Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/331 E. 2022/604 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/331 Esas
KARAR NO : 2022/604

DAVA : Yönetim Kurulu Kararının Batıl Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Yönetim Kurulu Kararının Batıl Olduğunun Tespiti davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; huzurda ikame edilen işbu dava, müvekkili … tarafından davalı … Şirketi’nin … tarih ve …sayılı Yönetim Kurulu Kararı’nın davalı şirket’in pay sahibi olan müvekkilinin pay sahiplerinin vazgeçilmez haklarını ihlal eden ve kısıtlayan nitelikte bir karar olması sebebi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun madde 391/1-(c) uyarınca batıl olduğunun tespiti talebiyle ikame edildiğini, davalı şirketin aslen bir aile şirketi olduğunu, müvekkilinin, davalı şirkette ilk olarak 07.06.2007 tarihinde davalı şirket paylarının 75.000.022 adedini iktisap ederek pay sahibi sıfatını haiz olduğunu, akabinde müvekkil ile … arasında 14.12.2020 tarihli Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bahse konu sözleşme kapsamında müvekkilinin, davalı şirkette toplam 560.000.000 adet paya sahip olduğunu ve müvekkilinin payları mevcut durumda davalı şirketin toplam esas sermayesinin %20’sini temsil etmekte olduğunu, pay devrini takiben, 15.12.2020 tarihinde hisse devirlerinin kabulü ve kayıtlara işlenmesi gündemi ile toplanan Yönetim Kurulunun … tarihli ve … numaralı kararı ile sözleşmenin onaylandığını ve müvekkil …’ın Davalı Şirket esas sermayesinin %20’sini temsil eden 560.000.000 pay adedine sahip olduğunun tespitine “oybirliği” ile karar verildiğini, aynı Yönetim Kurulu Kararında (15.12.2020 ve 2020/11 numaralı) müvekkilinin yanı sıra … ile …’ın da ayrı ayrı davalı şirket esas sermayesinin %20’sini temsil eden 560.000.000 pay adedine sahip olduğunun tespitine “oybirliği” ile karar verilmiş olduğunu, davalı şirketin yukarıdaki işlemlerden 7 (yedi) ay sonra gerçekleşen 14 Temmuz 2021 tarihli 2020 Mali Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında Hazirun Cetveli yeni pay sahipliği yapısına uygun şekilde oluşturulmuş ve tüm pay sahiplerinin asaleten katıldığı Genel Kurul sırasında müvekkilinin pay adedine tekabül eden oy haklarını kullanmış ve hiçbir pay sahibi, müvekkilinin oy kullanmasına ilişkin muhalefet şerhi düşmemiş olduğunu, bahsi geçen Genel Kurul kararı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 24 Ağustos 2021 tarihinde tescil edilmiş ve söz konusu Genel Kurul kararına karşı hiçbir pay sahibince herhangi bir iptal davası da açılmadığını, müvekkiline yapılan pay devrini takip eden süreçte aile içinde yaşanan anlaşmazlıklar davalı şirketin işleyişine ve ticari faaliyetlerine yansıdığını, 21.05.2019 tarihli 2018 Mali Yılına ait Olağan Genel Kurul Kurul Toplantısı’nda Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilen …, müvekkilinin yönetimdeki söz hakkının, iradesinin ve pay sahipliğinden doğan haklarının hiçe sayılmasıyla Yönetim Kurulu üyeliğinden uzaklaştırılmış, görev ve sorumluluklarının yerine getirilmesi önlenmiş olduğunu, böylelikle Yönetim Kurulu işlevsiz hale getirilmiş ve şirketi zarara sokan durumlar meydana gelmiş olduğunu, eş zamanlı olarak usule uygun çağrı yapılmaksızın, eksik üye ile toplanan Yönetim Kurulu’nun 19.10.2021 tarih ve 2021/12 sayılı kararı ile pay defteri hukuka aykırı bir şekilde değiştirilmiş; Müvekkil’in ve bir kısım diğer pay sahipleri … ile …’ın pay sahipliği hakları hukuka aykırı olarak ihlal edilmiş olduğunu, ayrıca, Davalı Şirketteki diğer Yönetim Kurulu üyelerinin çalışanlara yönelik uygunsuz davranışlarda bulunduğunun ve şirketi zarara soktuklarının müvekkili ile birlikte öteki pay sahipleri tarafından da tespit edilmesi üzerine pay sahibi … … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası üzerinden olağanüstü genel kurulun toplanması için genel kurulu çağırmaya izin talepli dava ikame etmek zorunda kalmış olup, söz konusu davada müvekkilinin ihbar olunan konumunda olduğunu, davalı şirket tarafından 14.12.2020 tarihinde gerçekleşen pay devri yok sayılarak ve müvekkilinin davalı şirkette sahip olduğu güncel pay adedi göz ardı edilerek yapılmış olan genel kurul çağrısı ile müvekkilinin paylarının toplam itibari değeri ile orantılı oy kullanma hakkı alenen ihlal edilmiş olduğunu, davalı şirketin pay defterinin kötüniyetle (geçmişe dönük) düzeltilmesine ilişkin 19.10.2021 tarihli ve 2021/12 sayılı Yönetim Kurulu Kararı TTK madde 391/1-c bendi uyarınca müvekkilinin pay sahipliğinden doğan haklarını açıkça ihlal ettiğinden “batıl” olduğunu, davalı şirket paylarının %20’sini temsil eden payların sahibi olan müvekkilinin 22 Nisan 2022 tarihinde gerçekleşmesi planlanan genel kurul toplantısında katılımında da dahi pay defterinde yapılan bu usulsüz değişiklik sebebiyle telafisi mümkün olmayan zararların oluşacağı aşikar olduğundan … tarih ve …sayılı Yönetim Kurulu Kararı’nın batıl olduğunun tespit edilmesi için ikame edilen işbu dava sonuçlanana kadar 22 Nisan 2022 tarihinde yapılacağı ilan edilen Genel Kurul’un yapılmasının önlenmesi için ihdiyati tedbir kararı verilmesini, sayın mahkeme aksi kanaatte olması ve 22 Nisan 2022 tarihinde davalı şirketin Genel Kurulu’nun müvekkilinin katılması engellenerek toplanması halinde ise işbu Genel Kurul toplantısında alınan kararların tescil edilmesinin önlenmesi için … Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, … tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu Kararının batıl (kesin hükümsüz) olduğunun tespitine, batıl olduğu tespit edilen … tarih ve …sayılı yönetim kurulu kararı doğrultusunda değiştirilen pay defterinin gerçek pay sahipliğini gösteren eski haline getirilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesinini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının aksine şirketteki pay sahipliği haklarının kullanılmasının engellenmemiş olduğunu, davacının dilekçesinde bahsettiği hisse oranları ise gerçeği yansıtmadığını, davacının şirket hisselerinin %20’sini devralmış olmasına dayanak gösterdiği hukuki işlem, söz konusu işlemin tamamlanması için TTK uyarınca yürütülmesi gerekli olan usule uyulmadığından hukuken geçerli olmadığını, bu nedenle de, ortada şirket pay sahiplerinden …’ya ait hisselerin bir kısmının davacıya devrini sağlayan geçerli bir hisse devir işlemi de bulunmadığını, söz konusu devir işlemine ilişkin bir kısım usuli işlem tamamlandıktan sonra, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım taraf, hisse devir işlemlerinin bedelini ödemekten imtina etmiş olduğunu, hal böyle olmakla birlikte, şirket yönetim kurulu üyelerinden … da, hisselerini davacının da aralarında bulunduğu bir kısım kişiye devretmekten vazgeçmiş, bu nedenle, hisse devrinin tamamlanması için yasada öngörülen usule uygun şekilde, hisseleri temsil eden nama yazılı ilmühaberleri imza, ciro ve devir etmemiş olduğunu, böylelikle, hisse devir işlemleri tamamlanmamış, ortaya geçerli bir devir çıkmadığını, haliyle, davacının iddia etmiş olduğunun aksine, kendisinin Şirket’teki pay sahipliği de dilekçesinde belirttiği oranlara ulaşılamadığını, hakkında tedbir talep olunan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirilmiş olduğundan tedbir talebinin reddi gerekmekte olduğunu, tüm bu sebeplerle davanın ve tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
17/06/2022 tarihli feragat dilekçesiyle davacı vekili davadan feragat ettiğini, tarafların vekalet ücreti ve yargılama giderleri hususunda talebinin bulunmadığını, talep doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, vekaletnamesinin incelenmesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Yukarıda yazılı yasal düzenleye göre; davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikteki davalardan olduğu, davacı tarafın talep sonucundan kayıtsız, şartsız ve tamamen vazgeçtiği, feragat sebebiyle davacı tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerinden sorumlu olduğu ancak davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Peşin harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Talep olmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/06/2022

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır