Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/486 E. 2021/893 K. 15.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2010/486
KARAR NO:2021/893

DAVA:Tazminat, Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/07/2010

BİRLEŞEN ….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS, … KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/07/2014
KARAR TARİHİ:15/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/07/2009 tarihinde … dahilinde davacının merdivenlerde kusurlu yapılan zeminle kot farkı olan parapete takılıp düşmesi sonucu sol el bileğinin kırıldığını, davacının şehir plancısı, başarılı bir tasarımcı olup el becerisinin çok önemli olduğu bir mesleği bulunduğunu, yaralanmasının tedavi süreci ve sonrası itibarı ile mesleki yönden başarısını da büyük oranda etkilediğini, kot farkı oluşturan parapet sonucu davacıdan önce de bir çok düşme ve yaralanma olduğunu öğrendiklerini, davacının yaralanmasından sonra bir hafta içerisinde olay yerinde tadilat yapılarak parapetin kaldırıldığını, bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu maddi-manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup davaya bakmaya görevli mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davalı şirketin dava konusu olaydan kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu olmadığını, yaralanma olayının meydana geldiğini iddia edilen işyerinin maliki davalı şirket olmadığı gibi binanın bakım ve onarımının da davalı şirketin sorumluluğunda olmadığını, davalı şirketin olayın meydana geldiği plazada kiracı konumunda olduğunu, dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat taleplerinin miktar itibarı ile ayrı olarak belirtilmediğini, olayın davacının kusuru ile meydana geldiğini, iddiaların aksine daha önce böyle bir yaralanma olayı gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamadığını, işyeri 3 bloktan oluşmakta olup davacı tarafından olayın hangi blok içerisinde dahi gerçekleştiğinin belirtilmediğini, talep edilen tazminat miktarı fahiş olup davalı şirketin hasarın ödenmemesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından davacının faiz talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bina Yönetimi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusu itibarı ile davacının merdivenden düşmesine bağlı maddi manevi tazminat davası olup ticari iş netliğinde olmadığından davanın … Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın olay tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olup zamanaşımı itirazlarının olduğunu, BK.58 madde gereği sorumluluğun bina malikinin sorumluluğu olup, davalının bina maliki olmadığını, binanın ortak alanlarının malikinin binadaki tüm malikler olup buna göre davanın tüm maliklere yöneltilmesi gerektiğini, bu yönden husumet itirazlarının olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen tazminatın ne kadarının maddi ne kadarının manevi tazminat olarak talep edildiğinin açıklanmadığını, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, binayı müteahhitin yaptığını ve binanın bu şekilde teslim alındığını, bu parapetten kaynaklanan bir durum olsa idi dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, davacının her gün binlerce insanın inip çıktığı merdivenlerde kaza neticesi düşmüş olup bu durumun binadan kaynaklanan bir durum olmadığını, tamamen davacının kendi dikkatsizliği neticesinde oluşan bir kaza olduğunu, davacının kırılan bileği sol bileği olup mesleki çalışmasını engelleyecek bir durum olmadığını, kaldı ki davacının peyzaj mimarı olup sürekli elle çalışılan bir meslek grubu olmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 14/07/2009 tarihinde … … tapusunun … Hisarı Mah… ada, 648 parsel nolu taşınmaz üzerindeki davalıların tümünün kat malikleri olduğu çok bloklu … ortak alanlarından olan orta avludan blok zeminine iniş merdivenlerinde merdiven bitiminden başlayan ve kusurlu yapılan parapetin yol açtığı kaza sonucu düşerek çok el bilek kemiği kırıkları ile yaralandığını, yaralanmasını takiben … Bina Yönetimince kusurlu parapet üzerinde değişiklik yapıldığını ve ilgili bölümün yıkılarak düzeltildiğini, kaza nedeniyle davacının mesleki kazanma gücünden önemli oranda kayba uğradığını, Mahkememizde açılan 2010/486 esas sayılı davada davalı olarak davalının sigortalısı olduğu ve zararlarını karşılamayan … Sigortanın eksik ifa nedeniyle, … Bina Yönetiminin ise yetkisi altındaki bölgede meydana gelen olay ve parapetteki kusur ile kat maliklerini temsil etmesi ve kanunen binanın bakım ve tüm sorunlarının giderilmesinden sorumlu olması nedeniyle hasım gösterildiğini, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde tüm maliklere ait ortak mahalde meydana gelen olay nedeniyle kanunen diğer tüm kat maliklerinin arsa payları oranında sorumluluklarını gerektirdiğinden tüm kat maliklerine karşı davanın yöneltilmesi gerektiğine karar verildiğinden diğer tüm kat maliklerine karşı işbu davayı açtıklarını, işbu davanın 2010/486 esas sayılı dosya ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalarak maddi, manevi tazminat taleplerinin olay tarihinden itibaren davalıların arsa payları oranında müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş.ile … … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tacir olmayıp davaya bakmakla yetikli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, BK.72 maddesine göre zaman aşımı süresinin geçtiğini, olayın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.tasyfiye dönemi tasfiye memurları… ve … 09/05/2017 tarihli dilekçesinde özetle; tasfiye döneminde şirketin bilinen tüm davalarının, davacı taraflarla sulh olunmak suretiyle sonlandırıldığını ve şirketin tasfiyesini bunu müteakip nihayetlendirdiklerini, davalı şirketin kazanın yaşandığı 14/07/2009 tarihinde … Plazada değil başka bir adreste faaliyet gösterdiğini, şirketin ilk kez 2013 yılı sonunda … Plazadaki adresine taşındığını, davaya konu kazanın yaşandığı tarihte davalının kazanın olduğu taşınmazda taşınmaz maliki olmadığını, davalının kazanın olduğu yerdeki taşınmaz malikliğinin 11/11/2009 tarihinde başladığı ve 29/06/2012 tarihinde bittiğini, dolayısı ile kazanın olduğu dönemde davalının taşınmaz maliki sıfatıyla da herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalının söz konusu dava dosyasından çıkarılmasına, taraf ehliyeti bulunmadığı için davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ve husumet yokluğu nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Holding A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tacir olmayıp olay ticari bir işten kaynaklanmadığından davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiğini, davaya konu olay 14/07/2009 tarihinde meydana gediğinden öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, olayın … olarak bilenen binanın bahçe kısmında meydana geldiğini, bu bina grubunun yönetim, bakım, onarım ve sorumluluğunun … Hizmetleri A.Ş.tarafından yerine getirildiğini, kaldı ki … Hizmetleri A..tarafından … A.Ş.ve … Sigorta A.Ş.’ne olayın vuku bulduğu tarihi de kapsayacak şekilde 3.şahıs mali sorumluluk poliçesi tanzim ettirildiğini, husumetin bu şirkete yönlendirilmesi, davalı şirket yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davalı şirketin bina maliki olarak sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ve illiyet bağının varlığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacının elini kırdığı yerden her gün pek çok kişinin geçtiğini ve halende geçmekte olduğunu, davacı dışında bugüne kadar anılan yerden hiç kimsenin düşmemiş olmasının davacının zararın oluşmasında kendi kusurunun varlığını gösterdiğini, kaldı ki binaya belediye tarafından 20/02/1990 gün ve …sayı ile ruhsat verildiğini, davacının tüm tazminat taleplerinden kat maliklerinin müteselsilen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, kat maliklerinin ancak arsa payları oranında tazmin sorumluluğunun bulunabileceğini, bu nedenlerle davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu dava ticari iş niteliğinde olmadığından davanın … Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesini, dava konusu olay 14/07/2009 tarihinde meydana gelmekle davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, merdivenler ortak alan olup ortak alanın binadaki bağımsız bölümlerin hepsinin müşterek mülkü olduğunu, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, bu parapetten kaynaklanan bir durum olsa dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, davacının her gün binlerce insanın inip çıktığı merdivenlerde kaza neticesi düşmüş olup davacının kendi dikkatsizliği neticesinde meydana geldiğini, davacının tüm tazminat taleplerinden kat maliklerinin müteselsilen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, kati maliklerinin ancak arsa payları oranında tazmin sorumluluğunun bulunabileceğini, davacının sol bileği kırılmış olup mesleki çalışmasını engelleyecek bir durum olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevi mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, iddia olunan olay tarihi ve davanın kendilerine yönlendirildiği tarih dikkate alındığında zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu, binan yönetimi, bakımı, onarımı ve sorumluluğunun … Hizmetleri A.Ş.tarafından yapıldığı, sigorta poliçesinin de bu şirket tarafından yaptırıldığı hususları bir arada değerlendirildiğinde husumetin de bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, davalı şirketin malik olarak sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ve illiyet bağının varlığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının … Plazanın kat girişinde merdiven kenarında yer alan korkuluk/parapete tamamen kendi kusuru ve dikkatsizliği ile takılıp düştüğünü, parapetin orda bulunmasının amacının kullanan insanların düşmesini engellemek olduğunu, dolayısı ile parapetin varlığının yapımda bir bozukluk veya bakımda eksiklik teşkil etmeyeceğini, olayın meydana geldiği yerin … olarak anılan bina grubunun ortak alanı içinde yer alan orta avlu olduğunu, buradan her gün bina çalışanlarının yanı sıra binaya ziyaret amaçlı gelen pek çok misafirinde geçtiğini, davacı dışında bugüne kadar anılan yerdan hiçkimsenin düşmemiş olması veya düşmeye ilişkin herhangi bir şikayetin bulunmamasının davacının zararın oluşmasında kendi kusurunun varlığını gösterdiğini, davacının tazminat talepleri fahiş boyutta olup manevi tazminat talebinin de zenginleşme sebebi olarak görülmemesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebinin yanlızca 2.307,33 TL’sini ispatlayabildiği, kalan talebinin ise afaki bir beyandan ibaret olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Şti.vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, husumetin binanın yönetimi, bakımı, onarımı ve sorumluluğu … … A.Ş.de olduğundan bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarı fahiş olup dosya içerisindeki belgeler incelendiğinde davacının maddi zararının sadece 2.307,33 TL olduğunu, davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklandığının ve illiyet varlığının ispatlanması gerektiğini, davacı dışında bugüne kadar kimsenin bahse konu alanda düşüp yaralanmadığını, bu durumun da davacının zararın oluşumunda kendi kusuru bulunduğunun en büyük ispatı olduğunu, davacının kendi kusuru ile düşmesi ve zarara sebep olması durumunda da nedensellik bağının kesildiğini, bu nedenle de davalı şirket bakımından herhangi bir sorumluluğun söz konusu olmadığını, kaldı ki binanın projeye uygun olarak yapılmış olduğu, … Belediyesi tarafından binaya gerekli ruhsat ve izinlerin verilmiş olması, binanın bakım, onarım ve sorumluluğunun … …metleri A.Ş.tarafından gerçekleştirilmesi, 3.şahıs mali sorumluluk poliçesinin de bu şirket tarafından yaptırılmış olması ve davacı dışında başka hiçbir ziyaretçinin başına böyle bir kaza gelmemesi sebebiyle davanın davalı şirket yönünden reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ticari iş niteliğinde olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesini, davanın zaman aşımına uğradığını, merdivenler ortak alan olup ortak alanın binadaki bağımsız bölümlerin hepsinin müşterek mülkü olduğunu, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, merdivendeki parapetten kaynaklanan bir durum olsa dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, kazanın tamamen davacının kendi dikkatsizliği ile meydana geldiğini, davalının bina maliki olarak sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ve illiyet bağının varlığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının tüm tazminat taleplerinden kat maliklerinin müteselsilen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, kat maliklerinin ancak arsa payları oranında tazmin sorumluluğunun bulunabileceğini, davacının sol bileği kırılmış olup mesleki çalışmasını engelleyecek bir durum olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ticari iş niteliğinde olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesini, davanın zaman aşımına uğradığını,merdivenler ortak alan olup ortak alanın binadaki bağımsız bölümlerin hepsinin müşterek mülkü olduğunu, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, merdivendeki parapetten kaynaklanan bir durum olsa dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, kazanın tamamen davacının kendi dikkatsizliği ile meydana geldiğini, davalının bina maliki olarak sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ve illiyet bağının varlığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının tüm tazminat taleplerinden kat maliklerinin müteselsilen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, kat maliklerinin ancak arsa payları oranında tazmin sorumluluğunun bulunabileceğini, davacının sol bileği kırılmış olup mesleki çalışmasını engelleyecek bir durum olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tacir olmadığı gibi dava konusu olayında ticari bir işten kaynaklanmadığını, bu nedenle davanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, davanın zaman aşımına uğradığını, davacının geçirdiği kazada davalının bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, kazanın tamamen davacının kusur ve dikkatsizliği sonucu oluştuğunu, merdivenler ortak alan olup ortak alanın binadaki bağımsız bölümlerin hepsinin müştereken mülkü olduğunu, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, parapetten kaynaklanan bir durum olsa dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, davalının bina maliki olarak sorumlu tutulabilmesi için zararın yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ve illiyet bağının ispatlanması gerektiğini, davacının tüm tazminat taleplerinden kat maliklerinin müteselsilen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, kat maliklerinin ancak arsa payları oranında tazmin sorumluluğunun bulunabileceğini, davacının çalışmasını engelleyen bir durum olmayıp talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … … ve … …fı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, hem TBK.m72 hem de e.BK.m.60 uyarınca zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu olay ortak alanda meydana gelmiş olup … … yönetim, bakım ve onarım sorumluluğunun … Bina Yönetimi tarafından gerçekleştirildiğini, husumet itirazlarının olduğunu, ayrıca dava konusu yerin … A.Ş’ye sigorlatılmış olduğu da görüldüğünden davacının taleplerinin muhatabanın ilgili sigorta şirketi ile bina yönetimi olduğunu, hem davalı hemde bilirkişi raporlarının yapıda iddia edilen kusurlarla zarar arasında uygun, fiili ve hukuki illiyet bağını gösteremediklerini, davacının maddi zararı ile ilgili bir kısım deliller sunmakla birlikte zararın doğrudan yapıdaki hatadan kaynaklandığını ispatlayamadığını, davacının iddia ettiği gibi parapet gerçekten tehlikeli olsaydı bugüne kadar bu kadar yoğun insan trafiği olan bir binada birçok kez buna benzer olayların yaşanmış olması gerekeceğini, sırf bu hususun bile olayın sadece ve sadece davacının kusuru ile meydana geldiğini ispatladığını, ayrıca parapetin bina maliklerince değil müteahhit vs.3.kişilerce yapılmış olup sorumluluğun esasen bu kişilere ait olduğunu, mahkemece sorumluluğun kat maliklerine ait olduğuna hükmedilse bile sorumluluğun ancak arsa payları oranında kat maliklerine ait olabileceğini, maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacının uğradığı zarardan dolayı yaptığı masrafların belgeli olarak tamamının 2.307,33 TL olarak tespit edildiğini, kalan kısmına ait herhangi bir belge sunulamamış olup ispatlanamadığını, davacının mesleki kazançtan yoksun kalacak bir kayıp yaşamadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu olayda davalılara izafe edilebilecek bir kusur ve sorumluluk olmadığını, olayda davacının kusurlu olduğunu, davacının zararını ve miktarını ispat edemediğini, öncelikle binanın müteahhitine, kullanma izni veren belediyeye, binayı işleten bina yönetimine ve sigorta şirketine müracaat edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davacının talep hakkının zaman aşımına uğradığını, davacının birleşen dava yönünden de taleplerini açıklaması ve net biçimde ortaya koyması, davacı tarafın uğramış olduğu zararın gayrimenkulun fena yapılmasından yahut muhafazasından kaynaklandığını ispatlaması gerektiğini, dava konusu olayın yaşanmasında davacının da müterafik kusuru araştırılarak buna göre tazminatın kaldırılması , en azından tazminat tutarında indirime gidilmesi gerektiğini, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, öncelikle davacının düşmesine kendi sebep olup olmadığının araştırılmasını, gayrimenkul projeleri getirtilerek dava dilekçesinde zikredilen korkuluğun ayıplı olup olmadığının, şayet ayıplı ise ayıbın projeden mi yoksa uygulamadan mı kaynaklandığının tespitini, eğer korkuluk ayıplı ise bu ayıp projeye aykırı ifa edilmesinden kaynaklanıyorsa projeyi yapan müteahhit ile yapı kullanma izni veren belediye yetkililerinin haksız fiilden sorumlu oldukları için davaya dahil edilmelerini, sigorta poliçeleri ile ilgili sigorta şirketlerinden bu olayla ilgili ödeme yapıp yapmadıklarının sorulmasını, davalının maliki olduğu gayrimenkulun sorumluluğu bakım ve onarımı … A.Ş.’ye ait olduğundan husumetin … A.Ş.ye yöneltilmesini, maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, poliçeye , dolayısıyla sigorta ilişkisine taraf olmayan davalının huzurdaki davada pasif dava ehliyetinin olmadığını, olayın meydana geldiği yerin bakım, onarım ve tüm sorumluluğunun … Hizmetleri A.Ş.tarafından yerine getirildiğini, bu şirketin olay tarihi itibarı ile 3.şahıs mali sorumluluk poliçesi tanzim ettirdiği sabit olduğundan davalı aleyhine açılmış davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının iddia ve istem hakkının zaman aşımına uğradığını, birleşen dava yönünden de davacı taleplerinin açıklanması gerektiğini, davanın ispata muhtaç olduğunu, davacının talep ettiği manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’in 25/06/2004 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla davacı vekili tarafından veraset ilamı sunulmuş, mirasçıları … davaya dahil edilmişlerdir.
… mirasçıları vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin dolduğunu, davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, dava konusu olayın meydana geldiği ortak alanın yönetim, bakım ve onarım sorumluluğunun … Hizmetleri A.Ş.ye ait olmakla davalıların söz konusu merdivenlerin/tırabzanların bakımına ilişkin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, çok yoğun bir şekilde kullanılan ve kalabalık insan trafiğine her gün maruz kalan … Plazanın ortak avlusunda bulunan merdivenlerde daha önce başkaca bir kazanın yaşanmamış olmasının da davacının ağır kusuruna işaret ettiğini, dolayısı ile davacının tamamen kendi kusuruyla/dikkatsizliğiyle illiyet bağını keserek olayın oluşumuna sebebiyet verdiğini, illiyet bağının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının zararın doğmasında veya artmasında etkili olduğunu, davalılar aleyhine herhangi bir tazminata hükmedilse dahi davacının ağır kusuru nedeniyle tazminatın indirilmesi hatta kaldırılması gerektiğini, talep edilen maddi manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı tarafından davalı şirkete husumet yöneltilmiş ise de hukuken bunun mümkün olmadığını, kazanın gerçekleştiği alan ortak alan niteliğinde olup … Tesis Yönetiminin kontrolünde olduğunu, davacı tarafından zarar ile ortak alandaki ayıp arasındaki nedensellik bağının ispat edilemediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İlgili tapu sicil müdürlüğünden taşınmazın sahiplerini gösterir şekilde tapu kaydı ile C Bloğa ait güncel takyidatlı tapu kaydı getirtilmiştir.
Davalı … A.Ş vekili … Hizmetleri A.Ş.den temin edilen davaya konu olaya ilişkin kamera kaydını içerir CD ile 3 adet poliçe dosyaya ibraz edilmiştir.
… Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Yapı Denetim Biriminden taşınmazın imar işlem dosyası getirtilmiştir.
Olay yerinde inşaat mühendisi, sigortacı, fen bilirkişi refakatinde 02/01/2013 tarihinde keşif yapılmış, teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 15/07/2013 tarihli raporda; dava konusu edilen parselin projesi temin edilemediğinden davacının düşerek yaralanmasına sebebiyet veren kısmın projesine uygun yapılıp yapılmadığı hususunda bir görüş vermenin mümkün olmamakla birlikte, keşif günü CD ortamında da görülen düşmeye sebebiyet verilen kısmın kaldırıldığı ve bu yerin yaya sirkülasyonu açısından güvenli geçişi tehdit edecek bir unsur olduğu, bu nedenlede kaldırıldığı projesinde olsa bile plaza yönetimi tarafından sakıncalı bir durum oluşturduğundan kaldırıldığı ve kaldırılmasının doğru olduğu; sigorta bilirkişi tarafından düzenlenen 09/09/2013 tarihli raporda; ortak alanları tanımlayan mezkur hüküm gereğince daya konusu kazanın meydana geldiği yapının ortak alanlarından olan ve sayın bilirkişilerce dosyaya sunulan 15.07.2013 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre “güvenli geçişi tehdit edecek bir unsur” olarak tanımlanan, nihayetinde de kaza sonrasında bina yönelimi tarafından kaldırıldığı tespit edilen parapetin, … ismi İle bilinen ana gayrimenkuldeki tüm kat maliklerinin arsa payları oranında müşterek mülkiyetlerinde ve dolayısıyla da BK. 58 madde kapsamında müşterek sorumluluğunda bulunduğu, bu sebeple de, yönetici konumunda bulunan “… … A.Ş.” isimli şirket tarafından KMK.’nun 35/c maddesi kapsamında mezkur sigorta şirketlerine ve dolayısıyla da davalı … A.Ş.’ye tanzim ettirilen 3. Şahıs mali mesuliyet poliçelerinin, söz konusu plazanın tüm ortak alanlarını da kat maliklerinin arsa payları oranında müştereken sigorta teminalı altına almış bulunduğu, davacının türn dosya kapsamına göre yukarıda belirlenebilen 2.307.33 TL. Tutarındaki bakiye tedavi giderine ilaveten, varsa başka maddi tazminat taleplerini ispat şartıncı bağlı olarakta gerek maddi ve gerekse de sayın mahkemece takdir edilmesi halinde manevi tazminat taleplerinin, davalı … A.Ş. tarafından tanzim edilen … no’lu 3. Şahis Mali Mesuliyet Poliçesi limitleri dahilinde karşılanması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı vekili 31/10/2014 tarihli dilekçesi ile, talep etmiş oldukları 60.000 TL tazminatın 15.000 TL’lik kısmının maddi, 45.000 TL’lik kısmının ise manevi tazminat olduğunu, talep edilen maddi tazminatın 2.307,33 TL’sinin davacının belgeli giderleri karşılığı olarak yapılan masraflar olarak, 12.692,67 TL’nin ise eliyle çalışmak durumundaki ödüllü tasarımcı davacının meslekteki kazanma kaybının tazminine yönelik olduğunu beyan etmiştir.
Dosya kazanın olduğu yerin ortak alanda kalıp kalmadığı ve kusur oranı hakkında ek rapor tanzimi için yeniden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 25/03/2015 tarihli ek raporda, taşınmazın imar işlem dosyası ekindeki vaziyet planına göre kazanın ortak alanda meydana geldiği, kusur oranı ile ilgili ise iş güvenliği konusunda bir uzman tarafından değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine iş güvenliği uzmanı eklenerek yeniden heyete tevdi olunmuş, iş güvenliği uzmanı tarafından sunulan 06/07/2015 tarihli raporda, dava konusu olaya ilişkin sorumluluğun taşınmaz malikinin kusursuz sorumluluğu olduğu, gerek Borçlar Kanunu’nun taşınmaz kiraları hakkındaki hükümleri ve gerekse 6570 Sayılı Kira Kanunu hükümleri uyarınca ve gerekse 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uyarınca kiracının ana gayrimenkulün inşaat hatalarından sorumlu tutulamayacağı, husumetin kiracılara yöneltilemeyeceği, sorumluluğun müteahhidin imar parseli malikine karşı yükümlendiği taahhüdünü ayıplı olarak ifa etmesinden kaynaklandığı, ayıplı ifanın projeden kaynaklanmış olamayacağı, projeden kaynaklanmadığı, konusu Mahkemenin izni ile Belediye İmar Müdürlüğü arşivinde yapılacak inceleme sonunda kolayca tespit edilebileceği, proje incelendiğinde görülecektir ki sorumluluğun müteahhidin imar parseli malikine karşı olan taahhüdünü projeye aykırı dolayısı ile ayıplı olarak ifa etmesinden kaynaklandığı, ayıplı ifa, projeden de müteahhidin gereken özeni göstermesinden de kaynaklansa da her iki halde de taşınmaz malikinin kusursuz sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı, tespit edilmesi gerekenin, husumetin hangi taşınmaz malikine yöneltileceği olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 22. maddesi 1. fıkrası uyarınca düzenlenen yapı ruhsatı tarihi ile 30. maddesi 2. fıkrası uyarınca düzenlenen yapı kullanma izin belgesi tarihi arasındaki inşaat sürecinde tapuda imar parselinin adına veya adlarına tescilli bulunmuş olduğu gerçek kişi veya tüzel kişiler taşınmaz maliki olarak, taşınmaz payları oranında kusursuz sorumlu olduğu, yapıya belediye tarafından 20.02.1990 gün ve 990/ 850 sayılı ruhsat verilmiş bulunduğu, ruhsat tarihinde 4708 sayılı yapı denetim kanunu henüz yürürlükte bulunmadığından yapının fenni mesuliyetini (teknik uygulama sorumluğunu) bir mimar veya inşaat mühendisi’in üstlenmiş olduğunun anlaşıldığı, İnşaatlarda meydana gelen kazalarda fenni mesulün sorumluluğunun, 2537 sayılı TCK kapsamında tanımlanan taksirli suç sorumluluğu olduğu, taşınmaz malikinin/maliklerinin sorumluluğunun ise tazminat sorumluluğu olduğu, taşınmaz malikinin müteahhide rücu hakkı saklı olduğu, 20.02.1990 günü ruhsat tarihi üzerinden yirmi yılı aşkın sürenin geçmiş olması nedeni ile o tarihteki taşınmaz maliki veya malikleri tarafından zaman aşımı itirazı da yapılabilecek ise de, yapıların uzun ömürlü olduğu, yapılardaki ayıplı ifanın yıllar sonra da zarar doğurabildiği, depremlerde olduğu gibi … depreminden sonra, …’da, inşaat müteahhidi … vekilinin yirmi yıllık zaman aşımı itirazında bulunduğunu fakat, yargılamanın son aşamasında T.C. Yargıtay Ceza Daireleri Kurulunun zaman aşımı süresinin zararın meydana geldiği gün işlemeğe başlayacağına karar verdiği, zararın inşaattaki ayıplı ifadan kaynaklanmış olduğuna göre, Ceza Genel Kurul kararının Hukuk davasına da emsal olması gerekeceği, inşaat ruhsat tarihi ile yapı kullanma izin belgesi tarihleri arası dönemde, taşınmazın payları veya tamamının ikinci kişilerce temlik edilmiş olabileceği, bu durumda taşınmaz maliklerinin malik olma süreleri ile payları oranında tazminat sorumlusu olmaları gerekeceği, inşaat süreci içinde taşınmaz maliki veya maliklerinin taşınmaz pay mülkiyel haklarını başkalarına temlik etmiş de olabilecekleri, bu durumda taşınmaz pay maliklerinin kusursuz sorumluluk oranlarının taşınmaz payları oranı yanında paylara malik olma süreleri oranı ile de değişebileceği, Belediye teknik kamu görevlilerinin ayıplı ifaya rağmen yapı için yapı kullanma izin belgesi düzenlemiş olduklarına göre Belediyenin de hizmet kusurunun söz konusu olduğu, taşınmaz maliki veya malikleri yanında Belediyenin de müteselsilen sorumlu olduğu, husumetin, tam yargı davası konusu olarak İdari yargıda Belediye’ye de yöneltilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bilindiği üzere uyuşmazlık tarihi itibariyle mer’i bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun “bina ve diğer şeylerde mesuliyet-zarar ve ziyan” başlıklı Madde 58 – “Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. ….” hükmünü havidir.
Ortak olanlarla ilgili olarak Kat Mülkiyeti Kanununun ortak yerler başlıklı madde 67’de “Ek: 14/11/2007-5711/22 md.) Toplu yapı kopsamında olup, bütünüyle bu kapsamdaki bağımsız bölümlerin ortak kullanma ve faydalanmasına tahsis edilmiş bulunan porsellerin malik hanesine, tahsis edildikleri toplu yapı kapsamındaki diğer parsellerin ada, parsel, blok ve bağımsız bölüm numaraları gösterilmek suretiyle tapu siciline kaydedilir ve bu suretle tahsis edildikleri parsellerde bulunan bağımsız bölümlerin ortak yeri olur. Toplu yapı kapsamında bulunan birden çok yapının ortak sosyal ve alt yapı tesisleri bulundukları parsel veya yapıya bakılmaksızın, tahsis edildikleri bağımsız bölümlerin ortak yeri sayılır.” hükmünü içermektedir.
Mezkur kanun hükümleri, teknik bilirkişi raporuna göre dava konusu kaza sonrasında bina yönetimi tarafından tamamen kaldırıldığı anlaşılan parapetle ilgili olarak teknik bilirkişilerce yapılan “kaldırılan bu yerin, yaya sirkülasyonu açısından güvenli geçişi tehdit edecek bir unsur olduğu ve bu nedenle de kaldırıldığı, projesinde olsa bile Plaza yönetimi tarafından sakıncalı bir durum otuşturduğundan kaldırıldığı ve kaldırılmasının doğru olduğu” yönündeki tespit uyarınca söz konusu hasara sebep olan ortak alandaki kusurlu parapet konusunda … kat maliklerinin tümünün, arsa payları oranında müştereken kusursuz sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. |
Nitekim üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet sigortası genel şartlarının sigortanın mevzuu ve şumulü başlıklı Madde 1 “İşbu poliçe sigortalıyı, sigortanın mer’iyet müddeti esnasında vukua gelecek bir hadise neticesinde, a) Üçüncü şahısların ölmesi, yaralanması veya sıhhatinin muhtel olması, b) Üçüncü şahıslara ait mallarda ziya ve hasar (maddi zarar ve ziyanlar) husule gelmesi sebebiyle, poliçede gösterilen sıfat, faaliyet ve hukuki münasebetlerinden doloyı, kendisine karşı, üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülecek zarar ve ziyan taleplerinin neticelerine karşı, Türkiye Cumhuriyetinin hukuki mes’uliyete müteallik mevzuatı hükümleri dairesinde ve işbu poliçede tesbit olunan meblağlara kadar temin eder. İsbu poliçe, sigortalıyı haklı taleplere karşı olduğu gibi yersiz ve aşır taleplere karşı da korur.” hükmünü içermektedir.
Yargıtay 11.HD. sinin 18.01.2007, E. 2005/13473 – K. 2007/443 sayılı emsal kararında da konu hakkında:”.. Bina malikinin kusursuz sorumluluğu – objektif özen yükümlülüğü” – bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumludur. Bu objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulu gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca sübjektif koşula diğer anlatımla kusura ihtiyaç yoktur. ( 818/m. 58, 463, 4981) Yerleşik Yargıtay Uygulamalarına göre BK.nun 58. madde hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumludur. Binaya ait duvar da maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahildir. …. yargısında bulunulurken,
Yargıtay 17.HD sinin 31.01.2008, E. 2007/3175 K. 2008/413 sayılı kararında ortak alanlardaki sorumluluk hakkında: “… Bina malikinin binanın gereği gibi yapılmamasından dolayı kusursuz sorumluluğu vardır. (8l8/m. 58,1086/m, 275) Olay tarihi itibariyle ilgili taşınmazda pay sahibi olan davalılar Kat Mülkiyeti Kanununa göre ortak yer sayılan binanın dış kolonlarındaki bakım eksikliğinden kaynaklanan ve sigortalı araçta meydana gelen zarardan payları oranında sorumludur…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu arada Kat Mülkiyeti Kanununun “Yönetici atanması ” başlıklı MADDE 34 “Kat malikleri, anagayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışardan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), kurula da (Yönetim kurulu) denir, Anagayrimenkulün sekiz veya daha fazla bağımsız bölümü varsa, yönetici atanması mecburidir…” hükmü ile, dava konusu plaza için olduğu gibi sekizin üzerinde bağımsız bölüm içeren yapılar için yönetici atanması mecburiyeti getirmiştir.
Aynı yasanın “II – Yöneticinin görevleri : 1.genel yönetim işlerinin görülmesi” başlıklı Madde 35 ‘de yöneticinin görevleri, yönetim planında belirtilir; yönetim planında aksine hüküm olmadıkça, yönetici aşağıdaki işleri görür.” denildikten sonra, b) fıkrasında “Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, Korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması” c) fıkrasında “Anagayrimenkulün sigorta ettirilmesi” h) fıkrasında ” Anagayrimenkulün korunması ve bakımı için kal maliklerinin yararına olan hususlarda gerekli tedbirlerin onlar adına alınması” f) fıkrasında “Anagayrimenkulün tümünü ilgilendiren tebligatın kabulü” işleri yöneticinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde; davacının 14.07.2009 tarihinde …’nın orta avlu olarak tabir edilebilecek mahalden, girişe göre sol taraftaki blok zeminine iniş merdivenlerinden indiği esnada, ilgili merdivenlerin bitiminden itibaren başlayan 76 cm yüksekliğinde 53 cm uzunluğunda 16 cm genişliğindeki parapete takılması sonucunda düştüğü, davacının sal el bileğinin çok parçalı şekilde kırıldığı, tedavisi için kullanılan ilaç, fizik tedavi, tıbbi görüntüleme, medikal sarf malzemesi ve sair harcamalarına ilişkin olarak toplam 2.415,13 TL masraf yaptığı ve bu arada söz konusu tedaviler esnasındaki ulaşım harcamalarına dair olarakta, taksi giderleri olarak toplam 453,50 TL. ile birlikte 2.848,63 TL masraf yapıldığı, … A.Ş.tarafından davacıya … no’lu sağlık sigorta poliçesine istinaden 23.07.2009 tarihinde 343,76 TL. ve 24.09 2009 tarihinde ise 217,54 TL, olmak üzere toplam 561,30 TL ödeme yapıldığı, davacının bakiye 2.307,33 TL tedavi giderine ilişkin alacağının bulunduğu dosyaya sunulu bilgi ve belgelerle sabittir. Aynı şekilde ilgili kaza sonrasında sol elbileğinden yapılan ameliyata ilişkin masraflarına dair olarak davacı tarafından dosyaya sunulmuş her hangi bir harcama belgesi bulunmadığı, talep edilen 15.000 TL. maddi tazminatın hangi müspet/menfi zarar ve harcamalarına ilişkin olduğu/tutarlarını tevsik eden belgelerin ne olduğu, gerek 30 günlük istirahat süresi ilgili olarak ve gerekse de bu süre dışında geçici iş görmezliğe ilişkin başka bir talebi varsa bunun süresinin/miktarının ne olduğu ve bu süredeki kazanç kaybının hangi belgelerle tevsik edildiği, kazadan kaynaklanan her hangi bir kalıcı iş göremezliği, güç kaybı varsa bunun oranının/tutarının ne olduğu hususlarında da her hangi bir açıklama yapılmadığı gibi, bu zararlara ilişkin olarak hiç bir belge sunulmadığı, akabinde bina yönetimi tarafından düşmeye sebebiyet verilen kısmın kaldırıldığı ve bahse konu yerin yaya sirkülasyonu açısından güvenli geçişi tehdit edecek bir unsur olduğu teknik bilirkişilerce tespit edilmiştir.
Yine dosya kapsamında davalı … A.Ş.tarafından dava konusu binaların bakım ve yönetim işlerini yürüttüğü anlaşılan “… Hizmetleri A.Ş.” isimli şirketin sigortalısı olduğu 31.12.2008-2009 dönemini kapsayan 3. Şahıs Mali Sorumluluk Poliçesi tanzim edilerek, Şahıs Başına Bedeni 250.000 USD., Kaza Başına bedeni 1.000.000 USD, ve Maddi Hasarlar için ise yine 250.000 USD. limitle teminat verildiği, aynı limitler dahilinde de manevi Tazminat taleplerinin teminata dahil edildiği, ancak doha sonra yapılan yenileme poliçe ile de söz konusu limitlerin Şahıs Başına Bedeni 379.900 USD., Kaza Başına Bedeni 1.519.600 USD. Ve Maddi Hasarlar için ise yine 379.900 USD.’ye çıkarıldığı, aynı plaza içerisinde bulunan B ve C bloklar içinse aynı sigortalı adına … Sigorta A.Ş. tarafından 01.07.2007-2010 dönemini kapsayan 3. Şahıs Mali Sorumluluk poliçeleri tanzim edilerek, Şahıs Başına Bedeni 250.000 USD., Kaza Başına Bedeni 1.000.000 USD. ve Maddi Hasarlar için ise yine 250.000 USD. limitle teminat verildiği, aynı limitler dahilinde de Manevi Tazminat taleplerinin teminata dahil edildiği, … A.Ş. tarafından A Blok için tanzim edilen poliçenin açıklama kısmında teminat konusu ile ilgili olarak bina faaliyetleri esnasında olabilecek kazalar nedeniyle 3.şahısların uğrayacağı zararlardan dolayı sigortalıya düşecek sorumluluk açıklaması yapıldıktan sonra sigorta ettiren başlığı altında …kat malikleri adına … HİZM. A.Ş.” açıklamasının yer aldığı, aynı şekilde B ve C bloklar için yine … …. A.Ş. adına … Sigorta A.Ş. tarafından tanzim edilen 3. Şahıs Mali Sorumluluk poliçelerinin açıklama kısmında da sigorta ettiren … Palaza C Blok kat malikleri yönetimi adına … A.Ş. ve sigortalı … C Blok kat malikleri; … A.Ş. Taşeronları ve/vela alt taşeronları açıklamalarının yer aldığı tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı … vekili tarafından poliçedeki riziko adresinin A Blok olduğu, olayın sigortalı mahalde gerçekleşmediği iddia edilmiş ise de; sigortacı bilirkişiden alınan 09.09.2013 tarihli raporda da ifade edildiği üzere, yönetici konumunda bulunan “… Hizm.A.Ş.” isimli şirket tarafından KMK’nun 35/c maddesi kapsamında mezkur sigorta şirketlerine ve dolayısıyla da davalı … A.Ş.’ye tanzim ettirilen 3.şahıs mali mesuliyet poliçelerinin, söz konusu plazanın tüm ortak alanlarını da kat maliklerinin arsa payları oranında müştereken sigorta teminatı altına almış bulunduğu, kaldı ki … A.Ş.tarafından davacıya … no’lu sağlık sigorta poliçesine istinaden 23.07.2009 tarihinde 343,76 TL. ve 24.09 2009 tarihinde ise 217,54 TL, olmak üzere toplam 561,30 TL ödeme yapıldığı dikkate alındığında davalının bu yönden iddiasına itibar edilmemiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacının davasını … A.Ş. ve … aleyhine açtığı, her ne kadar Mahkememizce 13.11.2013 tarihli duruşmada alınan kararla davaya konu kazanın meydana geldiği yerin binanın ortak alanlarından olduğu gerekçesiyle tüm bağımsız bölüm maliklerinin davaya katılımının sağlanması yönünde karar verilmiş ise de; dosyada mevcut 25.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda kazanın ortak alanda meydana geldiğinin tespit edildiği, Kat Mülkiyeti Kanununun 34. Maddesi uyarınca dava konusu plaza için yönetici atanması mecburiyetinin bulunduğu, aynı Kanununun 35.maddesi uyarınca ana gayrimenkulün korunması, bakımı, onarımı işlerinin yöneticinin görevleri kapsamında olması, ana taşınmazın genel yönetim (yöneticinin görevine giren işler) ile ilgili davalarda yöneticinin kat maliklerini temsil edebileceği(Bkz Baki Kuru Medeni Usul Hukuku/ Taraf Ehliyeti) yani kat maliklerinin temsilcisi olarak dava dilekçesinde gösterilebileceği, dosyada … Bina Yönetiminin temsil yetkisinin bulunduğunun (… Bina Yönetimini temsilen … Hizmetleri A.Ş. adına vekaletname sunulmuş olduğu) değerlendirilmiş olması ayrıca taraf ehliyetinin re’sen gözetilmesi gerektiği özellikle yönetim ve davada taraf olabilme ehliyeti yönünden tüm maliklere dava açılması gerektiğinin kabulünün uyuşmazlığın geldiği nokta itibariyle (davanın açıldığı 13.07.2010 tarihinden itibaren taraf teşkilinin sağlanmasına çalışıldığı ) usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacağı kaldı ki bu yönde emsal yargı kararlarında da ( Yargıtay 17.HD’nin 2019/3742 E 2020/4756 K, HGK 2008/531 E.K, 2000/1314-1606 E.K, Yargıtay 13. HD’nin 2008/14684 E 2009/5645 K) toplu yapının tümünü ilgilendiren konularda bina yönetiminin kat maliklerini temsil yetkisinin bulunduğu diğer bir deyişle davada taraf olma ehliyetinin bulunduğunun kabulünün gerektiği değerlendirilmekle Mahkememizin 13.11.2013 tarihli duruşmada alınan ara kararından dönülmesine karar verilmiştir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının belgelenen ve ispat edilen 2.307,33 TL tedavi giderine ilişkin maddi zararının bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile işbu alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müteselsilen tahsiline, manevi tazminatın hukuki niteliği, bu kapsamda zenginleşmeye meydan vermemesi ve fakat aynı zamanda davacıdaki manevi zararı giderecek nitelikte olması gözönüne alınarak, duyduğu elem’i gidermek bakımından davacı lehine kazanın tarihi, oluş şekli, tarafların kusur durumları, davacının mesleği, yaşı, yaralanmasının niteliği, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigortanın poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan (kat maliklerini temsilen … ve … A.Ş.) müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Birleşen dosya yönünden ise davalı kat maliklerini temsilen davalı site yönetimi aleyhine asıl dava kapsamında hüküm tesis edildiğinden birleşen dosyada kat malikleri yönünden ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek sonuç olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-A-Asıl Dava Yönünden;
1-a-)Maddi Tazminat Yönünden;
Davanın davalılardan … A.Ş. ve … Yönünden KISMEN KABULÜ ile, 2.307,33-TL tedavi giderine ilişkin maddi tazminat alacağının olay tarihi olan 14.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigortanın poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
1-b-)Manevi Tazminat Yönünden;
Davanın davalılardan … A.Ş. ve … Yönünden KISMEN KABULÜ ile, 15.000,00-TL manevi tazminat alacağının olay tarihi olan 14.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigortanın poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
B-MAHKEMEMİZ DOSYASIYLA BİRLEŞEN ….ATM’nin … E … K SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
Davalı kat maliklerini temsilen davalı site yönetimi aleyhine hüküm tesis edildiğinden kat malikleri yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Asıl dava yönünden harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.182,26 TL nispi karar harcından peşin alınan 891,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 291,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.800 TL bilirkişi ücreti, 148,55 TL keşi harcı, 1.624,40 TL tebligat, müzekkere olmak üzere toplam 4.572,95 yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.319,09 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinden bırakılmasına,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 891 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.307,33 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 13/3 maddesi gereğince 2.307,33 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 10/2 maddesi gereğince 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekile ile temsil ettiren davalılara ödenmesine,
8-Birleşen dava yönünden, harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 1.024,65 TL’den mahsubu ile bakiye 965,35 TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde sahibi davacıya iadesine,
9-Birleşen dosya yönünden vekalet ücreti verilmesine takdiren yer olmadığına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, davacı ve davalı … …, …, … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.15/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza