Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/744 E. 2023/557 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/744 Esas
KARAR NO : 2023/557

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 27/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … ile davalı yan tarafından sigortalı olan … plakalı araç arasında meydana gelen 04.05.2019 tarihli kaza neticesinde, … plakalı araçta hasar meydana geldiğini, söz konusu kazada … plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise işbu kazada kusuru bulunmadığını, müvekkilimin 09.05.2019 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazası anılan zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddinin gerekeceğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılmış; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliyle başvurunun tam ve eksiksiz yapılması gerekeceğini, dolayısı ile davacı tarafından yapılmış geçerli bir başvuru söz konusu olmayıp, mahkeme huzurunda ikame edilen davanın başkaca hiçbir incelemeye gerek duyulmaksızın dava şartı yokluğundan reddinin gerekeceğini, huzurdaki davanın “belirsiz alacak” nevinde ikame edilmesi usul hukuku kurallarına aykırı olduğunu, taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin ise müvekkili şirket tarafından davacıya ödeme yapılmış olduğundan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafın talebi teminat dışı olup yargılamanın uzun sürmesinden dolayı müvekkil şirkete kusur atfedilemeyeceğini, öncelikle belirtmek gerekir ki maddi zarara ilişkin olarak davalı müvekkili şirkette 06/05/2019 ihbar edildiğini, hasar ekspertiz raporuna göre: “Araç onarımına araç sahibi isteği üzerine servis tarafından başlandığı ve onarım tamamlanarak aracın servisten alındığı öğrenilmiştir. Tarafımıza onarım aşaması fotoğrafları ve fatura ibraz edilmemiş” şeklinde ifade edilerek araç servisten alındığından müvekkili şirket incelemelerini tamamlayamamış ve tamir faturası da ibraz edilmediğini, akabinde … sayılı dosyası ile hasar bedeli tazminatı talep edilmiş dosya … Karar numarasıyla kararı verilmiş olduğunu, davalı … A.Ş. sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kararına karşı davacı tarafından icra takibine konu edilmiş icra dosyasına dosyaya ödeme yapıldığını, anılan ödeme ile birlikte müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, davacı, faizi aşan zararını, inanılır, kesin ve net bir şekilde ispat etmesi gerekeceğini, ancak davacı tarafça bu hususu ispata yarar somut delil sunulmadığını, salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzlukların munzam zararın kanıtı olarak kabul edilemeyeceği aşikar olduğunu, müvekkili şirket, temerrüte düşmemiş ve dava konusu olayın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru da bulunmadığını, müvekkili şirket, yargılama süreçleri devam ederken savunma hakkını kullanmış olup kararda çıkan miktarı tazminat sorumlusuna ödemiş olduğunu, yargılamanın uzun sürmesinden dolayı meydana gelen zararlardan dolayı ancak idare aleyhine dava açılabileceğini, tüm bu nedenlerle; husumet yokluğu, zamanaşımı, hak düşürücü süre, hukuki yarar, dava şartı oluşmaması nedeniyle Sayın Mahkemeniz nezdinde ikame edilmiş olan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, taraflarınca huzurda görülen davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, 04/05/2019 tarihinde … ile … plakalı araçlar arasında meydana gelen kaza nedeniyle davacıya ödenen hasar bedelinin temerrüt tarihinden çok sonra ödenmiş olması nedeniyle davacı nezdinde temerrüt faizini aşan bir fazla zararın olup olmadığı, varsa miktarın tespiti hususlarından kaynaklanan munzam zarar talebine ilişkindir.
Davacı tarafın Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak iş bu davaya konu 04/05/2019 tarihli kaza nedeniyle … plakalı araca ilişkin hasar bedelini talep ettiği; Sigorta Tahkim Komisyonu’nun … Karar sayılı kararında başvurunun kabulüne karar verdiği, davacı tarafından … 2. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasında ilgili kararın icraya konularak takip başlatıldığı; 08/02/2021 tarihinde davalı … A.Ş tarafından 18.396,45 TL ödemenin icra dosyasına yapıldığı, aynı gün davacı tarafa ödemenin yapıldığı, davacı vekilinin 24/02/2021 tarihli dilekçesinde icra dosyasında alacak tahsil edildiğinden dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zararın koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigorta şirketinin varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
İstanbul BAM 43. HD 2022/1828 Esas 2023/361 Karar sayılı ilamında da” Munzam(aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Dava konusu edilen zararın yasal dayanağını oluşturan Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi hükmüne göre, borcun ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle alacaklı geçmiş günler için öngörülen faizle karşılanamayacak bir zarara uğramış ise, borçlu, geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamadıkça bu zararı da karşılamak zorundadır. Yasa bu hüküm ile alacaklıya temerrüt faizini aşan zararını borçludan isteme olanağı tanımıştır. Ancak bunun için uğranılan zararın varlığı ve miktarının alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farz edilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Hal böyle olunca davada istenen zararı doğuran somut olayın ve bu nedenle uğranılan zararın kanıtlanması gerektiği açıktır.
Munzam zararın tazmini için alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. davacının enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguları değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü kanıtlaması gerekir. Aksi halde soyut ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen, genel ekonomik gelişmeler TBK’nın 122. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez(Yargıtay18. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2015 Tarih, 2015/5164 E.-18416 K. Sayılı kararı).
Bunun gibi, borçlunun borcunu ödemede temerrüte düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan sadece ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu TBK’nin 122. maddesindeki munzam zararın kanıtı olarak göstermesi ve ekonomik gelişmelerin getirdiği olumsuzluğun gerçek zarar olarak kabulü mümkün değildir. Zira, alacaklının somut olarak herhangi bir zarara uğradığını kanıtlamaksızın salt enflasyon (ya da onun yarattığı diğer olumsuzluklar) oranında bir zarara uğradığının varsayılması, 3095 sayılı Kanunla belirlenen faiz oranlarını mahkeme kararıyla enflasyon oranına çıkaracak niteliktedir. Bu ise mümkün değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/11-418 Esas 2012/9874 Karar sayılı ilamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/11-668 Esas 2007/798 Karar sayılı ilamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11-938 Esas- 2022/401Karar sayılı ilamı
Bu halde TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların (enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) “malum ve meşhur” olgular olarak kabulü ile değil, bunlar dışında davacının durumuna özgü somut olaylarla kanıtlanması gerekir. Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.”
Davaya konu olayda davacı taraf, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin iddiasını ispata elverişli deliller ortaya koymadığı zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı anlaşılmakla dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da munzam zarara ait deliller bulunmadığı için dava tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmekle iş bu bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 80,70 TL ve 340,00 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 150,85 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak ve istinaf başvurma ve karar harcı ile istinaf gider avansı yatırılmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/09/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 80,70 TL
Islah Harcı : 340,00 TL
Karar Harcı : 269,85 TL
Bakiye Harç : 150,85 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.550,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama Gideri Detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.000,00 TL
Posta Giderleri : 180,00 TL