Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/76 E. 2023/312 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/76
KARAR NO : 2023/312

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında davalı basketbol kulübünün oyuncularının ve yetkililerinin 21 Aralık 2019 tarihinde müvekkili şirketin işlettiği …’inde toplam 18 odada konaklaması için 05.12.2019 tarihinde Konferans ve Etkinlik Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında davalı kulübün oyuncuları ve yetkilileri 21 Aralık 2019 tarihinde 8 adet single, 10 adet double oda da konakladığını, aynı zamanda bir takım ekstra harcamalar yaptıklarını, bu harcamalar için toplam 13.890,50 TL tutarında davalı kulüp adına fatura tanzim edildiğini, uzun süre ödeme yapılmaması üzerine davalı/borçlu aleyhine 15.457,93 TL tutarındaki sözleşmesel alacağın tahsili ile … 13. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu/davalı tarafından itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, arabuluculuk kapsamında … Bürosu’na başvuruda bulunulduğunu, bu görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını, … 31. İcra Müdürlüğünün … E. saylı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin takipte talep edilen faizle birlikte devamına, takibe konu ola borç miktarının %20’sinden az olmamak üzere borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
1-… Vergi Dairesinden gelen …’nin 2019-2021 yılarına ait BA/BS formları,
2-… 31. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-Bilirkişi raporu,
4-Tüm dosya kapsamı.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER:
Davacının davası itirazın iptali davasıdır.
Dosyaya celp edilen … 3. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde özetle, davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayanılarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından süresi içinde takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı, takibe dayanak olarak davalı şirkete ait spor klubüne bağlı sporcuların davacıya bağlı otelde konakladıklarını, konaklama bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürmüştür.
Davacı tarafından ibraz edilen listede bulunan kişilerin davacıya ait otelde konaklayıp konaklamadıkları hususunda ilgili kolluğa yazılan müzekkereye verilen cevap yazısında, sorulan kişilerin herhangi bir konaklama kayıtlarının bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacıya ait BA BS formları davacının bağlı olduğu vergi müdürlüğünden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, mali müşavir bilirkişisi ve sektör bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetince 09.12.2022 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporuna göre, davacının 2019 Aralık ve 2020 Ocak beratlarının süresinde alınmadığı, davalının ticari defterlerini dosyaya sunmadığı, davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan 13.890,50 TL alacaklı göründüğü bildirilmiştir.
Uyuşmazlık: Faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkiyi kanıtlayıp kanıtlayamayacağı, akdi ilişkinin varlığının yazılı delille ispatının zorunlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden önce konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ispat yükü başlıklı 190. maddesinde;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiş iken, senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen 200. maddede;
“(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmüne yer vermiştir.
Aynı Kanun’nun Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
İcra takibinin ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi ise;
“(1)Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2)Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3)Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır..” amir hükmünü içermektedir.
Fatura, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ’nda tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, 24.12.2003 Tarih ve 25326 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/l, K:2003/l sayılı kararında ise Fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmaktadır (Kumkale, R.:Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, Ankara 2007, s:73).
İrsaliyeli Fatura ise Vergi Usul Kanunu’nun 211 Sayılı Genel Tebliği ile düzenlenmiştir. Tebliğde irsaliyeli faturanın hangi hâllerde ve kaç adet düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faturada düzenleyenin adı, ticari unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari unvanı, adresi, var ise vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra numarası, düzenleme tarihi saati ve anlaşmalı matbaaya ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği açıklanmış; bu bilgilerin eksik olması hâlinde ise irsaliyeli faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; 6102 Sayılı TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun içinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın –miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur. Kısaca, ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma hâlinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nın 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Eldeki davada, davalı sözleşmesel ilişkiyi, faturaya konu hizmetin verildiğini, ve borcu inkâr etmektedir. Hâl böyle olunca, sözleşmesel ilişkiyi, hizmetin davalıya verildiğini, ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davacı tarafa aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre, 6100 sayılı HMK’nın 200. Maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamalıdır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dayandığı faturanın tanzim edildiği döneme ait ticari defterlerin kapanış beratlarının süresi içinde yapılmadığı, davacının faturaya dayanak hizmetin davalıya verildiğinin usulüne uygun ispatlanamadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 186,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,8‬0 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, tahsilat ve gereği için Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünce ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/04/2023

KATİP …
¸e-imzalıdır

HAKİM …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 186,70 TL
Karar Harcı : 179,90 TL
Bakiye Harç : 6,80 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 3.250,00‬ TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL
Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 3.000,00 TL
Posta Giderleri : 369,00 TL