Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/384 E. 2023/631 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/384
KARAR NO : 2023/631

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 04.08.2021 tarihinde davalı şirkete ortak olduğunu, davalı şirket müdürünün müvekkilini ekarte etmek ve şirketten uzaklaştırmak için çeşitli faaliyetlere giriştiğini, …’ın şirkette tek ortak gibi hareket etmeye başladığını ve diğer ortakları hiçe saydığını, müvekkilinin defalarca yetkili müdür olan …’dan şirketin mali bilgilerini ve mali tablosunu talep etmesine rağmen şirket müdürünün söz konusu bilgileri vermekten imtina ettiğini, ancak gelinen noktada …’ın şirketin hesaplarından kendi hesabına para aktardığı ve bir şirket müdürünün yapmaması gereken lüks harcamalar yaptığının anlaşıldığını, …’ın hisselerini başkalarına devrederek onlardan aldığını iddia ettiği harici bedellerle göstermelik olarak sermaye artırımına gittiğini, müvekkilinin olumsuz oy kullanmasına rağmen 10.01.2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul ile …’ın 450 adet payın 275 adet payı … ve 275 adet payı ise …’ye devredildiğini, … isimli şahıs müvekkilinin payını olabildiğince düşürmek ve müvekkilini şirket nezdinde etkisiz kılmak adına diğer ortaklarla bir olup 16.02.2022 tarihinde bir genel kurul kararı alarak göstermelik bir sermaye artırımına gittiğini, söz konusu kararın 14.03.2022 tarihinde Türk Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, davalı şirket müdürü … tarafından örgütlü bir şekilde hareket edildiğini, müvekkilinin mesleki tecrübesi, bilgisi, müşteri portföyü ve ülkemizdeki ticari hayattaki hakimiyetinden faydalandığını, müvekkilinden sermaye aldığını ve sonrasında müvekkiline hiçbir ihtiyacı kalmadığını ilan ederek müvekkilinin şirketten fiili olarak uzaklaştırma ve ortaklıktan çıkarma çabasına giriştiğini, asıl amacın şirket sermayesini afaki olarak yükselmiş göstererek müvekkilinin rüçhan hakkını ortadan kaldırmak olduğunu, ortada davalı şirket müdürü tarafından ödediğini iddia ettiği bir meblağın bulunmadığını, davalı şirket müdürünün müvekkilinin 19.000.000 TL’yi bir anda ödeyemeyeceğini bildiği için şirket sermayesini bir anda 1.000.000 TL’den 20.000.000 TL’ye yükselttiğini, davalı tarafın amacı çoğunluğun çıkarlarını gözetmek ve azınlığın payını küçültmek olduğunu, bu nedenle davalı şirket müdürünün bu eylemleri objektif iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu, müvekkilinin huzurdaki davayı açma hakkına sahip olan kişilerden olduğunu, davaya konu genel kurul kararının ilanı şirketin internet sitesinde yapılmadığını, ayrıca söz konusu ilana dair müvekkiline iadeli mektupla bildirim yapılmışsa da söz konusu bildirim toplantı gününe 12 gün kala yapıldığını, yani bildirim yapılırken 2 haftalık süreye uyulmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun açık hükmüne karşın davalı şirketin internet sitesinde hiçbir ilan yapılmadığını, dava konusu genel kurul toplantısına dair çağrı usulüne göre yapılmadığını ve gündem gereği gibi ilan edilmediğini, işbu nedenlerle müvekkilinin toplantıya katılmamış olsa bile dava hakkının mevcut olduğunu, bu nedenlerle dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak alınan, 14.03.2022 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan … 5. Noterliği’nin… tarih … sayı ile tasdikli, 16.02.2022 tarihli sermaye artırımı hususundaki genel kurul kararının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sermaye artışı işleminin usulüne tamamen uygun yapıldığını, işbu davanın müvekkili şirkete ve hissedarlarına zarar verme çabasından ibaret olduğunu, davacının kalan hisselerini yüksek bedellerden diğer şirket hissedarlarına satmayı amaçladığını, diğer hissedarların buna yanaşmaması nedeniyle azil davası, genel kurul kararının iptali davası gibi davalar yöneltilerek hissedarlara zarar vermeyi amaçladığını, davalı şirketin cari işlem hacmi 1.000.000 TL’lik sermayesinin çok üzerinde kaldığını, davalı şirketin ham madde ve üretim makinelerine yatırım yapma yolunu seçtiğini, davalı şirketin ana gider kalemleri olan doğalgaz giderleri, elektrik giderleri, asgari ücrette yaşanan artış ve kur farkları, enflasyon gibi faktörlerle birleşince gerek bankacılık mevzuatı ile olan uyumu sağlamak gerek ise de nakit ihtiyacını karşılamak adına davalı şirkete nakit girdisi ihtiyacı doğduğunu, bunun üzerine harekete geçen dava dışı …’ın iki yatırımcıdan yatırım temin ettiğini, akabinde yatırımcılarla birlikte sermaye artışına gittiğini, yapılan sermaye artışı ile birlikte şirket sermayesinin 20.000.000 TL tutarına çıkartıldığını, davacının gerek ilanen gerek ise de PTT iadeli taahhütlü posta yoluyla kendisine yapılan bildirime rağmen rüçhan hakkını kullanmadığını, bu gerekçe ile sermaye artışı sonrası kendisinin pay oranı %0,225’te kaldığını, sermaye artışı işlemi ticaret sicilince incelendiğini ve uygun bulunduğunu, 14/03/2022 tarihli TTSG’de ilan edildiğini, sermaye artışına toplantısına usulüne uygun davete rağmen katılmayan davacının, bu artışın aleyhine olmasından yakındığını, şirketin sermaye artışına dair dekontlar, sermaye ihtiyacına dair belgelerin şirkette incelenmesine hazır bulundurulmasına rağmen bunları incelemeye tenezzül etmediğini, davalı şirketin bağımsız denetime tabi şirketler arasında yer olmadığından internet sitesi kurma zorunluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin herhangi bir internet sitesinin de bulunmadığını, genel kurul kararının şirketin internet sitesinde ilan edilmediğinden bahisle sermaye artış kararının usulüne uygun olmadığına yönelik davacı beyanlarının hukuki temelden yoksun olduğunu, davalı şirkette gerçekleşen sermaye artışı işleminde prosedür olarak 19/01/2022 tarihinde müdürler kurulu kararı alınarak 16/02/2022 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması kararlaştırıldığını, toplantının gündeminin sermaye artışı olarak belirlendiğini ve toplantının ilanının kararlaştırıldığını, müdürler kurulu kararının 22 gün önce 25/01/2022 tarihli gazete ilan olunduğunu, genel kurul davetiyesinin PTT iadeli taahhütlü posta ile davacıya gönderildiğini, davacının genel kurula katılmadığını, yapılan genel kurulda oyların %95,5’nin çoğunluğu ile şirket sermayesinin 1.000.000 TL’den 20.000.000 TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, sermaye artışı planlanmakta olduğunun 10/02/2022 tarihli e-posta ile davacı vekiline iletildiğini, artış miktarının ne kadar olacağının da açık bir şekilde belirtildiğini ve mali müşavir raporuyla paylaşıldığını, davacının sermaye artışından önceden haber edildiğini ve kendisinin bu konuyla ilgilenmek istemediğinin ortada olduğunu, sermaye artışının kötüniyetli olduğu ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket edildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının genel kurul toplantısına katılmayan ortak olması ve yönetim kurulu üyesi de olmaması nedeniyle davacının genel kurul kararının iptalini isteyebilecek kişilerden olmadığını, Yargıtay kararları uyarınca şirketlerin sermaye artırımının objektif iyi niyet kurallarına aykırı yapılıp yapılmadığının belli kıstaslarca değerlendirildiğini, sadece azınlık hissesinin düşmesinin tek başına kötü niyet emaresinin kabul edilmediğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Uyuşmazlık, 16/02/2022 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında sermaye arttırımına ilişkin 2 nolu kararın; kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, sermaye artırım kararı alınması için mali zorunluluk ve gereklilik bulunup bulunmadığı, olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin çağrının Ticaret Sicil Gazetesinde 23/01/2022 tarihinde ilan edilmiş olması dikkate alındığında, çağrının usulsüz olup olmadığı, ana sözleşmede başka bir çağrı şekli öngörülüp öngörülmediği, çağrının usulüne uygun olması halinde iptal davası açma hakkının bulunup bulunmadığı, etki kuralının iş bu davaya etkisi konularından ibarettir.
Davacı vekili Av. … UYAP’tan göndermiş olduğu 17/10/2023 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri, davalıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, vekaletnamesinin incelenmesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekili Av. … UYAP’tan göndermiş olduğu 17/10/2023 havale tarihli dilekçesi ile davacının feragat beyanına bir diyeceğinin olmadığını, davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, dosyada feragat uyarınca hüküm tesis edilmesini, vekaletnamesinin incelenmesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Yukarıda yazılı yasal düzenleye göre; davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikteki davalardan olduğu, davacı vekilinin talep sonucundan kayıtsız, şartsız ve tamamen vazgeçtiği, feragat sebebiyle davacı tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerinden sorumlu olduğu dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 269,85-TL olduğundan peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/10/2023

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …