Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/789 E. 2023/659 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/789 Esas
KARAR NO : 2023/659

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı araç ile davalı yan tarafından sigortalı olan … plakalı araç arasında meydana gelen 26.10.2021 tarihli kaza neticesinde, … plakalı araçta hasar meydana geldiğini, söz konusu kazada … plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkilinin 03.11.2021 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 İş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödememiş, müvekkilinin haklarını (tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal etmiş olduğunu, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürüncemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gitmiş, tahsil etmeleri gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilememiş olduğunu, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin dava açma zarureti doğduğunu, kazanın çift taraflı olduğunu karşı yanın kusurlu olduğu dikkate alındığında açıkça sigortalısının kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, 10/12/2021 tarihinde … sayılı dosyası ile değer kaybı tazminatı talep edilmiş … numarasıyla karar verilmiş olduğunu, Uyuşmazlık Hakem Kararında, “1-Başvuranın talebinin kısmen kabulüyle, 354,00 TL ekspertiz ücretinin 07.12.2021 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine, 5.000,00 TL değer kaybı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin 2.000,00 TL değer kaybı talebinin reddine,” şeklinde kesin olarak karar verildiğini, alacağın 11/02/2022 tarihinde banka kanalıyla tahsil edildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı tazminatının temerrüte düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını, müvekkilinin zarara uğrayacağını beyanla müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; munzam zararın sigorta teminatı kapsamında olmadığını, sigorta tahkim sürecinde 5.000,00 TL değer kaybı tespit edildiğini, 11.02.2022 tarihinde banka üzerinden ferileriyle birlikte 9.580,87 TL ödediklerini, kusurları bulunmadığını, bu nedenle munzam zarar istenemeyeceğini, munzam zarar koşullarının oluşmadığını, gerçek zararın ispat edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava konusu uyuşmazlığın, davacının işleteni olduğu …plakalı araç ile … plakalı araçların 26/10/2021 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası yapmaları neticesinde davacının aracında meydana gelen değer kaybı nedeniyle sigorta hakem heyetine başvurulması ve sigorta hakem heyeti kararına konu başvurulması ve sigorta hakem heyeti kararına konu borcun … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğu üstlenmiş olan davalı sigorta şirketi temerrüte düştükten çok sonra ödenmiş olması nedeniyle temerrüt tarih ile fiili ödeme yaptığı tarih arasında oluşmuş olan munzam zarar olup olmadığı, bu zararın davalıdan tahsili mümkün olup olmadığı, varsa miktarının tespiti hususlarından kaynaklanan munzam zarar talebine ilişkindir.
Davacı tarafın Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak ( …) işbu davaya konu 26/10/2021 tarihli kaza nedeniyle … plakalı araca ilişkin değer kaybı bedeli ve ekspertiz ücretini talep ettiği; Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 25/03/2022 tarih … sayılı kararında “Başvuranın talebinin kısmen kabulüyle, 354,00 TL ekspertiz ücretinin 07.12.2021 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine, 5.000,00 TL değer kaybı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin 2.000,00 TL değer kaybı talebinin reddine,” şeklinde karar verildiği, verilen karara itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından … ve … sayılı karar ile yapılan itirazın reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zararın koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigorta şirketinin varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasında araştırma ve inceleme yapılmıştır.
İstanbul BAM 43. HD 2022/1828 Esas 2023/361 Karar sayılı ilamında da” Munzam(aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Dava konusu edilen zararın yasal dayanağını oluşturan Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi hükmüne göre, borcun ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle alacaklı geçmiş günler için öngörülen faizle karşılanamayacak bir zarara uğramış ise, borçlu, geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamadıkça bu zararı da karşılamak zorundadır. Yasa bu hüküm ile alacaklıya temerrüt faizini aşan zararını borçludan isteme olanağı tanımıştır. Ancak bunun için uğranılan zararın varlığı ve miktarının alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farz edilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Hal böyle olunca davada istenen zararı doğuran somut olayın ve bu nedenle uğranılan zararın kanıtlanması gerektiği açıktır.
Munzam zararın tazmini için alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. davacının enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguları değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü kanıtlaması gerekir. Aksi halde soyut ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen, genel ekonomik gelişmeler TBK’nın 122. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez(Yargıtay18. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2015 Tarih, 2015/5164 E.-18416 K. Sayılı kararı).
Bunun gibi, borçlunun borcunu ödemede temerrüte düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan sadece ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu TBK’nin 122. maddesindeki munzam zararın kanıtı olarak göstermesi ve ekonomik gelişmelerin getirdiği olumsuzluğun gerçek zarar olarak kabulü mümkün değildir. Zira, alacaklının somut olarak herhangi bir zarara uğradığını kanıtlamaksızın salt enflasyon (ya da onun yarattığı diğer olumsuzluklar) oranında bir zarara uğradığının varsayılması, 3095 sayılı Kanunla belirlenen faiz oranlarını mahkeme kararıyla enflasyon oranına çıkaracak niteliktedir. Bu ise mümkün değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/11-418 Esas 2012/9874 Karar sayılı ilamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/11-668 Esas 2007/798 Karar sayılı ilamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11-938 Esas- 2022/401Karar sayılı ilamı
Bu halde TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların (enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) “malum ve meşhur” olgular olarak kabulü ile değil, bunlar dışında davacının durumuna özgü somut olaylarla kanıtlanması gerekir. Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.”
Davaya konu olayda davacı taraf, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin iddiasını ispata elverişli deliller ortaya koymadığı zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı anlaşılmakla dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da munzam zarara ait deliller bulunmadığı için dava tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmekle iş bu bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcının peşin yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 189,15 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/11/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 80,70 TL
Karar Harcı : 269,85 TL
Noksan Harç : 189,15 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.550,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.000,00 TL
Posta Giderleri : 92,00 TL