Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/825 E. 2022/110 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/825
KARAR NO : 2022/110

DAVA : Konkordato Tasdiki
DAVA TARİHİ : 06/09/2018
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizin 06/11/2018 tarih 2018/789 E. 2018/1087 K. sayılı kararına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarih 2019/221 E. 2019/886 K. sayılı istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.09.2021 tarih 2021/559 Esas 2021/246 Karar sayılı ilamı ile bozulan ve Mahkememizin 2021/825 Esas sırasına kaydedilen Konkordato Tasdiki davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirketin 2007 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren %100 yabancı, sermayeli operasyonel filo kiralama hizmeti sunan bir şirket olduğunu ve şirketin ortaklık yapısıyla ve mali durumu hakkında açıklamalara verildikten sonra konkordatoya başvurma nedenlerini de izah edildiği ve dilekçesi ekinde İİK. 286. maddesinde açıklanan belgeleri de sunduğu, konkordatonun 36 ay vade konkordatosu niteliğinde bulunduğunun belirtildiği ve neticeten İİK. 287. maddesi uyarınca 3 aylık geçici mühlet verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühletin 2 ay daha uzatılmasına, sonrasında İİK. 289. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet verilmesine, gerek duyulması halinde bu mühletin 6 ay daha uzatılmasına ve İİK. 305. maddesi ve diğer maddeler gereğince konkordatonun tasdikine ve kararın ilanına,
Ayrıca şirketin malvarlığının korunabilmesi için İİK. 287, 288, 294, 295. maddeleri gereğince yasada öngörüldüğü şekilde şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına, yeni takip yapılmamasına, haciz, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, satış ve muhafaza işlemlerinin uygulanmamasına ve muhafaza altındakilerin iadesine,
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerde satışın ve muhafazanın durdurulmasına ve muhafaza altındakilerin iadesine,
Davacı şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerde üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının davacı şirkete ödenmesine,
Davacı şirketin muhafaza altına alınmış emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacı şirkete iadesine,
Davacı şirketin takip borçlusu olduğu veya 3. şahsı konumunda olduğu takiplerde İİK. 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesine,
Konkordato ön projesinde belirtilen rehinle temin edilmiş alacakların İİK. 309. maddesi gereğince yapılandırılmasına,
Davacının bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER /
İİK. 286. maddesi uyarınca davacının dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu belgeler, sicil kayıtları, alacaklı vekillerinin beyan dilekçeleri, geçici mühlet kararıyla birlikte atanan geçici komiser heyetince düzenlenen toplantı tutanakları, nihai rapor ve davacının itirazları üzerine geçici komiser heyetinden alınan ek rapor ve tüm deliller incelenmiştir.
GEREKÇE /
İİK. 286. maddesi çerçevesinde mahkememizce dilekçeye eklenmesi zorunlu olan belgelerin tetkikinden sonra İİK. 287. maddesi uyarınca davacı yararına 11.09.2018 tarihinden itibaren 3 ay geçici mühlet verilmiş, geçici komiser heyeti atanmıştır. İİK. 288. maddesi gereğince geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından İİK. 288/2. maddesi uyarınca ilgili kurum ve kuruluşlara gerekli bildirimler yapılmış, İİK. 166. maddesindeki usulle ticaret sicil gazetesi ve yazılı basında ilanlar yaptırılmıştır. İlan üzerine alacaklı vekillerince beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Geçici komiser heyetince İİK. 287. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak 14.10.2018 tarihli rapor dosyamıza ibraz edilmiştir.
Davacı tarafın komiser heyeti raporuna itirazlarının değerlendirilmesi için mahkememizce komiser heyetinden ek yazılı rapor tanzim edilmesi istenmiş ve bu doğrultuda 30.10.2018 tarihli rapor düzenlenerek ibraz edilmiştir.
Geçici komiser heyetince düzenlenen 14.10.2018 tarihli raporda; ”2018 yılı Ağustos ayı itibariyle faaliyetleri tamamen duran şirketin, konkordato mühleti ile tekrar operasyonlarına başladığı ancak rapor tarihine kadar olan çalışmasının giderlerini dahi karşılamayamadığı, konkordato ön projesinde, en yakın sermaye artışının konkordato tarihinden yaklaşık 5 yıl sonra ve sadece 2.000.000,00 TL olduğu, takip eden sermaye arttırımının ise 31.12.2019 itibariyle öngörüldüğü şirketin fatura kesip gelir elde ederek, elde edeceği bu gelirden tamamen durmuş olan faaliyetlerini canlandırmayı hedeflediği, ancak geçici mühlet içindeki gelir ve gider durumu ve ortalama faaliyet gideri dikkate alındığında yakın zamanda önemli bir sermaye artışı olmadan tam ve sağlıklı olarak faaliyete geçmesi olasılığının bulunmadığı, konkordato başvurusu itibariyle şirket yönetiminin terk edilmiş bulunduğu, faaliyetlerin fiili olarak sonlandırıldığı, araçların yarısından fazlasının muhafaza altına alınmış olduğu, önemli bir bölümünün nerede olduğun dahi bilinmediği, araçların önemli bir bölümünün faaliyete alınması bakımından fiili ve hukuki engellerin olduğu, konkordato talebinin çok geçi yapıldığı, şirketin karlı duruma geçmesiyle konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı ve yaptırılan kıymet takdirlerine göre şirketin borca batık durumda bulunduğu” açıklanmıştır.
30.10.2018 tarihli ek raporda ise; ”şirketin 30.09.2018 tarihi itibariyle 233.433.571,61 TL negatif açık verdiği ve bu miktar kadar borca batık olduğu, ön projede öngörülen tedbirlerin mali durumunun düzelmesi bakınından yeterli olmadığı, ortaklık sağlanması veya 3. kişi yatırımcı eliyle sermaye girişi dahil mali kaynak sağlanmasına ilişkin hiçbir somut öngörünün bulunmadığı, finansal analiz raporunda öngörülen gelirin elde edilmesinin imkansız görüldüğü, buna bağlı olarak mali durumunun düzelmesi mümkün olmadığı, geçici mühlet içinde kamu alacakları ve konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğan borçları ödeyemeyen şirketin kesin mühlet içindeki giderlerini karşılamayacağı, konkordato teklifinin kaynaklarıyla orantılı olmadığı, yeterli çoğunlukta rehinli alacaklının konkordato teklifini kabul edeceğine dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığı, dolayısıyla konkordato tasdik şartlarının yerine gelmesinin mümkün görülmediği, şirketin zarar etmeye devam etmesi, rehinli alacaklar için faiz işlemesi, otopark ve yediemin ücretlerinin yükselmesi gibi birçok sebeple pasifinin çok hızlı bir şekilde arttığı, buna karşılık, araçların değerlerinin zamanla düştüğü yani aktifin hali hazırda azaldığı, dolayısıyla şirketin geçici mühlet içinde devam ettiği faaliyetinin alacaklıları olumsuz yönde etkilediği, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı” ifade edilmiştir.
Dava, İİK. 285. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.
İİK. 289. maddesi uyarınca kesin mühlet verilebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün bulunup bulunmadığı dikkate alınmalıdır ve bu konuda öncelikle geçici komiser heyetince düzenlenen rapor ve alacaklıların itirazlarının da dikkate alınması zorunludur.
İİK. 287. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının geçici mühlet içinde tespiti gerektiğine işaret edilmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşması ile anlatılmak istenen, konkordato talebinde bulunanın mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya konkordato teklifi şartlarının yerine gelip gelemeyeceğidir. Geçici mühlet içinde tetkik edilmesi gereken hususlar bundan ibarettir. Şirketin mali durumunun düzelmesinin ya da konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşeceği ihtimalinden herhangi birinin oluşması durumunda konkordatonun başarıya ulaşma şartının oluştuğu kabul edilmelidir. İİK. 289. maddesi uyarınca kesin mühletin verilebilmesi için mali durumun iyileşebileceğinin inandırıcı ve yaklaşık olarak ispatı yeterli görülmelidir. Şirketin ticari faaliyeti ve geçici mühlet içindeki faaliyetleri de dikkate alınarak bu hususun çözüme kavuşturulması gerekir. Geçici mühlet içinde alacaklıların baskısından kurtulan ve konkordato mühletine göre daha iyi bir hukuki durumda bulunan borçlunun bu süre içinde tam olarak faaliyetini sürdürebildiği ve borçlarını ödeme gücüne kavuşabileceğine dair somut verilerin olması zorunludur. Geçici mühlet içinde dahi faaliyetini ya da işletimini sürdüremeyen bir şirketin mali durumunun düzelmesi imkanının bulunduğundan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır.
Somut olaya dönüldüğünde; davacı şirketin 07.11.2001 tarihinde kuruluşunun ilan edildiği ve 01.04.2018 tarihi itibariyle tek ortağının … olduğu, … 27. Noterliğinin … tarihli … yevmiye nolu evrakı ile tasdikli ve 18.04.2018 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketin % 18.75 hissesinin … firmasına devredildiği ve bu devirle birlikte … hissesinin %81.75 oranına indiği, daha sonra nama yazılı ilmuhaberlerin düzenlendiği ve bu nama yazılı ilmuhaberler karşılığı şirketin %56.25 hissesi ….’ye devredildiği, bu devirden sonra da … hissesinin %25 oranına düştüğü ve bu hususun sicil gazetesinin 09.07.2018 tarihli nüshasında yayınlandığı, şirketin hali hazırda %18.25 hissesinin …, %56.25 hissesinin … , %25 hissesinin de …’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Bunun dışında şirketi temsil ve ilzam yetkisinin %25 hisse sahibi …’ye ait olduğu, …’ın da bu şirketin temsilcisi olarak göreve devam ettiği, adı geçen tarafından şirketin müdürlerinin görevlerine sona verilerek şirketi münferit temsil ve ilzama yetkili olarak …’nun genel müdür olarak atandığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin konkordato ön projesinde ticari faaliyetlere devam edilerek elde edilen gelir, sermaye arttırımı ve yeni ortak alımı ile şirketin mali durumunun düzeltileceği, ayrıca çalışan sayısında %40 tasarrufa gidilerek maliyetin bu şekilde düşürüleceği öngörülmüştür ve sermaye arttırımının, 31.12.2018 tarihi itibariyle 2.000.000,00 TL, ikincisinin 31.12.2019 tarihinde 20.000.000,00 TL, üçüncüsünün 31.12.2020 tarihinde 13.000.000,00 TL olarak yapılacağı ifade edilmiştir.
Mahkememizce 11.09.2018 tarihinde verilen geçici mühlet kararı ile birlikte komiser ataması yapılmış ve anılan heyetçe şirket merkezine aynı gün gidildiğinde şirketin kapalı olduğu, kapıda onlarca tebligatın yapıştırılmış bulunduğu, ışıkların kapalı olup kimsenin bulunmadığı ve bir süre sonra şirket yetkililerinin dışarı çıkmak suretiyle tebligatları kapıdan temizleyip komiser heyetini içeri aldığı, esasında alacaklı … A.Ş vekilince geçici mühlet kararı verilmesinden önce noter vasıtasıyla yapılan bir tespit ile bu hususun belgelendiği, ancak geçici komiser heyetince de bu durumun bizzat yerinde görüldüğü, buna göre şirketin geçici mühlet kararı aldığı tarih itibariyle esasında faaliyetine ara verdiği, şirket merkezini kapalı tuttuğu anlaşılmıştır.
Komiser heyetince düzenlenen nihai raporda açıklandığı üzere, konkordato gider avansının dahi şirket tarafından geçici mühlet içinde kesilen faturalardan karşılandığı, banka ekstrelerine göre bu masrafların genel müdür tarafından şahsen ödendiği, fatura kesilip bir kısım masraf yapılınca genel müdüre bu masrafların iade edildiği, bu durumda şirketin hiçbir hissedarının maddi bir katkısının olmadığı, geçici komiser heyetince yapılan toplantılardan hissedarlar veya temsilcileriyle karşılaşılmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Bu tespitlere göre şirketin mali durumunun komiser ücretlerinin dahi ödenmesine yeterli olmadığı, faaliyet giderlerini dahi karşılayamayacak durumda olduğu sonucuna varılmıştır. Komiser ücretleriyle ilgili olarak …. Konkordato isimli eserinde ”……. zira, borçlunun mevcut malvarlığı ve nakit akışı, komiser ücretlerini dahi ödemeye yeterli değilken, konkordato prosedürü sonunda ne mali durumunun iyileştirilmesi, ne de alacaklıları tatmin edecek bir borç tasfiye protokolünün ortaya konulabilmesi mümkün olabilecektir…….” (…) şeklinde izahatta bulundukları görülmüştür.
Davacı şirketçe konkordato ön projesinde mali durumunun iyileştirileceği belirtilmiş ise de, konkordato ön projesinde ve finansal analiz raporunda yer verilen önceki yıllara ilişkin gelir analiz tabloları uyarınca şirketin 2016 yılında 14.162.616,34 TL, 2017 yılında 10.256.140,71 TL kar elde ettiği, ancak 2018 yılının 7. ayı itibariyle faaliyet zararın 31.757.482,97 TL olduğu, ilk yedi aylık döneminde ise net zararın 28.932.083,54 TL miktarında bulunduğu, 30.09.2018 tarihi itibariyle ise zararın 110.673.330,76 TL’ye ulaştığı, buna göre şirketin zararının, kur farkı nedeniyle ciddi bir artış gösterdiği, ancak bunun dışında şirketin operasyonları nedeniyle de zararın çok hızlı bir şekilde artarak devam ettiği, şirketin 12.10.2018 tarihli haftalık nakit akış tahminine göre hiçbir gider olmadan 11.09.2018-15.10.2018 tarihi itibariyle nakit açığının 1.715.608,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacının ibraz ettiği proforma gelir tablolarına göre, 2018 yılı sonunda 311.982,00 TL karlılık olacağının belirtildiği, mevcut verilere ve şirketin hali hazırdaki durumuna göre bu hedefe ulaşılmasının tamamen imkansız olduğu zira 2019-2020 yılı karlılık hedefinin 70.000.000,00 TL civarında olup, 2018 yılının ilk yedi ayında yaklaşık 30.000.000,00 TL, dokuzuncu ayı itibariyle 110.000.000,00 TL zarar etmiş olan davacının 2019 yılı itibariyle 70.000.000,00 TL tutarında kar elde etmesinin olası ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Bir an için, proforma gelir tablosunda 2019 yılı için elde edilmesi öngörülen 70.000.000,00 TL karın gerçekleştiği düşünülse dahi şirketin borçlarını ödemesinin mümkün görülmediği zira 2018 yılı 7. ayı itibariyle yaklaşık 30.000.000,00 TL zarar olduğu açıklanan bilanço doğrultusunda bu hedeflerin öngörüldüğü, ancak Eylül 2018 tarihli bilançoya göre 110.673.330,76 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin 2018 yılı Eylül ayı için düzenlediği fatura toplamının 8.452.945,24 TL, 2018 yılı Ekim ayı için düzenlediği fatura toplamının 8.241.019,70 TL miktarında olduğu, 2018 Eylül itibariyle kesilen faturalarda aslında Ağustos ve Eylül ayındaki hizmet faturalarının birlikte kesildiği ancak bu tarihten sonra araç sayısında artış olmasına rağmen Ekim ayında kesilen fatura bedelinin daha düşük kaldığı, bu durumda şirketin operasyonlarında bir düşüşün meydana geldiği sonucuna varılmıştır. Eylül ayı itibariyle faaliyette olan araç sayısı 1836 olup, Ekim ayında ise kiraya verilen başka bir deyişle operasyonda kullanılan araç sayısının 2975’e yükselmesine rağmen düzenlenen fatura bedelinin azalış gösterdiği açıkça görülmektedir. Eylül ve Ekim ayında düzenlenen faturalar karşılığında geçici mühletin verildiği 11.09.2018 tarihinden itibaren 31.10.2018 tarihine kadar geçen sürede tahsil edilen tutarın sadece 3.067.053,25 TL miktarında bulunduğu, anılan dönemde yapılan giderler için 2.022.696,28 TL nakit çıkışının olup, kalan bedelin 1.044.356,97 TL olduğu, Eylül ve Ekim ayında düzenlenen bu fatura bedellerinin tamamının tahsil edilmesi ve Kasım ayında da aynı miktarda fatura kesilmesi halinde 3 aylık geçici mühletteki toplam fatura bedelinin 24.934.984,64 TL miktarında olacağı, araçların rutin çalışma periyotları ve geçmişteki verilere göre Eylül ayında kiraya verilen 1836 aracın aylık 7.766.259,41 TL giderinin olduğu, Ekim ayında kullanılan 2975 aracın giderinin ise 12.584.216,64 TL olarak öngörülebileceği, bu bedellerin gider olması nedeniyle elbette tahsil edilen fatura bedellerinden düşülmesi gerektiği, ayrıca 7143 Sayılı Kanunla yapılandırılan 15.900.000,00 TL vergi borcunun dışında 48.735.000,00 TL muhtelif vergi borcunun bulunduğu, kanunla yapılandırılan vergi taksit tutarının 2 ay için 882.875,00 TL olup bu bedellerin şirket tarafından ödenmesinin zorunlu olması nedeniyle gider içinde değerlendirildiğinde, Eylül ayında nakit girişinin 686.685,83 TL, Ekim ayında ise nakit açığının 5.226.070,94 TL, Kasım ayı itibariyle de 5.226.070,94 TL olup, toplam 3 aylık geçici mühlet içinde 24.934.984,64 TL fatura düzenlenip bunların tamamının tahsil edilmesi sonucu gelir elde ettiği düşünüldüğünde dahi, 3 aylık dönem için toplam giderinin 34.700.440,69 TL olduğu, 3 ayda oluşacak nakit açığının ise 9.765.456,05 TL miktarında olacağı, diğer hiçbir gider olmaksızın sadece araçların giderlerinin dahi şirketin nakit ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Nakit açığı içinde olan bir şirketin, şirketin konkordato mühleti içinde hatta 3 aylık geçici mühlette dahi faaliyet giderlerini ödemesi mümkün görülmeyip bu haliyle konkordato projesinde dayanıldığı şekilde şirketin mali durumunun düzelme ihtimalinin bulunmadığı, her geçen gün borcunun artmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin malvarlığının en önemli kısmının araçlardan oluştuğu, elde edilen ruhsatlara göre şirketin toplam aracının 12.455 adet olduğu tespit edilmiştir. Davacı şirket tarafından iş bu dava açılırken İİK. 286. maddesi çerçevesinde sunulması zorunlu belgelerden olan ”malvarlığı durumunu gösteren bilgi ve belgeler” kapsamında şirketin 23.500 aracının beyan edildiği, ancak bu beyana rağmen dava dilekçesi ekinde listelenen araç sayısının 12.774 adet olduğu, bu durumun dahi esasında İİK. 286. maddesine aykırılık teşkil ettiği, nitekim konkordato başvurusunda bulunanın şirketin malvarlığı ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri dürüstlük kuralarına göre gerçeğe uygun bir şekilde mahkemeye bildirmek zorunda olduğu ancak bu gereğin davacı tarafından yerine getirilmediği, yargılama sırasında araç sayısına itiraz edildiği ancak geçici komiser heyetince yeniden yapılan çalışmalara göre düzenlenen ek rapora ve üstelik davacı şirket temsilcisinin komiser heyetine sunduğu beyan ve belgelere göre araç sayısının 12.455 adet olduğu anlaşılmıştır. Şirketin bu araçlarının büyük bir kısmı finans şirketlerinden kullandırılan krediler karşılığında rehinli olup, ödeme yapılmaması nedeniyle adı geçen şirketler tarafından muhafaza altına aldırıldığı, bir kısmının operasyonlarda fiilen kullanıldığı, bir kısmının ise üzerinde hiçbir takyidat ve sınırlama olmamasına rağmen şirketin operasyon alanı olarak kullandığı otoparkta beklemekte bulunduğu tespit edilmiştir.
Konkordato ön projesinde, şirketin ticari faaliyetinin devamlılığı esasına yer verilmiş olduğundan, bir an için şirketin muhafaza altına alınmış olan araçlar üzerindeki muhafaza tedbirinin kaldırılarak şirket temsilcisine yediemin sıfatıyla teslimi ve otoparkta bulunan diğer araçlarının da tüm giderlerinin ödenmek suretiyle faaliyette kullanıldığı, başka bir deyişle 12.455 adet aracının kiraya verilerek faaliyette olduğu düşünüldüğünde dahi; Eylül-Ekim-Kasım 2018 itibariyle her ay için elde edilmesi muhtemel gelirin 45.863.519,80 TL olup, Eylülden sonraki 2 aylık geçici mühlet dönemindeki toplam gelirin 91.727.039,60 TL miktarında bulunduğu, aylık 57.069.717,84 TL ki toplam 2 aylık operasyonel giderler ve vergi taksit ödemelerinden oluşan 115.905.183,68 TL giderin olacağı, gelir gider dengesi dikkate alındığında Ekim ve Kasım ayları itibariyle her ay için nakit açığının 12.089.072,04 TL olmak üzere toplam 2 aylık nakit açığının 24.178.144,07 TL miktarında bulunduğu vergi ödemesi ve kur farkları nedeniyle giderlerinin yüksek olup, nakit açığının devam eden süreçte artma eğilimi göstereceği ve bu durumda şirketin proforma gelir tablosunda öngördüğü gelir durumunu ve nakit girişini yakalamasının mümkün bulunmadığı, geçici mühlet içindeki faaliyetleri ve mali durumunun düzelmesinin imkansız olduğu sonucuna varılmıştır. Aslında gider olarak hesaplama yapılırken sadece araçların operasyonel giderleri ve vergi borcunun gözönüne alındığı bunun dışında hiçbir faaliyet giderinin dikkate alınmadığı ifade edilmelidir.
Davacı şirket projesinde sermaye artışı da öngörmüştür, ilk sermaye artışının 31.12.2018 tarihinde 2.000.000,00 TL, 2. sinin 31.12.2019 tarihinde 20.000.000,00 TL, 3. sünün 31.12.2020 tarihinde 13.000.000,00 TL olarak belirtildiği, şirketin konkordato başvurusuna esas bilançoda görülen zararının 28.932.083,54 TL olduğu, ancak 30.09.2018 tarihi itibariyle bu zararın 110.673.330,76 TL’ye yükseldiği, şirketin faaliyet giderleri hiç gözönüne alınmadan başvuru tarihinden 30.12.2018 tarihinde 2.000.000,00 TL’lik sermaye artışının neticeye hiçbir etkisinin olamayacağı, diğer sermaye artışının ise bir yıl sonra olup, bir yıl sonraki 20.000.000,00 TL’lik sermaye artışının da şirketin durumunun düzelmesi için yeterli kabul edilemeyeceği, tüm bunların dışında 30.09.2018 tarihli bilançoda şirketin ortaklarına 24.177.011,63 TL borcunun bulunduğu, başka bir deyişle sermaye artışında rol alacak hissedarların, şirketten bu miktarda alacaklı oldukları, şirket ortaklarının, alacaklarından feragat ettiklerine ilişkin herhangi bir beyan veya belgenin bulunmadığı dikkate alındığında, öngörülen sermaye artışının şirkete net kaynak olarak girmesinin düşünülemeyeceği dolayısıyla şirkete nakit girişi veya maddi bir katkının olmayacağı neticesine varılmış, projenin bu bakımdan da yetersiz bulunduğu ve ön görülen sermaye artışının neticeye etki etmeyeceği kabul edilmiştir.
Davacı şirketin yeni ortak alımı yapılacağı yönünde beyanda bulunduğu ve geçici mühlet içinde şirket müdürü tarafından mail niteliğinde bir teklifin geçici komiser heyetine ibraz edildiği anlaşılmıştır. İbraz edilen bu belgelere göre, … isimli tek ortağının … olduğu bir şirketin davacı şirketi satın alma teklifinde bulunduğu ancak adı geçen firma tarafından herhangi bir girişimde bulunduğuna ilişkin samimi ve inandırıcı bir delilin olmadığı tespit edilmiştir. Teklifte bulunan şirketin Gürcistan Tiflis’te olduğunun belirtildiği ve bu çerçevede yapılan araştırmada şirkete ilişkin sitenin 2018 yılında hazırlandığı, içinin tamamen boş olduğu ve bir kısım görsellerden ibaret bir site niteliğinde bulunduğu ayrıca sicil kayıtlarına göre şirketin tek hissedarı olan …’ün … A.Ş isimli bir şirketinin olup, bu şirketin 100.000,00 TL sermayesinden sadece 25.000,00 TL’sinin ödendiği, davacı şirketin sermayesinin ise 143.000.000,00 TL olup, borcunun da 1.650.000,00 TL’nin üzerinde bulunduğu, yine adı geçen kişinin … A.Ş isimli bir şirketin ve… isimli bir şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu, iptal durumunda bulunan … Ltd. Şti’nin %99 hissedarı olduğu, ancak … isimli şirketin SPK’da işlem gören bir şirket olup, bu şirketle ilgili soruşturmanın devam ettiği ve karar defterinin savcılıkta olduğu tespit edilmiştir. Şirketi satın alma teklifinde bulunanın komiser heyeti nezdinde veya şirketin genel müdürü ya da ortakları ile karşılıklı görüşme içinde olup, somut bir adım attığına ilişkin hiçbir belgenin ya da delilin bulunmaması dikkate alındığında bu teklifinde ciddi ve inandırıcı olmadığı ve esasında hayata geçirilmesinin de pek mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan bu açıklamalar ışığında konkordato projesinin başarıya ulaşması için gerekli olan mali durumun iyileşmesi ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmelidir.
Konkordatonun başarıya ulaşması için diğer bir ihtimal olan konkordatonun tasdiki şartlarının sağlanıp sağlanamayacağı bakımından yapılan değerlendirmede ise; mali durumunun iyileşmesi ihtimali bulunmayan bir şirketin tüm borçlarının ödeyecek duruma gelme ve buna bağlı olarak konkordato teklifinin kabul edilmesi ihtimalinin olamayacağı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Konkordatonun tasdiki şartları İİK. 305. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme çerçevesinde somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, davacının sadece vade konkordatosu teklifinde bulunduğu ve teklif ettiği tutar ile kaynaklarının orantılı olmadığı dikkate alındığında konkordatonun tasdik edilme ihtimalinin de pek mümkün bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca şirketin malvarlığını teşkil eden araçların çok önemli bir kısmının rehinli olduğu ve rehinli alacaklıların konkordato tasdikinde farklı bir statüye haiz oldukları, İİK. 308/h maddesi uyarınca, rehinli alacakların üçte iki aşan çoğunluk ile teklife onay vermesi halinde rehinli alacaklılar yönünden konkordato teklifinin kabul edilmiş sayılacağı başka bir deyişle rehinli alacaklılar ile davacının herhangi bir anlaşma sağlayamaması halinde konkordatonun tasdik edilme ihtimalinin bulunmadığı, bu alacaklıların vekillerince dosyaya ibraz edilen dilekçelerde, konkordato istemine itirazda bulunarak geçici mühletin kaldırılmasının talep edilmesi karşısında davacı şirketin borcunun büyük bir kısmını teşkil eden rehin alacaklılarının konkordatoya onay vermeyeceğinin daha bu aşamada açıkça anlaşıldığı, bu durumda kesin mühlet verilmesini gerektirir bu koşulunda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Şirketin başvuru sırasındaki bilançosunda borca batık olmadığı beyan edilmiş ise de, geçici komiser heyetince o tarih itibariyle yapılan düzeltmeler sonucu şirketin başvuru tarihinde 159.612.560,79 TL miktarında borca batık olduğu, yaptırılan kıymet takdirleri ve bilirkişi incelemeleri sonucunda 30.09.2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre de şirketin 233.433.571,61 TL miktarında borca batık durumda bulunduğu belirlenmiştir.
İİK. 287/5. maddesinde ”291. ve 292. maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
İİK. 292. maddesinde de ”iflasa tabi olan borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa,
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa……….” denilmiştir.
Davacı şirketin sunduğu ön projenin ve verilen geçici mühlet içindeki faaliyetlerinin değerlendirilmesi, İİK. 289/2. maddesi uyarınca alacaklı vekillerinin itiraz dilekçeleri, geçici komiser heyeti raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının konkordato teklifinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İK 287/5. maddesinin yollaması ile 292/ son fıkrası gereğince “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder” hükmünü içermektedir.
İİK. 292. maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamaması ihtimalinin karşılığı iflasa tabi borçlu yönünden, iflastır. Davacı bir anonim şirket olup, iflasa tabidir ve konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı, başka bir deyişle şirketin mali durumunun düzelmesi yahut konkordatonun tasdik edilme ihtimalinin olmadığı açıkça tespit edildiğinden artık geçici mühletin kaldırılarak İİK. 292. maddesi uyarınca şirketin iflasına karar verilmesi zorunluluğu doğmuştur. Geçici komiser heyetince yaptırılan kıymet takdirleri ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ve ortaya konulan borca batıklık bilançosundaki tespitlere davacı tarafından itiraz edilerek, bu tespitlerin gerçeği yansıtmadığı yönünde beyan sunulmuş ise de, mahkememizce borca batıklığı gösteren rayiç değer bilançosunun gerekçeli ve denetime olanaklı bulunup yeterli görüldüğü, yeniden bu konuda rapor alınmasına gerek duyulmadığı bir yana bu durumun sonuca bir etkisinin olmadığı, zira İİK 292. maddesinin amir hükmü karşısında iflas kararı verilmesi için şirketin borca batık olmasının ya da olmamasının hiçbir önem arzetmediği açık olduğundan davacının bu yöndeki itirazları dikkate alınmamış ve İİK 292/2 .madde de belirtildiği üzere borçluya -ticaret sicilinde kayıtlı adresi itibariyle- şirket yetkilisinin duruşmada hazır edilmesi amacıyla duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmiş ve başarıya ulaşma ihtimali bulunmayan konkordato tasdik talebinin reddine ve İİK 292.maddesi gereği davacı şirketin iflasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının konkordatonun tasdiki talebinin reddine,
2-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı … ŞİRKETİ’nin İFLASINA,
İflasın 10.02.2022 saat 16:18 itibariyle açılmasına,
Kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
İflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 maddesi çerçevesinde ilan olunmasına,
İİK. 288.maddesi gereğince iflas kararının ilgili yerlere bildirilmesine ve ilanına,
Davacı şirket tarafından depo edilen iflas avansının … İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
3-Bu dava nedeniyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının iadesine,
Dair, hazır bulunan davacı vekillerinin ve hazır bulunan alacaklı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/02/2022

BAŞKAN

ÜYE

ÜYE

KATİP