayilik sözleşmesinin ise 5 yıl süre için yapıldığı, davacı tarafça …’nun 4054 Sayılı Kanun’un 5.maddesine dayanarak … nolu dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliği uyarınca 18/09/2005 tarihinden sonra akdedilen sözleşmelerin akdedildikleri süreden itibaren ilk 5 yıl için grup muafiyetinden yararlanacağı, 5 yıllık süreyi aşan sürelerin ise geçersiz olacağı, bu bağlamda davalı şirkete 20 yıllık intifa süresi için verilen bedellerin ilk 5 yıldan sonra karşılıksız kalacağından bahisle …Noterliği’nin 24/12/2012 tarih…yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek bayilik sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davalı şirkete çeşitli isim altında ödenen bedellerin bakiye intifa süresine tekabül eden kısımların iadesi için dava açıldığı, yine intifa terkin haricinde cari hesap alacağının tahsili için dava açıldığı görüştür.
Taraflar arasındaki hukuki ilişki irdelenirken ve davacı tarafından davalıya sözleşme başlangıcında ödenen bedellerin iadesinin gerekip gerekmediğinin tespiti noktasında sözleşmenin haklı yada haksız feshedilip feshedilmediği ve yine iade koşullarının hangi hallerde oluşup oluşmadığının tespiti gerekmekte olup, bu kapsamda davacı tarafça sözleşme başlangıcında ödenen bedellerin iadesinin gerekip gerekmediği, gerekmekte ise hangi ölçülerde gerektiği hususunda ayrı ayrı irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre davacı tarafından davalıya değişik nam altında birden fazla ödeme yapılmıştır. Bu ödeme türleri davacı tarafından davaya konu istasyonun inşası için davalı namına yapılan ve 3.şahıslara ödenen inşa ve inkişaf bedeli, bayilik hizmet bedeli ve intifa bedeline ilişkin ödemelerdir. Yine davacı tarafça intifa terkin harcı, cari hesap alacağı ve cezai şart istemleri konusunda da dava açılmış olup, bunlarda ayrı ayrı değerlendirilecektir. Buna göre davacı tarafından davaya konu istasyonun inşası için dava dışı 3.kişiye davalı adına yaptığı inkişaf ve inşa bedeli davacı tarafça sözleşmenin kurulması sırasında henüz davaya konu taşınmaz üzerinde kurulu bir istasyon bulunmaması sebebi ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kurulması gerek bayilik sözleşmesinin 27.maddesi, gerekse bayilik protokolünün 3.1.1.maddeleri dikkate alındığında davalı …Şti’ne ait olup, davacı tarafça davalı şirket namına … Şirketi’ne 12/11/2009 tarih 143251 sıra nolu fatura karşılığı 252.301,70 TL, 07/06/2010 tarih 146295 seri nolu fatura karşılığı 22.014,98 TL, 08/11/2010 tarih 146341 sıra nolu fatura karşılığı 34.610,38 TL ve 05/10/2009 tarih 146246 sıra nolu fatura karşılığı 266.898,30 TL olmak üzere toplam 575.825,36 TL’lik ödeme yapıldığı, … Şirketi tarafından davalı şirkete ait taşınmaz üzerine akaryakıt istasyonunun bu şekilde tesis edildiği, sözleşme hükümlerine göre akaryakıt istasyonunun inşası için gerekli giderlerin davalı yükümlülüğünde olduğu, fakat belirtilen bu 575.825,36 TL’lik ödemenin davacı şirket tarafından yapıldığı, mahkememizce yargılama aşamasında istasyon başında yapılan keşif ve inceleme sonucunda hali hazırda davacı tarafından … Şirketine ödenmek sureti ile kurulan tesislerin davalı şirkete ait taşınmaz üzerinde fiilen davalı şirket tarafından akaryakıt istasyonu olarak kullanılmaya da devam ettiği, bu kapsamda davacı tarafından ödenen faturalar sebebi ile davalının bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiği, burada sözleşmesel yükümlülük olarak söz konusu inşaat ve inşa giderlerinin davalı yükümlüğünde olması sebebi ile sözleşmenin davacı tarafça feshedilip feshedilmemesinde yada feshin haklı olup olmaması noktasının önem arz etmediği, davalı yükümlüğünde olan ve davacı tarafça ödenen bedellerin davalıdan sözleşme kapsamında sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilmeksizin tamamının davalıdan tahsili gerektiği, bu bağlamda davacı tarafça davalı namına dava dışı 3.kişiye yapılan 4 adet fatura kapsamında 575.825,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, kısa kararda da 575.825,00 TL’nin tahsili şeklinde tefhim yapılmış olmasına rağmen (muhtemelen duruşmaya çıkan zabıt katibinin yanlış duyması yada yanlış tuşlara basması sebebi ile kısa kararda bu miktar 875.824,00 TL olarak zapta geçmiş ise de davacının bu kalem kapsamında davalı namına dava dışı 3.şahsa yapmış olduğu ödeme miktarı, dava dilekçesindeki talebi mahkememizce hüküm duruşmasında tefhim edilen rakamın 575.825,00 TL olması gözönüne alındığında söz konusu kısa karardaki yanlışlık maddi hata olarak görülmüş ve gerekçeli kararda düzeltilmiştir. Her ne kadar kısa kararla gerekçeli karar çelişik gibi görülse de aslında tefhim edilen rakamda 575.825,00 TL olarak tefhim edildiğinden bu husus maddi hata olarak değerlendirilmiş ve gerekçeli kararda bu şekilde düzeltilmiştir.)
Bayilik hizmet bedeli olarak talep edilen kısımlar yönünden; davacı tarafından davalıya 25/09/2008 tarih… seri sıra nolu fatura ile KDV dahil 1.350.038,00 TL ve yine 28/09/2007 tarih… seri sıra nolu fatura ile KDV dahil 346.330,00 TL bayilik hizmet bedeli adı altında ödeme yaptığı görülmüştür. Bayilik hizmet bedeli olarak davacı tarafından davalıya ödenen bedellerin sözleşme süresi boyunca yoksa intifa süresi boyunca için mi davalıya ödendiği hususunun ve bu kapsamda bakiye intifa süresi hesaplamasında hangi sürenin esas alınacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı taraf davalıya değişik nam altında ödenen bedellerin intifa süresi boyunca davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisinin devamına sağlamak amacı ile verildiğini ileri sürmekte, davalı taraf ise söz konusu bedellerin sadece sözleşme süresi ile sınırlı olarak verildiğini ileri sürmektedir. Gerek petrol şirketleri ile bayiler arasında imzalanan sözleşmelerin genel nitelikleri, gerekse …’nun almış olduğu kararlar, Dikey Anlaşmalarına ilişkin grup muafiyet tebliğleri, bilirkişiler tarafından da belirtildiği üzere davacı tarafından davalıya ödenen bedeller ve bu kapsamdaki sektör uygulamaları, davacının sözleşmeyi fesih sebebi, taraflar arasındaki intifa sözleşmesi ve protokollerdeki hükümler dikkate alındığında davacı tarafından davalıya değişik namlar altında ödenen bedellerin davacı tarafça esasen davacı ile davalı arasında akdi ilişkinin intifa süresi olan 20 yıl için süreceği inancı ile davalıya verildiği, bu doğrultuda intifa hakkının 25/09/2008 tarihinde tesis edildiği, bayilik sözleşmesinin ise 24/12/2012 tarihinde feshedildiği, bayilik sözleşmesinin feshi ile birlikte davacı şirketin davalıya ürün satamadığı, bu itibarla 24/12/2012 tarihi ile intifa süresinin bitim tarihi olan 25/09/2028 tarihinde kullanılmayan gün sayısının 5740 olduğu, dolayısıyla bakiye süreye tekabül eden bayilik hizmet bedeli miktarının 901.017,93 TL (KDV hariç olduğu), KDV dahil edildiğinde iadesi gereken miktarın 1.063.201,16 TL olduğu, yine davacı tarafça bayilik hizmet bedeli olarak 28/09/2007 tarih C306168 seri sıra nolu fatura sebebi ile 293.500,00 TL KDV’siz olmak üzere KDV dahil 346.330,00 TL ödeme yapıldığı, yine aynı şekilde sözleşmenin fesih tarihi olan 24/12/2012 tarihi ile intifanın normal bitiş tarihi olan 25/09/2028 tarihine kadar geçecek olan bakiye intifa süresi için hesaplanan rakam 255.525,12 TL olup, bu fatura için ödenen bedellerden 25/09/2008 tarihli fatura için KDV’li 1.063.201,16 TL, 28/09/2007 tarihli fatura için ise KDV’li 255.525,12 TL’nin iadesinin gerektiği, esasen bu bedellerin de davacı tarafça bayilik hizmet bedeli adı altında ödenmiş ise de tüm intifa süresi hesaba katılarak ve bu intifa süresi kadar bayilik hizmetinin devam edeceği inancı ile ödeme yapıldığı, yine sözleşmenin kim tarafından feshedildiğinin yada feshin haklı olup olmadığının bayilik hizmet bedeli adı altında yapılan ödemede bu hususun etkili olmadığı, sözleşme hükümlerine göre bayilik hizmetinin öngörülen süreden önce sona ermiş olması sebebi ile bakiye süreye tekabül eden bedelin iadesi gerektiği, bu kısım için davalının sebepsiz zenginleştiği anlaşıldığından hizmet bedeli olarak ödenen miktarlar yönünden yukarıda belirtilen rakamlar için davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İntifa bedeli olarak ödenen 25/09/2008 tarihli KDV dahil 324.500,00 TL intifa bedeli ile 28/09/2007 tarih 306167 seri nolu 153.400,00 TL’lik intifa bedelleri yönünden; her ne kadar davacı tarafça davalıya ödenen intifa bedellerinin bakiye süresine isabet eden kısmının iadesi için de dava açılmış ise de davacı tarafın 17/07/2013 tarih 17635 yevmiye nolu intifa terkin işleminde “intifa hakkının tamamında bedelini aldığımdan/bedelsiz olarak çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” şeklinde terkin talebinde bulunduğu ve resmi senet ile bedelsiz olarak intifa hakkını terkin ettirdiği anlaşıldığından intifa terkin bedeli talep edemeyeceğinden buna ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
İntifa terkin harcı yönünden; davacı tarafça davalı namına 34.655,00 TL intifa terkin harcının ödendiği, sözleşmeye göre intifa terkin harcının yükümlüsünün davalı şirket olduğu, bu bağlamda 34.655,00 TL’lik intifa terkin harcının davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili gerektiği görülmüştür.
Cari hesap alacağı yönünden; davacı tarafın davalıdan 1.492,13 TL’lik cari hesap alacağının bulunduğu, mahkememizce yaptırılan ve kabul gören bilirkişi raporu ile anlaşılmış olmakla, söz konusu cari hesap alacağının davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın bayilik protokolünün 4.2 ve bayilik sözleşmesinin 46.d maddeleri uyarınca cezai şart istemlerine yönelik talepleri bakımından ise; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davacı tarafça feshedildiği, feshe gerekçe olarak da …’nun 2002/2 nolu Dikey Anlaşmalara ilişkin grup muafiyet tebliğinin dayanak gösterildiği görülmüş ise de, sözleşme feshinde davalı şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığı gibi sözleşmenin de davacı tarafça feshedildiği, davacı tarafın sözleşme fesih sebebi olarak eksik ürün alım maddesini gerekçe olarak göstermekte ise de, davacı tarafça sözleşmenin kurulmasından itibaren eksik ürün alımı yapıldığına yönelik davalıya herhangi bir ihtarname çekmediği gibi eksik ürün alımı halinde haklarını saklı tuttuğuna ilişkin herhangi bir bildirim yada uyarı yapmış değildir. (Sözleşmenin imzasından sonraki her bir yeni dönem için) Dolayısıyla davacı tarafça eksik ürün alımı halinde sözleşmenin sürdürüleceği yönünde davalı nezdinde haklı bir intiba oluşturulmuştur. Bu bağlamda davacı tarafın sözleşmeyi feshi haklı olarak kabul edilemez. Kaldı ki davacı tarafça davalılara çekilen ihtarnamede davalıların eksik ürün alımı yönündeki bir iddiası bulunmayıp, tam tersine davacı tarafça …’nun 2002/2 nolu tebliği uyarınca sözleşme süresi sonrasında davalı tarafça başka bir şirket ile anlaşacağının düşünüldüğü, bu bağlamda verilen bayilik bedeli, intifa gibi bedellerin 20 yıllık süre için verilmiş olmasına rağmen, davalı tarafça … kararı uyarınca sözleşme süresi sonunda sözleşmenin yenilenmemesi ihtimaline binaen sözleşmenin feshedildiği, başka bir anlatım ile eksik ürün alım taahhüdüne aykırı davranıldığı yönündeki iddianın fesih sebebi sayılmadığı görülmüştür. Yine dava dilekçesinde ikinci bir fesih sebebi olarak istasyon sözleşmesinin 3.1.5.maddesi uyarınca sözleşmenin imzasına müteakip GSM ruhsatı ve bayilik lisansı alınarak fiilen işletilmeye başlanılacağının davalı … tarafından taahhüt edildiği ileri sürülmüş ise de, gerek sözleşme gerekse protokol hükümleri dikkate alındığında sözleşmenin imzalandığı tarih itibari ile davaya konu taşınmaz üzerinde işletmeye açılabilecek herhangi bir tesisin bulunmadığı, sözleşme imzasından çok sonra davacı tarafından akaryakıt istasyonunun inşa edilebilmesi için dava dışı … Şirketine ödemeler yapıldığı da dikkate alındığında söz konusu hükmün ilk başlangıçtan itibaren ölü olarak doğduğu ve uygulanabilme imkanının bulunmadığı, sözleşme imzalandığı tarihte henüz işletilecek bir istasyon dahi yokken ve bu istasyonun inşasına dahi başlanmamışken matbu olarak sözleşmelerde yer alan bir hüküm sebebi ile davacının ve üstelik sözleşmeyi fesihte bu fesih sebebi olarak gösterilmemişken, dava aşamasında sözleşmenin bu nedenle feshedildiği şeklinde haklı bir gerekçe yaratılmaya çalışıldığı, oysa başlangıçtan itibaren sözleşmenin imzasından sonra 90 gün içerisinde akaryakıt istasyonunun faaliyete geçmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığı, davacının 90 günlük süre geçtikten sonra da uzun süre sessiz kalıp bu konuda davalıyı uyarmadan akaryakıt istasyonunun faaliyete geçmesini beklediği, akaryakıt istasyonu faaliyete geçip çalışmaya başladıktan sonra sözleşmenin feshinden sonra bunun feshe gerekçe gösterilmek için haklı sebep yaratılmaya çalışılmasının Medeni Kanun’un 2.maddesindeki iyiniyet kuralları ile de bağdaşmadığı gözönüne alındığında davacı tarafça bayilik sözleşmesinin 46.d maddesi ve protokolün 4.2 maddesi uyarınca cezai şart istemlerinin reddine karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı tarafça hükmedilecek bedellere akaryakıt bayilik sözleşmesinin 42.maddesi uyarınca hesap edilecek avans faizine 20 puan eklenmek suretiyle faiz işletilmesi talep edilmiş ise de, bayilik sözleşmesi ve aynı tarihte akdedilen bayilik protokolleri dikkate alındığında uygulanacak faiz noktasında farklı hükümler bulunduğu, bu itibarla hangi hükmün sonradan uygulandığının tespit edilememesi sebebiyle davacı tarafın alacak kalemlerine kanuni talep edebileceği avans faizi hükümlerinin uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yine davalılardan … ve …’ın davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalı şirketin, davacı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca, bu sözleşmelerden kaynaklanan her türlü borçların 5.000.000 TL’sine kadar olan kısmına kefil oldukları, söz konusu kefaletnamenin imzalandığı tarih olan 01/12/2009 tarihindeki yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 487.maddesindeki müteselsil kefalete ilişkin şartların tamamını taşıdığı, verilen kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan davalarda yukarıda hükmedilen bedellerin kefalet sınırları içerisinde kaldığı, bu nedenle davalılar … ve …’ın da asıl borçlu …Şti ile birlikte söz konusu borçlardan müteselsilen sorumlu oldukları anlaşıldığından kabulüne karar verilen talepler yönünden asıl borçlu şirket ile birlikte davalılar … ve … aleyhine de hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABUL/KISMEN REDDİ ile;
1-Davacı tarafça davalı istasyonun inşası için dava dışı 3.kişiye davalı adına yaptığı 575.825,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafından bayilik hizmet bedeli olarak 25/09/2008 tarihli fatura karşılığı ödenen KDV dahil 1.350.038,00 TL (KDV dahil) bedel sebebiyle davacının davasının kısmen kabulü ile 901.017,93 TL + 162.183,23 TL KDV = 1.063.201,16 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından bayilik hizmet bedeli olarak 28/09/2007 tarihli fatura karşılığı ödenen 346.330,00 TL fatura (KDV dahil) bedeli sebebiyle açılan davanın kısmen kabulü ile 216.546,71 TL + 38.978,40 TL = 255.525,12 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-İntifa bedeli olarak ödenen 25/09/2008 tarihli KDV dahil 324.500,00 TL’lik intifa bedeli ile 153.400,00 TL’lik intifa bedelleri için açılan davanın reddine,
5-34.655,00 TL intifa terkin harcının dava tarihinden itibaren davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-1.492,13 TL’lik cari hesap alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça açılan bayilik protokolünün 4.2 maddesine aykırı davranıldığına yönelik cezai şart istemi ile bayilik sözleşmesi erken feshi sebebiyle sözleşmenin 46.d maddesi uyarınca açılan cezai şart istemlerine yönelik davaları ile kalan kısımlar yönünden davanın reddine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 131.886,00 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 45.265,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 86620,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Davacı tarafından yatırılan 45.265,80 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 79.160,48 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 47.430,97 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan toplam 6.862,60 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 4.787,18 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
13-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …