Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/106 E. 2018/596 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2011/106 Esas
KARAR NO : 2018/596
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/02/2011
KARAR TARİHİ : 07/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin ortaklarının 20/09/2007 tarihinde aldıkları 2007/3 sayılı tasfiye kararı ile tasfiyeye girdiğini ve tasfiye memuru olarak da Mali Müşavir …’ın atandığını, tasfiye kararının ise 25/10/2007 tarihinde tescil ve 31/10/2007 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, şirketin işlemlerinin halihazırda devam ettiğini, şirket ortaklarından… tarafından keşide edilen … Noterliği’nin 08/12/2010 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile diğer şirket ortağı …’in tasfiyeye girmezden önce çift imza ile temsil edilen şirket adına gerçekleştirdiği banka işlemlerinde kendi imzasını taklit ettiğini ve şirketin paralarının sahte imzalar ile usulsüz olarak şirket hesaplarını boşaltmak ve dolandırıcılık maksadıyla muhtelif tarihlerde 3. Kişilerin hesaplarına para transferi yapmak suretiyle dolaylı yollardan zimmetine geçirdiğini, bunun üzerine … aleyhine TCK 157, 158 ve devamı maddeleri kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması talep edilmiş bunun üzerine de davacı vekili şirket tarafından … hakkında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının … Hazırlık dosyası tahtında 06/01/2011 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu, dava dışı …’in münferit imzası ile davalı banka nezdinde para transferi yapmasının hukuken mümkün olmadığını, bankanın tedbirsiz, dikkatsiz, basiretsiz ve ihmalkar davranışları neticesinde oluşan davacı vekili şirket zararından sorumluğu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL tazminatın ticari faiz ve muamele masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, açılan davayı kabul etmediklerini, işlemlerin 2005 ve 2007 yılları arasında yapıldığını, davanın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın iddia ettiği muhtemel zararını bir yıllık zaman aşımı süresi içerisinde talep etmediğini bu nedenle davalının banka aleyhine müracaat hakkını kaybettiğini, davalının dava konusu olayda taraf sıfatına haiz olmadığını, yıllardır işlemlerini yürüten ve kabul edilen tüm bu işlemlerle ilgili haberimiz yoktu beyanı ile birlikte açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu ve herhalde muhatabının davalı olmadığını, davacının açıkça haksız kazanç temini çabası içerisine girdiğini, davalının huzurdaki davada husumet yönünden taraf sıfatının bulunmadığını, davanın tamamen kötü niyetli olduğunu, hukuken en genel prensiplerinden biri olan ve Medeni Kanun’un 2. Maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralı gereği “Kimse kendi kusuruna dayanarak bir hak iddia edemez” bu nedenle zararın kendilerinden tazminini talep etme talebinin dayanaksız olup hukuku aykırı olduğunu, bahse konu davada davacının zararı varsa zararın doğumuna kendisinin ağır kusurunun sebebiyet verdiğini, M.K. 3/2 hükmü gereği “kendisinden beklenen özeti göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamayacağı gibi bahse konu zararının tazminini üçüncü kişiden de bekleyemez” denildiğini, şirket müdürünün açık onayı ile tüm işlemlere muvafakat veren davacının şimdi çıkıp talimatlar bilgimiz dışındadır beyanının açık kötü niyetli olduğunu, davacı firmanın TTK. 20. Maddesi gereği basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünde olduğunu belirterek tüm bu sebeplerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın öncelikle zaman aşımı ve husumet itirazlarının kabulü ile reddine aksi takdirde aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Müdahil … vekili 07/11/2014tarihli dilekçesi ile, aynı işlemler hakkında … BANK A.Ş aleyhine açılan tazminat davasının İstanbul … ATM’nin … Esas … Karar sayılı dosyası ile karara bağlandığı, davacı şirketin tüm taleplerinin reddedildiğini ve kararın Yargıtay … Dairesinin … Esas … SAyılı kararı ile mahkeme kararının onandığını, ortaklar ve ortaklığın kendisinin şirkete ati tüm bilgi ve belgeleri inceleyerek, Avukatları huzurunda birbirlerini ve şirkette ortakları, şirkette 01/08/2007 tarihine kadar yaptıkları tüm işlemlerle ilgili olarak ibra ettiklerini, dava konusu talimatların şirketin işleyişi içerisinde kullanıldığını, dava dışı … firmasının her iki ortağın firması olduğunun bir zarar doğmasının söz konusu olmadığını, … ortaklarının başka bir ülkede kurdukları şirkete gönderdikleri bedellerden davalı bankanın sorumlu olamayacağını belirterek davalı banka yanında müdahil olarak katılmalarını, esastan ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin (İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.) … Esas sayılı dava dosyasının gerekçeli karar örneği UYAP sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş, anılan dosyada katılanların …, … ve Tasfiye Halinde… Şti. Olduğu, sanığın … olduğu, davaya konu suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, zincirleme sahte belge düzenleme, dolandırıcılık olduğu, mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dava dosyası getirtilmiş, anılan dava dosyasında davacının … olduğu, davalının ise … Bank A.Ş olduğu, dava konusunun tazminat olduğu ve yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay … HD’nin … Esas … Karar sayılı onama kararı üzerine kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların ayrı ayrı sunmuş bulundukları delil ve belgeler ile birlikte dosyamız, davacı ve davalı iddiaları ile dosya kapsamı ve davacı şirket ortaklarından … ile … arasında akdedilen 2007 tarihli protokol hükümleri de gözönüne alınmak sureti ile davalının davacı şirkete ait hesaplarda yapmış olduğu işlemlerde kusurunun bulunup bulunmadığı, davalı banka personeli tarafından sözleşme hükümleri uyarınca fax belgeleri ile işlem yapma yetkisinin bulunup bulunmadığı, yine fax belgesi yada telefon ile işlem yapma hakkının bulunup bulunmadığı, yine bu şekildeki bir uygulamanın bankacılık işlemlerinde mutad olup olmadığı, davacı şirket ortaklarının ticaret sicil gazetesine göre müştereken imza yetkisinin bulunduğunun bilinmesine rağmen tek imza ile işlem yapılması hususunda banka çalışanlarının kusurunun bulunup bulunmadığı, ayrıca … ile … arasında imzalanan protokol hükümleri uyarınca diğer şirket yetkilisinin de yapılan işlemlerden haberdar olup olmadığı hususunun tespiti ile işlem tarihleri ile dava tarihleri arasında geçen süre de dikkate alınarak söz konusu işlemlerden diğer davacı yetkilisinin bilgi ve onayının bulunup bulunmadığı, diğer davacı vekili …’in işlem tarihlerinin 2005 ve 2006 yılları olması ve şirketin 2007 yılında tasfiye memuru denetimine girmiş olmasına rağmen 2011 yılına kadar söz konusu hesaplardan hukuka aykırı işlem yapılmış olduğunu bilip bilmeyebileceği hususlarında ve dolayısıyla davalı tarafın kusuru varsa davacı şirket yetkililerinin de müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, bu müterafik kusurun davalı bankanın sorumluluğunu ortadan kaldıracak yada davalı banka çalışanlarının kusurunu ortadan kaldıracak nitelikte ağır olup olmadığı hususlarında inceleme yapılmak üzere Bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişinin raporu ile,
Davacı şirket tarafından faks ile iletilen talimatlar doğrultusunda davalı bankanın Haziran 2005 – Mart 2007 dönemi içerisinde davacı şirket nam ve hesabına toplam 2.451.732,56 TL, 2.906,541,40 USD, 153.035,00 €, 1.390,00 GBP tutarında çeşitli tür ve çok sayıda bankacılık muamelesi gerçekleştirilmiş olduğu, davalı bankaca faks ile iletilen talimatlara istinaden işlem yapılmasının bankacılık mevzuatı ve teammüllerine uygun olduğu ve davalı bankanın taraflar arasında akdedilmiş bulunan Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi tahtında yetkisi bulunduğu, davacı şirket tarafından bir yazılı talimat ekinde davalı bankaya ibraz edilip edilmediği veya edildi ise hangi tarihte edildiği bilinmeyen davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu … Noterliğinin 15/06/2005 tarih ve… yevmiye numaralı kaydı ile tasdikli imza sirkülerine göre, ortaklar … ve …’in şirket unvanını havi kaşe üzerine atacakları müşterek imzaları ile şirketi her hususta ve en geniş anlamda temsil ve ilzam etmek üzere yetkilendirilmiş olduğu, bu bağlamda tek imzalı … imzasına havi faks ile iletilen talimatlar ile gerçekleştirilen tüm işlemlerin eksik imzalı olarak gerçekleştirilmiş olduğu, davalı bankanın talimattaki imzanın denetlenmesi, imza sirkülerine göre yetkili kişilerin imzasının aranması noktasında kusurlu olduğu ancak üzerinde çift imza bulunan imza sirkülerine göre yetkili imzaları taşıdığı görülen, iddia edildiği şekilde taklit, kopya, ekleme, yapıştırma, çoğaltma yoluyla imzanın eklendiği net olarak anlaşılamayan talimatlar doğrultusunda işlemlerin gerçekleştirilmesi yönüyle tam olarak kusurlu olduğunun söz edilemeyeceği, bankalarca faks ile iletilen talimatlara istinaden imza kontrolü sonrası işlem yapılması olağan bir durum olmasına rağmen, her müşteri için faks ile iletilen tüm talimatların ıslak imzalı orijinallerini talep etmemiş olması noktasında özen yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği için kusurlu olduğunun kabul edilebileceği, bankanın söz konusu tüm işlemler için teyit alma yükümlülüğü bulunmamakla birlikte sadece davacı şirketin ortağı ve temsilcisi …’den veya şirketin muhasebe, finans departmanında görevli muhatap olan başka bir personelden davacı şirketin nam ve hesabına yapılan işlemler ile ilgili teyit almış olmasının, iddia edildiği şekilde diğer ortak Hasan Bahri Başeğmez’den hiç teyit alınmamış olmasının davalı bankanın teyit yükümlülüğünü yerine getirmediğini göstermeyeceği ve kusur atfedilemeyeceği, çünkücü davacı şirketin … nam ve hesabına yapılan ve davacı şirkete zarar verici nitelikte herhangi bir bankacılık muamelesine rastlanmadığı, davalı banka tarafından Haziran 2005 – Mart 2007 dönemi içerisinde davacı şirket nam ve hesabına yapılan toplam 2.451.732,56 TL, 2.906,541,40 USD, 153.035,00 €, 1.390,00 GBP tutarındaki bankacılık muamelelerinin davacı şirketin meslek grubu ve iş konusu çerçevesinde ağırlıklı olarak dış ticaret işlemlerinden, işletme ve finansman faaliyetleri dahilinde günlük nakit akış işlemlerinden oluştuğu, bu işlemlerin işletmenin sürekliliğini sağlamak amacı ile faaliyetlerinin doğal akışına bağlı olarak sıklık arz eden olağan olarak tekrarı gereken işlemler olduğu ve davacı şirket için zarar doğurucu nitelikte işlemler olmadığı, zararın oluşmadığı yerde sorumluluktan bahsedilemeyeceği için davalı bankaya herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, davacı şirket ortağı … ile … arasında akdediliş 02/05/2007 tarihli protokol olduğu, protokol içeriğinden ortak …’in davacı şirketin mali ve finansal durumu, yabancı kaynak/fonlar, yönetim biçimi, muhasebe ve denetimi, raporlama düzeni ve eksiklikleri vs hakkında bilgi sahibi olduğu, müteakiben … ile … arasında 01/08/2007 tarihinde de bir protokol ve protokolün eki ve ayrılmaz bir parçası olarak ibraname akdedilmiş olduğu, işbu ibranamede ise davacı şirketin temsil yetkisine haiz ortak/müdürlerin, şirket ile ilgili olarak bu zamana kadar düzenlenmiş olan tüm belge, defter ve kayıtları incelediği, dolayısıyla dava ve itiraz konusu işlemlerin de dönem itibariyle incelemeye dahil olduğu, ortaklar … ve…’in karşılıklı olarak birbirlerini ve ayrıca şirket ortaklarının şirkete bugüne kadar her birinin yaptığı iş ve işlemlerden hukuki ve cezai olarak ibraz ettiklerini kabul, beyan ve taahhüt ettiği, dava ve itiraza konu davalı banka nezdinde davacı şirket nam ve hesabına gerçekleşmiş yüksek hacimli bankacılık muamelelerinden, ayrıca ortak … tarafından muhatap davacı şirkete keşide edilerek gönderilen 08/12/2010 tarihli ihtarname içeriğinden dava dışı … A.Ş, … A.Ş, T. … A.Ş, … A.Ş …bank) nezdinde de davacı şirket nam ve hesabına aynı yöntem ile gerçekleştiği iddia edilen yüksek hacimli bankacılık muamelelerinden ortak …’in bilgisi olmadığı beyanının kabul edilemeyeceği, aksinin kabulünün ticari hayatın dinamiklerine ve olağan akışına, sermaye yönetim biçimine, paranın işleyiş mantığına aykırı olduğu ve basiretli bir tüccar davranışına uygun nitelikte bulunmadığı” tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; bankadan faks yolu ile pekçok işlem yapıldığı anlaşılmış olup, bankanın özensiz davrandığı ve talimatların aslını istemesi gerektiği, özen borcu çerçevesinde imzaların sıhhatini ve şirketin imza sirkülerine göre yetkili kişilerin imzalarını araması gerekir. Ancak, somut olayda; yapılan işlemlerin şirketin rutin işlemleri olduğu ve şirket işlemleri doğrultusunda yapıldığı, bu havalelerin diğer ortak veya kendi hesaplarına yapılmadığı, yapılan işlemlerin tek imzalı ve imzasız oldukları, ayrıca yapılan bu işlemlerin şirket bünyesi içinde yapılan işlemler olduğu, bu işlemler esnasında hesaptan kişilerin hesaplarına ve adlarına herhangi bir çıkışların olmadığı, bir kısım işlemlerin ithalat amaçlı olarak yurtdışı firmalara gönderilen transfer işlemlerine ilişkin olduğu, yurtdışına yapılan havalelerin ise; yine şirketin iki ortağının müştereken sahip oldukları … şirketine yapıldığı, şirket ortakları … ile …’in bu işlemlerin yapılmasından sonra 02.05.2007 tarihinde aralarında protokol düzenledikleri, bu protokolün konusunun taraflar tarafından kurulan … Ltd. İle … ünvanlı şirketlerin bundan sonraki idari yapılanmaları mali ve finansal durumlarının yeniden düzenlenmelerine ilişkin olduğu anlaşılmış olup, bu protokole göre de; davacının şirket hesaplarını bildiği ve mali müşavirine incelettiği, davalı bankadan kredi alındığı, davacı mevduat hesabını bloke ettiği, davacının şirketteki alacağının belirlendiği, şüpheli alacakların incelendiği anlaşılmış olup, şirketin %50 ortağı ve müdürü olan kişinin şirket işlemlerinin ve büyük montanlı havalelerini bilmediğini ileri sürmesinin mümkün olmadığı, müdür olması nedeniyle özen göstermek yükümlülüğünde bulunduğu, ayrıca olayda tek imza ile fotokopide imzanın çoğaltılması ve eklenmesi, faks yolu ile talimat verilmesinde şirketin bir zararı doğmadığı, iki ortağında bu işlemleri biliyor veya bilebilecek durumda bulunduğundan ve iki ortak arasında düzenlenen 02.05.2007 tarihli protokole göre de bu bilgiye sahip oldukları davacı şirketin tashiye’ye girmeden önce 2 ortak olduğu birinin ihbar olunan … olduğu, diğerinin ise diğer yetkili ve hissedar … olduğu, taraflar arasında akledilen protokol uyarınca tarafların birbirlerini ihbar ettiği şirketin tashiyeye girmesinden sonra da gerek tashiye memurunun gerekse tashiye memuruna ihbarda bulunan …’in şirket defterlerine erişebildikleri halde 4 yıl süre ile herhangi bir şekilde dava açmaksızın bekledikleri 2011 yılında davalı banka aleyhine dava açtıkları tüm bu hususlar dikkate alındığında henüz tashiye aşamasına girmeden önce yapılan işlemler sebebince …’in tek imza ile yapmış olduğu işlemlerden dolayı bankanın tek imza ile işlem yapmasında kusuru mevcut ise de diğer şirket yetkilisinin de bu işlemlerden haberdar olduğu ve onun bildiği ve onayı kapsamında bu işlemlerin yapıldığı bu itibarla davacı şirketin yetkilisinin onayı ile yapılan işlemler sebebiyle ve daha sonra her iki şirket yetkilisinin karşılıklı olarak düzenlemiş oldukları ibraname suretiyle ihbar olunan şirket yetkilisi … tarafından bankada yapılan işlemlere de muvafakat verilmiş olduğu bu itibarla davacı şirketin yetkilisi tarafından verilen onayın davalı bankanın kusurunu ortadan kaldırdığı esasen bu işlemlerin genellikle davacı şirketle aynı grup içerisinde yer alan diğer şirkete para gönderme ve şirketin rutin işlemlerine yönelik olması sebebi ile ve bu şirket hesabına …’in şahsi hesabına gönderilmiş herhangi bir paranın tespit edilmemiş olması sebebi ile davacı şirketin doğmuş bir zararının da bulunmadığı bu itibarla davanın reddi gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının subut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 297,00 TL den mahsubu ile fazla alınan 261,10 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.400,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …