Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/175 E. 2019/883 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/175
KARAR NO: 2019/883

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 28/05/2014
KARAR TARİHİ: 14/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kimliğini kaybettiği yada çaldırdığını, bu kimliğin başkaları tarafından kullanılarak davacı adına “… Şti adı altında şirket kurulduğu, davalı bankanın … Şubesi’nden çok sayıda çek alarak keşide edildiğini, davacı adına sahte ikametgah ve nüfus kayıt örnekleri de düzenlenerek kurdukları şirket adına her türlü işlemin yapılarak kurum ve şahısların yanıltığını, çek ciro edildiğini, davacı hakkında karşılıksız çeklerden dolayı mahkumiyet hükümleri verildiğini, sahte ikametgah, sahte nüfus cüzdanı, sahte imzalarla alınan çeklerden dolayı davacının bir aya yakın hapis yattığını, bundan dolayı davacının maddi ve manevi çöküntüye uğradığını belirterek, davalı aleyhine 15.000 TL manevi ve hir aylık iş gücünden kalma karşılığı 2.000 TL’de maddi olmak üzere toplam 17.000 TL tazminatın davacının ceza evine girdiği tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sahce kimliği kullanılarak …bank … Şubesi ile GKS imzalandığını, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin 2005-2006 yıllarına ait olduğunu, olay tarihinden yaklaşık on yıl sonra haksız fiile dayanarak tazminat istenmesi zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle mümkün olmadığını, fiilin gerçekleştiği ve davacının zararı ve yükümlüsünü öğrendiği tarihte yürürlükte olan eski B.K. m.60 uyarınca bir yıllık dava zamanaşımı süresi geçtiğini, davacının zararlandırılmasına neden olan işlemlerin resmi makamlarca verilen sahte kimlik ve ikametgah belgesine dayanmakta olduğunu, çek hesabının gerçeğinden ayırt edilemeyen
ve aldatma kabiliyetini haiz evrakla açıldığı ve bankanın bu evraklara güvenerek çek hesabı açtığını, bankanın üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; Şişli … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, Şişli… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının Bakırköy …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, Kadıköy … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, Kadıköy… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, Üsküdar … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyalarının fotokopileri, davalı bankadan dava konusu çeklere ilişkin kayıt, bilgi ve belgeler, …Müdürlüğü’nden davacının dava konusu tarihe ilişkin SGK kayıtları celp olunarak Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, Doç. Dr…., … ve …’e tevdii edilen dosyada tanzim olunan 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı bankanın sıradan bir gerçek ya da tüzel kişi gibi, sahte evrakların kendisinden tespit edilmesinin beklenemeyeceği yönündeki savunması kusursuz sorumluluk esasları ile uyumlu görünmediğini, dosya kapsamının incelenmesinden davacının 09/08/2008 tarihinde cezaevine girdiği ve 24/07/2008 tarihinde ise tahliye edildiği, davanın 15 günlük iş kaybının maddi tazminat karşılığı olarak tespit edileceği, manevi tazminat bakımından ise takdirin Mahkemede olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
(3)Dosyanın maddi tazminat talebine yönelik olarak miktarı hesabı yapılmadığından tekrar aynı bilirkişilere tevdi edilerek ek rapor alınmış, aynı bilirkişiler tarafından tanzim edilen 31/12/2017 tarihli ek raporda özetle; maddi tazminat hesabı davacının hürriyeti bağlayıcı ceza aldığı tarihten bilirkişi rapor tarihine kadar 20.361,01 TL olarak hesaplandığı, tazminatın varlığına kanaat getirilmesi halinde hüküm tarihinden bilirkişi rapor tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte 20.361,01 TL tazminat + 20.508,63 TL işlemiş faiz ile birlikte 40.869,64 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
(4)Aynı bilirkişilerden alınan 26/02/2019 tarihli ek raporda özetle; 15 günlük maddi tazminatın davacı SGK hizmet dökümleri incelendiğinde 577,48 TL olarak hesaplandığı, bu maddi tazminat talebinin varlığına karar verilmesi halinde işlemiş faiz ile birlikte (577,48 TL ana para + 434,71 TL işlemiş faiz ile birlikte) 1.012,19 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; haksız yollarla ele geçirilen kimlik belgesinin sahtecilik suretiyle kullanılarak davalı banka nezdinde açılan hesap ve alınan çek karnesi nedeniyle davacının uğradığı iddia olunan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamınca; davacının kimliğinin kötü niyetli üçüncü kişiler tarafından haksız yollarla ele geçirildiği, dayanak nitelikteki kimlik belgesiyle davacı adına kurulan sahte şirket namına çek karnesi alındığı, iş bu çeklerin ödenmemesi neticesinde davacının cezai soruşturma ve davalara maruz bırakıldığı, aleyhe sonuçlanan İstanbul … ASCM … E. … K. Sayılı dosyası nedeniyle davacının cezaevinde 15 gün müddetle tutuklu kaldığı, usulsüz tebligata yönelik verilen dilekçe sonrasında eski hale getirme müessesesinden yararlanma talebinin kabulüyle infazın durdurularak tahliyesine karar verildiği sabittir.
Davalı bankanın öne sürdüğü itiraz noktaları; ilgili noterlik eylemi nedeniyle ağır kusurun noterliğe ait olduğundan bahisle bankanın kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceği, sorumlu tutulamayacağı, tazmin isteminin CMK 141. Maddesi kapsamında Hazineye yöneltilmesi gerektiği yönündedir.
Bahsedilen noterlik işleminin bankanın sorumluluğunu ortadan kaldıracağına dair beyana itibar edilmesi olanaksızdır. Bilirkişi heyeti raporunda da değinildiği üzere bir güven kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları ve geniş anlamda yapacakları işlemlerle tesis edilecek durumları sahtecilere karşı özenle korumak yükümlülükleri vardır. Hatta objektif özen borcunun gereği olarak banka hafif kusurlarından dahi sorumlu tutulmalıdır. (emsal için bknz.Yargıtay 11. H.D. 2008/9535 E. 2010/911 K. Sayılı ilamı) Keza haksız eyleme sebebiyet verme noktasında kimlik bilgilerinin sair evrak temini suretiyle başkaca kimselerin sorumluluğundan söz edilebilir ise de burada davacıya karşı müteselsil sorumluluğun bulunduğunu kabul etmek gereklidir. Bu gerekçe dahilinde davalının CMK 141. Maddesi uyarınca tazmin isteminin sadece Hazineye yöneltilebileceği yönündeki iddiasına da iştirak edilmemiştir. Bankanın sorumluluğu esastır.
Bu minvalde dosyaya ibraz edilen son bilirkişi raporunda davacının cezaevinde tutuklu kaldığı süre dahilinde maddi zararının 577,48 olduğu yönündeki nihai kanaate iştirak edilmiş, bu süre dahilinde davacının SGK döküm kayıtlarına göre de herhangi bir yerde giriş kaydı bulunmadığı anlaşıldığından başkaca maddi menfaat temin edildiğine yönelik davalı banka itirazına itibar edilmemiştir. Her ne kadar faiz hesabı yapılmış ise de tazmin isteminin haksız fiil temelinde ele alınması gerektiğinden haksız eylemin son bulduğu tarih itibariyle 09/07/2008 tarihinden itibaren tespit olunan miktara avans faizi uygulanmıştır.
Davacının uğradığı manevi zarar karşılığı olarak ise davacının yaşadığı süreç, karşı karşıya kaldığı yasal sorumluluklar nedeniyle manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı keza manevi tazminatın takdirinde tazminat isteyenin ekonomik ve sosyal durumu gibi unsurlar da gözetilmek suretiyle ayrıca haksız eylem tarihi de dikkate alınarak davacının uğradığı manevi zararı telafiye yönelik 7.500 TL tazminat miktarına hükmedilmesi uygun görülmüştür.
Gerek maddi gerekse manevi tazminat kalemleri açısından bankanın tacir olması ve işin ticari iş mahiyetinde sayılması gerektiğinden tatbiki gereken faiz türü Yargıtay 11. H.D. 2008/9535 E. 2010/911 K. ve Yargıtay 11. H.D 2013/4224 E. 2013/20440 K.
sayılı ilamlarında da değinildiği üzere avans faizi olmalıdır. İzah edilen gerekçe uyarınca davanın kısmen kabulüne ilişkin neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın KISMEN KABULÜ ile;
577,48-TL maddi tazminatın 09/07/2008 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,
(2)Manevi tazminat talebi yönünden; 7.500,00-TL manevi tazminatın 09/07/2008 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 551,77 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 390,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 261,42 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
(4)Maddi tazminat yönünden;Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 577,48 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Maddi tazminat yönünden;Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden AAÜT uyarınca 577,48 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
(6)Davacı tarafından 25,30 TL başvuru harcı, 290,35 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet pulu maddi tazminatın tespiti işlemine yönelik olarak yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 189,20 TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 2.308,55 TL yargılama masrafınının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(7)Manevi tazminat yönünden;Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT 10- (1),(4) maddesi uyarınca 900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”
(8)Manevi tazminat yönünden;Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri dikkate alınarak AAÜT 10-(1),(2),(4) maddesi uyarınca 900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
(9)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır