Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/821 E. 2022/519 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/821 Esas
KARAR NO : 2022/519

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında bir borç ilişkisi meydana geldiğini, buna istinaden davalı şirket tarafından müvekkiline ;
22.03.2013 düzenlenme tarihli 30.04.2013 ödeme tarihli 25.000 TL bedelli bono,
22.03.2013 düzenlenme tarihli 30.05.2013 ödeme tarihli 25.000 TL bedelli bono,
22.03.2013 düzenlenme tarihli 30.06.2013 ödeme tarihli 25.000 TL bedelli bono,
22.03.2013 düzenlenme tarihli 30.07.2013 ödeme tarihli 25.000 TL bedelli bono,
22.03.2013 düzenlenme tarihli 30.09.2013 ödeme tarihli 25.000 TL bedelli bono düzenlenmiş olduğunu, davalı aleyhine , müvekkili lehine keşide edilen bono bedellerinin tahsili amacıyla … 29. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve borçlu kötüniyetli olarak borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun olan itirazın iptali ile takibin devamına, takip çıkış bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava,… 29.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından üç adet zamanaaşımına uğramış senetten (bonodan) kaynaklı genel haciz yoluyla takip başlatılmış takibin, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Taraflar arasındaki ihtilafın, … 29.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından üç adet zamanaaşımına uğramış senetten (bonodan) kaynaklı genel haciz yoluyla takip başlatılmış takibin, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptali talebinin yerinde olup olmadığı, ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacağı yönünden davalının davacıya herhangi bir borcunun olup olmadığı ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
… 29.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; icra dosyasından takip borçluları aleyhine üç adet senetten kaynaklı genel haciz yoluyla takip başlatılmış olduğu anlaşıldı. Takip borçlusu davalının süresi içinde borca itirazı üzerine takibin durduğu ve davacı vekili tarafından huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Tüm dosya kapsamından, ödünç sözleşmesine dayalı olarak tacir olmayan kişi tarafından davacının 21/12/2021 tarihli dilekçesinde de beyan ettiği üzere, taraflar arasında herhangi bir mal alım satım ticari ilişki olmaksızın herhangi bir ticari sözleşme ilişkisi bulunmaksızın sadece davalı yana verilen ödünç para nedeniyle düzenlenen ve zamanaşımına uğramış bonoya dayanılarak girişilen takibe vaki itirazın iptali davasının ticari dava niteliğinde olup olmadığı hususunun öncelikle incelenmesi ve burada varılacak sonuca göre davayı görmek görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde mi, yoksa Asliye Ticaret Mahkemesinde mi olduğu hususunun resen değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Hemen belirtmek gerekir ki itirazın iptali davaları takip hukuku kaynaklı, icra takibine sıkı sıkıya bağlı ve alacağın varlığını maddi hukuk kuralları çerçevesinde belirlemeye yarayan kendine özgü davalardır. Dava ile takip arasındaki bu sıkı ilişki nedeniyle dava konusu, ancak takip talepnamesinde yazılı alacak dayanağı, tutar ve benzeri talepler olabilir ve kural olarak ispat vasıtaları da bu çerçevede değerlendirilir.
Somut olaya dönüldüğünde, ödünç sözleşmesine dayalı olarak tacir olmayan kişi (davacı) tarafından düzenlenen ve davacının 21/12/2021 tarihli dilekçesinde de beyan ettiği üzere, taraflar arasında herhangi bir mal alım satım veya ticari ilişki olmaksızın bir başka deyişle herhangi bir ticari sözleşme ilişkisi bulunmaksızın sadece davalı yana verilen ödünç para nedeniyle düzenlenen ve zamanaşımına uğramış bonoya dayanılarak girişilen takibe vaki itirazın iptali davasının ticari dava niteliğinde değildir. Zira, takip talepnamesinde gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle bononun zamanaşımına uğradığının sabit olmasına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre takip konusu alacağın bonoya dayanmayıp, ödünç sözleşmesine dayandığı tartışmasızdır.
Zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı olduğunda tartışma bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmaktadır. Bu durumda mahkemenin belirlemesinin aksine somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778 inci maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732 nci maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir.
Bu haliyle somut uyuşmazlık ödünç sözleşmesinde karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmemesi noktasında toplandığından, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralları tartışmayacak, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki ödünç sözleşmesinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varacaktır.
Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu açıklamalara göre, işin ticari nitelikte olmadığı, davanın da mutlak ya da nispi ticari dava sayılamayacağı, davanın asliye ticaret mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği, ticari dava söz konusu olmadığından davanın zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı sonucuna da varılmaktadır. (İzmir BAM 21. H.D. 2021/1671 E. , 2021/1809 K.)
Bu sebeple uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla görülüp çözümlenmesi gerektiğinden, Davanın dava şartı-görev yönünden usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-)Davanın DAVA ŞARTI-GÖREV YÖNÜNDEN USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-)Görevsizlik kararının kesinleşmesine müteakiben 2 hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-)Süresi içerisinde dosyanın gönderilmesi için mahkememize başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-)HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değrlendirilmesine,
5-)Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde görevli mahkemeye başvurulmadığı takdirde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, mahkememiz gerekçeli kararının HMK 345 maddesi gereğince taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenebilmesi için tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır