Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/321 E. 2018/1092 K. 15.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/321 Esas
KARAR NO : 2018/1092
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 09/10/2013
KARAR TARİHİ: 15/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların kızının vefatına neden olan kaza ile ilgili olarak davalı … hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından…soruşturma numarasıyla soruşturma başlatıldığı ve bu davalı hakkında İstanbul Anadolu …Sulh Ceza Mahkemesi tarafından adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı kararı verildiğini, soruşturma başlatıldığında hastanede yoğun bakımda olan maktulenin 04/06/2013 tarihinde vefat ettiğini, kaza kapsamında henüz kusur raporu alınmamış olduğundan soruşturmanın devam ettiğini, kaza anında davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın davalı …A.Ş tarafından … numaralı poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, davacıların kızı …’nın vefatı nedeniyle davacıların çocuklarının desteğinden yoksun kaldıklarını, kaza yapan aracın kaza tarihini kapsar şekilde trafik sigortası bulunduğundan sigorta şirketinin de davacıların uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, işbu kaza nedeniyle davacıların evlatlarını kaybettiklerini, elim bir kaza sonucu tek evlatlarını kaybeden davacıların acısının tarifinin mümkün olmadığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 500,00 er TL olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, her bir davacı için 20.000 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın limit dahilinde değil ise sadece davalı …’dan olay tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, poliçe dahilinde manevi tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, davacılar vekilinin davalı şirket açısından maddi tazminat talebi yönünden kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse dahi davalı şirketin sorumluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu sebeple sebepsiz zenginleşmeye mahal vermemek amacıyla öncelikle kusur oranlarının belirlenmesi sonrasında da Hazine Müsteşarlığına kayıtlı bir sigorta aktüerine destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabının yaptırılması gerektiğini, yine kazaya karışan aracın hususi araç olduğunu, olayın da haksız fiilden ibaret olduğunu, davanın haksız fiil esasına dayandığını ve davacılar ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığını, bu gibi hallerde 3.kişilerin uğrayacakları maddi zararlar için avans faizine değil yasaya faize hükmedilmesi gerektiğinin Yüksek Yargıtay yerleşik içtihatlarında mevcut olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı şirketin aleyhine hüküm kurulması durumunda ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile; davalının aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, davalının aracının … A.Ş’ne … nolu kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, kasko poliçesinde manevi tazminat taleplerini de kapsayan ihtiyari mali mesuliyet teminat bulunduğunu, bu nedenle davanın … A.Ş’ne ihbarını talep ettiklerini, kazadan sonra davalının … A.Ş’ne ve … A.Ş’ne iadeli taahhütlü gönderdiği dilekçeler ile meydana gelen kazayı bildirdiğini, davalının sigortalı olarak ilgili sigorta şirketlerine ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bu sigorta şirketlerinin olayla ilgili sorumlulukları ihbar tarihi itibariyle başladığını, bu nedenle öncelikle davacıların taleplerinin ilgili sigorta poliçelerinden karşılanmasını gerektiğini, kazadan sonra kaza tespit tutanağında tespit edilen kusur oranlarına itiraz ettiklerini, kusur oranının Adli Tıp İhtisas Dairesi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacıların uğramış oldukları destekten yoksunluk zararının konusunda uzman bir bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, 26/05/2013 tarihinde davalılardan …’nın sürücü ve araç maliki olduğu, davalı sigorta şirketinin de sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davacıların murisine çarparak ölümüne sebebiyet vermesi nedeniyle, açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkememizce tarafların kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdine karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından sunulan 09/05/2017 tarihli raporda; davalı sürücü …’nın %30 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’nın ise davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %70 oranında müessir olduğu bildirilmiştir.
Aldırılan kusur raporu sonrası dosyanın aktüerya bilirkişi …’na tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 12/02/2018 tarihli raporda; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 09/05/2017 tarihli kusur raporu ile davalı sigorta şirketine sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın %30 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’nın davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %70 oranında müessir olduğu, bu kusur oranlarına göre davacı anne…’nın yoksun kaldığı desteğe ilişkin maddi zararının 4.022,46 TL olduğu, davacı baba …’nın yoksun kaldığı desteğe ilişkin maddi zararından müteveffa yaşasa idi harcayacak olduğu yetiştirme giderinin tenzili sonrası maddi zararının bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Dava dosyası, ibraz edilen deliller, davacını iddiaları, davalı tarafın beyanları, kaza tespit tutanağı, savcılık dosyası, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu, aktüer bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 26/05/2013 günü davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobille … Caddesi üzerinde seyri sırasında olay yerine geldiğinde gidiş yönüne göre sol taraftan yola girerek sağ karşı tarafa geçmek isteyen yaya …’ya aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucu 2003 doğumlu yaya …’nın ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, kazada davalı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki otomobille seyri sırasında hızını mevcut şartlara göre ayarlamaması ve önlemsiz vaziyette çarpmış olması sebebi ile %30 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’nın ise karşı tarafa geçmek için yolun her iki tarafını iyice kontrol etmesi, gelen araçların hızına ve mesafesine dikkat etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeden yola çıktığı için %70 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı …AŞ’nin de dava konusu olayda … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın kusuru oranında, yani %30 oranında kusurlu olduğu, davalıların %30 oranında kusuru esas alındığında 07/12/2003 doğumlu müteveffa …’nın kaza tarihi olan 26/05/2013 tarihinde 9 yaşında olduğu, buna göre PMF 1931 işaretli yaşama tablosuna göre müteveffanın muhtemel bakiye ömrünün 55 yıl olup, muhtemelen 64 yaşına kadara yaşayacağı, Yüksek Yargıtay içtihatları ve uygulamalarına göre kural olarak aktif çalışma yaşının kız çocuklar için 22, yüksek öğrenim görmesi halinde ise 25 olduğunun kabul edildiği, kabul edilen aktif çalışma yaşı sonunun ise 60 olduğu, buna göre müteveffanın annesi davacı…’nın okur yazar olmadığı, babası …’nın ise ilkokul mezunu olduğu gözönüne alındığında müteveffanın yükseköğrenim görme ihtimalinin düşük olduğu kanaatine varılarak aktif çalışma hayatına 22 yaşında başlayacağı ve 60 yaşına kadar devam edeceğinin kabul edildiği, müteveffanın işleyecek aktif hayat süresi 38 yıl ve emeklilik dönemine ait işleyecek pasif hayat süresinin 4 yıl olduğu, buna göre müteveffanın annesi…’nın kaza tarihinde 51 yaşında olup destekten ortalama yararlanması süresinin 21 yıl olduğu, baba …’nın kaza tarihindeki yaşının 36 olup destekten ortalama yararlanma süresinin 32 yıl olduğu, mahkememizce kabul ve itibar gören bilirkişi raporuna göre de davacı anne…’nın yoksun kaldığı desteğe ilişkin maddi zararının 4.022,46 TL olarak, hesaplandığı, davacı baba …’nın ise yoksun kaldığı desteğe ilişkin maddi zararından müteveffa yaşasa idi harcayacak olduğu yetiştirme giderinin tenzili sonrası maddi zararının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı Nezaha Kırmızıkaya tarafından açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 4.022,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminata yönelik isteme ilişkin olarak, dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacıların manevi tazminat istemleri (6098 sayılı TBK’nun 56.madde)’sine dayanmaktadır. Sözü edilen madde de açıkça “ölenin ailesine”, “ölüm halinde, ölenin yakınlarına” manevi tazminat verilebileceği düzenlenmiştir. Şu durumda ölenin ailesinin yakınlarının manevi zarar gördüğünün, yasa koyucu tarafından benimsendiği kabul edilmelidir. Ailenin kişinin yaşamındaki önemli ve üstün yeri göz önünde tutulduğunda ölüm halinde geride kalan aile bireylerinin manevi tazminat isteminde bulunabilmeleri yaşam deneyi kurallarına da uygundur. Yasanın bu açık düzenlemesi karşısında ölenin yakınları ölüm nedeniyle, ayrıca manevi zarara uğradıklarını kanıtlama yükümlülüğü altında değildir. Dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalıların %30 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Olayın meydana gelmesinde ölenin %70 oranında kusurlu olması manevi tazminat isteminin tümden reddedilmesini gerektirmez. Kusur, manevi tazminat miktarının takdirinde gözönüne alınması gereken bir unsurdur. Yüksek Yargıtay’ın uygulamaları da bu doğrultusundadır. Buna göre davanın konusuna ve tarafların sıfatına ve dava konusu olayın meydana gelmesindeki tarafların ayrı ayrı kusur oranları ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınmak sureti ile her bir davacı için ayrı ayrı 12.000,00 er TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
Davacıların davalarının KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ ile;
1-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine,
2-Davacı …tarafından açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 4.022,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’dan kaza tarihi olan 26/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …A.Ş’den ise dava tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahisli ile davacıya verilmesine,
4-Davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahisli ile davacıya verilmesine,
5-Kalan kısımlar yönünden davanın reddine,
6-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.914,21 TL karar harcından, ıslah harcı olarak alınan 12,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.902,21 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davacı… için kabul edilen maddi tazminata ilişkin 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davacı … için reddedilen maddi tazminata ilişkin 500,00 TL ücreti vekaletin bu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davacılar için manevi tazminata ilişkin 2.880,00 TL ücreti vekaletin davalı …’dan alıraka davacılara verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 12,00 TL ıslah harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 396,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.008,30 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 504,15 TL’sinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
Hakim