Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/811 E. 2021/908 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/811 Esas
KARAR NO : 2021/908 Karar

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/08/2015
KARAR TARİHİ : 17/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında … Ltd. Şti.’ne müvekkil şirket tarafından kurulacak olan enerji santraline ilişkin olarak aracılık hizmeti sunmuş olmasında dolayı komisyon verilmek üzere anlaşıldığını, teminat amacıyla icra takibine konu 42.000,00 TL bedelli şarta bağlı ve vade tarihi olmayan teminat senedi düzenlendiğini, takibe konu senedin arka kısmına senedin geçerlilik şartları yazılıp taraflarca imzalandığını, anlaşmaya göre senedin müvekkili ile …’den santral bedelinin tamamını tahsil ettikten sonra muaccel olacağını ve bedelinin ödeneceğini, müvekkili şirket ile … arasında yapılan iş halen devam etmekte olup müvekkili şirket ile ödemesinin tamamını halen tahsil etmediğini, bu nedenle icra takibi konusu yapılan senedin muacceliyet kazanmadığı ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağını, iki şirket arasında yapılacak olan iş anlaşmasına aracılık etmiş ve bu sebeple de … tarafından kendisine aracılık hizmeti karşılığında 42.000,00 TL bedelli teminat senedi düzenlendiğini, vade tarihi olmadığı gibi senede şerh edilen şart nedeni ile muaccel hale gelmemiş olan bir teminat senedini icraya koymakla tahsil yoluna giden davalının müvekkili şirket aleyhine … 24. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, arz ve izah edilen nedenlerle İİK72.maddesi gereği davaya konu … 24. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasını, kambiyo hukuku açısından kıymetli evrak niteliği bulunmadığından takibe konu senedin iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı tarafından kötü niyetle başlatılan takip nedeni ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin tarafları tanımadığı gibi aracılık da yapmadığını, dava konusu senedin müvekkiline verilmesinin şu şekilde olduğunu; davacı ile dava dışı … adındaki şahıs arasında iddia edilen komisyonculuk işi olduğunu, … adlı kişinin davacı ile … şirketi arasında enerji santrali kurma işinde aracılık ettiğini ve bu aracılık nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu, müvekkilinin ise davacıya komisyonculuk yapan dava dışı …’tan başka bir nedenle alacaklı olduğunu, … müvekkiline parasının olmadığını ancak davacı şirkete komisyonculuk etmesi nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduğunu söylediğini, bu konuda isterse şirket yetkilisi …’la görüştürebileceğini söylediğini, müvekkilinin de davacı şirket yetkilisi ile telefonda görüştüğünü, bu telefon görüşmeleri üzerine davacı şirket yetkilisi dava dışı müvekkiline borçlu …’ın kendilerinde aracılık hizmeti nedeniyle alacağının bulunduğunu teyit etmiş ve en kısa sürede de bunu müvekkiline ödeyeceğini kabul ettiğini, telefon görüşmesinden sonra davacının iki defa da 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 40.000,00 TL ‘yi müvekkilinin bildirdiği hesaba para gönderdiğini, kalan bakiye 42.000,00 TL için de en geç 5 ay içinde ödeyeceği vaadi ile dava ve icra takibi konusu senedi keşide ederek avukatı aracılığıyla müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin davacıya yaptığı herhangi bir aracılık hizmeti bulunmadığından davacı vekilinin iddiasının yerinde olmadığını, arz ve izah edilen tüm nedenlerle davacının haksız ve yerinde olmayan davasının reddine, %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, İİK m.72/2 kapsamında icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.
Mahkememizin 10/10/2018 tarih 2015/843 Esas ve 2018/995 Karar sayılı kararı ile; “Dava dosyasına celbedilen … 24. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından 15/04/2015 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, takip ile 26/09/2013 tanzim tarihli … ile … arasında yapılan rüzgar enerji santrali anlaşması için yapılan aracılık hizmeti nedeniyle alınmış olan teminat senedine dayalı olarak 42.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, gönderilen ödeme emrine süresinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiği, takibe dayanak senet metni incelendiğinde keşidecinin davacı … Ltd. Şti. Lehtarın davalı …, senedin tanzim tarihinin 26/09/2013 tarihli, miktarının 42.000,00 TL ve bedel kaybının teminaten olduğu senette ödeme gününün olmadığı senedin arkasında “işbu senet; … ltd. Şti. İle … Ltd. Şti. Arasında …’da kurulacak olan rüzgar enerji santrali anlaşması gereği aracılık hizmetine karşılık olarak teminat olarak verilmiş olup … Ltd. Şti. Tarafından santral bedelinin tamamı … Ltd. Şti.’ne ödendiğinde geçerli olup bedeli ödenecektir.” şeklindeki metnin yer aldığı ve metnin altının davacı … Ltd. Şti. İle … tarafından imzalanmış olduğu görülmüştür.
Takibe dayanak belge incelendiğinde … Ltd. Şti. İle … Ltd. Şti. Arasında …’da kurulacak olan enerji santraline aracılık yapılmış olması nedeniyle davacının davalıya 42.000,00 TL borçlandığı ve bu miktarı …Ltd. Şti.’nin yapılan işin bedelini davacıya ödemesi halinde muaccel hale geleceğini sözleşme ile hüküm altına alındığı görülmektedir. Kaldı ki davacının iddiaları da bu hususu kabul yönündedir.
İhtilaf, … Ltd. Şti’nin yapılan işin bedelini ödeyip ödemediğinin tespiti ile 42.000,00 TL alacağın muaccel hale gelip gelmediğinin tespiti noktasında toplanmaktadır.
Bu amaçla mahkememizce yazılan talimat neticesinde … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyası üzerinden davacı …Ltd. Şti.’nin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporu ile dava dışı … Şti. İle davacı … Şti. Arasında akdedilen sözleşme nedeniyle … Şti.’nin davacı … Ltd. Şti. İle düzenlediği ve inşa edilen… (Komple Aksesuarlarıyla Birlikte) bedelinden kaynaklanan 15/07/2013 tarihli … nolu ve 1.050.000,00 USD(Amerikan Doları)’yi ödediği ve ödemenin 20/07/2013 tarihi itibariyle davacının ticari defter ve belgelerinde kaydedilmiş olduğunu, bu ödeme dışında tesis edilmiş bulunan trafonun yeni bir sözleşme akdedilmiş olması nedeniyle davacının dava dışı …Şti.’nden fatura edilmiş 19.000,00 USD alacağı olduğu tespit edilmiş ise de bu alacağın davalının aracılık ettiği 19/12/2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanan bir alacak olmadığının tespit edilmiş olması nedeniyle davalının teminat senedine konu ve şarta bağlı alacağının tahakkuk ettiği ve davacı tarafından davalıya ödenmesi gerektiği anlaşıldığından subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 10/11/2021 tarih, 2019/1035 Esas ve 2021/2198 Karar sayılı kararı ile; “Somut olayda öncelikle, davanın ticari dava olup olmadığının açıklığa kavuşturularak mahkemenin görev hususunun değerlendirilmesi gereklidir. Yargılamanın görüldüğü … 1. ATM tarafından yargılama sırasında davalının tacir olup olmadığı ve dolayısıyla TTK’nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca davanın ticari dava olup olmadığı ve mahkemenin görevli olup olmadığı araştırılmaksızın hüküm kurulmuştur. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla; öncelikle yapılması gereken davalının tacir olup olmadığı araştırıldıktan sonra davalı tacir değil ise davanın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gereklidir. Eğer davalı tacir ise; yargılamaya devam olunarak, hem davacı şirketin hem de enerji santrali sözleşme ilişkisi bulunan dava dışı …Ltd. Şti.’ne ait ticari defterlerin karşılaştırılmalı şekilde incelenmesi ile sözleşme ve bedeline ilişkin defterlerde kayıt bulunup bulunmadığı, işin tamamlanıp tamamlanmadığı ve alacağın muaccel hale gelip gelmediği hususları belirlendikten sonra karar verilmesi gereklidir. Yazılı hususlara riayet edilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olması nedeni ile davacı istinaf talebinde haklı bulunmuştur.
22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca “ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir.” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kararı akabinde dava mahkememizin 2021/811 Esas sayılı dosyası üzerinden kayıt görmüştür.
Uyap sistemi üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde davalı … aleyhine yapılan sorguda davalının tacir sıfatıyla herhangi bir kaydının olmadığı, davalının SGK’lı çalışan olduğu, dolayısıyla kendisi adına kayıtlı bir ticari işletme olduğu tespit edilemediği gibi dosya kapsamıyla da iş bu davada davalı olarak yer almasının ticari işletme ile ilgili olduğu saptanabilmiş değildir.
Mahkememiz 6102 sayılı TTK m.4 kapsamında, TTK’da münhasıran düzenlenmiş işler (m.4/1-a), m.4/1-b-f arasında düzenlenmiş işler ile her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan kaynaklanan ticari davalar bakımından görevlidir. 6100 sayılı TTK m.4 düzenlemesi ile nispi ticari davalar bakımından mahkememizin görev tanımı yapılırken ticari iş kriteri yerine uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması şeklinde objektif bir kritere yer verildiğinden ve dosya kapsamı ile davalının tacir olduğu ispat edilememiş olduğundan (Yargıtay 13. HD 27/11/2019 tarih 2016/27806 Esas ve 2019/11605 Karar), BAM kararı doğrultusunda 6100 sayılı HMK m.2 kapsamında iş bu dava bakımından genel görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
HMK m.331/2 uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/12/2021

Katip …

Hakim …