Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1294 E. 2019/258 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/292 Esas
KARAR NO : 2019/128
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 13/01/2012
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı bankanın …Şubesinin müşterisi olduğunu, standart bankacılık hizmetlerinin yanında… (TL hesabı) … (EURO hesabı) , … (usd hesabı) hesaplarında başta opsiyon ve vadeli işlemler olmak üzere muhtelif türev işlemlerinin gerçekleştirmekte olduğunu, davalı bankanın çalışanı …’ın müşteri temsilcisi ve türev işlemler yetkilisi olarak atadığını, bu yetkiye istinaden gün içinde davacı ile sürekli telefon irtibatında bulunduğunu, hesap bakiyeleri hakkında davacıya bilgi verdiğini, davacının bu bilgileri esas alıp risk değerlendirmesi yaparak verdiği telefon talimatları ile vadeli işlemler yaptığını, müşteri temsilcisi tarfından kendisine bildirilen hesap bakiyesi doğrultusunda işlem yapan davacının bakiyelerin doğruluğu konusunda gerektiği biçimde aydınlatıldığına güvenerek yüksek meblağlarda işlemler yaptığını, hesaplarda bulunan tutarların daima yüksek gösterilmesinin davacıyı daha fazla risk alabileceği yönünde teşfik ettiğini, davalı banka çalışanının davacının zararını doğuran asıl büyük suistimalinin davacının talimatı dışında gerçekleştirdiği, türev işlemler olduğunu, davacının talimatı olmaksızın yapılan işlemlerin boyutunun banka tarafından doğru bilgiler verilmediği için maalesef kendilerince de bilinemediğini, bu nedenle davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirip açtıklarını, davalı banka çalışanı …’ın bu şekilde hareket etmeye iten sebebin işlem başına aldığı komisyon olduğunu, tüm bu nedenler ile davalı bankanın saklama yükümlülüğün sona erdiği gerekçesine dayanarak telefon ses kayıtlarını silmesi halinde davanın ispatının zorlaşacağını ve davacının zararının boyutunun anlaşılması ve dolayısı ile hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlanacağına ve imkansız hale gelmesi tehlikesinin bulunduğunu, bu nedenle bankaya müzekkere yazılarak, telefon görüşme kayıtlarının tedbiren muhafaza altına alınmasına ve silinmesinin durdurulmasını ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutarak şimdilik haksız olarak fazladan alınan komisyon gelirlerinin iadesine yönelik olarak 10.000 TL zararın temerrüt tarihinden itibaret 1 yıl vadeli mevduatlar ödenecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın davalı …Bank AŞ’nin bir çalışanı olmadığını, … AŞ’nin çalışanı olduğunu, daha sonra da müfettiş incelemesi ile birlikte iş haddinin fesh edildiğini, taraflar arasında temel bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve türev işlemleri sözleşmesi çercevesinin imzalandığını, dava konusu yapılan işlemlere ilişkin davalı bankanın teftiş kurulu başkanlığı tarafından yapılan şikayet üzerine inceleme başlatıldığını, sonucunda davacı tarafından hür iradesi ile daha önce verilmiş olduğu mutabakat metinlerine benzer bir biçimde, mutabakat metninin imzalandığının tespit edildiğini, davacının parasının bir kısmını kurtarmak için ve baskı altında kalarak mutabakatlar dahil bütün dökümanları imzaladığına ilişkin iddanın gerçeği yansıtmadığını, yapılan işlemlerin davacı tarafından imzalanan türev işlemleri sözleşmesi çerçevesinde davacının bilgisi veya talimatı dahilinde verilen emirler doğrultusunda davacı tarafından imzalanan opsiyon teyif formları, yazılı talimatları kapsamında yapılan işlemler olduğunu, mutabakat metni imzalandıktan sonra işlem yapılmaya devam ettiğini, yapılan bu işlemlere ilişkin bilgilerin gönderilen varlık ekstreleri ve postaları vasıtasıyla yazılı olarak davacının bilgisine sunulduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, haksız kazanç elde etme peşinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine, verilen tedbir kararında da davalı bankanın hazine bölümü tarafından davacı ile ilgili yapılan görüşmelerin tedbir kararının konusunu oluşturduğunu, burada ses kayıtlarının otomotik bir sistem ile kaydedildiğini, bu kayıtların kendilerinin de delili olduğunu, davalı tarafından yapılan konuşmaların adeti ve sıklığı ile eskiliği göz önüne alındığında 27/09/2011 tarihinden sonraki görüşmelerin dosyaya sunulduğunu, 01/01/2011-28/09/2011 tarihleri arasındaki görüşmelerin sunulduğunu, 27/09/2011 tarihine kadar davalı bankanın hazine bölümü tarfından yapılan görüşmelere ilişkin kayıtların otomatik olarak bir arada tutulan kayıtlar olduğu haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu … Esas,… Karar ve 02/10/2013 tarihli karar ile taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca müşterinin banka tarafından kendisine gönderilen her türlü belge, hesap özeti ve ekstrelerdeki hata, eksiklik ve düzensizlikleri 30 gün içerisinde bankaya yazılı olarak itiraz etmesi gerektiği, aksi takdirde işlemlerin müşteri tarafından onaylanmış sayılacağı hükmünün bulunduğu, davacının her yıl ortalama 15 adet forex işlemi yaptığı, bu işlemlere ait ekstrelerin kendisine düzenli olarak gönderildiği, ayrıca e-mali yolu ile de bilgilendirmenin yapıldığı, yine davacının söz konusu dönemdeki tüm işlemleri ile ilgili mutabakat imzaladığı ve bankanın ibra edildiği, bu itibarla davacının uğradığını iddia ettiği zararın tazminine ilişkin talep koşullarının oluşmaması sebebiyle davanın reddine karar verildiği görülmüş, mahkememizce verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2014/1849 Esas, 2014/9718 Karar ve 26/05/2014 tarihli ilamı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın özel bilgiyi gerektirdiği, mahkememizce bu nedenle bilirkişi raporu alındığını, davacı vekilince, alınan bilirkişi raporuna yönelik olarak davalı bankanın çalışanları tarafından hesaplar üzerinden çifte kayıt tutulduğu, talimat dışı gerçekleştirilen işlemler nedeniyle taraflar arasıda akdedilen sözleşmede belirlenen oranların üzerinde komisyon ücreti alındığı, davacıya gönderilen ekstrelerin eksik ve banka kayıtlarıyla örtüşmeyen bilgiler içerdiği, davacı tarafından imzalanan ibranamelerde yer alan hesap tablolarının banka kayıtlarıyla örtüşmediği, davalı banka çalışanınca yapılan işlemlerin yasal düzenlemesi bulunmaması halinde davada Borçlar Kanununun vekalet aktine ilişkin hükümlerinin uygulanılması gerektiği yönünde itirazlarca bulunduğu, mahkememizce bu itirazları karşılar mahiyette ek rapor veya oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yoluna gidilmeksizin davanın reddine karar verildiği, verilen kararın gerekçesinde de bu yönde bir değerlendirmede bulunulmadığını, davacı vekilinin itirazlarının sübutu halinde hükme dayanak yapılan ekstre ve ibranamelerin davacıyı bağlamayacağı, bir hukuki işlemin yasal düzenlemesinin bulunmaması halinde ise Borçlar Kanunu ve TTK’nın bu işleme kıyasen uygulanabilecek hükümlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde zorunlu olduğu, bu nedenle mahkememizce dosya içerisinde yer alan belgeler ile davacı hesapları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını da karşılar mahiyette ek rapor ya da oluşturulacak yeni bir bilirikişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın davacı yararına bozulması karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay ilamına uyulmasına karar verilerek, dosyanın yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilerek yargılamasına devam olunmuştur.
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda dosyanın önceki rapor alınan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; davacı vekilinin kök rapora itiraz dilekçesi ile davacının ibranameyi baskı altında, hata ve hile etkisiyle imzaladığı iddiasına dayandığını, ayrıca dilekçesinde forex işlemleri için yasal dayanak bulunmadığına ilişkin olan ve kök raporda yer alan açıklamanın “talihsizlik” olarak nitelendirildiğini ve olaya vekalet hükümlerinin tatbik edileceğini ileri sürdüğünü, dava dosyası muhteviyatından edinilen kanaate göre davacının çok büyük miktarlarda para işleriyle iştigal etmesi hasebiyle, bu konularda uzman kişi olduğunu, hayatın olağan akışı ve normal hayat deneyleri, huzurdaki davanın konusunu oluşturan işlerde davacının deneyimli ve uzman bir kişi olduğu sonucuna varmayı gerekli kıldığını, öyleyse davacının mutabakat metinlerini ibraname gibi yazıları hata veya hile etkisi ile yahut baskı altında imzaladğı iddiasının şüphe ve tereddüte mahal bırakmayacak kesinlikte kanıtlarla ispat edilmesi gerektiği, dosyada ise bu nitelikte kanıtlar bulunmadığı, sunulan ses kayıtlarının da söz konusu daacı iddiasının kesinlikle kanıtı olarak kabul edilemeyeceğini, ibranamenin mutabakat metninin aksini iddia eden davacı tarafın iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, öte yandan forex işlemleri bakımından işaret edilen boşluk gönderilecek hesap ekstreleri, ses kayıtları ve müşteri emirleri gibi şekli noktalara ilişkin bulunmadığı, diğer bir deyişle kök raporda forex işlemleri hakkında yasal düzenleme mevcut olmadığı için bu hususta çözüm getirilemeyeceğinin söylenmediğini, itiraz dilekçesinde gösterilen BK hükümlerinin heyetçe bilindiğini ve başka sözleşme kalıplarına girmeyen işgörme sözleşmelerinin eski BK 386.maddesi uyarınca vekalet hükümlerine tabi olacağını, bir hukuki ilişkinin vekalet hükümlerine tabi olmasının vekilin vekalet görevini suistimal ettiği anlamına gelmediği, mutabakat metnini imzalayıp davayı ibra eden davacının artık vekalet edimlerinin bihakkın ifa edildiğini de kabul etmiş sayıldığını, bunun aksini davacının ispatlaması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aldırılan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora beyanlar ibraz edilmiştir. Mahkememizce bu kez yeni bir bilirkişi heyetinden Yargıtay bozma ilamı uyarınca denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Bankacı …, Bankacı… ve Hukukçu … tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; “usuli müktesep hak” kavramının sınırları içinde kalmak kaydı ile mahkemenin davacı yanın savlarını yerinde bulduğu takdirde davanın kabulü yönünde hüküm tesis etmekte muhtar olduğu, bu meyanda davacının irade fesadı iddiasının yargı makamınca irdelenebileceği, davacı yanın çifte kayıt ile ilgili savını teyit eden bir donenin dosyaya sunulmamış olması ve incelemeye sunulan evrak üzerinde de bu yönde bir kanaat edililmemiş olduğunu, davacının davalı bankadaki kendisine ait olan ve/veya müşterek hesaplarına ait olan mevduat hesap ekstreleri üzerinde yapılan inceleme de taraflar arasında gerçekleştirilen türev işlemlerde müfettiş raporu ve eklerine göre 24/08/2011 tarihine kadar sözleşmeye aykırı bir komisyon alınmamış olması, bu tarihten sonraki işlemlerde ise tarafların ibraname(ler) ile bu konuda yanların mutabakat sağlamış olduklarının anlaşılması da nazara alındığında bu haliyle bir tespit yapılamayacağı, davacının konusunda uzman bir kişi olduğu, kendisine gönderilen varlık hesap ekstrelerinde eksik hususlar var ise bunu algılayabilecek bir kişi olduğu, dava tarihine kadar varlık hesap ekstrelerinin içeriğine itiraz etmemiş olduğu dikkate alındığıda sözü geçen alanda bütüncül takdirin mahkememize ait olduğu, incelenebilen belgelere göre davalı bankanın davacıyı kasten yanıltmamış olduğunun mahkememizce irdelenebileceği, davalı banka çalışanı ile talimatsız yapılan işlemler sonucu oluşan zararın sunulu hali ile sınırlı olarak tazmin edildiğinin düşünülebileceği, davacının savladığı ve yüce Yargıtay’ın kararında işaret ettiği hali ile çifte kayıt savının incelenmesinin ve telefon görüşmeleri de dahil olmak üzere bilirkişi heyetinin ihtisası dışında kalan özel bir uzmanlığa ihtiyaç göstermesi karşısında heyetin haricinde mahkemenin yüksek takdirine göre bizatihi hazine ve türev piyasa işlemlerinde uzmanlaşmış bir bilirkişi heyeti teşekkülü yoluyla incelenebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bu kez davalı banka kayıtları ve dosya kapsamında yeniden içinde bankaların hazine departmanında çalışmış ve opsiyon işlemlerinden anlayan bankacı bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti aracılığı ile inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Bilirkişim Uzmanı …, SPK Uzmanı … ve Bankacı/Türev Ürünler Uzmanı … tayin edilmiş, bilişim uzmanı Ziyarettin Uğur tarafından dosyaya ibraz edilen cd ve flash bellek çözümleri yapıldıktan sonra diğer bilirkişiler tarafından sunulan raporda; davacının sözlü talimatla ve piyasa fiyatıyla emir verdiğinden ve öte yandan tezgahüstü döviz piyasasında anlık veriler saklanmadığından işlemlerin tek tek talimatlara uygunluğunun değerlendirilemeyeceği, davalı banka tarafından davacının alınmış fazla komisyon geliri bulunmadığı, davalı banka çalışanlarının çifte kayıt tuttuğuna ve davacı aleyhine farklı hesaplara kâr aktardığına dair bulgu ve kayıt bulunmadığı, davacının taşıdığı opsiyon işlemlerinde oluşan potansiyel (realize edilmemiş) zarar konusunda ekstre ve raporlamalar yoluyla yeterince bilgilendirilmediği, opsiyon teyit formlarının eksik olan opsiyon işlemlerinde davacının 265.975 USD zarara uğradığı, davalı bankanın teminat eksikliği gerekçesi ile yaptığı talimatsız işlemlerle davacının 1.482 USD zarara uğradığı, davalı banka tarafından yapılan 150.000 USD’lik ödemenin mahsubu sonrasında davacının fazlaca zarar miktarının 117.457 USD olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili 17/01/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; dava değerini 10.000,00 TL’den bilirkişi raporunda belirlenen 267.457 USD zarar tutarının davanın açıldığı 13/01/2012 tarihli USD kuru karşılığı olan 493.966,00’ye yükselterek söz konusu tutarın davalı bankanın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek bir yıl vadeli mevduat hesaplarına ödenen en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler, hesap ekstreleri, görüşme kayıtlarına ilişkin cd çözümleri, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı bankanın müşterisi olduğu, davacı tarafça davalı banka uhdesinde açılan hesap üzerinde davacının forex işlemleri yaptığı, söz konusu işlemlerin davalı bankanın çalışanı olan … aracılığıyla yerine getirildiği, davacının söz konusu hesaptan kaldıraçlı döviz işlemleri ve opsiyon işlemleri yaptığı, kaldıraçlı işlemler ve opsiyon işlemlerde söz konusu işlem zararlarını gidermek amacıyla vadeli hesaplar ve teminatlandırmanın yapıldığı, davacı tarafından 27/09/2011 tarihinde hesabından 2.010.610,00 USD mevduat çekildikten sonra teminat yetersizliği sebebiyle davacının bilgi ve onayı olmaksızın bazı pozisyonların talimatsız kapatıldığı, izleyen günlerde bu pozisyonların tekrar açıldığı, davalı bankanın mevduat çıkışını teminat eksikliği yarattığı konusunda davacıyı uyardığı, yine opsiyon işlemleri için teyit formlarını her bir işlem sonrası için almadığı, bir kısım opsiyon işlemleri için toplu teyit formlarının alındığı, opsiyon teyit formu bulunmayan işlemlerin doğurduğu net zararının (prim gelirleri sonrası) son aldırılan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, her ne kadar davacı tarafça davalının haksız komisyon kazancı elde ettiği ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözlü veya yazılı bir anlaşma ile komisyon oranının tespit edilmediği, dolayısıyla davacı ile davalı banka arasında bazı işlemlerde 5tik, bazı işlemlerde 7tik gibi fiyat farklılıklarının uygulandığı, ancak davacı ile genellikle 1.8-2 tik ile çalışıldığı, dolayısıyla ortalamayı aşan bir takım işlemlerden alınan fazla tik’lerin davacı lehine bir hak doğurduğunun söylenemeyeceği, yine davacı tarafça çifte kayıt tutulduğu iddia edilmiş ise de, bilirkişiler tarafından banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı hesapları ile ilgili çifte kayıt tutulduğuna ilişkin bir tespitin yapılamadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının talimatsız olarak satılan opsiyonlardan doğan zararlardan opsiyon primlerinin düşülmesi 265.975,00 USD net zararının doğduğu, yine teminat eksikliği gerekçesi ile talimatsız yapılan işlemlerden dolayı da 1.482,00 USD’lik zararın doğduğu, toplam davacı zararının 267.457,00 USD olduğu, söz konusu zarardan davalı banka tarafından ibraname sırasında yapılan 150.000,00 USD ödeme düşüldüğünde davacının bakiye zararının 117.457,00 USD olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce aldırılan en son bilirkişi raporunun Yargıtay bozma ilamına uygun olduğu, gerek bozma öncesi aldırılan raporlar, gerekse bozma sonrası aldırılan raporların denetime uygun olmadığı gibi Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksiklikleri de kapsamadığı, bu itibarla son bilirkişi raporunun bu eksiklikleri karşılaması sebebiyle de denetime elverişli olduğu kabul edilerek bu bilirkişi raporuna itibar olunmuş ve davalı bankanın talimat dışı gerçekleştirilen işlemler sebebiyle davacının zararına neden olduğu, dolayısıyla ibraname düzenlenirken bu hususların açıkça düzenlenmemiş olması sebebiyle ibranamenin davacıyı da bağlamayacağı, ancak davacının uhdesinde oluşan toplam zarardan ibraname sırasında davalı banka tarafından ödenen zarar miktarının da düşülmesi gerektiği, bu kapsamda davacının 117.457,00 USD zarara uğradığı görülmüş, davacı tarafça mahkememize sunulan ıslah dilekçesi ile bilirkişi heyeti tarafından zarar olarak hesaplanan 267.457,00 USD zarar miktarının tamamı üzerinden davanın açıldığı 13/01/2012 tarihli USD kur karşılığı olan 1.8469 ile çarpımı sonucu 493.966,00 TL için ıslah dilekçesi verilerek dava müddeabihi bu orana çıkartılmış ise de ve gerekçe olarak davalı banka tarafından ödenen bedelin haksız komisyon komisyon tutarının iadesine ilişkin olması sebebiyle, ancak bilirkişilerce tespit edilen zarar kaleminin opsiyon teyit formları bulunmayan işlemlerden ve davalı bankanın teminat eksiği gerekçesi ile yaptığı talimatsız işlemlerden doğmuş olan zarardan indirilemeyeceği gerekçesi ileri sürülmüş ise de, mahkemece davacı tarafından açılan dava sonrası yapılan incelemede davacının haksız komisyon tutarına ilişkin talep hakkının bulunmadığı, davacının opsiyon teyit formları bulunmadan yapılan işlemler ve bankanın teminat eksikliği gerekçesi ile talimatsız yapılan işlemlerden doğan zararlar sebebiyle bir zararının oluştuğu, bunun taraflar arasındaki makbuz hükmünde sayılan ibraname ile davalı banka tarafından davacıya ödenen 150.000,00 USD’nin düşülmesi gerektiği, aksi halde bu hususun davacı uhdesinde sebepsiz zenginleşme oluşturacağı gözönüne alındığında banka tarafından yapılan 150.000,00 USD’lik ödeme düşüldükten sonra davacının bakiye zararı olan 117.457,00 USD’nin dava tarihindeki kur miktarı olan 1.8427’den TL7ye çevrildiğinde davacının 216.438,00 TL zarara uğradığı görülmekle, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 216.438,00 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve kalan kısımlar yönünden ise davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 216.438,00 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 14.784,87 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 148,50 TL + tamamlama harcı 8.265,00 TL toplamı 8.413,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.371,37 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 8.413,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 18.936,28 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 22.001,68 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 10.781,70 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 4.821,76 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan toplam 50,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 27,63 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”