Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1120 E. 2018/555 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2014/1120
KARAR NO : 2018/555
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/05/2014
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; …A.Ş.de şöför olarak çalışan davacıların murisi …’in sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı kamyon ile 20/01/2014 tarihinde seyir halinde iken, trafik kazası sonucu vefat ettiğini, müteveffanın kullandığı aracın davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, müteveffanın eşi …’in ev hanımı olup herhangi bir geliri bulunmadığını, çocuklarından… ve …’in ise küçük olup müteveffanın sürekli desteği ile yaşamlarını sürdürmekte olduklarını,…’in lise öğrencisi olup önünde üniversite öğrenimi için 5 yılı, …’in ise 7.sınıf öğrencisi olup önünde ortaokul, lise ve üniversite öğrenimi için en az 10 yılı bulunduğunu, davacılar adına 17/02/2014 tarihinde davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya verilen cevapta …’in sebebiyet verdiği kazada kendi kusurundan yararlanamayacağı, bu olayda sorumlu tutulamayacakları belirtilerek taleplerinin reddedildiğini, ancak bu konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarih ve… esas … karar sayılı kararı ve daha bir çok Yargıtay kararı bulunduğunu, davacıların meydana gelen kaza nedeniyle çok zor durumda kaldıklarını, geçimlerini komşu ve yakınlarının desteği ile sağladıklarını, bu nedenlerle öncelikle adli yardım taleplerinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 20/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı araca ait, davalı şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası temin edilmiş olup, ilgili poliçede ölen şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 268.000 TL olduğunu, kazada vefat eden şahsın sigortalı aracın sürücüsü olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre vefat eden şahsın %100 kusurlu olduğunu, kişinin kendi kusurundan yararlanamayacağını ve yansıma yolu ile mirasçıları da yararlanamayacağından davacının destekten yoksunluk tazminatı talebinin reddi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu, Poliçe Genel Şartları ve kökleşmiş Yargıtay kararları uyarınca davacının talebinin teminat kapsamında olmadığını,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kişinini kusuru ile ilgili iki farklı çelişkili içtihadı bulunduğunu, ölen kişi sürücü ile birlikte alkol alıp araca bindiğinde destek olduğu kişilere tazminattan indirim yapılması gerekir şeklinde içtihat bulunurken sürücü hatalı sollama, kırmızı ışık ihlali vb.kusurlu hareketleri neticesi kazaya sebebiyet verip kendisi ve/veya diğer kişilerin ölümüne sebebiyet vermesi halinde sürücünün / işletenin destek kalanlarına kusura bakılmaksızın tazminat ödenmesinin kanuni düzenlemelere, poliçe genel şartlarına, hukuk prensiplerine uymadığını, dosyaya sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının kusura bakılmaksızın sürücü veya işletenin kazada ölmesi halinde destek görenlere trafik sigortasından tazminat ödenmesi gerektiği şeklinde olduğunu, ancak bu içtihatın Karayolları Trafik Kanununa, poliçe genel şartlarına, borçlar kanununa aykırı olduğunu, davacının olay tarihinden itibaren faiz talebinin yasal bir dayanağı olmadığını, davalı şirketin poliçeden doğan bir sorumluluğu bulunmadığından temerrüdünden de bahsedilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine, aksinin kabulü halinde sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sınırlı tutulmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Davacıların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış, mahkememizin 25/02/2015 tarihli ara kararı ile davacı tarafın adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya makine mühendisi, sigorta ve hesap uzmanı ile mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 08/12/2015 tarihli raporda; müteveffa sürücü …’in yönetimindeki … plaka sayılı kamyonu ile seyrederken hızını aracının teknik özelliklerine ve yol durumuna göre ayarlamadığı, yoldan çıkarak kazaya ve ölümüne neden olduğu için Karayolları Trafik Kanununun 52/b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 101/b maddelerinde açıklanan kusurları işlediği, kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 kusurlu olduğu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre müteveffanın kusurlu olmasının zarar gören 3. kişi olan davacıların yoksun kaldığı desteğin tazminini engellemediğinden hesaplamanın davacıların yoksun kaldığı desteğin hisseleri oranında karşılanması gerektiği esasına göre yapılacağı, dosyada müteveffanın kaza tarihi olan 20/01/2014 tarihinde elde ettiği aylık net geliri ispatlar bilgi ve belge davacı yan tarafından sunulmadığından, herhangi bir meslek odasından emsal ücret yazısının da celp olunmadığı tespit edildiğinden, müteveffanın kaza tarihinden günümüze kadar olan kazançlarının yasal asgari ücretler esas alınarak belirleneceği, zararın davalı yanca tanzim olunan ZMMS örtüsü altında olduğu, kaza yılı olan 2014 yılı itibarı ile Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği poliçe limitleri sakatlanma ve ölüm için kişi başına 268.000 TL’ye yükseltildiğinden uyuşmazlıkta işbu limitin uygulanması gerektiği, davacı eş …’in müteveffanın vefat etmesi nedeniyle yoksun kaldığı desteğe ilişkin teminat limitleri dahilindeki davalı sigorta şirketinden talep edebileceği maddi zararının 141.528 TL, davacı oğul…’in maddi zararının 5.652 TL, davacı kız …’in maddi zararının 24.871 TL olduğu, dosya münderecatından hesaplamaya konu kazada hak sahibi davacılara … tarafından davalıya rücu edilebilecek herhangi bir ödeme yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığı, ödeme yapılmış olsa dahi dava konusu kazanın trafik kazası olması nedeniyle ….nun rücu imkanı bulunmadığından peşin sermaye değeri tenzili yapılamayacağı, dosya münderecatından davacıların dava tarihinden önce 14/02/2014 tarihli dilekçe ile davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, davalı sigorta şirketinin iş bu başvuru dilekçesini 17/02/2014 tarihinde tebellüğ ettiği, davalı sigorta şirketince iş bu başvurunun 21/02/2014 tarihinde reddedildiğinin anlaşıldığı, o halde davalı sigorta şirketinin davacıların başvuru dilekçesini tebellüğ ettiği 17/02/2014 tarihinde itibaren 8 işgünü içerisinde davacıların başvurusunu reddettiğinden ret tarihi olan 21/02/2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekeceği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre ölüm ile sonuçlanan kaza ticari bir faaliyetin ifası sırasında gerçekleşmediğinden ve davacılar vekilinin talebi doğrultusunda 6100 sayılı HMK.26.ya göre taleple bağlı kalınarak uygulanacak faiz oranının yasal faiz oranı olacağı belirtilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda 10.000 TL olan tazminat taleplerini 162.051 TL artırarak toplam 172.051 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı şirketten red 21/02/2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
… Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Dairesi Başkanlığının 20/05/2016 tarihli yazı cevabı ile kurum sigortalılarından iken 20/01/2014 tarihinde iş kazası sonucu vefat eden …’in hak sahiplerine 01/02/2014 tarihinden itibaren iş kazası ölüm geliri bağlandığı, …Güvenlik Merkezinin 12/01/2017 tarihli yazı cevabı ile, davacılar …, … ve…’e geçici işgöremezlik ödemesi yapılmadığının bildirildiği, Yunus Emre Sosyal Güvenlik Merkezinin 13/02/2017 tarihli yazı cevabı ile, Eskişehir…İş Mahkemesinin 20/05/2016 tarihli yazısı ekinde Mahkemeye bilgi olarak göndermiş olduğu … ve …’e bağlanan sürekli işgöremezlik geliri ile ilgili dökümlerden Hazmet Akdiyle Çalışanlar Daire Başkanlığı tarafından hak sahiplerine 201/01/2014 tarihini takip eden aybaşından itibaren sürekli işgöremezlik geliri bağlandığının anlaşıldığının bildirildiği, Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Dairesi Başkanlığı’nın 27/02/2017 tarihli yazı cevabı ile, sigortalının geçirmiş olduğu trafik iş kazası ile ilgili düzenlenen müfettiş tahkikat raporunun sonuç ve kanaat bölümünde 5510 Sayılı Kanunun rücuyu düzenleyen 21 ve 23.maddelerinin uygulanmasına lüzüm bulunmadığı belirtildiğinden bağlanan gelirlerin rücuya tabi olup olmadığının ve rücu davası açılıp açılmadığının Eskişehir … İl Müdürlüğü Hukuk Servisi’nden talebi gerektiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi suretiyle ek rapor düzenlenmesi için bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 19/06/2017 tarihli ek raporda; maddi tazminat hesabında kurumca bağlanan gelirlerin rücu edilebilecek kısmının tazminattan indirileceği, rücu edilmeyen kısmının ise indirilemeyeceği, Yargıtay …HD.nin yeni tarihli bir kararında maddi tazminat hesabında kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının indirilmesi gereğine işaret edildiğini, (Yargıtay 21.HD.13/09/2012 tarih, 2012/13182 esas, 2012/14603 karar), bağlanan gelirlerin rücuya tabi olup olmadığı ve rücu davası açılıp açılmadığı hususunda Eskişehir … İl Müdürlüğü Hukuk Servisi’nden dosyaya herhangi bir yazı cevabının celp edilmediği, hesaplamaya konu kazada hak sahibi davacılara … tarafından davalıya rücu edilebilecek peşin sermaye değerli ödeme yapıldığına dair dosyada mübrez herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından kök raporda hesaplanan tazminattan herhangi bir tenzil yapılamayacağı belirtilmiştir.
… Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığının 25/07/2017 tarihli yazı cevabı ile …’in hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tüm peşin sermaye değerlerinin müfredatlı olarak gösterildiği ve davacılara bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya gelen yazı cevabı doğrultusunda ek rapor tanzimi için hesap bilirkişisine tevdi olunmuş, düzenlenen 16/04/2018 tarihli ek raporda; ….nun 25/07/2017 tarihli yazı cevabı ile davacılara bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığı bildirildiğinden davacılar için kök raporda hesaplanan tazminatlardan peşin sermaye değeri tenzili yapılamayacağı belirtilmiştir.
İş bu dava trafik kazasından kaynaklı ölüm sebebi ile destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminat davasıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sigorta türüdür.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesinin yollamasıyla anılan Kanunun 85. maddesine göre belirlenmektedir. Buna göre; sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar halinde bu zorunluluk …na aittir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan ve dava tarihi itibarı ile uygulanması gereken yasal mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; 20/01/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği olan …’in vefat ettiği, davacıların müteveffanın desteğini kaybettiğinden bahisle davayı açtıkları, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın tamamen kusurlu olduğu ve yukarıda izahı yapılan mevzuat yerleşik yargı kararları kapsamında davalının meydana gelen destek zararından sorumlu olduğu, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacı …’in maddi destek miktarının 141.528 TL,…’in maddi destek miktarının 5.652 TL, …’in maddi destek miktarının 24.871 TL olduğu, bu zarara davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 21/02/2014 tarihinden itibaren faiz istenebileceği anlaşılmakla davacıların sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davalarının KABULÜ ile;
-141.528,00 TL nin 21/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ e,
-5.652,00 TL nin 21/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı…’ e,
-24.871,00 TL nin 21/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ e ödenmesine,
2-Davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olmakla alınması gerekli 11.752,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 371,80 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacıların adli yardım talebi kabul edilmiş olmakla suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.500 TL bilirkişi ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 16.273,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸