Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/135 E. 2018/641 K. 14.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2013/341 Esas
KARAR NO : 2018/667
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2013
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin yurt içinde … markası altında petrol ürünlerinin satış ve dağıtımın bizzat ve sözleşmeli bayiler vasıtasıyla yaptığını, bu amaçla davacı şirketin … Şti ile 02/03/2011 tarihinde İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi imzaladığını, işbu bayi ile imzalanan sözleşmeler gereği işletmesi … Şti’ne bırakılan … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonunda, … Ltd Şti’ne davacı şirketten satın alacağı petrol ürünlerini ve davacı şirketin öngöreceği diğer malları kendi nam ve hesabına iştigal etmek sureti ile satarak bir servis satış istasyonu bayiliğini yapmayı taahhüt ettiğini, davalı şirket … Ltd Şti’nin taraflar arasındaki sözleşmelere ve sözleşmelerdeki yükümlülüklerine aykırı davranmış olması nedeni ile, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı şirkete davacı şirket tarafından gönderilen …Noterliğinin 14/08/2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bahis konusu sözleşmelerin haklı nedenle fesh edildiğini, sözleşmelerin sona erme tarihlerinin 02/03/2016 olmasına rağmen, davalı bayinin sözleşmelere aykırı davranışları sebebi ile haklı nedenle yapılmış erken feshin söz konusu olduğunu, istasyonlu bayilik sözleşmesinin 27.1 maddesinde “Bayinin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde şirket; ….işleticiden uyulmayan her husus için 50.000 USD cezai şart talep etmeye , zarar ziyan kaybından dolayı maruz kaldığı kar kaybını talep etmeye yetkilidir” hükmünün amir olduğunu, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışları ve sözleşmelerin süresinden önce feshine neden olması nedeni ile davalıların, istasyonlu bayilik sözleşmesi uyarınca davacı şirkete 50.000 USD cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, davalıların sözleşmeye aykırı davranışlarının, tonaj taahhüdüne aykırı davranmış olmaları ve sözleşmelerin süresinden önce feshine neden olmaları nedeni ile, 59.536 USD cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, işbu tonaj ihlali cezai şartın bilirkişiler marifeti ile de hesaplanması gerektiğinden şimdilik 5.000 USD’sinin davalılardan tahsilini talep ettiklerini, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışları ve sözleşmelerin süresinden önce feshine neden olmaları nedeni ile davalıların, işbu sözleşme uyarınca davacı şirkete 200.000 USD cezai şartı ödemekle yükümlü olduklarını, dolayısıyla işbu davada toplamda şimdilik 255.000 USD cezai şart alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, 14/08/2013-02/03/2016 dönemi için hesaplanan akaryakıt ve madeni yağ için toplam 547.655 USD kar mahrumiyeti alacakları söz konusu olduğunu, ancak işbu bedellerin davacı şirket tarafından hesaplanan bedeller olduğundan ve bilirkişiler marifetiyle hesaplanması gerektiğinden fazlaya dair tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 USDnin tazminini talep ettiklerini, taraflar arasında delil sözleşmesi mevcut olduğunu ve yargılama esnasında sadece davacının defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, istasyonlu bayilik sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı 50.000 USD alacaklarının her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, davacının haklı nedenle fesih tarihi olan 14/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalılardan tahsiline, 02/03/2011 tarihli sözleşme gereği tonaj taahhütlerine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı, hesaplanması gereken bir alacak olması sebebi ile şimdilik 5.000 USD alacakların her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, davacının haklı nedenle fesih tarihi olan 14/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalılardan tahsiline, 02/03/2011 tarihli sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı 200.000 USD alacakların her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, davacının haklı nedenle fesih tarihi olan 14/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalılardan tahsiline, davacının haklı fesih tarihi olan 14/08/2013 ile sözleşmelerin normal bitiş tarihi olan 02/03/2016 tarihleri arasındaki kar mahrumiyeti sebebiyle uğradığı zararın hesaplanması gereken bir alacak olması sebebi ile şimdilik 5.000 USD’sinin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, davacının haklı nedenle fesih tarihi olan 14/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ön inceleme hazırlık tutanağı ile birlikte davalılara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi ile, davalı … tarafından 02/03/2011 tarihli sözleşmeye müteselsil kefil sıfatı ile imza atıldığını, yaklaşık 7 ay sonra 07/10/2011 tarihinde davalının …’da bulunan %20 oranındaki hissesini, dava dışı …’a devrettiğini ve böylece diğer davalı … ile hiçbir ilgisi kalmadığını, davacı tarafından, davalı …’ın işlettiği akaryakıt istasyonundan alınan numunelerin incelenmesi neticesinde ortaya çıkan 20/06/2012 tarihli ve 15/08/2012 tarihli analiz raporları ile, numunelerin yeterli seviyede davacı “… “ı içermediğinin saptandığını, diğer bir deyişle …’ın başka kaynaklardan akaryakıt temin ettiğinin saptandığını, ancak buna rağmen sözleşmenin feshedilmediğini, davacı tarafın, 05/09/2012 tarihli yazı ve ekleri ile, tespit etmiş olduğu uygunsuzlukları EPDK’ya bildirdiğini, ancak sözleşmeyi feshetmediğini, davacı tarafça 10/05/2013 tarihinde, akaryakıt istasyonunda Aydın …Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talebinde bulunulduğunu, ancak … tarafından ticari defter ve kayıtların dosyaya ibraz edilmemiş olması nedeni ile tespitin yapılamadığını, davacının …Noterliğinin 14/08/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile …’ın davacı şirket dışında 3.kişilerden akaryakıt ve madeni yağ alımı gerçekleştirdiğinin tespit edildiğini, tonaj taahhütlerini yerine getirmediğini, bu sebeple; sözleşme hükümlerinin esaslı olarak ihlal edildiği sonucuna varıldığından sözleşmenin haklı sebep ile feshedildiğinin, sözleşme uyarınca 200.000USD cezai şart talep edildiğini, yine sözleşme uyarınca 59.536 USD cezai şart talep edildiğinin, kar kaybı olarak 547.655USD talep edildiğinin, sözleşmenin 9.maddesi uyarınca …’a ariyeten verilmiş olan malzemenin 15 gün içinde iadesinin talep edildiğinin, son olarak istasyonun bulunduğu taşınmaz üzerine … lehine 30/09/2015 tarihine kadar intifa hakkı tesis edilmiş olması sebebi ile, istasyonun derhal …’e tesliminin gerektiğinin ihtar edildiğini, fesih tarihinden sonra 10/09/2013 tarihinde Aydın …Asliye Hukuk Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyasından davacı tarafça delil tespiti yaptırıldığı ve bu tespit neticesinde, istasyonun faal olduğu ve istasyonda davacının kurumsal kimliklerinin bulunduğunu, ancak …’e ait yazılımın değiştirildiğinin beyan edildiğini, istasyonda halen akaryakıt satışına devam edildiğini, istasyonda halen … markasına ait ürünlerin satıldığının tahmin edildiğini, istasyonda halen …’e ait madeni yağların satışının devam ettiğinin saptandığının anlaşıldığını, davalı …’ın dava konusu olan taleplerden sorumluluğunun sebebinin ise, davacı tarafça sözleşmenin 14.maddesinde yer alan kefalete ilişkin hükmüne dayandırılmakta olduğunu, TBKnun 589.maddesinin 4.fıkrasına göre, “Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hale gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmaların kesin olarak hükümsüzdür” hükmü bulunduğunu, dolayısı ile, kefilin asıl borç ilişkisinin sona ermesinden kaynaklanan zarardan ve ceza koşulundan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki kefalet akdinin, BK döneminde kurulmuş ise de, sona ermesi ve tasfiyesinin 14/08/2013 tarihinde, davacı tarafın keşide etmiş olduğu ihtarname ile yani, TBK (yeni kanun) döneminde gerçekleştiği için, kefilin sorumluluğunun sınırı tesbit edilirken TBK 589/4 hükmünün uygulanması gerektiğini, kefalete konu olan borcun TBK yürürlüğe girdikten sonra doğmuş olup, davacı tarafın, kefalet akdine dayanarak davalıdan alacak talebinde bulunmasının, kefalet borcunun tasfiyesinin sona ermesi niteliğinde olduğunu, bu sebeple, TBKnun 589/4 maddesinin dava konusu olay açısından uygulama alanı bulmasının kaçınılmaz olduğunu, tüm bu izahatlerin, davacı tarafın davalıdan olan taleplerinin TBKnun yürürlüğe girmesinden sonra keşide etmiş olduğu, bozucu yenilik doğuran, 14/08/2013 tarihli fesih ihtarına dayandığından, Yürürlük Kanunun 1.maddesinin 2.cümlesi gereğince, TBK 589/4 hükmünün dava konusu olaya uygulanması gerekeceğinden, yine Yürürlük Kanunun 2 ve 3.maddesi gereğince TBK 589/4 hükmünün aksine, taraflarca sözleşme yapılması mümkün olmadığından, bu sebeple hükmün geçmişe etkili olarak uygulanması gerekeceğinden davanın reddi gerektiğini, davacının iddiasına göre, davalı …’ın sözleşmeyi ağır bir biçimde ihlal ettiğine, davacı tarafın ilk olarak 20/06/2012 tarihli analiz raporu ile muttali olduğunu, buna rağmen, bu ihlalden kaynaklanan ceza talebine havi davayı 06/11/2013 tarihinde, yani neredeyse 1,5 yıl sonra açtığını, söz konusu sürenin makul bir süre olmadığını, davacı tarafın bu kadar beklemesinin, sözleşmenin 27.1 maddesindeki cezaya ilişkin hükmü ölü bir hüküm haline getirmiş olduğunu, bu sebeple davacının 27.1 maddesine dayanarak ceza talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, aynı gerekçeler ile, davacı tarafın sözleşmenin 8.maddesinden kaynaklanan 200.000 USD cezai şartı talep etmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın tonaj taahhüdünden kaynaklanan cezai şartı da talep etmesinin mümkün olmadığını, zira, dava dilekçesinden davalı …’ın alım taahhüdünü, ilk olarak 02/03/2012-02/03/2013 döneminde ihlal ettiğinin görüldüğünü, bu sebeple, davacının tonaj taahhüdünden kaynaklanan talebini 02/03/2013 tarihinden sonra dava etmesi gerekir iken bunu yapmadığını, böylece sözleşmenin tonaj taahhüdüne ilişkin hükmünün de artık ölü bir hüküm haline geldiğini beyanla, hem TBKnun 589/4 hükmü gereğince davalının sözleşmenin sona ermesinden kaynaklanan zararlardan ve cezai şart bedelinden sorumlu olmaması, hem de davacı tarafın asıl borç ilişkisinden kaynaklanan taleplerinin hukuki dayanağının bulunmaması sebebi ile davalı hakkında açılmış olan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalının davaya ilişkin herhangi bir cevap ve beyan dilekçesi sunmamış olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamı, tarafların sunmuş bulunduğu delil ve belgeler ile birlikte dosyamız Akaryakıt Uzmanı, Mali Müşavir ve Hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişiler kurulu heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler kurulunun gerekçeli ve ayrıntılı, kök, ek ve ikinci ek raporları ile, İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi Madde 6’ya aykırılıktan dolayı davalıdan 50.000 USD’nin talep edilebileceği, 02/03/2013 ve 17/07/2013 tarihleri arasında 497 m3 akaryakıt ve 0,375 ton madeni yağın eksik çekilmiş olup davalıdan toplam 30.008 USD tonaj ihlali cezai şartı talep edilebileceği, sözleşmenin 8. Maddesine göre sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan cezai şart olarak ayrıca 200.000 USD talep edilebileceği, davacının kâr mahrumiyeti alacağı 64.013,00 TL karşılığı 30.902,22 USD olarak hesaplandığını ancak davacının 5.000 USD talep ettiği, sözleşmenin feshinden kaynaklanan cezai şart taleplerine, 24/08/2013 tarihinden itibaren TL üzerinden %11, döviz üzerinden %9,75 ve 9,50 oranında faiz talep edilebileceği, davacının cezai şart talepleri toplam 250.000 USD, tonaj taahhüdü talebi 5.000 USD ve kâr mahrumiyeti talebi 5.000 USD olmak üzere toplam 260.000 USD olduğunu, mali bakımdan ve davalının incelenen 2013 yılı bilançosuna göre davalı şirketin 100.000 TL ödemesi halinde iktisadi mahvına sebep olmayacağı, bu miktarın üstünde yapılan ödemenin davalı şirketin mahvına sebep olacağı” tespit edilmiştir. Kök, ek ve ikinci ek raporlar taraflara ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın, taraflar arasında 02/03/2011 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi olduğunu, ancak davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını ve davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve haklarını saklı tutarak sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olarak 50.000 USD’nin, tonaj taahhütlerine aykırılıktan kaynaklanan 5.000 USD’nin, 02/03/2011 tarihli sözleşmenin süresinden önce feshedilmesine neden olarak sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan 200.000 USD’nin, kar mahrumiyetine yönelik 5.000 USD’nin olmak üzere toplam 260.000 USD’nin ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının haklı nedenle fesih tarihi olan 14/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalılardan tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı şirket arasında aynı yerin işletilmesine ilişkin hem istasyon bayilik sözleşmesi hemde sözleşme adı altında ikinci bir sözleşmeyi imzalamış durumdadır. İstasyon Bayilik sözleşmesinin 27. Maddesinde bayi tarafından sözleşmeye uyulmayan her husus için 50.000 USD cezai şart talep etmenin düzenlendiği, yine aynı tarihili imzalanan sözleşmede ise bayinin yine sözleşmeyi herhangi bir şekilde yerine getirmemesi halinde 200.000 ABD Dolarının fiili ödeme tarihindeki Türk Lirasının cezai şart olarak ödeyeceğinin düzenlendiğini, dolayısıyla bir hukuki ilişkide sözleşmeye aykırı davranışta aynı sebeplerle ihlal dahi olsa iki farklı cezai şartın düzenlendiği, bu iki cezai şartın aynı konuya ilişkin olduğu, (sözleşmeye herhangi bir şekilde aykırılık) dolayısıyla davacı tarafın bu şekildeki bir cezai şart düzenlemelerinde sadece birini talep edebileceği, bu itibarla davacının sözleşme başlığı altındaki sözleşmenin 8. Maddesinde düzenlenene 200.000 USD’lik cezai şartı kural olarak talep edebileceği, bu bağlamda davacı tarafın istasyonun bayilik sözleşmesi sebebiyle talep etmiş olduğu 50.000 USD’lik cezai şart talebine ilişkin davanın REDDİ gerektiği, davacı tarafın ikinci bir cezai şart talebinin eksik alım ve tonaj ihlaline olduğu taraflar arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca davalının 2011 yılından 2013 yılına kadar eksik ürün alımında bulunduğu, ancak davacının son dönem olan 02/03/2013 tarihi itibariyle sözleşmenin fesih edildiği 17/07/2013 tarihinden önceki dönemlere ilişkin eksik ürün alımı ile ilgili davalıya herhangi bir ihtarname çekmediği ya da cezai şart istemini saklı tutmadığı, dolayısıyla davacının sadece yeni başlayan dönem olan 02/03/2013 tarihi ile 17/07/2013 tarihi arasındaki dönemde eksik ürün alımında bulunduğu, belirtilen dönem için bilirkişiler tarafından hesaplanan cezai şart miktarının 30.008 USD olduğu, dolayısıyla davacının bu miktarda bir cezai şart talebinde bulunabileceği, davacı tarafından ise dava dilekçesinde 5.000 USD cezai şart talebinde bulunduğunu, davacının belirtilen cezai şart istemine ilişkin yargılama sonuna kadar herhangi bir ıslah talebinde bulunmadığı anlaşılmakla davacının talebine bağlı kalmakla 5.000 USD cezai şart dava tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca USD cinsine kamu bankaları tarafından uygulanacak 1 yıllık vadeli mevduat faiz oranıyla birlikte her iki davalıdan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça kar mahrumiyetine ilişkin açılan dava yönünden ise, mahkememizce kabul gören bilirkişi raporuna göre davacı tarafın belirtilen dönemde uğradığı kar kaybının 64.013,00 TL olduğunu, bunun döviz karşılığının 30.909 USD olduğunu davacı tarafça kar mahrumiyetine ilişkin 5.000 USD nin istendiği ve ıslah yapılmadığını, bu itibarla tespit edilen kar kaybı miktarının talep edilenden fazla olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak 5.000 USD kar kaybının dava tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl kamu bankalarının USD cinsine uyguladığı 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla tahsiline karar vermek gerekmiştir. Yine sözleşmenin 8. maddesine yönelik açılan dava yönünden ise, davacı tarafça yaptırılan tespitlerde davacının kullandığı marker’in davalı şirket tarafından işletilen akaryakıt satışlarında tam olarak tespit edilmediği, bu bakımdan davalının davacı dışından başka firmalardan da mal alıp sattığı, ayrıca davalının sözleşmedeki ürün alım taahhüdüne aykırı davranması sebebiyle sözleşmeyi fesh ettiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre gerek davalı şirketin başka şirketlerden ürün tedarik etmesi gerekse eksik ürün alımınında sözleşmeye göre haklı fesih sebebi oluşturduğu, bu itibarla davacının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu, bu bağlamda sözleşmenin 8. maddesinde düzenlenen cezai şart isteminde bulunabileceği, sözleşmenin 8. Maddesi uyarınca öngörülen cezai şartın 200.000 YSD olduğu ancak 200.000 USD cezai şarta hükmetmenin hem davalı şirketin ekonomik olarak mahfına neden olacağı, hemde diğer davalı kefilin ekonomik mahfına neden olacağı anlaşıldığından söz konusu cezai şarttan takdiren ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliği gereği 80.000 USD indirim yapılarak 120.000 USD cezai şartın davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla dava tarihinden itibaren 06/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl kamu bankalarının USD cinsine uyguladığı 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla tahsiline karar vermek gerekmiştir. Yine her ne kadar davalı … tarafından kefaletin geçersizliğine 6100 sayılı Borçlar Kanunun hükümleri uyarınca Borçlar Kanununun 589. Maddesine aykırı olduğu, davalının diğer davalı şirketteki hissesinin 07/12/2011 tarihinde dava dışı …’a devretmiş olduğu, bu nedenle davalının kefil olarak sorumluluğunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de, davacı ile davalı şirket ve davalı kefil … arasında akdedilen sözleşmenin 02/03/2011 tarihli olduğu, dolayısıyla sözleşmenin 818 sayılı borçlar kanunu döneminde imzalandığı ve 818 sayılı borçlar kanunun yürürlükte olduğu dönemde imzalanan bu sözleşmenin ve kefalet şartlarının 818 sayılı borçlar kanunun kefalete ilişkin hükümlerine uygun olduğunu dolayısıyla kefalet sözleşmesinde davalının iddia ettiği gibi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ve geçerli olduğu, ayrıca davalı şirketteki payların tek başına devredilmiş olmasının kefalet sözleşmesini sona erdirici nitelikte olmadığı, bu bağlamda davalı …’ın da 818 sayılı borçlar kanunu döneminde imzalanan ve geçerli olan kefalet sözleşmesi sebebiyle yukarıdaki hükmedilen tazminatlardan sorumlu olduğu anlaşılmış, davalının buna yönelik itirazlarına değer verilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
Davacının davasının KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
1-Davacı tarafın istasyonlu bayilik sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemi olan 50.000 USD yönünden açmış olduğu cezai şart talebine ilişkin davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafın eksik alım ve tonaj ihlali sebebiyle açmış olduğu davanın KABULÜ ile, 5.000,00 $ cezai şartın dava tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uygulanacak en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sözleşmenin 8. Maddesine göre açılan cezai şart isteminin KISMEN KABULÜ ile, 120.000 USD cezai şartın dava tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uygulanacak en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın kâr mahrumiyeti talebinin KABULÜ ile, 5.000,00 USD kâr mahrumiyetinin dava tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uygulanacak en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
6-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 8.880,30 TL Karar harcının, peşin alınan 9.013,95 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 133,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince kabul edilen (263.913,00 TL için) 21.784,78 TL nispi ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince reddedilen (263.913,00 TL için) 21.784,78 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 8.880,30 TL peşin harç, 3.300,00 TL bilirkişi ücreti, 378,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam toplam 12.559,00 TL yargılama giderinin (davanın kabul ve red oranına göre) (0,50) 6.279,50 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin (davanın kabul ve red oranına göre) (0,50) 50,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …