Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/783 Esas
KARAR NO : 2023/473
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/08/2020 tarihinde …’nun idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı davalı sigorta şirketinin sigortalısı arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza çift taraflı olduğundan … plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise kazada kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin 01/09/2020 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödememiş müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürünceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle zarar talebine ilişkin olarak işbu davayı açtıklarını, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettiğini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 100,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olduğunu, huzurdaki davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edememekte munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay’ın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. Genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile sigorta hukuk prensibi itibari ile müvekkili şirketin sorumluluğu mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, izah olunan sebeple munzam zarar kavramı ile sorumluluk sigortası kavramı nitelik itibari ile örtüşmediğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte munzam zarar talep edilmesinin şartlarından biri de borçlunun kusurlu olması olduğunu, müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıyı zarara uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususu gerçeği yansıttığını, müvekkili şirket hasar aşamasında 16.909,80 TL tutarında hasar tazminatı ödemesi yaptığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının munzam zararının meydana gelip gelmediğinin tespitinde önem taşıyabileceğinden dava konusu araç üzerinde yerinde inceleme yapılmasını ve aracın güncel durumunun tespitini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle öncelikle davanın usulden reddine, esasa girilmesi halinde esastan reddini, aksi takdirde sorumluluğunun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasını, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-… 14. İcra Dairesinin… Esas sayılı dosyası (UYAP üzeri)
2-… Bankasından celbedilen yıllık faiz oranları ve değişikliklerinin dönemler itibari ile dökümleri.
3-Sigorta Tahkim Komisyondan celbedilen … sayılı dosya.
4-… Bankasından celbedilen faiz oranlarına ilişkin CD.
5-Merkez Bankasından celbedilen faiz oranlarına ilişkin belge.
6-… A.Ş. ‘den celbedilen faiz oranlarına ilişkin belge.
7-… Başkanlığından celbedilen tüketici fiyat endeksi ve yurt içi üretici fiyat endeksi genel endeks sayıları ve değişim oranlarına ait tablolar.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybının tahsili için yapılan başvuru sonucunda Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükmedilen değer kaybı bedelinin icra takibi yolu ile geç ödenmesi nedenine dayalı munzam zararın tahsili davasıdır.
Bilindiği üzere, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Başka bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar biçiminde tanımlanabilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesinde ; ” Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder” şeklinde düzenlenmiştir. Munzam zarar alacaklısı; öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını; bu alacağının geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüd faizi ile karşılanmayan zararını ve miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek, zararın ortaya çıkışını belirleyen inandırıcı hükme esas tutulabilecek nitelikte maddi olguları da açıklamakla yükümlüdür. Borçlu, ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlamakla sorumluluktan kurtulabilir. Buradaki kusursuzluk, temerrüde düşmekteki kusursuzluktur. Yoksa, temerrüde düştükten sonraki aşamada gelişen olaylarda (yargılamanın uzaması vs.) aranan bir kusur değildir. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır. Somut olaya dönülecek olursa, davacı alacaklının açıklamalar kapsamında uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki, enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin, temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmemektedir. Burada davacının kanıtlaması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak ödemenin gecikilmesinden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Aslında, davacının bu hususta bir iddiası da bulunmamaktadır. İcra dosyasının incelenmesinde de; davalı borçluların borcu ödememek için hile ve desiseye başvurduğu hususunda bir emareye de rastlanılamamıştır. Diğer yandan, denkleştirici adalet ilkesi haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder ki, eldeki davada uygulama yeri bulunmamaktadır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
Davacının davasının REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu noksan kalan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince red olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, Tarafların yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/06/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
Harç/ Masraf Dökümü
Peşin Harç : 80,70 TL
Karar Harcı : 179,90 TL
Noksan Harç : 99,20 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 550,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Posta Giderleri : 93,50 TL