Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/116 E. 2023/546 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/116 Esas
KARAR NO : 2023/546

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/07/2022
KARAR TARİHİ : 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ün 02/02/2022 tarihinde dava dışı şahıs olan …’den 11.000,00 TL bedelli borçlusu … olan alacağı temlik aldığını, müvekkiline … borcu devrederken aynı zamanda davalı …’ın tanzim etmiş olduğu senedi de verdiğini, senet bono vasfını yitirmiş olduğundan dolayı ilamsız icra yoluyla davalı aleyhine … 6. İcra Dairesi … Esas sayılı dosya ile icra takibine başladığını, davalı … borç gerçek ve ödenmemiş olmasına rağmen 07/04/2022 tarihinde borcunun olmadığı gerekçesiyle ödeme emrine itiraz etmediğini, müvekkili tarafından devir alınan alacak davalı borçlunun … tarafından aracının onarılması sebebiyle doğduğunu …, davalı borçlu …’ın aracını onardığını, bu onarım karşısındaki alacağını … müvekkiline devrettiğini, icra takip konusu alacak davalı tarafça gayet iyi bir şekilde bilinmekte olup, aynı zamanda likit bir alacak olduğunu, davalı taraf icra takibine haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz ederek borcun tahsilini imkansız hale getirmeye çalıştığını, davalının asıl alacağının en az %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davalı tarafın ödemeden kaçınmak amacıyla mal kaçırma şüphesi bulunduğunu, alacağının tahsilinin imkansız hale gelmemesi adına davalının taleplerine yeter miktarda malına öncelikle teminatsız mahkeme aksi kanaatte ise teminatlı olarak ihtiyati tedbir konulmasını, … 6. İcra Dairesi … esas sayılı dosyada davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili, müvekkili …’ün 02/02/2022 tarihinde dava dışı şahıs olan …’den 11.000,00 TL bedelli borçlusu … olan alacağının temlik aldığını, müvekkiline … borcu devrederken aynı zamanda davalı …’ın tanzim etmiş olduğu senedi de verdiğini, ancak senet bono vasfını yitirmiş olduğundan dolayı ilamsız icra yoluyla davalı aleyhine … 6. İcra dairesinde …esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı … borç gerçek ve ödenmemiş olmasına rağmen 07/04/2022 tarihinde borcunun olmadığı gerekçesiyle ödeme emrine itiraz ettiğini, davamızın kabulüne, davalının alacağımıza yeter miktarda mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, … 6. İcra dairesinde … esas sayılı dosyada davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, borçlu aleyhinde %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, … 6. İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ve borçlu aleyhinde %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz ticari davalara bakmakla görevli olup bu davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak 6102 sayılı TTK m.4’de öngörülmüştür. Mutlak ticari davalar m.4/1-a kapsamında TTK’da münhasıran düzenlenmiş işler ile m.4/1-b-f arasında tek tek sayılmak suretiyle öngörülmüş davalardır. Nispi davalar ise her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan kaynaklanan davalardır. Nispi davalar bakımından tarafların dava konusu edilen ilişkinin her iki tarafın TTK m.11’de öngörülen (esnaf işletmesi için öngörülen sınır aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız bir şekilde yürüdüğü) özellikleri haiz ticari işletmesi ile ilgili olduğunu ispat etmeleri gerekmektedir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede davacının 02/02/2022 tarihinde dava dışı …’den 11.000,00 TL bedelli davalı …’tan olan alacağını temlik alması nedeniyle … 6. İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ve borçlu aleyhinde %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminat istemine ilişkindir.
… 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas …Karar sayılı ilamında “tanık anlatımı nazara alındığında temel ilişkinin ticari ilişki olması nedeniyle” görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay HGK 2017/11-2630 Esas 2019/328 Karar sayılı ilamında “…Göreve ilişkin yasal düzenlemelere gelince;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre:
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”
Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür.
Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; davacılar ile davalı şirket arasında 18.01.2011 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacılara her ay 150 Euro olmak üzere toplam 7.669,38 Euro ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacılar tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı …A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. “
Dosyaya konu olayın davacının dava dışı şahıs olan …’den 11.000,00 TL bedelli borçlusu … olan alacağının temlik almasından kaynaklı icra takibine itirazın iptali olması nedeniyle alacağın temliki esas ilişkiden bağımsız mahiyette olduğu; davacı …’ın Uyap sisteminden GİB sorgusunda aktif mükellef kaydı bulunmadığı, görevsiz mahkemede alınan tanık beyanına istinaden işin ticari iş olarak vasıflandırılması durumunda dahi her ticari işin ticari dava olmayacağı hususu da göz önüne alınarak davaya konu yargılamanın “alacağın temliki”nden kaynaklanması nedeniyle … 5. Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, dosyanın görevli yetkili GOP 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından merci tayini bakımından ihtilafın çözümü için İstanbul BAM ilgili Hukuk dairesine dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan REDDİNE,
Dosyanın görevli yetkili … 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından merci tayini bakımından ihtilafın çözümü için İstanbul BAM ilgili Hukuk dairesine dosyanın gönderilmesine,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesi gereğince harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep üzerine harç, yargılama gideri vekalet ücreti ve gider avansı hususunda mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır