Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/392 E. 2022/503 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/392 Esas
KARAR NO : 2022/503 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; işleteni kendisi olan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen kasko sigorta poliçesi ile sigorta güvencesine alındığı dönemde aracın … yönetiminde iken 08/05/2016 tarihinde kaza yaptığını, bu kaza nedeniyle araçta oluşan hasarın ödenmesi için başvurmuşlar ise de davalı sigorta şirketinin sürücünün olay yerini terketmesi nedeniyle hasar bedelini ödemediğini, oysa … 12. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada …’nin alkol ve uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan beraatine karar verildiğini, keza … 14. Asliye Ceza mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden de suç üstlenme suçu bakımından sürücü … hakkında beraat kararı verildiğini, vaki kazada araç şoförünün … olduğunun kesinleştiğini, bu nedenle müvekkilinin aracında meydana gelen hasar bedeli olan 10.460,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: kasko sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle meydana gelen zararların teminat kapsamında olmadığını, sürücü değişikliğine hasarın oluş şeklinin kasten gerçeğe aykırı olarak ihbar edildiğini, dava konusu olayın sigorta teminat kapsamında olduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle dava konusu taleplerin miktar bakımından da kabulünün mümkün olmadığını, faiz başlangıç tarihine ilişkin taleplerin kabul edilemeyeceğini, davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinde bulunamayacağını, tüm bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, teminat dışı kalan taleplerin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, kasko sigortasından kaynaklanan hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkememizin 20/02/2019 tarih 2018/656 Esas ve 2019/139 Karar sayılı kararı ile; “Davacı, işleteni kendisi olan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen kasko sigorta poliçesi ile sigorta güvencesine alındığı dönemde aracın … yönetiminde iken 08/05/2016 tarihinde kaza yaptığını, bu kaza nedeniyle araçta oluşan hasarın ödenmesi için başvurmuşlar ise de davalı sigorta şirketinin sürücünün olay yerini terketmesi nedeniyle hasar bedelini ödemediğini, oysa … 12. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada …’nin alkol ve uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan beraatine karar verildiğini, keza … 14. Asliye Ceza mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden de suç üstlenme suçu bakımından sürücü … hakkında beraat kararı verildiğini, böylelikle vaki kazada araç şoförünün … olduğunun kesinleştiğini, bu nedenle de oluşan hasarın sigorta güvencesinde kaldığından 10.460,00 TL’nin kazanın meydana geldiği aracın tamiri için kendisinin ödemek zorunda olduğu tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği görüldü.
Davalı ise, kazanın meydana geldiği 08/05/2016 tarihinden itibaren TTK m.420’de öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açılması gerektiği halde 19/07/2018 tarihinde dolayısıyla 2 yıllık zaman geçtikten sonra açılmış olduğundan öncelikle zamanaşımı def’inin kabulü suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Dosya kapsamıyla davacıya ait … plakalı aracın, davacı tarafından düzenlenen … nolu maksimum kasko sigorta poliçesiyle 20/12/2015-2016 tarihleri arası kaza tarihini de kapsar şekilde sigorta güvencesine alındığı, hasara sebep kazanın 08/05/2016 tarihinde meydana geldiği, 6102 sayılı yasanın TTK’nın m.1420 ile bu tür hasarların hasar bedelinin muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl ve herhâlükarda rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 6 yıllık geçmek suretiyle zamanaşımına uğrayacağı öngörülmüş olduğundan kaza tarihinden 2 yıl dolduktan sonra davanın açılmış olması nedeniyle davalı tarafın zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Esasen 6102 sayılı TTK’nın m.4 gereği işbu dava bakımından mahkememiz görevli olmamakla ve İstanbul Tüketici Mahkemeleri görevli olmasına rağmen iş yoğunluğu nedeniyle bu husus mahkememizin dikkatinden kaçmış olarak dosyanın esası hakkında zamanaşımının def’i suretiyle karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulması akabinde İstanbul BAM. 9. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2022 tarih 2021/1164 Esas ve 2022/530 Karar sayılı kararı ile; “Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Davanın açıldığı mahkemenin uyuşmazlığın çözümü bakımından görevli olması HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup bu husus aynı kanunun 115/1. maddesi uyarınca resen gözetilir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında maksimum kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davalı sigorta şirketine karşı açılan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Bu nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a.3. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf itirazları incelenmemiştir. ” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kararı akabinde mahkememizin 2022/392 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt gören davada dosya üzerinden yapılan incelemede Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Görev – dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
HMK m.331/2 uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/05/2022

Katip

Hakim