Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/432 E. 2022/874 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/862
KARAR NO : 2022/795

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İmzalamış olan “Bilgi Koruma Sözleşmelerine” aykırı olarak müvekkilinin izin ve onayı olmaksızın, müvekkilinden elde edilen bilgi, teknoloji ve know-how üzerinden davalılarca müştereken oluşturulan, “…, “…” ve diğer yollarla tanıtımı yapılan, “…” adlı ürüne eklenerek, … tarafından piyasaya arzı gerçekleştirilen “…” özelliğinin / fonksiyonunun kullanımı, satışı ve piyasaya pazarlanmasının “haksız rekabet” oluşturduğu gözetilerek, öncelikle dava sonuçlanana kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek “Kaza Riski Yüksek Nokta Bildirimi” özelliğinin durdurulmasına, sonrasında haksızlığın ve zararın tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafların Savunmalarının Özeti:
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının reddi gerektiğini, davacının paylaştığı dokümanlarda algoritmaya yönelik herhangi bir paylaşım olmadığını, davacının projesi yeni ve özgün olmayıp yıllardır uygulanan aleni bir uygulama olduğunu, yasa kapsamında haksız rekabet koşulları oluşmadığını, davacının dava konusu ettiği sistem içeriğinde kendisi tarafından oluşturulmadığını, davaya konu edilen taşıt kaza önleme ve erken uyarı sistemine ilişkin patent alındığını, dünya çapında bilinir bir uygulama haline gelen sistemin “gizli” olmadığı ve herkes tarafından malum olduğu her türlü izahtan vareste olduğunu, davacı tarafın fikre ilişkin ne bir yazılım ne de bir algoritmayı şirketle ile paylaşmadığını, herkes tarafından bilinen ve ulaşılabilir kamuya açık bir bilginin paylaşılmasına ilişkin bir sistem ile davacının bizzat kendisi tarafından fikir olarak bulunup geliştirdiğini iddia ettiği sistem arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından, haksız rekabet koşulları oluşmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer davalı … A.Ş. ile müvekkili şirket arasında davaya konu … ürünü ile alakalı olarak aktif sözleşmesel bir ilişkinin dahi mevcut olmadığını, bu nedenle ihtilafın kaynağı olan fonksiyon üzerinde müvekkili şirketin, haksız rekabete veya sözleşmeye aykırılığa yol açabilecek bir hakimiyeti bulunmadığını, ilgili ürünün içerisindeki sistemler, özelikler ve ürünün beslendiği datalar hakkında müvekkili şirketin savunma yapabileceği ve açıklayabileceği türden bir bilgisi de bulunmadığını, …’in …’ın iç girişimi olduğu dönemde geliştirilen ve “…” diye adlandırılan üzerinde müşterisinin algoritma geliştirebildiği yazılımsal bir altyapının diğer davalı … tarafından kullanıldığını, …’ın dosyada yer alan 03/09/2021 tarihli cevabi ihtarnamesinden de anlaşılacağı üzere, davaya konu ek özellik ile alakalı müvekkili şirketin herhangi bir geliştirmesi bulunmadığını, bu doğrultuda davacı tarafın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/2 maddesi gereği davadaki iddialarının temelini oluşturan vakıalara ilişkin ispat yükü altında bulunduğundan, müvekkili şirketin aralarındaki sözleşmeyi ihlal ettiğini, haksız rekabete sebep olan eylemlerde bulunduğunu ispat etmesi gerekeceğini, müvekkili şirketin davada pasif husumet ehliyetine sahip olmadığını, davacının müvekkili şirkete karşı dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, haksız rekabet için uygun illiyet bağının varlığının zorunlu olduğunu, Davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin diğer davalı …’ın bir iç girişimi olarak ortaya çıktığını, büyümüş ve tüzel kişilik kazanmış olup pek çok şirkete “…” adı altında yazılımsal teknolojik altyapı hizmeti sağladığını, dava dilekçesinin içerisinde birçok yerde davalılar zikredilirken “… ve …” birlikte sanki aynı firmaymış gibi ifade edildiğini, ancak bu iki firmanın dava tarihi itibariyle farklı tüzel kişiliklere sahip olan ve faaliyet konuları birbirinden farklı olan işletmeler olduğunu, konu ürünün eklentisi olan fonksiyonu müvekkili şirket eklemediğinden ve dolayısıyla bu özellik üzerinde herhangi bir tasarrufu bulunmadığından, müvekkili şirketin davada pasif husumet ehliyetine sahip olmadığını, davacının müvekkili şirkete karşı dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığı da gözetilerek davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin tarafı olmadığı bir sözleşmenin hüküm ve şartları ile bağlı olduğunu iddia etmenin temelsiz olduğunu, haksız rekabet için uygun illiyet bağının varlığı zorunlu olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen erken uyarı sistemi ile alakalı herhangi bir geliştirmenin, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası, yazılımdan doğan mali hakkın, know-how hakkının ihlali ve haksız rekabet eylemlerinin tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
FSEK’nun değişik 76/1. maddesi uyarınca bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara bakma görevi kurulacak ihtisas mahkemelerine aittir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş bulunup, görev konusu kamu düzenine ilişikindir ve yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınmalıdır.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Öte yandan 5846 sayılı FSEK’in düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu gibi, 551, 555, 554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. İhtisas Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
Somut olayda, Haksız Rekabetin TTK’nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olması nedeniyle Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu düşünülebilir ise de, davacının aynı zamanda yazılımdan doğan mali hakkın, know-how hakkının ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinin de bulunduğu anlaşıldığından;
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlıkta görevli Mahkemenin Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmakla, davacının davasının Mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının davasının Mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
Kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın İSTANBUL NÖBETÇİ FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK m.331/2 uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/10/2022

KATİP
¸e-imzalıdır

HAKİM
¸e-imzalıdır